2 aydır yaşadıklarımızı faizler düştü diye yaşadığımızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Krediye erişim artık çok daha zor. Bankalar bu ortamda kredi vermek de istemiyor. Evet, kredi faizlerini düşürmek istiyorlar ama bunu başarabilmiş değiller.
1/
Bu yüzden iktidarın ekonomi patikasında an itibariyle olumlu bir mesafe kaydedilmiş değil. Kredi faizleri düşecek, iş dünyası kredi çekecek, yatırım, istihdam ihracat artacak vaadine yaklaşmak bir yana uzaklaşılıyor. Finans sermayesi reel sermayenin istediğini yapmıyor.
2/
Yani 2 ayın sonunda elimizde şu var;
1- Daha yüksek kredi faizi 2- Daha yüksek enflasyon 3- Daha yüksek döviz kuru 4- Çok daha yüksek döviz kurunu biraz düşürmeyi başarmış bir finansal ürün…
3/
Elimizde olanların ilk 3’üne Merkez Bankası piyasadan döviz satın alarak yani rezervleri güçlendirerek de ulaşabilirdik. Bunun yerine döviz satarak yani rezerv eriterek bu 3 sonuca ulaştık.
Gerçekten bunu başarmak zor bir işti.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1⃣Onlarca yıl hatırlanacak bir gündü 20 Aralık. Bakan Nebati'nin 23 Aralık'taki açıklamalarına göre büyük finansörlerin tuzağa düşmemiş, olan küçük yatırımcıya olmuş.
Soru; büyük finansörlere, 20 Aralık operasyonu sızdırılmış olabilir mi?
Cevabı beraber arayalım +++
2⃣Son zamanlarda, ekonomi yönetiminin aldığı kararların bir takım sermayedarlara sızdırıldığına dair çeşitli spekülasyonlar var.
Tarih 18 Aralık; bakın Gazeteci Deniz Zeyrek Fox Tv'de ne diyor?
"FAİZİN %19'DAN %14'E DÜŞÜRÜLECEĞİNİ KULAKLARIMLA DUYDUM"
Başka kimler biliyordu?
3️⃣Bir diğer ipucu… 16 Aralık’ta politika faizinin belirleneceği toplantıdan 1 gün önce HM Bakanı’nın kardeşi, tekstil patronu Seyid Nebati, toplantıdan 1 gün önce kararı nokta atış söylüyor!
Bu ürün yalnızca gerçek kişilerce ve yalnızca 3 ay ve daha uzun vadeli hesaplar tarafından satın alınabilecek. %8’in de 3 puanı TL’de, 5 puanı dövizde. O 5 puanın tümü dövizini bozdursa toplam dolarizasyon %65’ten %63’e iniyor. Ortada şişirilmiş bir kampanya var.
Hazine risk altında, kabul. Ancak zaten bu ürünü toplam DTH’lerin kabaca %4’üne karşılık gelen kısmı alabilecek.
Yani dövizdeki düşüş çok büyük oranda “haber etkisi”.
2/
Doların 18 TL’ye tırmanması büyük oranda likidite kıtlığından kaynaklanan, altı boş bir yükselmeydi. Dolayısıyla haber etkisi sayesinde, Dolar’daki 5 TL’lik köpük temizlenmiş oldu.
3/
Muhalefet yeni ekonomi modeline ilişkin “beceremezsiniz, inat etmeyin” demekten öte bir söylem geliştiremiyor. Erdoğan da bu boşluk sayesinde krizi o her zaman kullandığı “elitlere karşı savaş” söylemine büküyor ve kendine yol döşüyor. Peki Erdoğan gerçekten beceremiyor mu?
1/
Aylardır ekonomiyi konuşmamak için türlü bahaneler bulan Erdoğan, artık her fırsatta ekonomi konuşuyor. Başarısızlığı, krizi, yönetememeyi sermaye güçlerine karşı bir çatışma zeminine oturtuyor. Böylece ekonomik başarısızlık politik bir başarıya dönüşüyor.
2/
Dolayısıyla ekonomik başarısızlık üzerinden kurguladığı bu yeni hikaye, politik bir başarının anahtarı oluyor.
Hem bir gelecek vaadediyor, hem de sözümona egemenlerle savaşıyor. Muhalefet bu hikayede tam da Erdoğan’ın istediği gibi konum alıyor.
3/
1️⃣Dar gelirlilerin bir kısmı son 40 yılda köyden kente göçün ardından popülist politikalarla küçük mülk sahibi haline getirildi. AKP’nin yaslandığı toplumsal sınıflar da bu kesimlerden oluştu. Bu kesimler dar gelirlidir ancak kaybedecek küçük mülkleri vardır.
2️⃣Muhtemelen mülksüz, dar gelirli ama kentli gençlerle aynı politik tercihleri bulunmuyor. Zira korkuları işsiz kalmaktan daha çok tapu rayiç bedelinin aleyhlerine değişmesidir. Buna karşılık Kanal İstanbul’u aynı sebeple destekleyebilirler.
3️⃣Bu kesimlerin gündelik hayatlarının genetiği kente henüz göç eden 1’inci veya 2’nci kuşak olduğu için köyde yazıldı. Ancak genç kuşaklara bu genetik kodu aktarmakta zorlanıyorlar.
1⃣Kerem Kınık lüzumundan fazla büyütülüyor ve meselenin üzerine yanlış sorularla gidiliyor. Mesele Kerem Kınık veya vergi kaçakçılığı değil. (onlar elbette var) Ancak kısaca büyük tezgahı özetlemeye çalışayım
+++
2⃣Doğru soru Başkentgaz'ın Ensar'a neden Kızılay üzerinden para transfer ettiği değil. Bu ilk etapta çözülmesi gereken teknik soruydu. Şimdi uğraşmamız gereken daha temel bir soru var
+++
3⃣Kızılay'ı bir kenara bırakalım. Başkentgaz neden Ensar'a yardım gönderiyor. Geniş, saf ve iyi niyetli insanları zekatımızı veriyoruz diye kandırabilirler. Ancak işin detayı başkadır.
1⃣Türkiye'nin 100 dolarlık gelirine karşılık kaç dolar dış borcu var?
📌2001 Krizi (4. çeyrek): 56,5
📌2009 Krizi (4. çeyrek): 41,5
📌2019 Krizi (2. çeyrek) : 61,9 ❗️
Kriz dönemlerindeki yükselme borcun artmasından değil GSYH'nin azalmasından kaynaklanıyor. Ancak dahası var +++
2⃣Mevcut borçluluk seviyesi sıkça dile getirildiği üzere özel kesime ait. Bu doğru. Yanlış olan ise özel kesim borçluluğunun sorun olmadığı propagandası. Çünkü durgunluk devam ettikçe özel kesim borçları kamulaşıyor.
3⃣Özel kesim durgunluktan kaynaklı borç bulamıyor. Bu durumda özel kesim net dış borç ödeyicisi konumunda.
Özel kesimin dış borcu
📌2017 Ç2: 303,3 milyar $
📌2019 Ç2: 294,7 milyar $
Buna karşılık kamu kesimi dış borcu
📌2017 Ç2: 135,5 milyar $
📌2019 Ç2: 146 milyar $