1.Aylık enflasyon %13,58. Yıllık enflasyon ise %36,08 ile son 19 yılın rekorunu kırdı. TÜİK’e göre dahi hayat pahalılaşıyor. 19 yıllık birikimli enflasyon %644. Yani 2003 başındaki 100 TL’nin satın alma gücü 13 TL’ye düştü, 87 TL’si buharlaştı.
2.Şu soruları yanıtlayama çalışalım; enflasyon nedir, nasıl hesaplanır, neden hissedilenle resmi enflasyon arasındaki fark büyük, yanlış enflasyon hesabının sonucu ne olur, Türkiye’nin geçmişle ve dünyayla kıyaslaması nasıl ve devletin yönettiği fiyatlarla bize ne anlatıyor?
3.Enflasyon nedir? İlk başta kitap tanımıyla ifade edelim: “Genel fiyat düzeyinde meydana gelen sürekli artışa enflasyon denir”. Yani tek bir üründe kalıcı veya çok sayıda üründeki geçici fiyat artışı değil; genel düzeyde istikrarlı artışa enflasyon denir.
4.ENFLASYON 0’dan büyükse fiyatlar artmış demektir; aksi DEFLASYON yani genel fiyatlar düzeyinde düşüş demektir. Bu durum ülkemizde aylık bazda geçmişte yaşanmış, yıllık bazda hiç yaşanmamıştır. DEZENFLASYON ise fiyatların artış hızının azalmasıdır; yani fiyatlar azalarak artar.
5.Aylık fiyat değişimleri ardından gelen ayda dengelenebilir. 12 aylık yıllık enflasyonda ise baz etkisi bulunur; yani yeni gelen ayın enflasyonu yüksek olsa bile, 13 ay geride kalan enflasyondan düşükse enflasyon düşer. Fiyatlar artar ama yıllık enflasyon düşer.
6.Bu nedenle hem kısa süreli dalgalanmaların etkisine kapılmamak hem de baz etkisine kapılmamak için, tutarlılık içeren, veri erişimi kolay ve mümkün olduğunca uzun bir dönemi almakta fayda var. Örneğin iktidarın da sürekli dile getirdiği 1 Ocak 2003 miladı.
7.TÜİK verilerine göre 19 yıllık birikimli enflasyon %644. Yani 100 TL’ye aldığımız sepet 744 TL olmuş. Başka bir ifadeyle, o gün elimizde tuttuğumuz 100 TL’nin (100.000.000) satın alma gücü 13 TL’ye düşmüş. Gelelim enflasyon hesaplama yöntemine.
8.Enflasyonu hesaplamak için tüketicileri temsil eden bir sepet gerekir. Enflasyon hesaplamasında sıklıkla “pinpon topu var ama şu yok bu yok” deniyor ya, işte o konu tam da burada devreye giriyor. Her yıl yaklaşık 15 bin aile ile ayrıntılı anket yapılıyor
9.Tüketicilerin (buna Türkiye’nin her yerinde yaşayanlar ve hatta ülkemizi ziyaret eden turistler bile dahil) ortalama bir sepeti var. Hesaplama için Türkiye’nin tüm bölgelerinde yaşayan tüm vatandaşların tüketim paketlerinin (mal ve hizmet dahil) ortalaması alınıyor.
10.Ortaya konan enflasyon tüm Türkiye’nin ortalaması; yani genç-yaşlı, zengin-fakir, kadın-erkek, yerli-yabancı, laik-dindar veya köylü-şehirli herkesin ortalaması. Üstelik bu sepet her yıl güncelleniyor. Aşağıda 2010’dan 2021’e olan değişim var.
11.Asıl soru şu; tüketim sepetiniz ülke geneliyle ne kadar örtüşüyor? Örneğin yurt dışına tatile gidiyor, restoranlarda yemek yiyor, alkollü içecek tüketiyor, ithal ürünlere rağbet gösteriyorsanız; bireysel enflasyonunuz ulusal enflasyonun mutlaka üstündedir.
12.Bir şekilde tüm toplumu içeren bir tüketici sepeti oluşturulduktan sonra sıra fiyatların derlenmesine geliyor. TÜİK fiyat derlemelerini çok geniş bir coğrafyadan topluyor. Üstelik bunu ay boyunca tekrarlıyor.
13.Böylece kısa süreli fiyat indirimleri veya artışlarının genel veriyi bozması önleniyor. Veri toplama yeri ve sıklığı fazla olduğu için, önceden ilgili yere telefon edip fiyatları düşürmelerini rica edip öyle fiyatları toplamak pek gerçekçi olmuyor.
14.Fiyat serilerini oluşturmada önemli bir nokta nitelik artışı. Mesela 10 yıl önce kullandığınız telefonla bugünkü aynı nitelikte değil, haliyle fiyatları da artmış. Fakat bu fiyat artışı doğrudan hesaba katılmıyor, çünkü şimdi daha iyi bir telefon aldığınız için kısmen düşüyor.
15.Özetle tüketici sepeti oluşturma, fiyatları derleme ve nitelik artışını düşme süreçleri var. Tüm bu süreçler esnasında sonuçlarla oynanabilir. Bunu kanıtlamak zor, varsa bir tahrifat bunun her ay sürdürülmesi gerekir; çünkü düşük gösterilen fiyat bir diğer ay hesabı yükseltir.
16.TÜİK görevi kötüye kullanıyorsa, bunu yalnızca bir bölgede ve kısa bir süre boyunca yapması yetmez. Tüketici sepeti oluşturma sırasında ise TÜİK’e güvenmek durumunda kalıyoruz. Nitelik artışı ise epey şüpheli. Bu kurumun güvenirliliğine siz karar verin.
17.Bu esnada 2017 referandumunda mühürsüz oylar konusunda Yüksek Seçim Kurulu’nun ne yaptığını, 2019 yerel seçimlerinde Anadolu Ajansı’nın sandık verilerini hangi bölgelerden başlayarak girdiğini sakın unutmayın.
18.Bir de son 4 yılda üretici enflasyonu (ÜFE) ile tüketici enflasyonu (ÜFE) arasında aniden ortaya çıkan farka değinelim. 2017 sonunda her iki endeks tam aynı seviyedeyken; TÜFE sadece %210, ÜFE ise %323 artmış.
19.Yani bir şekilde üreticiler artan maliyetleri bize yansıtmamışlar ve karlılıklarından feragat etmişler. Ya da tüketici enflasyonunu yanıltmak, üretici enflasyonuna kıyasla daha kolay. Ben işin matematiğini anlattım, gerisi artık sizin takdiriniz.
20.Peki, yanlış enflasyonun sonuçları ne olur? En bilinen sonucu maaş artışlarında resmi enflasyon oranı dikkate alındığı için satın alma gücündeki düşüş. Yani açıklanan enflasyon %36’ysa ve hissedilen %60’sa; %40 zam alsanız da epey yoksullaşırsınız.
21.İktidarın bu konudaki ana söylemi ise asgari ücretin son 19 yılda enflasyonun üzerinde artırıldığı. Mesele şu ki asgari ücret; vasıfsız iş kollarında yer alan ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, iş gücünün yalnızca %5-10’unun alması gereken ücret miktarıdır
22.Yani orta gelirliler asgari ücret almamalıdır. Fakat tersine örgütlü olmadıkları ve yüksek işsizlik ortamında pazarlık güçleri kırıldığı için asgari ücret zammının altında ücret artışı alırlar.
23.Yine Türkiye’de kayıtdışılığın had safhada olduğun; binlerce kişinin sigortasız ve asgari ücretin altında çalıştırıldığını unutmamalı. Dahası bir ülke büyüyorsa, ki AKP iktidarına göre Türkiye son 19 yılda çok zenginleşti, bu büyüme çalışanlarla paylaşılmalı.
24.Yani maaş artışlarında enflasyon değil; enflasyon+büyüme esas alınmalı. Tabii Türkiye’de fiili maaş artışı bu toplamın çok altında. Dar tanımlı işsizlik %11, geniş tanımlıysa %22 kadar. Yani bir büyüme varsa bu yalnızca küçük bir grup lehine.
25.Bunun haricinde ticarette fiyatlama zorlaşır, şirketlerin kar-zarar hesabı karışır. Para politikasında resmi enflasyon kullanıldığı ve kredi faizlerine de bu oran referans alındığı için; ucuz kredi verilir. Kredi veren devlet bankasıysa halkın cebinden servet aktarılmış olur.
26.Gelelim iktidarın sıkıştıkça atıfta bulunduğu kendisinden önceki döneme. 1983-2002 arasındaki bir önceki 19 yıllık süreçteki birikimli enflasyon %9 milyon. Zaten TL’den 6 adet 0 atılacak duruma 1970’ten 2003’e kadar süreklilik arz eden hiperenflasyonla gelinmişti.
27.Yani hakkını verelim; 2003 sonrasında hiper enflasyon bitti, fakat enflasyon canavarı tümden yok edilemedi. En düşük enflasyona Mart 2001’de %3,99 ile ulaşıldı. Bu durumun ardında TL’nin aşırı değerli tutulup, özellikle Çin’den ucuz ithalat yapmamız vardı.
28.Böylece enflasyona karşı kalıcı zafer elde edildiği sanıldı, hâlbuki ucuz ithalatla fiyatlar geçici düşüyor, diğer taraftan ülke cari açık sorunu çekiyor ve ülke dış borç sorununa sokuluyordu. Bunun sonucu döviz kuru artışları oldu ve enflasyon canavarı küllerinden doğdu.
29.Bir de 1970’lerden sonra petrol krizleri nedeniyle enflasyonun tüm dünyada yüksek olduğunu unutmamak gerek. Misal ABD enflasyonu 1980’de %14,7’ye kadar çıktı. Ancak gelişmiş ülkeler 1980’lerin sonuna bırakmadan yüksek enflasyonu çözdüler.
30.Gelişmekte olan ülkeler içinse bu dönem daha zorlu geçti ve uzun sürdü. Enflasyon Bolivya’da 1985’te %20000’e, Brezilya’da 1990’da %6821’e, İsrail’de 1984’te %486’ya, Meksika’da 1988’de %180’e, Endonezya’da 1998’de %82’ye, Filipinlerde 1984’te %63’e ulaştı.
31.Bunun dışında hiper enflasyon savaş ve devrim yaşayan ülkelerde görülür. 1923’te Almanya, 1992’de Rusya ve 1994’te Yugoslavya gibi. Hatalı ekonomi politikalarının siyasi istikrarsızlıklarla iç içe geçtiği durumlar da vardır; Venezuela 2019 ve Zimbabwe gibi 2008 gibi.
32.Türkiye’de enflasyonsa 2003’te döviz kuru istikrarının sağlanması ile para ve maliye politikalarında güvenin tesisiyle gecikmeli düşmüştür. Fakat 2016 sonrasında yeniden %10 üzerine, 2018’de %20’nin üstüne ve 2021’de %30’un da üstüne çıkmıştır.
33.Günümüzde en yüksek enflasyona sahip ülkeler aşağıdadır. Görüldüğü üzere hayat tarzı ve standardı Türkiye’ye benzer tek ülke Arjantin. Birçoğu Afrika ülkesi. İran ve Venezuela’da oldukça sert uluslararası yaptırımlar var. Suriye’deki iç savaşsa henüz sona ermedi.
34.Haliyle enflasyon artık geri kalmış bir ülke hastalığıdır, bu hastalık Türkiye’de ithalatla tedavi edilmiş gibi gösterildi ancak döviz kuru ataklarıyla yeniden ortaya çıktı. Gelişmiş ülkelerdeki görece yüksek enflasyon %3-7 aralığı) daha çok enerji ve emtia fiyatları kaynaklı.
35.Son olarak devletin etkilediği fiyatlara değinelim. Devlet vergi oranlarını ve kapsamlarını belirler. Dahası akaryakıt, elektrik ve doğalgaz gibi fiyatlarda da nihai mercidir. Bu şekilde hem genel enflasyonu hem de bazı mal ve hizmet gruplarının özel enflasyonunu etkiler.
36.Son 19 yılda fiyatı en çok artan ürünler bu konuda bize epey bilgi sağlıyor. Liste başında mücevher var; çünkü altın fiyatı 489 dolardan 1776 dolara çıktı. TL’nin de yüksek değer kaybını ekleyelim. Bu fiyatlara 31 Aralık gecesi zamları dahil değil.
37.En dikkat çekici olansa %1353 zam ile yüksek alkollü içkiler. Hâlbuki 19 yıllık enflasyon oranı %644. Benzer bir durum bira, şarap ve tütün için de geçerli. Tüm bunların nedeni yüksek ÖTV. Yani devlet bu ürünleri tercih edenleri epey cezalandırmış.
38.Fakat gıda da durum feci. Sebze, ekmek, et, balık, süt, peynir, yumurta ve meyve grubu %738 ile %904 arasında değişen oranlarda zamlanmış. Genel enflasyonsa %644. Tarım ürünleri yurt içinde üretilse bile, küresel fiyatlarından etkileniyorlar, yani dolar kuru çok önemli.
39.Taşıtlar; onlara ilişkin bakım ve yedek parça ücretleri ile sigortalarda da yüksek seyir var. Türkiye’de 1000 kişi başına düşen otomobil sayısı 160, Avrupa’da ise 569. Burada da ÖTV etkisini ve döviz kuru ataklarının sonuçlarını görmek oldukça kolay.
40.Özetle, son 19 yıllık politikalarla temel gıda ürünlerinde büyük artış yaşanmış. Tabii bu ürünlerdeki nitelik düzeyi de önemli. Yani yediğimiz yumurta ne derece sağlıklı, peynirin içindeki katkı maddeleri neler, alınan meyveler elma mı ananası mı gibi başka kıstaslar da var.
41.Toparlayalım; Türkiye’de enflasyon yeniden zirvede. 2022’de daha kötüsünü muhtemel. Üstelik dış borcumuz da yüksek, Hazine döviz garantili projeler var. İç borç da dövize endeksli ve hatta birtakım mevduatlar da. Yani eskisi gibi ithalatla göz boyamak sürdürülebilir değil.
42.Enflasyon dünyada da yüksek ama Türkiye’ye kıyasla çok düşük. Türkiye’deki gerçek enflasyonla hissedilen arasındaki farksa gittikçe açılıyor. Kurumlara olan güven dip düzeyde. %50’lik asgari ücret zammı dahi 3-6 aya buharlaşmış olacak.
43.Devletin etki ettiği fiyatlamalarda alkollü içkiler ön planda. Gıda fiyatlarındaki artış yoksullaşmaya işaret ediyor, nitelik kaybıysa hesapta pek yok. Araba almak da çok pahalı. Kısacası son 19 yılda yaratıldığı iddia edilen zenginlik topluma dağılmadı.
44.Yoksulluk da zenginlik de eşit paylaşılmadı. Bir grup süper lüks hayata terfi etti; orta gelirliler düşük gelirli durumuna düşürüldü ve 2018’da başlayan iktisadi buhrana dar gelirliler iyice yoksullaştı. Hepsini bilerek ve isteyerek yaptılar. Sonuçlar tesadüf değil.
Sehven hata yapmışım. Doğru tarih Mart 2011 olacak.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Dr. M. Murat Kubilay

Dr. M. Murat Kubilay Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @mmkubilay

30 Dec 21
Türkiye'de ekonomi tarihinde Tansu Çiller en başarısız kişiydi, ta ki Berat Albayrak'la tanışana kadar. Öyle görünüyor ki, Nureddin Nebati bu unvanı en hızlı bir biçimde üstüne alacak, tabii ipi asıl tutanın Albayrak, nihai karar vericinin de Erdoğan olduğunu hepimiz biliyoruz.+
Dün en çok şamataya vurulan kısım ABD Merkez Bankası Fed'in mülkiyet ve yönetimine ilişkin temelsiz bilgilerdi. Doğrudur, özellikle ABD gibi kapitalist ülkelerde büyük sermaye devlet kurumlarını etki altına alır; ancak mülkiyet üzerinden değil, atananlar ve ideolojiler yönünden.+
Fakat Nebati bunu kahvehane düzeyinde biliyor, anlatıyor ve çok yerinde bir cevap verdiğine inanıyor. Buna pek şaşırmamak lazım, üstenci bir dille söylemiyorum. Ancak onun yaşamı oldukça dar bilgili ve hep aynı görüşe sahip kişiler arasında geçmişe benziyor.+
Read 17 tweets
1 Dec 21
1.Ekonomi yönetimi, Eylül ayında rekabetçi kur söylemiyle yön değiştirdi ve 23 Kasımdaki PPK toplantısıyla geriye dönüşü zor bir yola girdi. Ne yapılmaya çalışılıyor, tutarsız da olsa bir strateji var mı, sonuçları ne olacak ve siyasi izdüşümü nedir?
2.Bu bilgiselin ilki Ekim 2019’da yayınlanmış bir dizinin 8. bölümü olduğunu belirteyim. Amacımız süreci ve geleceğe ilişkin senaryoları değerlendirmek. Ayrım 23 Kasımda başladı, fakat senaryoların daha netleşmesi için bugünkü döviz satışını bekledim.
3.Mart 2021’e dönelim; Ağbal görevden alındı ve yerine Kavcıoğlu atandı. Yatırımcıların endişesi; örtülü rezerv satışı, erken politika faizi indirimi ve kredi genişlemesiydi. Bunların hiçbiri gerçekleşmedi ve hatta bütçe performansı beklenenden iyi geldi, ta ki Eylüle kadar.
Read 53 tweets
30 Nov 21
Dolar kurunda bitmeyen atağın her gün yeniden körüklenmesi, sonuçları göz ardı edilerek, tümden mizaha dönüştürülüyor. Toplumun kendisini silkmesi ve yaşananları idrak etmesi gerekli. Zor bir hayata da ancak gülerek katlanılır ama cenazede de gülünmez.+
Bunu rahatlığın arkasındaki güdü iktidarın çökeceği beklentisiyse, yaratılan bu enkazın ardından kimse kolay kolay çıkamayacağı gerçeğiyle sarsılmalı. Ötesi iktisadi yoksulluğun birtakım otoriter eğilimleri besleyebileceği ve Erdoğan'ın her yolu deneyebileceği unutulmamalı+
Daha kişilere özel bir nedense, birçoğunuzun küçük de olsa sahip olduğu döviz hesapları ve altın birikimleri. Küçük diyorum çünkü büyük olsa çoğunluk olamazdınız. Bir miktar döviz birikimiyle yoksullaşmadan kaçılamayacağının anlaşılması lazım.+
Read 8 tweets
23 Nov 21
1- Mevcut ekonomik koşullar hakkında kısa bir bilgisel yapmak istiyorum. TL uzun yıllardır değer saklama işlevini yitirmişti, bu nedenle çoğu kişi birikimini döviz ve altında tutuyordu. Fakat bu yaşananlar TL'nin hesap birimi olma işlevinin kaybolmasına neden oluyor. Açıklayayım+
2- Yani günlük işlemlerde TL üzerinden fiyatlama yapma ve işlemi TL ile gerçekleştirme eskisi kadar rağbet görmeyecek. Çünkü dolar kurundaki anlık değişimler çok arttı. Vadeli ödemeyle ticaret yapmak büyük risk içeriyor. Haliyle dolar ve avro ön plana çıkıyor.
3- Bu durum dövize talebi artırır ve yalnızca döviz kurunu yükseltmez, fiziki dövize talep yaratır. Türkiye gibi döviz noksanı ve sürekli dış ticaret açığı veren bir ülkede bu durum finansal sistemi sarsar. Çünkü TCMB'nin dahi net rezervleri ödünçler hariç eksi 35 milyar dolardır
Read 13 tweets
23 Nov 21
1- Dün atmış olduğum 'Vahdettin' içerikli tvit rol dünyasında epey yayılmış. Beni takip etmeyenlerin bildirimi düşmüyor ve hakaret filtresi kullanıyorum; bu nedenle hepsini bu sabah fark ettim ve tek tek okudum. Trollerle ilgili bazı saptamalarım var, kısaca paylaşmak istiyorum.
2- Tahmin edeceğiniz üzere, neredeyse tamamı gerçek ismini kullanmıyor, yaptıklarının suç olduğunun farkındalar. Bazılarının diğer tvitlerini incelediğimde sosyal medyada sarkıntılık yaptıklarını gördüm. Yani suçlarını biliyorlar ve yaptıklarının ortaya çıkmasından utanıyorlar.
3- Yine bekleyeceğiniz üzere Türkçe yazım kurallarında çok zayıflar. Anlatım için çoğunlukla küfürlü ifade kullanıyorlar, fakat onları dahi yanlış yazıyorlar. Üstelik hem yazım hem de okuma hallerini dahi tutturamıyorlar. Yani toplumun en az eğitimli kesiminden seçilmişler.
Read 10 tweets
22 Nov 21
Aşağıdaki güya bilimsel görünümlü ama esasında safsatalarla dolu tutarsız hikayenin aslını yazayım. Diyor ki ekonomi olarak kötü noktadayız, buna rağmen oyumuz hala yeterli, döviz kuruyla gelen yoksullaşmayı sürdürüp ihracatı artıracağız ve ardından seçimlere gideceğiz.+
Tabii 'bakan yardımcısı' olunca, yani yüksek ücret, yan haklar vb. olunca, iktisat bilimine uymayan konuları sanki bilinçli ve büyük bir stratejinin parçası olarak göstermek, olmayan ussallığı varmış gibi ifade etmek, sizler sessiz kaldığınız müddetçe işlerine geliyor.+
Ayrıntılandırayım; dış rekabet gücü emek ve sermaye verimliliği ile kazanılır. Yani eğitim ve teknoloji ile. Faat bunlarda başarısız olursanız, dolar kurunun artmasına göz yumarak emeği ucuzlatıp rekabet gücü kazanmak istersiniz. Tabii bunun sonucu açık yoksullaşma olur.+
Read 9 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(