ATATÜRK, yurtdışında Türkiye'yi layıkıyla temsil ettiğini duyduğu KURTDERELİ MEHMET PEHLİVAN ile tanışır. Ve o günün gece yarısı, kendisine bir mektup yazar.
2) Mektubunda, “Çoluk çocuğun için sana ufak bir armağan gönderiyorum. O, bu mektubumla beraberdir. Pehlivan ömrünün tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim” der. .
3) Gece yarısı mektubu, Salih Bozok’a vererek Otelde kalmakta olan Kurtdereli’ye yollar. Mektubun içinde, 1000 Liralık da bir İş Bankası çeki vardır. Çekin üzerinde, “Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a 1000 T. Lira veriniz.
4) Bu para, Aralık ayı aylığımdan faiziyle kesilecektir.” diye yazmaktadır.Kurtdereli, bankaya gider. 1000 Lira kendisine ödenir ama Kurtdereli bankadan ayrılmaz. Niçin beklediği sorulunca,
-“Çeki vermenizi bekliyorum,” der. Banka müdürü,
5) -“Parayı aldın, çek bizde kalacak. Usul böyledir,” deyince de Kurtdereli,
-“O halde alın bu 1000 lirayı, benim çekimi geri verin,” diye karşılık verir. Şaşırır müdür.
“Neden?” diye sorar. İşte Kurtdereli’nin cevabı:
6) -“Orada Mustafa Kemal’in resmi ve altında da imzası vardır.” Alır çeki ve çıkar gider.
Bir tarafta, Atatürk’ün kendi maaşından keserek uygun gördüğü ödülü, Atatürk’ün el yazısı ve imzası bulunan o çeki ömür boyu saklayabilmek için reddeden bir pehlivan.
7) KURTDERELİ,Yaşamış olduğu BALIKESİR’in KURTDERE KÖYÜ’nde o çeki ömür boyu saklar ve bir demecinde konu açılınca, “Parayı ne yapayım ki? Bana dünyanın en büyük adamı, ömrümün en büyük mükâfatını verdi,” der.
Kaynak: Balıkesir Expres Gazetesi.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
"Anadolu'nun çeşitli yerlernde yapılan kazılarda çıkan kemiklern DNA analizleri şaşırtıcı gerçekleri ortaya koyuyor.Herodot tarihi der ki;M.Ö.625 yılında Zile yakınlarnda Pers ordusu bir hile ile Saka/iskit ordusunu(Alper Tunga'yı) yenene kadar tüm Anadolu"ya Saka'lar hakimdi.
Saka'lar MÖ. 5. Yy.da Altından elbise yaparken, o tarihte ne Rus vardı, ne Alman ne de Fransız vardı.
Biraz daha geriye gidelim...
Sümerlere( yani orta asyali Kengerler)
Turukku'ya, "Türk" Turku krallığına gidelim...
Çünkü Anadolu medeniyetini kuranların eski Yunan Medeniyeti olduğu tezi bize yıllardır yutturulmuştu ya.... biraz öfkeliyiz bu tarihi yalanlara karşı!
1/ 16.yy Osmanlı kayıtlarında TÜRKMEN olarak adı geçen, ancak, kendini “KÜRT” sanan bazı aşiretler:
Barzani Aşireti
Hörmekli Aşireti
Karaballı Aşireti
Pınarlı Aşireti
Kubatlı Aşireti
Deli budak oymağı Aşireti
Kara güne Aşireti
Şeyhbizin Aşireti
Aygut oymağı Aşireti
Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, 1750 yılında Berlin yakınlarındaki Potsdam ormanlarında gezinirken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur. Manzara güzel, hava nasıl ferahtır.
Adamları değirmenciye kralın bu isteğini iletmek için gider kapısını çalarlar ve yaşlı değirmenci kapıyı açar.
- Buyrun?
- Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para?
- Satmıyorum ki ne parası?
- Saçmalama Kral istedi.
- Bana ne. Ben satmadıktan sonra kimse alamaz ki.
Adamları gelip Kral'a diyorlar ki;
- Efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci deli. Satmıyorum dedi.
- Çağırın bakalım bana şu adamı.
İngiltere'nin yaptırıp Sultan Abdülmecid'e
hediye ettiği bu armayı Osmanlı arması sanıp duvarlara asıp imparatorluk hayalleri kurmak nasıl bir ruh halidir❓
Öyle ya❓ Lozan'ı yenilgi sayan, Atatürk'e İngiliz Kemal diyenler İngiliz armasını da Osmanlı arması sanıp duvara asıyor.
1-Osmanlı arması, Windsor’da
1854 tarihli Kırım Harbi’nde İngiltere, Fransa ve Sardinya, Osmanlıların müttefiki olarak Ruslarla harbetmişti.
Bu vesileyle Fransa, Sultan Abdülmecid’e Legion d’Honneur nişanı verdi...
2- Fransa’dan geri kalmak istemeyen İngiltere de, padişaha Dizbağı Nişanı verdi.
Böylece Sultan Mecid, yabancı nişan kabul eden ilk hükümdar oldu.
1)Ömer Seyfettin'in 'Piç' adlı kitabından güzel, bir o kadar da ilginç bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum.Ömer Seyfettin, asker bir yazardır.
İstiklal Savaşı'nda bir çok cephede savaşmıştır.Filistin Cephesinde olan bir hatırasında bakın neler söylüyor.
2)"Alman'ların yenilmesiyle savaş bitmiş, mütareke imzalanmıştı.
Filistin'den çekiliyorduk.
Bir kaç arkadaş subayla,karşı tarafın da subaylarıyla, çekilme işlerini görüşmek için gittik. Karşı tarafta, Fransız üniformalı biri sık sık bana bakıyor, gözünü benden ayırmıyordu.
3)Ben buna bir anlam veremiyordum.
Fransız subay yerinden kalkıp bana doğru geldi ve;
'Nasılsın Ömer Seyfettin?' Dedi.
'Beni nerden tanıyorsun? Ben bir yüzbaşıyım. Öyle tanınacak kadar üst düzey bir kumandan değilim.' Dedim.
1)Barış Manço Fransa’da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur.
Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmektedir. Sürekli, “İşte Türk, yani barbar, vahşi vs…” demektedir…
2)Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere;
“Yanınızda kâğıt para var mı?” diye sorar! Bu soruya spiker şaşırır ve “Evet var ama n’olacak ” der. Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır.
3)Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında “Anahtar” adlı şarkısını söylemiştir.Bu şarkının bir bölümü şöyledir: “Beş Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, İki Mevlana-bir Sinan” (Barış Manço / Anahtar şarkısı / Darısı Başınıza Albümü / 1992).