Dostlarınla yaptığın muhabbetleri düşün; orada işte OTOMATİK PİLOTTASIN. Beynin çok az enerji harcıyor orada.
Az enerji+Eğlence -> Gayet güzel
Şimdi bu senaryoyu değiştirelim. Arkadaşlarınla tekrar buluştun AMA bu sefer sürekli ses tonuna dikkat ediyorsun, ellerinin nasıl olacağına sürekli dikkat ediyorsun, düşüncelerin bir geleceğe bir de geçmişe gidiyor.
N'oldu şimdi?
Çok enerji harcadın+Eğlenemedin+Kasıntı oldun.
İşte AN'dan çıkmak, bu etkiyi yapıyor beyninizde.
Artık insan tarafına GEÇİŞ yapmış bulunuyorsun ve AN'ı kaybediyorsun.
Düşünmenin olduğu yerde sağlam bir EYLEM olmaz. Eylemin olduğu yerde sağlam bir DÜŞÜNCE olmaz.
FİLOZOFLARI düşünün. Adamlar çok iyi tespit yapıyor ama bu tespiti yapabilmek için DURUYORLAR.
Çünkü bir şeyin içindeysen, o şeyi tam olarak göremezsin. Onlar dışarıdan bakıyorlar.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Dehalar, hata yapmayan insanlar değillerdir. Dehalar, hatalarından ders alıp yoluna devam eden ve hayal güçlerini durdurmayan insanlardır. IQ puanı gibi kısıtlı bir şekilde ölçülmeye kalkıldıklarında ise puanlarının yüksek çıktığı görülür.
Lakin bir insanın deha olması, onun buluş üreteceği anlamına da gelmez. IQ seviyesi çok yüksek olan insanların, son derece sıradan işlerde çalıştıklarını görebilirsiniz. "Peki bu kadar zeki bir insan üretmeden nasıl durabilir?" sorusunu soracak olursanız buna da cevabım var.
Dahilerin beyni ortam şartlarına alışmaz. Her iş günü, neredeyse, sanki o işi ilk defa yapıyorlarmış gibi algılar beyinleri. Bu sayede, küçükken hayal kurulmasına yardımcı olunmayan veya
Öyle sadece özgüvenli olayım, çoğu kişiye bir anda etki etmeye başlayayım diye bir şey yok.
Öz güveniniz, iletişim seviyeniz, kafa yapınız çok iyi olması lazım ki insanlar siz konuşunca "Bu adam bunu diyorsa, kesin bir bildiği vardır" diyebilsinler.