Thread by @yazparov

BİR “ULUSLAR ARASI MUTABAKAT” SUİKASTİ: KASIM SÜLEYMANİ “OPERASYONU”
1-Evet sevgili dostlar bundan tam 2 sene önce 3 Ocak 2020 tarihinde, ABD tarafından yapılan İranlı general Kasım Süleymani’nin öldürüldüğü açıklaması Dünya kamuoyunun gündemine bomba gibi düşmüştü…

2-ABD tarafından İranlı general Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin hemen ardından akşam saatlerinde Türkiye'de bu suikast ile ilgili ilk detaylı yazıyı ise 3 Ocak 2020 tarihinde saat 23.30'da biz paylaşmış, somut veriler ile yaptığımız analiz ile ortaya bir hipotez atmıştık...

3-Ve bundan tam 2 sene önce yazdığımız yazıda demiştik ki "Kasım Süleymani suikasti bir "ULUSLARARASI MUATABAKAT" operasyonudur" ve zaten yazımızın başlığı da bu şekildeydi...

4-Bu yazımızın üzerinden 2 sene geçtiğinde ve günümüzde gelinen noktada ise yazdıklarımızın isabeti de Kasım Süleymani'nin bölge için stratejik önemi de çok daha iyi anlaşılıyor...

5-Bu nedenle Kasım Süleymani öldürüldüğü gün kaleme aldığımız floodumuzu okumayanlar,okuyup unutanlar ve yeniden okumak isteyenler için bir kez daha kaleme alıyoruz...

6-Zira General Kasım Süleymani deyince şöyle durup şöyle uzun uzun düşünmeniz gerek…Bunun nedenini aşağıda yazacaklarımızdan sonra çok daha iyi anlayacaksınız…

7-İsterseniz peşrevi çok fazla uzatmayalım ve yazımıza başlayalım…
Sizler hazırsanız biz de hazırız… İşte başlıyoruz efendim, çayı kahveyi kapan gelsin…

8-Kasım Süleymani suikastini anlayabilmek için öncelikle onun nasıl bir “güce” hükmettiğini bilmek gerekiyor.

9-Zira bunu bilmeden ve Süleymani’nin bu gücü kullanarak İran sınırlarını aşarak oluşturduğu uluslararası “etki alanını” bilmeden görmeden her türlü değerlendirme eksik ve sağlıksız olacaktır.

10-O zaman sizlerle filmi biraz geriye saracağız şimdi…

11-Takvim yaprakları 1979’u gösterdiğinde İran’da siyasal ortam büyük bir kaosun ardından Şah’ın devrilmesi ve Humeyni’nin “İslam Devrimi”ni gerçekleştirmesi ile büyük ve radikal bir değişiklik yaşamaktadır…

12-İşte yaşanan İslam Devrimi ile birlikte Humeyni ve yeni sistemin en tepesindeki mollaların ülkeyi istedikleri gibi dizayn edebilmeleri ve çıkabilecek aykırı sesleri susturmak için güçlü bir “güvenlik oluşumuna” ihtiyacı vardır…

13-Tam da bu sebepler ile İran İslam Devrimi’nin gerçekleşmesinin hemen ardından sistem kendisini koruyacak en önemli silahlı örgütlenmeyi inşa eder :DEVRİM MUHAFIZLARI…

14-Tabii DEVRİM MUHAFIZLARI dediğiniz zaman ise şöyle durup 2 dakika değil 22 dakika düşünmeniz gerekiyor…

15-Devrim Muhafızları, doğrudan devrim liderine bağlı özerk bir yapı..Yani İran Ordusundan bağımsız bir oluşum.

16--Sadece “Başkomutan” sıfatını da taşıyan devrim liderine bağlı olması Devrim Muhafızları’nı kurumlar üzeri bir güç haline getiriyor, öyle ki şu anki yapısı ile Devrim Muhafızları İran Ordusunun üzerinde bir güç.

17-Devrim Muhafızları’nın önemi sadece İran içerisinde sistemi ayakta tutan silahlı yapılanma olmasından kaynaklanmıyor.

18-Bundan çok daha önemli ve stratejik bir konumu da var.O da İran Devrimi’ni “yabancı ülkelere ihraç etmek” misyonu ile kurulan en seçkin birim olan KUDÜS ORDUSU’nun da Devrim Muhafızları bünyesinde oluşu…

19-Böylece Devrim Muhafızları aslında İran dış politikasının da en önemli unsurlarından bir tanesi haline gelmekte…

20-Yukarıda da belirttiğimiz gibi devrimin en başından beri çok özel bir yere sahip olan Devrim Muhafızları Ahmedinejad döneminde ise ülke ekonomisinde de çok önemli bir payı eline geçirdi.

21-Ahmedinejad, yaptığı göstermelik özelleştirme ihaleleri sonrasında pek çok karlı ve stratejik kurumu Devrim Muhafızları’na verdi. Böylece Devrim Muhafızları finansal olarak da devasa bir güce hükmetmeye başladı…

22-Sonraki yıllarda Devrim Muhafızları, ülkenin hassas sınır bölgeleri, gizli kurumlar, Hürmüz Boğazı, sınırları aşan kaçakçılık ve füze geliştirme sistemlerinin güvenliğinden sorumlu oldu.

23-Tüm bunların yanı sıra Devrim Muhafızları, İran’ın nükleer faaliyetlerinin geliştirilmesi ve güvenliğiyle de yakından ilgilenmekte….

24--Devrim Muhafızları’nın İran’ın siyasi ve askeri yapılanmasındaki öneminden dolayı, yetkilileri doğrudan devrim “Rehberi” tarafından atanmakta.

25-Devrim Ordusu konusunda son döneminde yapılmış en detaylı ve en önelşi çalışma ise İRAN’IN ORTADOĞU’DAKİ ELİ: KASIM SÜLEYMANİ Ziya ABBAS ve Mehmet ŞAHİN tarafından yayınlanan makale… Bu makalenin can alıcı bir kısmını aynen aktaracağız:

26-"...Devrim Muhafızları ordu birlikleri düzeyinde küçük zırhlı birliklerden oluşmaktadır. Bazı birlikler yurt dışında görevlendirilmek üzere düzensiz savaş eğitimine tabi tutulur. Ancak çoğu iç güvenlik için eğitilmiş hafif piyade gücüdür.

27-Bu güçlerin her birinin 12.000 ila 13.000 kişiden oluşturulduğu tahmin edilmektedir. Genel olarak savaş durumunda Devrim Muhafızları kara kuvvetleri, Besic (Gönüllü Halk Seferberlik Ordusu) ve yarı askeri güçlerden oluşmaktadır.

28-Kara gücü tank, top ve uçak savar gibi silahlarla donatılmış, yıpratıcı gerilla savaşı için eğitilmiş ve birbirinden bağımsız savaşabilen birliklerden oluşmaktadır.

29-Hava gücü, Şahap 3 balistik füzeleri, Tucano EMB 312 füzesi, Hava savunma sistemi S-300 ve savaş uçaklarına sahiptir.

30-Deniz gücüne bakıldığında 20.000 savaşçısı olduğu tahmin edilmektedir. Deniz üslerinin çoğu Basra Körfezinde yoğunlaştığı bilinmektedir. Çoğu küçük teknelerden oluşan deniz gücü, Hürmüz Boğazı ve deniz ulaşımını durduracak yoğun saldırı yapabilecek kapasitesi var."

31-Yine İran ve Devrim Muhafızları konusundaki çalışmaları ile tanınan Cordesman ise Kudüs Ordusu hakkında "Devrim Muhafızları’na bağlı, düzensiz savaş taktikleri, istihbarat faaliyetleri ve yurt dışında özel operasyonlar yürüten en önemli askeri güçtür. +++

32-+++Doğrudan başkomutana bağlı olması, kamuya yansımayan ve örtülü ödenekler ile özel kaynaklardan finanse edilmesi onun en önemli güç kaynağıdır" diyor...

33-İşte Yaklaşık 50.000 kişilik bir güce sahip olan Kudüs Ordusu’nun başında, 1998’den beri Tuğgeneral Kasım Süleymani bulunmaktaydı.

34-Kudüs Ordusu’nun İsrail, ABD ve ABD’nin müttefiki olan bazı ülkelere karşı silahlı güçleri finanse etmekle birlikte, eğittiği ve silahlandırdığı bilinmektedir.

35-Bunların başında Lübnan Hizbullahı, Hamas, Suriye’de rejim saflarında savaşan Iraklı ve Afganistanlı milis güçler ve Haşdi Şabi bulunmaktadır.

36-Yurt dışında gizli faaliyet yürüten “Birlik 400” Kudüs Ordusu’nun en önemli özel operasyonlar birimidir. Bu birim operasyon düzenleme, örgütleme, birlikte, +++

37+++Devrim Muhafızları’nın kurulmasının temel gerekçesi olan devrimi savunmanın bir ayağı da onu ülkenin sınırları dışında savunmak ve savaşın ülke sınırlarına taşınmaması görüşüdür. İşte bu bağlamda Kudüs Ordusu, İran’ın sınır ötesinde düşmanlarla mücadele eden gücüdür.

38-Az önce de belirttiğimiz gibi işte General Kasım Süleymani aynı zamanda yaklaşık 50.000 kişilik bir güce sahip olan Kudüs Ordusu’nun 1998 yılından beri başında olan isimdi…

39-General Kasım Süleymani 1998 yılında Devrim Muhafızları komutanlığına getirildi. Göreve gelir gelmez Devrim Muhafızları’nın yetki ve sorumluluk alanını daha da genişleterek yabancı ülkelerde özellikle de Ortadoğu’da İran Devrimi’nin ihracı konusunda en belirleyici ve +++

40-+++etkin isim haline geldi. Öldürüldüğü güne kadar Devrim Muhafızları’nın devasa mali gücü ve son derece etkili askeri yapılanmasına tek başına hükmeden Kasım Süleymani,+++

41-+++İran içerisindeki en önemli siyasal aktörlerden biri haline gelirken Ortadoğu’da da Süleymani “En nüfuzlu komutan” olarak anılmaktaydı.

42-Pek çok yabancı ülke ile olduğu gibi ABD ile İran arasındaki ilişkilerde de Süleymani’nin çok kritik ve stratejik bir önemi var. Bu bağlamda ABD, DEVRİM MUHAFIZLARI’nı “Terör Örgütü” listesine koyarak doğal olarak Kasım Süleymani’yi de “Terörist” ilan etmiş oldu.

43-İşte ABD’nin DEVRİM MUHAFIZLARI’nı “Terör Örgütü” ilan edişinin ardında yatan "stratejik sebep" tam da buydu.

44-Zira Devrim Muhafızları bugün Orta Asya'dan Ortadoğu’ya pek çok yerde Kasım Süleymani komutasında nüfuz alanı yaratmış durumda.

45-Şimdi detaylı biçimde General Kasım Süleymani’nin nasıl bir güce hükmettiğini anlattıktan sonra Süleymani’nin nasıl bir nüfuz alanı kurduğu hangi ülkelerde etkinliği olduğuna bakalım ve ondan sonra bu suikastten “KİM KARLI ÇIKTI?” sorusunu soralım…

46-İran son yıllarda Ortadoğu’daki nüfuz alanını hiç olmadığı kadar genişleterek etkisini arttırırken, bunun başlıca mimarı ise Kasım Süleymani oldu.

47-Arttırdığı yetkileri ile emrinde bulunan Kudüs Ordusu ile yurtdışında pek çok operasyona imza atan Kasım Süleymani “Vekaletler Savaşı” konseptinin dört başı mamur şekli ile uygulandığı Ortadoğu coğrafyasında neredeyse el atmadık ülke bırakmadı…

48-Rusya Başkanı Putin ile son derece yakın ilişkiler kuran Süleymani, Suriye’de Rusya’nın ABD karşısında oyuna dahil olması ve ABD’nin Esad’ı devirememesinin asli sebebi.

49-Zira İran dış politikasının 1 numaralı belirleyicisi olan Süleymani, Irak’ta Şii bir yönetimin iktidara gelmesi ve Suriye’de ise Esad’ın devrilmemesini dış politika stratejisinin merkezine koymuştu.

50-ABD karşısında Suriye’de mücadele eden Haşdi Şabi kuvvetlerini silah,lojistik,istihbarat ve finansman noktasında destekleyen tabii ki Süleymani’ydi.

51-Süleymani Suriye’de Rusya’nın en önemli müttefikiydi.

52-Geçelim Irak’a…
Tarih yaprakları 22 Eylül 1980’i gösterdiğinde Saddam yönetimindeki Irak,İran’ karşı başlattığı askeri harekat ile tam 8 sene sürecek bir savaşın da fitilini ateşlemekteydi.

53-1. Sarallah Tümen Komutanlığı ataması yapıldığında herkes şaşkınlık içerisindeydi. Zira 23 yaşındaki bir isim komutanlık için atanmıştı ve o isim Kasım Süleymani’den başkası değildi.

54-Kasım Süleymani İran-Irak savaşının en çok parlayan komutanlarından birisi olurken o dönemde Saddam Hüseyin’e karşı radikal Şii örgüt Bedir Tugayları ile çok sıkı ilişkiler kurdu ve bu ilişkilerini savaş sonrasında da geliştirerek sürdürdü.

55-Ancak ABD işgali sonrasında Irak’ta Şii Bedir Tugayları ABD ile işbirliği yapınca Kasım Süleymani bu işbirliğini sonlandırarak Şii lider Mukteda El-Sadr’a ve onun örgütü Mehdi Ordusu’na destek destek vermeye başladı.

56-Ancak Sadr’ın giderek kendi kontrolünden çıkması üzerine desteğini Haşdi Şabi’ye kaydırdı. Ama siz yine de özellikle Bedir Örgütü'nü bir kenara not edin...Yazının son bölümünde geri döneceğiz zira...

57-Ve Irak’ta son dönemde radikal Şii’lerin en güçlü temsilcisi Kasım Süleymani’nin desteği ile Haşdi Şabi haline geldi. Bunun sonucu olarak ise Irak üzerinde İran’ın ve özelde General Kasım Süleymani’nin nüfuzu giderek arttı.

58-İşte zaten bugün gelinen noktada Irak’ta yaşanan güç mücadelesi tam da bundan dolayı ortaya çıktı…

59-Irak’ta 2020 yılında protestolar sonrası istifa eden Başbakan Adil Abdülmehdi’nin istifası Irak’ta bir Şii-Sünni merkezli güç mücadelesini de tetikledi.

60-Ancak bu istifa aslında İran’ın işine geliyordu… Çünkü Adil Abdülhamid Irak’taki “Ilımlı Şiiler” kanadının temsilcisiydi. İran ise “radikal Şii” kanadı desteklemekteydi.

61-Bu arada yine 2020 yılında yaşanan bu istifa sonrasında Irak’ta Basra Valisi Esad El İdani Başbakan olarak atanılması için Meclis’te “ortak” aday olarak teklif ediliyordu.

62-Esad El İdani ise ABD ile özellikle Erbil yönetimi ile çok sıkı ilişkileri olan bir isim. Ama birden bire “bir el” devreye girdi ve ABD’ye yakın İdadi’nin kesin gözüyle bakılan Başbakan olarak atanmasını engelledi.

63-Ve ne tesadüftür ki 4 Aralık 2019’da Kasım Süleymani ve Hizbullah’ın yeni başbakan adayını belirlemek için bir araya gelerek çalışma yaptığı ortaya çıktı.

64-Yani Kasım Süleymani, her ne kadar kamuoyunda bir dönem sürgünde İran’da olduğu için İran’a yakın olarak bilinse de “ABD ile yakın ilişkileri olan” bu ismin önünü kesiyordu…
Kiminle birlikte? Hizbullah ile…

65-Şimdi “Arkadaş adamın Hizbullah ile ne alakası var?” demeyin… Zira kazın ayağı öyle değil…

66-Siz Irak’taki Kasım Süleymani etkisini şöyle bir kenara not edin, biz sizleri 2006 yılına Lübnan’a götürelim…

67-2006 yılında Lübnan adeta bir ateş topu gibiydi… İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmalar tüm şiddeti ile sürerken ülke adeta yangın yerine dönmüştü… Hizbullah ile İsrail Lübnan’da deyim yerindeyse “Birbirine” girmişti…

68--İki tarafın da çok büyük bir zafer ilan edemediği 33 gün süren çatışmalar sonucunda Hizbullah’ın 1200 kayıp verirken İsrail ise 160 askerini kaybetmişti.

69-İşte bu çatışmalar devam ederken Bağdat’ta ABD güçlerine yönelik saldırılar bir anda azalmaya başladı…

70-İlk başta kimsenin anlam veremediği bu gelişme ABD’nin Bağdat Merkez Komutan’ına gelen "Umarım Bağdat’taki huzurun ve sakinliğin keyfini çıkarmışsınızdır. Ben Beyrut’ta biraz meşguldüm de!" yazan bir mesajla anlam kazandı.

71-Mesajın altındaki imza General Kasım Süleymani’ye aitti!

72-Yıllar sonra Hizbullah ile İsrail arasında 33 gün süren savaşta bizzat cepheye çizmelerini giyip giderek Hizbullah’ı sevk ve idare eden ismin General Kasım Süleymani olduğu ortaya çıkacakı...

73-“Hayalet” General Süleymani her yerdeydi ve hem İran adına hem de kendi adına Lübnan’da nüfuz alanını kurmuştu...

74-Şimdi Lübnan ve General Süleymani’nin ilişkilerini de not alın bir kenara ve bizimle beraber Yemen Çölleri’ne gelin…

75-Tarih yaprakları 1992’yi gösterdiğinde Yemen’de bir grup örgütlenmeye başlanmıştı… Kısa sürede binlerce silahlı militana sahip olup ülke genelinde etkin bir güç haline gelen bu grup HUSİ’lerdi…

76-HUSİ’lerin bu kadar kısa sürede silah,lojistik,eğitim,istihbarat ağını kurarak ülkenin en önemli gücü haline gelmesi ilk başlarda anlaşılamamıştı…

77-Herkes düşünceli ifadelerle Yemen’e ve HUSİ’lere bakarken bir kişi HUSİ’lerin giderek güçlenişini keyifli bir gülümseme ile izliyordu…

78-O isim General Kasım Süleymani’den başkası değildi…

79-General Süleymani HUSİ’leri kendi elleri ile örgütlemiş,silahlandırmış,eğitimi ve lojistik imkanlarının gelişmesi noktasında her türlü desteği sağlamıştı.

80-Ve bunun meyvelerini çok değil 13 sene sonra almaya başladı… Arap Baharı sonrasında Yemen’de Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih Şii Ensarullah Hareketine destek vermeye başladı…

81-Ensarullah Hareketi’nin arkasındaki silahlı güç ise HUSİ’lerdi ve aslında tüm bu güçleri tek başına kontrol eden ise General Kasım Süleymani’ydi.

82-HUSİ’lerin ülkedeki pek çok önemli noktayı kontrol altına alması ile birlikte Şii İran ile bölgede nüfuz savaşı veren Sünni Suudi Arabistan Yemen’e müdahale ederken, General Süleymani“Vekalet Savaşları”ile Suudi Arabistan’la ve aslında destekçisi ABD ile savaşmaya başlamıştı.

83-Son olarak Yemen tarafından Suudi Petrol şirketi ARAMCO’nun üretim rafinerileri vurulduğunda Suudi Arabistan büyük sarsıntı geçirmiş, dünya petrol piyasaları sallanmıştı. İşte ARAMCO’ya atılan o füze aslında General Kasım Süleymani’nin ABD’ye karşı imzası olmuştu…

84-Biz tekrar dönelim İran’a…

85-General Kasım Süleymani, Devrim Muhafızları komutanlığına getirildiği günden bu yana özellikle uluslararası alanda gerçekleştirdiği operasyonlar ile ülkenin “Bağımsızlık ikonu” haline gelmişti…

86-İran’daki milyonlarca kişi Süleymani’ye adeta tapıyordu…
Mollalar’dan bunalan halk gözünde yeni bir umuttu General Kasım Süleymani…

87-Kamuoyunda “HAMANEYİN MANEVİ EVLADI” olarak bilinse ve Hamaney’den büyük destek görse de Hamaney ile temelde ayrışıyorlardı.

88-Zira Hamaney İran’daki “Derin Devlet” yapılanmasının “Reformist” kanadını temsil ederken, +++

89-++General Kasım Süleymani ise KRİPTEKS E-DERGİ’nin 11.sayısında detaylıca işlediğimiz Şii Evangelizmi olarak da tanımlanabilecek HÜCCETİYE CEMİYETİ’nin başını çektiği “Radikal Şii” kanadın desteklediği isimdi.

90-radan geçen yıllarda bir başka HÜCCETİYE CEMİYETİ mensubu Ahmedinejad döneminde Devrim Muhafızları’na sağlanan devasa mali güçle,+++

91-+++yazımızın başında detaylıca anlattığımız büyük askeri gücüne bir de finansal güç ekleyen General Kasım Süleymani artık devlet içerisinde devlet olmuş durumdaydı.

92-Ve tabii ki İran “Derin Devleti” içerisindeki Radikal Şii kanat Süleymani’yi devlet başkanlığı için hazırlamaya başlamıştı.

93-Lakin Süleymani’nin iktidara gelişi ihtimali Mollalar için de çok ciddi bir tehlike oluşturuyordu.

94-Zira General Kasım Süleymani’nin mollalar sınıfını da aşan bir güce sahip olduğu ve adeta tek başına küresel bir aktör konumuna gelişi artık İran rejimi içerisinde bir kanat tarafından Süleymani’nin “Rejim için bir tehlike unsuru” haline gelmesini sağlamıştı.

95-Mollalar Süleymani’nin askeri,mali ve istihbarat gücünün yanı sıra arkasındaki geniş halk desteğini de görmekteydiler ve artık Süleymani onlar için kendi iktidarlarını ve geleceklerini tehdit eden “kontrolden çıkmış” bir tehlikeydi…

96-Şimdi sizlerle suikastten sadece 5 gün öncesine yani 29 Aralık 2019 gününe gidiyoruz…

97-29 Aralık 2019 tarihinde İngiltere’nin en etkin gazetelerinden birisi olan The Guardian’da Simon Tsidall imzası ile enteresan bir makale yayınlanmaktaydı…

98-“The power behind the thrones: 10 political movers and shakers who will shape 2020” Başlığını taşıyan bu makalede 2020 yılına girilirken ülkelerini perde arkasından yöneten, küresel etkiye sahip 10 isim sıralanmıştı ve bu 10 isimden bir tanesi de Kasım Süleymani’ydi…

99-Bu listedeki isimlerden birisinin de İbrahim Kalın olduğunu da ekleyelim…Biz boşuna demiyoruz Kanuni İçin Pargalı İbrahim ne ise,Erdoğan için İbrahim Kalın odur diye:)))

100-Makalenin Kasım Süleymani ile ilgili bölümünde Kasım Süleymöani’nin küresel bağlantıları,İran’daki gücü anlatılmıştı ve bitiş cümlesi aynen şu şekildeydi:

101-“…"If anyone can stop Suleimani, it will be jealous mullahs in Tehran anxious to thwart his oft-denied political ambitions"

102-he Guyardian General Süleymani için yorumunu bitirirken kullandığı bu cümleyi Türkçe'ye şu şekilde çevirmek mümkün:

103-“Süleymani'yi durdurabilecek bir güç varsa, o da Süleymani'nin sıklıkla engellenen siyasi ihtiraslarının önüne geçmek isteyen Tahran'daki kıskanç mollalar olacaktır.” Evet The Guardian aynen böyle diyordu Süleymani değerlendirmesinin finalinde...

104-Tesadüf tabii bunlar…

105-Ve geliyoruz 3 Ocak 2020 tarihinde Kasım Süleymani'nin öldürüldüğü suikasta ve sormaya başlıyoruz “KİM KAZANDI?” diye… (Unutmayınız biz bu yazıyı suikastin işlendiği gün kaleme almıştık)

106-Suikastin düzenlendiği saatlerde havaalanına aslında Haşdi Şabi içerisindeki etkin gruplardan Bedir Örgütü lideri Hadi el-Bedir gelecekti Süleymani'yi karşılamaya...

107-Planlama bu şekildeydi,tüm hazırlıklar da buna göre yapılmıştı ama bu isim ne tesadüf ki son anda gelmekten vazgeçti….

108-General Kasım Süleymani, ABD ile Irak'ta yer yer çıkarları gereği iş birliği yapan Bedir Örgütü’ne eskisi kadar destek vermese de Irak’taki yeni siyasal ortamı dizayn etmek adına Bedir Örgütü ile yeniden bir anlaşma yapacaktı.

109-Ama birdenbire planlar iptal oluyor Hadi el-Amir yerine kendisinden sonraki isim olan ve 2 numara olarak tanınan ayrıca “Radikal Şii” lerin en önemli temsilcisi konumundaki El Mühendis karşılamaya gidiyor General Süleymani’yi…

110-El Mühendis, ABD İLE İLİŞKİLERİNİN İYİ OLDUĞUNU yukarıda yazdığımız Basra Valisi Esad El İdani’nin Başbakanlığa giden yolunu kesen en önemli isimlerden bir tanesiydi.

111-Buluşma gerçekleşti ve ardından atılan füze ile radikal Şii kanadın 2 önemli temsilcisi havaya uçuruldu…

112-Suikastın hangi noktada gerçekleştiği yönünde çelişkili bilgiler geldi.

113-Biz ise suikast ile ilgili aynı gün kaleme aldığımız yazımızda suikastin gerçekleştiği yeri tam olarak yazdık: Suikast tam olarak Terminal ile check point arasında,ses perdelerinin önünde gerçekleşiyor… Şimdi “Bunun anlamı ne?” diyecek olabilirsiniz ama çok anlamı var…

114-Zira Bağdat’ta havalimanında bizdeki gibi her araç terminale yaklaşamaz. Terminale giden araçlar şoförüyle arabasıyla kayıtlı ‘badge’i olan arabalardır.

115-“Badge” bir bandrol ya arabanın camına yapıştırılıyor yahut istendiğinde görevlilere araç şoförü tarafından gösteriliyor.

116-Bu VIP yolcuların bindiği “BADGE”ye sahip araçlar terminale girer gelen yolcuyu alır ve çıkar.
Diğer araçlar ve yolcular ise havalimanına 3 km. mesafede check point e kadar gidebilirler.

117-Orada iner kontrolden geçer sonra havalimanına ring minibüsleri veya özel havalimanı taksisiyle giderler.

118-Bu araçlar,yani yukarıda belirttiğimiz "badge"i olan kontrollü araçlar bir noktada kontrol için yani o “badge” belgesini gösterecekleri noktada yavaşlarlar…

119-İşte suikast tam da bu aracın yavaşladığı noktada gerçekleşiyor…Yani usta işi bir operasyon ve mükemmel bir "nokta atışı"...

120-Saldırı füze ile yapılıyor…Yani en kötü 5-10 km. menzil var… Ama havaalanının 5-10 km. yakınında yerleşim yeri yok, hedef almak için müsait ama fark edilmemek imkansız…

121-Yani efendim suikast gayet planlı ve "içeriden destek alarak" yapılıyor…

122-Bu arada suikastin işlendiği günlerde Trump başkanlık seçimleri için zorda… Tepesinde Rusya ile bağlantısı ile ilgili iddialar demoklesin kılıcı gibi sallanıyor…

123-Aynı Trump hem İran’ın bölgedeki en önemli adamını vurarak iç siyasette popülaritesini arttırıyor, hem Putin ile ilişkisi olduğu iddialarını ve bu imajı Putin’in bölgedeki en önemli ve yakın müttefikini öldürerek kırıyor…

124-Suikastte Kasım Süleymani ile havaya uçurulan El Mühendisi ile birlikte radikal Şii etkisine darbe vuruluyor, ABD ile ilişkileri iyi olan Basra Valisi Esad El İdani’nin önündeki en önemli "engel" kaldırılmış oluyor…

125-Şimdi Irak’ta Bağdat’ta kimsenin farkedemediği(!’) füze atışının nasıl yapılabildiği sanırız daha bir açıklık kazanıyor…

126-BD adım adım İran’da devletin zirvesine yürüyen ve kendisi ile en ufak şekilde anlaşmaya yanaşmayan “Radikal” ve “Şahin” Kasım Süleymani yerine karşısında muhatap olarak “Reformist” kanadın kalmasını garantiye alıyor.

127-Ve ABD ve -o tarih için-Trump kazanıyor…

128-Bu suikast ile birlikte İran’daki Mollalar derin bir nefes alıyor… İktidarlarını tehdit eden Süleymani’den kurtuluyor…

129-Bu arada Haşdi Şabi içerisindeki BEDİR TUGAYLARI’nın lideri olan Hadi el- Amir, Süleymani’yi karşılamaya gönderilmiyor…

130-Zira Amir El Mühendisi kadar radikal değil. Hatta Büyükelçilik baskınında Amir’in çekimser kaldığı, baskının El Mühendisi’nin baskısı ile gerçekleştiği belirtiliyor…

131-Böylece İran’daki mollalar Süleymani’den ve radikal şiilerin pek çok farklı örgütü bünyesinde barındıran Haşdi Şabi içindeki en önemli ismi El Mühendisi’den de kurtulurken, +++

132-+++kendileri için “makul” ve kabul edilebilir olan Amiri'yi hayatta tutup(Süleymani'yi karşılamaya göndermeyerek),"diyet" borcu kazanırken Haşdi Şabi üzerindeki etkisinden de hiç bir şey kaybetmiyor…

133-İran’da mollalar artık huzursuzluğunu ve tepkilerini yüksek sesle ifade eden,hatta yakınlarda sokak eylemlerini de gerçekleştire halk kitlelerini bu suikast ile ABD’ye karşı yönlendirip,+++

134-+++milliyetçi duyguları yükseltip, yükselen milliyetçi duygular ile birlikte “TEK YUMRUK” olacak İran kamuoyunun desteğini alıp,muhalefeti de susturmayı,halk hareketlerinin önüne geçmeyi başarıyor…

135-Not:Suikastten hemen sonra Kasım Süleymani'nin cenaze töreni Molların ABD karşıtlığı üzerinden halkın isyanını sona erdirip yeniden konsolide etmesi ile yazdıklarımızın bire bir gerçekleştiğini gösterdi...

136-Ve siyasetteki değişmez kural bir kez daha işliyor:”Siyasette herşeyi paylaşabilirsiniz ama iktidarı asla”

137-İşte tam da bu nedenle “Reformist” Hamaney kendi iktidarının devamı için, “Manevi oğlu” olarak görülen “Radikal Şii” kanadın desteğini alan ve tam bir “Şahin” olan General Kasım Süleymani’nin tasfiyesine onay veriyor.

138-Zaten normal yollar ile değil İran’da Dünya’da Süleymani’yi tasfişye edecek bir güç yok… Süleymani “Tasfiye olmasa”, “Birileri” tasfiye olacaktı…

139-Ve İran’ın Mollaları da kazanıyor....

140-Ortadoğu’da bir denklem olur da İsrail olmaz mı? Mümkün değil…

141-Bu suikast ile İsrail bölgede tek güvenlik tehdidi olarak gördüğü İran’ın en radikal isminden kurtuluyor, bununla birlikte kendi işine en çok yarayacak şeyi yani İran ile ABD’nin bir süre de olsa karşı karşıya gelmesini sağlıyor…İsrail kazanıyor…

142-Yemen’de HUSİ’lerin arkasındaki asli beyin ve güç olan Süleymani ölüyor… Suudi Arabistan kazanıyor…

143-Bölgede en önemli müttefikini kaybeden Rusya kaybediyor…

144-Rejiminin devamı noktasındaki en önemli destekçilerinden birisi olan General Süleymani’nin ortadan kalkması ile Esad kaybediyor…

145-İsrail ile her an çatışma yaşayabilecek olan Hizbullah kaybediyor…

146-Suriye’deki etki alanını uzun zaman önce Rusya’ya,Lübnan’daki nüfuz alanını ise Kasım Süleymani’nin yönettiği Hizbullah’a kaptıran ve etkisi minimize olan Fransa kazanıyor….

147-Ve tabii İngiltere… 2000’li yılların başı itibariyle ABD ile nüfuz mücadelesi içine giren İngiltere, gücü Çin üzerinden kullanıyor…

148-Çin’in en büyük müttefiki olan Rusya’yı zorda bırakan ve hatta Çin’in Ortadoğu politikalarını olumsuz etkileyecek bu gelişme sonra İngiltere kaybediyor…

149-Peki bundan sonra ne olur? Zira General Süleymani özellikle İran’da bir “Demir yumruktu” ve o varken ayrılıkçı grupların kafalarını kaldırmaları dahi çok mümkün gözükmüyordu…

150-Süleymani’nin yokluğunda ayrılıkçı Beluciler,Mahabad Kürtleri gibi gruplar ABD desteği ile iç kaosa sebebiyet verebilir (-2 sene önce yazdığımız flooda başlamadan önce dostumuz
@teo_dorakis bu olasılığa dikkat çekmişti.)

151-Lakin Süleymani’yi tasfiye eden Mollaların bunu düşünerek böylesi bir harekete çok sert tepki vereceği açık…

152-Irak’ta Şii-Sünni iktidar mücadelesi daha da keskinleşir ama şu an için Ilımlı Şiilerin ve Sünnilerin önü açılmış durumda…

153-2 sene önce Kasım Süleymani öldüğü gün yazdığımız floodda aynen şu ifadeleri de kullanmışız:

154-"Çok yakında fırsattan istifade General Kasım Süleymani’nin yokluğunda gerek cephede bizzat yönetimde gerekse mali destek açısından sıkıntı yaşayacak olan Lübnan Hizbullahı’na İsrail saldırabilir,Suudi Arabistan arkasındaki Süleymani desteğini yitiren Yemen’i vurabilir…"

155- Bu yazdıklarımız aynen gerçekleşti...

156-Hatta demişiz ki 3 Ocak 2020 tarihli floodda: "Ama şahsen ben özellikle Yemen ve Lübnan saldırılarının olmayacağını düşünüyorum."Aynen böyle olmuş,saldırılar suiakasttan 1 yıl sonra olmuş.İsrail Hizbullah'a 2021 Ağustos'unda,S.Arabistan Yemen'e 2021 Eylül'ünde saldırmış...

157-Zira Süleymani suikasti çok açıktır ki tek başına ABD’nin operasyonu değil, bir “ULUSLAR ARASI MUTABAKAT SUİKASTİ” olarak dizayn edilmiştir.

158-Tabiri yerindeyse uluslararası bir “konsey” kurulmuş ve burada Süleymani’nin tasfiyesine karar verilmiştir.

159-Bu mutabakatın içerisinde İran’ın da olduğunu düşünürsek İran bu suikaste onay vermek ve hatta zamanlamasını belirlemek noktasında katkı sağladıysa kendi nüfuz alanları olan özellikle Yemen ve Lübnan konusunda garanti almıştır.

160-Bu suikastte görünen o ki tam bir “WİN-WİN OPERASYONU” mükemmel biçimde planlanmış ve uygulanmıştır....

161-Bir "ULUSLARARASI MUTABAKAT SUİKASTI" olan bu suikastte bölgesel istihbaratın MOSSAD tarafından sağlanması, lojistik desteği Irak’ın, (yer,füze rampası, konumlanma v.s),zamanlama bilgilerini İran’ın vermesi ,+++

162-+++finansmanın Suudi Arabistan tarafından sağlanması, CIA’nın operasyonu yapması oldukça muhtemeldir…

163-Son bir kelam da “Bu kadar önemli olayda Türkiye’nin hiç katkısı olmadı mı,mutlaka olmuştur” diye düşünen dostlar için edelim…

164-Böylesi bir “Uluslararası mutabakat operasyonu” Türkiye’yi aşar… Kimse Davutoğlu’nun hayalperestliği ile Türkiye’nin merkez ülke, küresel güç olduğunu falan düşünmesin.

165-Maalesef AKP eli ile rezil edilen dış politika sayesinde bugün gelinen noktadaTürkiye bölgesel güç olma iddiasından dahi uzaktadır…Acı ama gerçek budur

166-Bu bağlamda Türkiye ancak ABD yanında saf tutup yaşanan gelişmeyi “alkışlamak” rolünü oynayacaktır ki zaten bugün AKP cephesinden gelen “Su testisi su yolunda kırıldı” şeklindeki açıklamalar da bunu göstermektedir….

167-Şimdi tekrar başa dönün ve bu kadar büyük bir güce sahip olan, tek başına uluslararası bir güç haline gelen,Ortadoğu’nun en etkili istihbarat örgütlerinden İran istihbaratı SAVAMA’nın (VAJA) kendisine bağlı olduğu,+++

168-+++El Muhaberat’ın önünde düğme iliklediği,emrinde onbinlerce özel eğitimli silahlı kuvveti oluşturan askeri,füzelerden hava ve deniz gücüne kadar başlı başına bir ordu bulunan bir isim olan General Kasım Süleymani’nin +++

169-+++daha önce onlarca suikast tehlikesinden tam da işte bu güçlü istihbarat ağı sayesinde kurtulmuşken bu kez hem de tabiri yerindeyse bu kadar basit şekilde “keklik gibi” avlanarak öldürülmesinin+++

170-+++ “ULUSLAR ARASI BİR MUTABAKAT” olmadan mümkün olup olamayacağını düşünün ve cevabı kendiniz verin…" diyerek bitirmişiz 3 Ocak 2020 tarihinde Kasım Süleymani2nin öldürülmesinin hemen ardından sadece saatler sonra yazdığımız floodumuzu...

171-Bugün gelinen noktada tablo biraz daha netleşmiş gibi duruyor ve kimin kazandığı,kimin kaybettiği,süreçte yazdıklarımızın nasıl gerçekleştiği de karşımızda...

172- O nedenle efendim boşa demiyoruz "BİRAZ ÖNDEN GİTTİĞİMİZ DOĞRUDUR" diye :)))

173-Gecenin bu saatine kadar bizimle olan ve floodu anlık olarak okuyan yahut daha sonra okuyacak tüm dostlara bin selam olsun diyor ve floodumuzu klasikleştiği şekli ile bitiriyoruz: "Takdirleriniz beğenilere, beğenileriniz RT'lere yolculuk etsin"