İstanbul Boğazı’nın iki yakasını birer yüzük taşı gibi süsleyen sahil mescitleri içinde Defterdar İbrahim Paşa Camii bahçesi, manzarası ve rengiyle hemen ayırt edilir. Defterdarburnu Camii ya da İhmal Paşa Camii adıyla da bilinir.+
Muallim Naci Caddesi’nden aşağı doğru inen yoluna servi ağaçları eşlik eder. İlk yapımı 1611 yılına tarihlenen cami II.Mahmud, II.Abdülhamid ve Cumhuriyet döneminde 1941’de ciddi onarımlar görmüş. 2011’de tekrar bir restorasyondan geçmiş.
İstanbul’un az bilinen, saklı güzelliklerindendir Defterdar İbrahim Paşa Camii.
Hazinesindeki isimsiz mezar taşları ve minaresiyle konuşan şu servi ağacı ile gizli bir bahçedir burası.
Kuruçeşme sahilinde bulunan bir diğer mescit ise 1740 yılına tarihlenen Tezkireci Osman Efendi Camii. Altında bir çeşme, bir de manav var:)
Kuruçeşme’den devamla Arnavutköy’e gelince solda Tevfikiye Camii çıkar karşınıza. Şu an restorasyonda olan cami 1832 - 1838 yılları arasında inşa edilmiş. Yazın avlusundaki banklardan enfes bir Boğaz manzarası sunar.
Arnavutköy sonrasında Bebek Parkı içinde Mimar Kemaleddin’in muhteşem eseri Bebek Camii sahilin süsüdür. İskelenin hemen yanındaki caminin yapım tarihi 1913 ve daha önceden Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın yaptırdığı bir caminin yerine yapılmış. Resmi adı Hümayun-u Abad Camii.
Bu arada Bebek Parkı’nın içinde bu Gümrük Muhafaza Karakolu ne iş yapar anlayabilmiş değilim:)
Ve Bebek - Rumelihisarı arasında bulunan, ilk yapımı 17.yy’ın ilk yarısına tarihlenen, banisi Nişancıbaşı Sıdkı Ahmet Paşa olan Kayalar Mescidi. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde buradan söz eder ve İsmail Maşuki’ye ait bir makam kabrinin de burada bulunduğunu nakleder.
Kayalar Mescidi küçük bir mekan ama hikayesi çok ve hafızası da oldukça yüklü. 16.yy’da buranın sahilinde haydutlar mekân tutarmış. 17.yy’da ise gemicilerin dostu olan ve Akkirman’dan İstanbul’a gelen ve mescid civarına yerleşen Durmuş Dede aklıma ilk gelen örneklerden.
Kayalar Mescidi iç mekan ve detay
Rumelihisarı Hacı Kemaleddin Camii. Eskiden bulunan mescit yerine Sultan I.Mahmud tarafından 1743’te inşa ettirilmiş.
Yine Rumelihisarı’da, meşhur Perili Köşk’ün komşusu 1712 tarihli Ali Pertek Camii
Ali Pertek Camii haziresinden ve çeşmesinden:
Baltalimanı’nda gariban kalmış bir mescid; Serhazin Süleyman Ağa Camii. Aslında yapımı 15.yy’a dayanıyor. Semte adını veren meşhur Baltaoğlu Süleyman Bey yaptırmış ilk. 1826 yılı tamirinde şekli değişmiş, 1960’ta yapılan onarım vs ile de tüm tarihi dokusunu, özelliğini yitirmiş:(
Emirgan’da Hamid-i Evvel Camii. 1781 yılında Sultan I.Abdülhamid tarafından çok sevdiği ama erken yaşta ölen şehzadesi Mehmed ve onun annesi Hümâşah Hatun için yaptırmış bu sahil camiini.
Cami ve etrafından görünümler
Ve işte çoook sevdiğim, içi ayrı dışı ayrı sevimli olan Yeniköy sahilinin yüzük taşı Osman Reis Mescidi. 1635 yılında yapılan mescid bugün İstanbul’un en güzel yalılarına komşu bir konumda.
Mescidin kavisli giriş kapısı
Osman Reis’in mihrabı
Üst kattaki kadınlar bölümünden enfes bir istif: Ya Hazreti Bilal-i Habeşi
Osman Reis Mescidi İstanbul’da gitmeyi en sevdiğim mescitlerden. Küçücük ama içi huzurla dolu:)
Dış cephesi siding kaplı İstinye Mahmut Çavuş Camii’ne de bir selam verip, Anadolu yakası sahil mescitlerine de yarın devam edelim nasipse.
V’esselam😊🌿
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Prof.Muzaffer Şerif Nasıl "Muzafer Sherif"e Dönüştü?
Film gibi bir hayat. Sosyal psikolojinin kurucularından, literatüre adıyla giren deneyi olan, Harvard, Yale, Princeton, Oklahoma, Pennsylvania ve Columbia üniversitelerinde bulunan bir bilim insanını nasıl küstürüp kaçırdık?+
1906 yılında İzmir, Ödemiş'te zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
1919 yılında, 13 yaşındayken İzmir'i işgal eden Yunan ordusundan bir asker yanındaki kişiyi öldürdükten sonra süngüsünü ona doğrultur.
Fakat muhtemelen yaşı küçük olduğu için öldürmekten vazgeçer.
Ölümler, işgal, savaşlar, esaret, kurtuluşla geçen ilginç bir çocukluğu olur.
Muzaffer Şerif belki de insanların toplu halde sergiledikleri uç davranışları ileride incelemesi için gerekli olan deneyimin en büyüğünü farkında olmadan bu yıllarda edinir.
En özel yiyeceklerden biridir bal. 2009 yılından bu yana bal koleksiyonu yapıyorum. Gittiğim tüm ülkelerden oraya ait yerel ve özel ballardan hem tattım hem de aldım. Dünya ve Türkiye balları üzerine epey araştırma ve okuma yaptım. İşte bal dünyası++
Bal kutsal metinlerde de geçer: ‘’Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü çiçekten, meyveden, ürünlerden ye ve Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!"
Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır.’’ (Nahl Suresi, 68-69) Gerçekten de onlarca değişik türde bal vardır. Aromaları ve lezzetleri dışında temel olarak çiçek balları ve salgı balları olarak iki ana grupta ele alabiliriz balı.
İslam tarihine bakıldığında birçok önemli hadisenin Ramazan ayında gerçekleştiği görülür.
Kuşkusuz bu gelişmeler İslam tarihinin dönüm noktaları olarak ciddi bir hafızayı da ifade ediyor.
Örneğin Endülüs'ün fethi Ramazan ayında olmuştu.++
"En uzak batı" demek olan Magrib-i Aksa adıyla da bilinen Endülüs’ün, yani bugün İspanya ve Portekiz’in bulunduğu İber Yarımadası’nın Müslümanlarca fethi sadece İslam tarihi için değil, aynı zamanda dünya tarihi için de oldukça önemli gelişmelerden biri oldu.
Miladi 711 yılı, 19 Temmuz günü İslam ordusunun komutanı Tarık bin Ziyad ile Vizigotların komutanı Rodrik’in idaresinde yaşanan savaşı kesin zaferle kazanan Müslümanlar hızla İber Yarımadası’na yayıldı. Endülüs fethinin unutulmaması gereken bir diğer ismi de Tarif bin Malik oldu.
Arkasında onu kovalayıp ele geçirdikleri anda öldürmek isteyen bir ordu, önünde ise bilinmeyenlerle ve tehlikelerle dolu bir coğrafya vardı.
Eşine az rastlanan, insan üstü bir mücadele verdi ve Endülüs Emevi Devleti'ni kurdu.++
Emeviler iktidara geldikleri andan itibaren fetihlere giriştiler ve büyük askeri başarılar elde ettiler.
Afganistan'dan Hindistan'a, İran'dan Kuzey Afrika ve Endülüs'e uzanan inanılmaz büyüklükte bir coğrafyanın hakimi oldular. Kıbrıs'ı, Girit'i, Kafkasya'yı fethettiler.
Ancak fethettikleri coğrafyada son derece otoriter bir yönetim kurdular. Özellikle de devlet idaresi hususunda, İslamiyet öncesinden itibaren rekabet halinde oldukları Haşimoğulları'nı çok sıkı kontrol altında tutuyorlardı. Haşimoğulları'nın her hareketi izleniyordu.
1989 yılında Mekke’de ender görülen, istisnai bir arkeolojik kazı gerçekleştirildi.
Kazının arkasında dönemin güçlü isimlerinden, 1973 petrol ambargosu ile Avrupa’yı dize getiren, S.Arabistan Petrol Bakanı, Mekke doğumlu Zeki el-Yemani vardı.++
Bu kazı çok değerliydi. Çünkü Mekke döneminde vahyin önemli bir bölümü bu evin çatısı altında gelmişti. Hz.Muhammed'inﷺ küçük bir mescidinin de olduğu bu evde Hatice(ra); Kasım, Abdullah, Rukiyye, Zeynep, Ümmü Gülsüm ve Fatıma'yı doğurmuştu.
Yapılan kazı, Hz.Muhammed’inﷺ eşi Hz.Hatice’nin evini açığa çıkarmıştı.
Olabildiğince hızlı, adeta bir kurtarma kazısı gibi gerçekleştirilip tamamlanan çalışmanın ardından, bir kazı raporu niteliğinde de olan “The House of Khadijah bint Huwaylid" adlı kitap yayınlandı.