İki farkı senaryo anlatacağım şimdi size. Beyninizde bazı şeylerin iyice oturması için. Seçimlerin önemini iyice kavrayacaksınız.
Aynı ailede doğmuş, 2 çocuğu ele alalım şimdi.
Biri kazanan, biri kaybeden mantalitesi ile ilerlesin.
Kazanan mantalitesi ile ilerleyen çocuk:
Okula başladı. Çevresiyle hızlıca tanıştı. Özgüvenini hiç sarsmadı. Kendini kasmadı ve sadece eğlencesine baktı. Pozitif kişilerle arkadaşlık kurdu.
Spora başladı. Kas kütlesi koydukça, TESTOSTERON'U arttı. Daha fazla SAVAŞÇI oldu.
Daha fazla özgüven ile artık büyükleriyle, daha fazla irtibata geçti. Yeteneklerini göstermeye başladı ve sevildi. Kazanma hissini yakaladıkça, daha fazlasını elde etmek istedi. INSTAGRAM açtı ve hayatını oraya yansıtmaya başladı. Sonra FENOMEN oldu ve hayatı değişti.
Kaybeden mantalitesi ile ilerleyen çocuk:
Okula ilk başladığından beri, insanlarla tanışmaktan çekindi. Hep sessiz ve ASOSYAL şekilde takıldı. Yiyip içmesine hiçbir zaman dikkat etmedi. Her türlü zararlıyı, istediği zaman gömdü.
"Banan olum spordan, evde oyun oynarım" dedi.
Oyun bağımlılığı geliştikçe, REEL hayattan iyice soyutlandı. Artık insanlarla konuşmaya, aşırı derecede çekinir hale geldi. Son çare olarak üniversite sınavına hazırlanmaya başladı ve doğuda bir üniversite kazandı. Sıradan bir şirkette işe başladı.
Aynı aile. Özgür bırakılmış 2 çocuk. 2 ÇOK FARKLI yaşam.
"DÜŞÜNCELER, HER ŞEYDİR." Neyi düşündüğüne dikkat et. Çünkü düşündüğün şeye doğru kayman, BİR ANDA olabilir.
Bu yüzden beyninde, GÜÇSÜZ düşüncelere izin verme.
GÜÇ her zaman SENİNLE olsun.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bir şeyi gerçekten isteyen adama, "Hırslı ol, ümidini kaybetme, güçlü dur" gibi şeyler söylemene gerek var mı?
Testosteron'u yüksek ve "İSTİYORUM ULAN" diyen adamın önünde DAĞ olsa duramaz.
YIKAR geçer.
Asıl sorun, istemekten çekinmeniz.
Neyden çekiniyorsunuz beyler? DÜNYADA herkese yetecek kadar para var. İSTEMEKTEN çekinme. HEDEFİNİ yükseltmekten çekinme. Hedefini YÜKSELT ki beynin senin için PLANLAR yapsın. Kendini "kazanmaya programlı" hale getirsin.
Mesela geçenlerde, arkadaşın bir işini %100 halletmem gerekiyordu. Bunu %100 yapmaya kafaya koydum ve KENDİ yapmam gerekenlere odaklandım. Aradan birkaç saat geçmeden, aklımda bir fikir belirdi. "Şöyle şöyle yapacağız" gibi bir mesaj çektim arkadaşa ve olayı hallettik.
Herkesin hayatı, kendine ait bir küme gibidir. Ortak düşüncelerimizle-eylemlerimizle-duygularımızla-inançlarımızla birleşiriz sadece. Bunun dışında, kümenin kesişmeyen kısmı, her insanda özeldir.
Bazı ihtimalleri kaldıralım ve iki insanın başına, doğuştan itibaren %100 aynı olayların geldiğini düşünelim.
Geriye ne kalıyor?
Farklı aile ve farklı genler.
Bu iki şey bile tamamen ÖZEL olman için yeterli.
Sen bir kümesin fakat silinecek olan bir küme.
Dünyaya ancak kesişim kümende yaptığın şeyleri bırakabilirsin. Ortak bir paydada anlaşamıyorsan kimseyle, herhangi bir iş ortaya koyup, bir şey bırakabilir misin dünyaya? Hayır.
Dünyada kullanabileceğin en güçlü silah, senin beynin.
Hayatın boyunca 3000 kitap okumuş olabilirsin ama üretmediysen, ömrünü çöpe attın.
Onlarca defa şiddet görmüş olabilirsin ama dik durmadıysan zayıfın teki oldun.
Yüzlerce insan tanımış olabilirsin ama kendine yeterince güvenmediysen, işlerin çok iyi gitmedi ve zirveye oturamadın.
Belki çok iyi yeteneğin vardı ama çevrende bulunan 3-5 salak arkadaşın, seninle o kadar dalga geçtiler ki, şu an parlaman gerekirken, sıradan bir iştesin.
Hayatında birçok kişiden fazla acı çekmiş olabilirsin ama kendine "Hata yapmıyorum lan ben. Kaderin suçu bu" dediysen kaybeden tarafa geçtin.
Bunların hepsinin tam tersi de olabilirdi. Sırf, seninle her gün her yere gelebilen bir SİLAHI kullanmayı öğrenmediğin için olmadı.
Dehalar, hata yapmayan insanlar değillerdir. Dehalar, hatalarından ders alıp yoluna devam eden ve hayal güçlerini durdurmayan insanlardır. IQ puanı gibi kısıtlı bir şekilde ölçülmeye kalkıldıklarında ise puanlarının yüksek çıktığı görülür.
Lakin bir insanın deha olması, onun buluş üreteceği anlamına da gelmez. IQ seviyesi çok yüksek olan insanların, son derece sıradan işlerde çalıştıklarını görebilirsiniz. "Peki bu kadar zeki bir insan üretmeden nasıl durabilir?" sorusunu soracak olursanız buna da cevabım var.
Dahilerin beyni ortam şartlarına alışmaz. Her iş günü, neredeyse, sanki o işi ilk defa yapıyorlarmış gibi algılar beyinleri. Bu sayede, küçükken hayal kurulmasına yardımcı olunmayan veya
Dostlarınla yaptığın muhabbetleri düşün; orada işte OTOMATİK PİLOTTASIN. Beynin çok az enerji harcıyor orada.
Az enerji+Eğlence -> Gayet güzel
Şimdi bu senaryoyu değiştirelim. Arkadaşlarınla tekrar buluştun AMA bu sefer sürekli ses tonuna dikkat ediyorsun, ellerinin nasıl olacağına sürekli dikkat ediyorsun, düşüncelerin bir geleceğe bir de geçmişe gidiyor.
N'oldu şimdi?
Çok enerji harcadın+Eğlenemedin+Kasıntı oldun.
İşte AN'dan çıkmak, bu etkiyi yapıyor beyninizde.
Artık insan tarafına GEÇİŞ yapmış bulunuyorsun ve AN'ı kaybediyorsun.