Dün, tarihte ilk kez "eksi faizle" TÜFE endeksli tahvil satışı oldu ancak komplike bir ürün olması sebebiyle pek dikkat çekmedi. Teknik sebeplerle arada kaybolmasın diye sis perdesini biraz aralayalım.
Bildiğiniz gibi Hazine genelde #sabit faizle borçlanır. Örn: ihale sonucu %23 gelen 5 yıllık bir tahvil sattığında; tüm nakit akışlarının sonucunda 5 yıllık ortalama %23 faiz ödemiş olur. Bu geçecek sürede enflasyon nolmuş, MB ne yapmış... "sadece bu tahvil açısından" önemsizdir.
Bir de #değişken faizli tahviller vardır. Bunlar kısa vadeli bonoların faizine göre kendi faizini günceller. Son dönemde bir de TLREF endeksli tahviller satılmaya başlandı.
Bu tür değişken tahviller ("FRN"), piyasadaki faiz değişiminden korunmak isteyen yatırımcılarca alınır.
Gelelim TÜFE endeksliye. "Gerçek #enflasyon resmi açıklanandan çok yüksek!" ceketinizi vestiyere asıp bırakın önce. "TÜFEX" kağıtları resmi enflasyona göre faiz öder, alıcısı bunu bilerek alır. Yetmez diyorsa; başka ürüne yönelir.
Bu tahvilleri genelde BANKALAR ve FONLAR alır.
Hazine TÜFE endeksli bir tahvil sattığında; ihale sonucunda #reel bir faiz ortaya çıkar. Yatırımcıların kupon ve anapara ödemeleri ise, açıklanan TÜFE endeksi + reel faiz (kupon oranı) hesabına göre güncellenir.
Kabaca: TÜFE + kupon (ihalede oluşan reel faiz) kadar getiri verir.
Nakit akışı, getiri ve cari fiyat hesaplaması en zahmetli tahvil türüdür (bizdekiler içinde). Bu meşakkatli kısmını uzmanlarına bırakıp dünkü ihale sonucunun anlamına gelelim.
TARİHÇE:
TÜFE tahvilleri ilk kez 1998-99 yıllarında satıldı (%24-30 arası REEL faizlerle!).
Sonrasında bu tahviller unutuldu. Taa ki 2007'de enflasyon iyice düşünceye kadar. Bu yıl tekrar başlanan satışlarla, yatırımcılardan daha uzun vadeli kaynak temini amaçlandı. Hem de ürün çeşitlendirmesi yapıldı. 2018'e kadar da yıllık ortalama 15 milyar TL satıldı.
Dananın kuyruğu 2019 ve sonrasında "eksi reel faiz" hedefleyen MB ile kopmaya başladı. Giderek artmaya başlayan nominal faiz seviyeleri özellikle finansal kesimi üzmeye başladı. TÜFE'nin sürekli artma riskini görerek bu tahvilleri talep etmeye başladılar. İhraçlar hızla arttı:
2021'de 67 milyarlık satışı olan bu tahvillerin toplam stok miktarı 300 milyara doğru koşuyor. Bu, bankaların ellerindeki tüm TL cinsi tahvillerin #yarıya yakınını oluşturuyor! Sadece bu hafta yapılan 2 ihalede 28 milyar TL satıldı. Talep güzel, peki bunun sonucu ne olacak?
TÜFE'nin %15'nin altında seyrettiği yıllarda bu tahviller %3 ortalama reel getiri ile satılmıştı. Yani kabaca 250 milyar TL'lik kağıda devlet 2022 içinde %40'a varan FAİZ ödeyecek... Bu yüzden %22-25 sabit faizli tahvillere talep düşük, ihaleler daha az çıkıyor.
Aynı nedenle...
son ihalede EKSİ 2,57 ile reel bileşik getiri ile tarihte İLK KEZ bankalar TÜFE'nin altında getiriyle bu ürünü almaya koştular. Çünkü TÜFE'nin, 5 yılda ortalama %20'li seviyelere inmesini beklemiyorlar. Bu ortamda (TÜFE-2,57) getiriye razılar...
Bu tahvillerin miktarı ve de TÜFE arttıkça, devletin faiz #yükü de aynı döviz/altın cinsi borçlar gibi hızlıca artacak. "Sabit faizli ve uzun vadeli" borçlanma ne kadar tercih nedeniyse, bunlar da bu ortamda o kadar kötü. Fakat yatırımcı talebi buna olunca, arz edilmek zorunda. #
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Maaşlı çalışırken "girişimcilik yapmalıyım" diyen arkadaşların araştırıp girdiği spesifik bir sektör var: otomat işletmek. Az bir parasal yatırımla, doğru konum seçimiyle büyütülebilecek bir iş.
Bunun ABD'de daha ilginç bir versiyonu var: ATM işletmeciliği
ABD'de bulunan yaklaşık 500 bin ATM'den %40'ı bankalara aitken, %60'ı özel işletmeciler adına kayıtlı. Aynı bir otomat alıp içini doldurur gibi... ya sıfırını 5-10 bin dolara, ya da 2. el bir ATM'yi 2-3 bin dolara alıp içini "paralıyorsunuz" ve internete bağlıyorsunuz, voilà!
Merkezi sisteme bağlı tüm finansal kurumların müşterileri sizin paranızı çekiyor. Bunun karşılığında bir miktar komisyonla beraber hesabınıza ilgili tutar kısa sürede EFT geliyor. ATM'nizi başka birinin mağaza veya özel alanına koyduysanız kira ödüyorsunuz.
Vadesi gelen KKM hesaplarını, standart TL mevduata geçirme hedefi geldi. Kıstasları tutturamayan bankalar ek menkul tesisine mecbur tutulacak.
Hazine'den devralınan TL KKM'de hedef %50 (!). Döviz dönüşümlüde ise sadece %5. Teoride bu 2 hesap türü arasında büyük fark yok, ikisi de vadesinde dövize geçebilir. D.D.'nin MB kurundan dönme hakkı var, bu düşünülerek fazla ısrarcı olunmamış.
TL KKM sahiplerine ise çok ciddi faizler önerilmesi lazım. Yoksa bankaların 500 milyar TL ekstra menkul kıymet tesis etmesi gerekebilir. Silahlar çekildi...
Artı,
%57'ye inen Liralaşma oranı,
Kredilere çift adımlı faiz tavanı vb
Her şey kaldırıldı. ✂️
MB'nin açıklayacağı katsayı ile kredi faizlerine kıstas.
DDKKM için %5 vadeli TL ile yetiniyor muyuz? Hayır. Kalan %95'in de yenilenmesi zorunlu. Eksik kısma ek menkul tesisi... 🤣
1. HGE doktorayı bitirmek için tez yazmaz. Danışmanı onun ilk düşüncelerini kağıda döker, tez komitesi prosedür gereği 1. sayfayı okur ve doktorasını onaylar.
2. HGE üniversite döneminde staj yapmayı düşünmüş. Onun sadece stajyerliğinin 3 ayda 9 kat ciro büyüteceğini anlayan şirketler, dikkat çekmekten korkup reddetmek zorunda kalmış. Staj yapacak yer bulamamış.
3. HGE 'nin kitabında imkansız üçleme, dörtleme veya beşleme diye bir şey yoktur. Dünyadaki diğer MB başkanları tamamen başarısız gözükmesinler diye varmış gibi davranır.
Birini savunuyor durumuna düşmekten (bu aşamada nötr kalmayı tercih edeceğimden) pek hoşlanmıyorum ama deveye boynun eğri demek şart. Konu ABD'de bir dava.
ABD sermaye piyasalarında bir şirketin fabrikasına göktaşı düşer... hissedarları "bu riski belirtmediniz" diye dava açar...
Sektörde önemli bir olay gerçekleşir... bir grup "neden gece açıkladınız, piyasanın açılmasını bekleseydiniz" diye dava açar. Bir başkası "açıklamasanız, hisseler düşmezdi" deyip ayrı dava açar... 🙈
Genel adı "menkul kıymet sahtekarlığı" (securities fraud) olan bir "işkolu" bu.
Amacı nedir? Sektör avukatları, düşen hisselerde para kaptıranları bulur ve dava açmaya teşvik eder. "Ne tuttursak kârdır" modu.
Bloomberg blog yazarı (avukat-komedyen) @matt_levine bunun o kadar fazla örneğini vermiştir ki, bu terimle adı özdeşleşmiştir...
KKM'de bugün 1. Yatırımcı 1 yıl vadeli %40 peşin primli $1 milyon DDKKM yapar 2. Banka hesaba peşin $400 bin yatırır 3. Onu da DDKKM yapar 4. Peşin $160 bin prim... 5. Onu da... 6. Peşin $64 bin yatar 7. Onu da... 8. Yatırımcı yeter der 9. Bir yıl sonra $1.649.600 geri alacak(?)
Teorik olarak mümkün olan bu işleyişin hafif farklı versiyonu fiilen yapılmış (gözlere siyah bant çektim)... Oransal zirve olarak %41 duyuldu... Peşin primde %20 stopaj alan var, almayan var... MB'nin "KKM düzeltme ödemesinden bu primi düşünüz" ültimatomu tamamen pas geçiliyor...
Zaruri notlar: 1. Bunun hemen bitmesini umuyorum. İsim vermemem + olayı afişe etmem bundan. (İsteyen PM'le öğreniyor) 2. Bu oranlar bankalara ne yapar? Batırır 3. Bunu niye yapıyorlar? %9'dan 10 yıllık tahvil almamak için. Sanırım sadece Mayıs'ı atlatma amaçlı, değişmesi umuluyor