1.Uranüs pek güzel, bir bir örnekleriyle, anonim isimlerle değil, adınızla sanınızla TRA-"TERF" tartışmaların içinde yer aldığınızda; hatta bunlara katılmadan, sadece bir konuda fikrinizi söylediğiniz zaman çöküşümsel feminizmin/TRA aktivizminin önderlique, örgüt ve neferatınca+
2. nasıl hedef gösterildiğinizi, nasıl organize bir “fişlenme” hareketiyle konferanslardan atıldığınızı, çalıştığınız iş yerlerine, yazı yazdığınız, çeviri yaptığınız süreli yayınlara şikayetlerle sizi işten attırasıya, ekmeğinizden edesiye kadar+
3. nasıl gizliden ve fütursuzca açıktan çalışıldığını örneklemiş bu zincirde.

Bense şimdi burada başka bir şey yapacağım ve tarihi ta 2018’e sararak TR’de “iptal kültürü”nün (cancel culture), bizzat şimdilerde
4. “TR’de cancel culture yok, olsa sen çıkıp konuşabilir miydin?” diye atıp tutanlarca, nasıl organize edildiğini ve nasıl çalıştığını @oznurkarakas ve @ZeynepDirek4 örneği üzerinden anlatacağım.
5. (UYARI: evet uzun zincir geliyor, konuyla ilgilenmeyen herkes bu zinciri sessize alsın ya da beni bloklasın/ UF etsin vs.)

ZD ve ÖK’nın 2018-9’dan beri, tam 3,5 yıldır, maruz kaldıkları organize sosyal medya zorbalığının +
6. hepsini size burada anlatamam. Bu sizi burada saatlerce ekran görüntülerine boğmak olur, çünkü yüzlerce ekran görüntüsü tutuyor. Ben şimdilik burada sadece bulup toplayıp derleyebildiğim kadarıyla,
7. bu işlerin 2018-2019’daki başına ışık tutmaya çalışacağım.

O günlerde ben bu tartışmadan bihaber olduğum, ne Öznur’u ne Zeynep Hoca’yı ne de tra-önderlique’inden kimseleri tanıdığım için bu yıllara ait ekran görüntülerini alan ben değilim.
8. Arada da kapanan hesaplar, silinen kayıtlar olduğu için ancak şurada buradaki tweetler içinde, o günkü tartışmalardan alınan ekran görüntüleriyle yapılan alıntılardan ve halen herkese açık duran+
9. sosyal medya tartışmalarından derledim işin başlangıcını ve sosyal medyada bir linç (evet siber linç bunun adı!) nasıl organize edilir, onun anatomisini.
10. Bir kere daha 2018’de, en azından TR’de daha TERF neymiş, kime denirmiş kimse bilmezken, transaktivizm önderlique’i içinde “terf ideoloji”si diye bir şey tanımlanıyor evvela. Ondan sonra da özellikle sosyal medya kampanyaları+
11. üzerinden yürüyen bu yeni aktivizm, TERF olarak etiketlediği ve hedefine koyduğu kadınları ötekileştirme, hatta şeytanlaştırma üzerinden, kendisini tartışılamaz mutlak doğru ve iyiliğin sözcüsü olarak konumlayarak var ediyor.
12. Ortada kendini TERF (trans dışlayıcı radikal feminist) olarak tanımlamış kimse yokken, TR transaktivizmi içinde önce TERF İDEOLOJİsi nasıl tanımlanmış, sonra ideolojinin temsilcisi olarak işaret edilen TERFler
13.nasıl işaretle hedef gösterilmiş, burada @birartibirorg ‘daki röportajında transaktivist İris Mozalar pek güzel anlatıyor.

14. Röportajın yayın tarihi 27 Eylül 2020. Demek ki transaktivizminin “terf ideolojisi”nin adını koyma işi iki yıl önce başladıysa, başlangıç tarihini 2018 olarak koymak mümkün.
15. İris, burada bkz. 2018 tarihine kadar kadar 8 Mart eylemlerine transaktivistlerin alınmak istememelerinden bahsediyor ya da bunu iddia ediyor diyelim. Söylemeye gerek bile var mı bilmiyorum:
16. 2018 sonrasında TERF olarak etiketlenerek hedefe konulan kadınların BİR TANESİNİN BİLE adı, transaktivistlerin yahut trans kadınların 8 Mart gece yürüyüşüne katılmalarına engel olmaya çalışma ile geçmiyor.
17. Ya da bu isteği ifade ettikleri bir beyanla adları anılmıyor.

2018’e kadar bu ithamla anılan tek bir feminist var. Kendisinin 2013’teki eylemde “trans ne be, trans falan anlamam, sakalları var bunların” dediği iddia edilmiş.
18. O da bu iddiaları yalanlayarak iddiaları şurada şöyle yanıtlamış: sendika.org/2013/03/ayse-d…
19. @ayseduzka 'nın bu yazıda geçen, kadınların ve transların geçmişlerinde farklı cinsiyet tecrübeleri olduğu tespitini pek isabetli bulduğumu söylemeliyim.
20. Hatta üstüne, bu farklı cinsiyet tecrübelerinden mütevellit kadın ve trans bireylerin eril saldırı travmalarının da farklı olduğunu ve bu travmaları atlatabilmek için farklı terapi ve organizasyonlara ihtiyaç duyabileceklerini düşünüyorum.
21. Bu farklı deneyimler ve bu deneyim farkından doğan ihtiyaç farkları, bugün son üç senedir süregelen tartışmalar ve yaşananların ışığında her geçen gün daha ayan beyan açığa çıkıyor.
22. Üstelik, bu farklılığın birçok trans kadın tarafından da dile getirildiğini söyleyebilirim.

Mesela:
23. Röportajın tamamı şurada izlemek isteyenlere:
24. Bu videodaki arkadaş, kadınların, trans kadınlardan farklı olarak, çocukluk gençlik yıllarında bazı özel toplumsal cinsiyet normlarına maruz bırakıldığını tespit etmiş mesela.

Bir kız çocuğu ne giyecek, giymeyecek, saat kaçta evde olmalı vs.
25. Çok güzel. Bu, gerçekten de yaşadığımız farklı tecrübelerden biri; ama sadece biri.

Birkaç tanesine daha @hale_akay dün gece pek ses getiren (!) zincirinde şöyle değinmiş mesela:
26. Dil size sert gelebilir, kusura bakmayın. Aşağıda örneklerini vereceğim ifadelerde, TRA aktivizminin ta 2018’den beri pek de kibar (!) olamayan dil ve uslubu nasıl bir taktik olarak benimsediğini de göstereceğim.
27. Hale’yi de bugün peeek kınanan ifadeleri kullanma noktasına getiren ve yine 2019’dan beri yürütülen sosyal medya lincini şuraya dökmeye ayrı bir gün, ayrı bir zincir lazım. Öyle her insan evladının kaldırabileceği cinsten değil.
28. Hale’ye 2,5 yıldır ağza en alınmayacak hakaretler edilir, iftiralar atılırken havaya bakıp ıslık çalanlar, o yüzden kendi işlerine baksın lütfen. Bütün bu sosyal medya şiddetinin tüm kadınlara ve feminist harekete bir bedeli var.

Bu bedeli de aşağıda örnekleyeceğim.
29. Üstteki videoya geri dönüyorum. Bu videoda röp. yapılan arkadaşımız, trans kadın ve kadınların yaşadığı farklı deneyim ve travmalardan birisini isabetle örneklemiş, doğru.
30. Fakat ergenliği bu normlara sıkı sıkıya uydurulmaya çalışılan kız çocuklarının yaşadığı travmalarla ilgili aynı kişinin çok fikir sahibi olmadığı açık, ki bunda da anormal bir durum yok.
31. Ha, şöylece bu konuda iyi kötü fikir edineyim diyenler mesela erişkinliğe adım attığında tesettürünü çıkaran kimi kadınların yalnizyurumeyeceksin.com sitesinde yer alan yazılarına şöyle bir göz atıversin:
33. Bu şiddete maruz kalan bir tesettürlü kız çocukları değil tabii.

Mesela eve biraz geciktiğinde tokat yiyen, eteği okul üniformasının iki parmak üstünde olsa okul müdürü tarafından herkesin içinde aşağılanan kız öğrenciler… Örnekler çoook.
34. Kadınlar kamusal alanda sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kaldığında kadın erkek herkesin saldırıya uğrayan, taciz edilen kadını savunmaya saldırganın üstüne çullandığı görüşüne de nice itirazlar yükseleceğine eminim.
35. Şahsen bu türlü tacize maruz kalmam 6 yaşında başlıyor, benim için okulda sokakta kimsenin tacizcinin atladığı olmadı. Kaldı ki beni kimse silahla taciz etmedi, bana saldırmadı. Benim yaşadıklarımdan çok daha acı örnekler var elbette.
36. Mesela:
37. Mesela:
38. Mesela:

Sadece 1 dk.lık youtube aramasıyla ulaşılabilinen örnekler onlarca. Bunlarla yetiniyorum burada, dileyen çok daha fazlasını şıp diye bulur.
39. Ve elbette kendisini feminist olarak tanımlayan hiçbir kadının transfobik saldırılara, cinayetlere “oh” çekmesi düşünülemez.
Tersine, en azından 90’lardan beri feministler kadınlar, bu cinayetleri, saldırıları ve trans intiharlarını protestolarda daima en önde yer alageldi.
40. Benim bu konudaki hükmüm çok önemli değil, biliyorum; ama konuya istinaden şuracığa yıllarını trans hakları mücadelesine vermiş gazeteci @demishevich ‘in yeni yayınladığı şu videodan +
41. bu hususa dair ifadelerini, dahası şahitliğini, bir alıntı ile paylaşayım:
42. Ne yazık ki @demishevich ‘in kendisi de daha geçen hafta görüşleri nedeniyle transfobi ile suçlandı ve kendisine saldırılar öyle bir noktaya ulaştı ki, @demishevich bu videoyu çekmek zorunda kaldı.
43. İzlemek isteyenlere bu videonun tamamı şurada ( ) .

Sevgili Michelle’in videosundaki önemli açıklamalarını konu alan 1 zincir daha yazacağım. Esasen burada feminist kadınların trans hakları mücadelesine yıllardır verdiği destek de sadece 1 ayrıntı.
44. Buradaki röportajda asıl gözden kaçmaması gereken, kadın ve trans tecrübe ve travma farklılıklarının trans bireyler tarafından da aslında kabul edildiği.

45. Bu farklılıkların tartışmanın hem tra hem radikal feminist tarafı pek ala da ayırdında olunmasına rağmen,

TRA- “TERF” tartışmalarına ya da daha tartışaMAmalara neden olan sorunların en önemlilerinden biri +
46. tartışmanın TRA tarafının kadın ve trans deneyim ve mağduriyetlerine bir mağduriyet hiyerarşisini dayatması.

Bu görüşe göre, kadınlar da her ne kadar trans kadınlar gibi cinayetlere kurban gitseler, yakılsalar,
47. bıçakla delik deşik edilseler, bir varile konup diri diri yakılsalar, gün aşırı balkonlardan düşüverseler de (!),
doğuştan kadın (biyolojik dişi) olan kadınların (transaktivist jargonunda CİS kadınlar) mağduriyetleri asla translarınki kadar ağır olamaz.
48. Dişi doğan her kadın biyolojik cinsiyetiyle barışık oldukları sürece trans bireylere göre “ayrıcalıklı” sınıfındandırlar. Hatta bu “ayrıcalık”ın ön-kabulüyle,
49. + transaktivist ve daha geniş kapsamda son yıllarda kendini III. dalga feminizm olarak tanımlayan feminist hareketin Türkçe yayınlardaki sözcülerinin, tamamen Kuzey Amerikan sosyolojisinden apartma kavramlarla +
50.“cis kadınlar”a atfettikleri “ayrıcalıkları”, “beyaz ayrıcalık” olarak nitelendiğini de görebilirsiniz.
51. Acı sonuçları çoğu kez benzer, hatta tıpatıp aynı (mesela taciz, katledilme) olmakla birlikte, kadın ve trans mağduriyetlerinin sadece FARKLI olduğunu, aralarında bir hiyerarşi sıralaması olamayacağını düşünüyorsanız, geçmiş ola.
52. Siz artık bir “cis-feminist”siniz ve siz bunu bilmeseniz de “beyaz üstünlüğü”nü savunmaktasınız.

Dolayısıyla hem transfobik ve rezil bir TERF, hem de körkütük ırkçısınız bu görüşe göre.
54. Bu ülkede her gün birden fazla kadının öldürülmesi, el kadar bebelerin bile tecavüze uğraması, çocuk gelinlerin varlığının “küçüğün rızası” gibi ifadelerle mevcut İslamcı hükümetin bakanları tarafından meşru gösterilmesi vs. hiç fark etmez.
55. Kadınlar, özellikle de “feminist kadınlar”, “ayrıcalıklı” olduklarını itiraf etmeli ve bu ayrıcalıklardan dolayı kamuoyu önünde translardan “özür dilemeli”, “günah çıkartmalı”, böylece TERF olmadıklarını cümle aleme ispat etmelidirler.
56. Necip basınımızda da bu “günah çıkartma”ların nice örneklerine rastladık. Mesela:

(Tarih 19 Haziran 2020)
57. Gazeteci @melisalphan 'ın “cis kadın” ayrıcalıklarından dolayı Twitter’da kamuoyu önünde günah çıkarttığı gün (19.6.2020), gazetelerde bıçak ve silahla yaralandıktan sonra ölmeye terk edilen bir kadının,
58.Nurtaç Canan’ın, can çekişirken kanıyla duvara “Annem babam hakkınızı helal edin. Beni Ragıp vurdu. Kurtuldum,” diye, kendisini öldürmeye teşebbüs eden kocasının adını yazdığının haberi vardı bkz:

cnnturk.com/turkiye/oleceg…
59. İşte böyle bir ayrıcalık işte bizden günahını çıkartmamız istenen!

Tam da aynı gün bu haberi gördükten sonra, gün aşırı kadına yönelik şiddet haberleri yapan ve bu yüzden de o güne dek Twitter’da takip ettiğim Melis Alphan’ın “ayrıcalık itiraf”ı bana +
60. ve bir çok kadına öyle dokundu ki…

Gerçi Alphan'ın bu tweeti yazdığı 2020 Haziran’ında, sosyal medyada, yaklaşan Hormonlu Domates ödüllerinin de gazıyla yürütülen TERF linci de öyle bir hal almıştı ki +
61. Melis’in canhıraş TERF olmadığını dosta düşmana ispat etme çabasının nedeni -kendisine katılınmamakla birlikte-, anlaşılabilir.
Bana göre tam bir zavallılık ve kişiliksizlik örneği baskılara böyle baskılara böyle zavallıca boyun eğmek ama bu görüş tabii yalnız beni bağlar.
62. Şimdi tekrar bugünlere nasıl gelindiğinin hikayesinin başına, 2013 yılında @ayseduzka ‘nın @sendika_org’da yayınlanan şu yazısına geri dönelim:
63. Ne demişti Ayşe Düzkan bu yazıda 2013-8 Mart eylemlerine LGBTİ bireylerinin katılıp katılamayacağı ile ilgili tartışmada, kendisine “ağır hakaretlerle” “defalarca” “sen erkeksin!” diye bağrılmasına ilişkin?:

sendika.org/2013/03/ayse-d…
64. (bağıran kişiye yönelik): “senin bu saldırganlığında geçmişteki erkek deneyiminin etkisi var” .
+
“Açıkçası ben bir transın geçmişinde farklı farklı bir cinsiyet deneyimi olduğundan söz etmenin transfobi sayıldığını bilmiyordum. (hala da bunun doğru olduğundan emin değilim…”
65. @ayseduzka aynı yazıda, yukarıdaki sözlerinin apaçık yalanla çarpıtıldığını ifade etmiş.

Eh, üç senedir bizim de yaşadığımız bu. Ama acaba neden kendisine yapılanların aynısı başkalarına yapılınca görmezden geldi?
66. Dahası… dahasına da edilecek çok söz var tabii de derdim burada Düzkangil eleştirisi değil, devam ediyorum.
Yalnızca Düzkan’ın aynı yazısında geçen:
67. “senin bu saldırıda geçmişindeki erkek deneyiminin etkisi var demiş olmam” ifadesini aklınızda tutmanızı rica ediyorum. Aşağıda lazım olacak.
68. Doğrusu @ayseduzka trans-kadınların kadınlara ve birbirlerine yönelttikleri fiziki ve sözlü saldırılarda halen geçmişlerindeki “erkek deneyiminin etkisi” olabileceği görüşünü koruyor mu merak ediyorum.
69. Yoksa bu görüşü, kendi ifadesiyle “saldırganlık” yalnız kendine yönelince mi geçerli oluyor? Tenezzül buyurup merakımızı giderirseniz sevinirim @ayseduzka .
70. Yukarıda İris Mozalar’dan alıntıyla feminist kadınların TERF olarak damgalanmaya ve hedef gösterilmeye başlanmasının 2018’de başladığını belirtmiştim.

O günlerde bu yaftalama işi için ilk seçilen kişi @oznurkarakas
71. Kendisinden öğrendiğim kadarıyla Öznur Karakaş’ın ilk mimlenmesi, Öznur’un 2017’de, şimdilerde transaktivizmi canhıraş kucaklayan ve III. dalga feminizmin sözcülüğüne soyunmuş olan @5Harfliler 'de yayınlanmış olan ve
72. ve “Takılma Kültürü”nü eleştiren şu çevirisinin yayınlanmasıyla başlamış.

Öznur bu yazıyı tabii ki şimdilerde aynı dergide asla yayınlayamaz, diye düşünüyorum, ama belki mezkur dergi benzer bir eleştiri+

5harfliler.com/oyunun-bir-par…
73. ya da Öznur'dan başka çevirisi yazısıyla bu düşüncemin yanlışlığını ispatlamak ister ;) Neyse...

Öznur’u 2017’deki bu çeviriden sonra asıl TERF olarak hedefe koyansa, kendisinin 2018'de trans-çocuk olduğu “karar verilen” çocuklarda serbestçe, hiç sorgulamadan
74. “hormon bloklayıcı” kullanımına dair çekincelerini ifade etmesi.

Öznur ‘un en büyük kabahati (!), bu bloklayıcıların çocuk gelişimi üzerindeki etkilerinin henüz bilinmediğine ve hormon bloklayıcılarla ilgili
75. ilaç şirketlerinin + cinsiyet dönüşümüyle ilgili medikalizasyonun ardında, kar marjı pek yüksek bir sektörün varlığına işaret etmek.

76. Öznur’a yönelik kapsamlı bir sosyal medya zorbalığının işaret fişeğini verdiren bu zincirde (Tarih: 14 Ekim 2018) ÖK, cinsiyet dönüşümüne karşı olduğunu falan söylemiyor bkz.

Hormon bloklayıcılar yasaklansın da dememiş.
77. Üstte de görebileceğiniz gibi sadece buna çocuğun 18 yaşını doldurduktan sonra kendisinin karar vermesinin sağlıklı olabileceğini söylemiş. Hepsi bu.
78. Üstelik Öznur 2018 tarihinde yaptığı bu uyarıda da haklı çıktı: 2020 tarihinde Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi İsveç, ABD ve Birleşik Krallık’ta yapılmış araştırma ve

segm.org/2020_gender_me…
79. bu araştırmalarının sonucunda getirilmiş eleştirileri göz önünde tutarak, 16 yaşından küçük çocuklar üzerindeki hormon bloklayıcı kullanımı için bu çocukların rızasının yeterli olmayacağına hükmetti.
80. İlaveten aynı hükmün açıklamasında küçük yaştaki çocuklarda hormon bloklayıcı kullanımının halen “deney” niteliğinde olduğunu belirtti.

Bu hükme konu olan araştırmalar, 2020'de çocuklar üzerinde hormon bloklayıcılarla uygulanmakta olan dönüşüm “tedavi”sinin, gençlerde: ;
81. (1) geri dönüşü mümkün olmayan hasarlara yol açabildiğini,

(2) erken yaşta ne hormon bloklayıcı kullanımının, ne de cinsiyet dönüşüm operasyonlarının, cinsiyet disforisi yaşayanların uzun vadede +
82. ruh sağlıklarına olumlu etki ettiğini + intihar eğilimlerini azalttığını kanıtlayan bir verinin OLMADIĞINI ifade ediyor.
83. Kararın tamamını üstteki linklerden okuyabileceğiniz gibi atıf verilen araştırmalara da aynı karar içinde verilen linklerden ulaşabilirsiniz. Mesela: segm.org/ajp_correction…
84. Ancak @oznurkarakas daha 2018’de yaptığı bu uyarı ertesi tam bir sosyal medya zorbalığına maruz bırakılıyor.

“Zorbalık” demekte hiçbir sakınca görmüyorum, çünkü güya eleştiri olan kendisine yönelik ifadeler izansız derecede sert ve eril.
85. Hatta bu dile alışık olmayan feministler, bu “eleştirileri” (!) yönelten TRA önderlique 'e neden böyle sert ve kavgacı bir dil kullandıklarını soruyorlar. Alınan cevaplar çok ilginç.
86. Mesela the önderlique şöyle demiş bu uyarıya karşılık bkz:

“İstesem farklı bir dil kullanabilirdim ve hatta isteseydim şu an Öznur’un veya Senem’in çok sevdiği yeni arkadaşları olabilirdim.”
87. “Dediğim gibi isteseydim ikisinin de çok sevdiği ve SÖZÜMÜ DİNLEDİĞİ DOSTU olabilirdim şu an”.

Burada bir kereliğine olsun bir Sema Kaygusuz’luk etme hakkımı kullanarak diyaloğa bir parantez açıyor Beren’in arkadaşım dediği insanlara +
88. “söz dinletme” takıntısına ve karşısındaki kadınların zekasını küçümseyerek, istediğini istediği gibi manipüle edebileceğine dair inancına dikkat çekmek istiyorum.

Çok da haksız değil fazla bu inancında doğrusu.
89. Ne de olsa kendisinin de üstteki yazışmalarda ifade ettiği gibi :

“Öznur Karakaş’ı kazanmak çok kolaydı. Tanıştırmayı, konuşturmayı vs. teklif edenler daha önce oldu, kabul etmedim…. doğrudan iletişime açık”tı. +
90. +“bilmediğim şeyleri söyledi, keşke sakin sakin anlatsa” dedi bana kabul etmedim”. Neden kabul etmemiş ona da bakın aynı alıntıda.

Çünkü the TRA önderlique’i BA’ya göre kavga da, düpedüz eril dili de kullanmak bir eylem taktiği bkz.
91.Ne demiş?:

“Kamusal kavgalar seni de değiştirir, geliştirir, düşündürtür HAKLI TARAF DA OLSAN.”

BA kadınlara (ve nedense sadece kadınlara!) tüm zaman ve mekanlarda geçerli ve gündelik pratiklerde görülen +
92. trans bireylere yönelik “içselleştirilmiş bir ikinci sınıf insan görme” özelliği biçiyor ve öncelikli mücadele alanını bu yüzden kadınlarla tanımlıyor.

Yine bir kadınlar= ayrıcalıklı/ konforlu/ beyaz vurgusu. Ataerkil devletle mücadele ikincil planda. Niye?
93. Çünkü ataerkil devlet zaten kadınların (da?) AYGITIymış (!) efendim.

Şimdi burada biraz ayrıntıya gireceğim. ZD ve Öznur’un nasıl sistematik şekilde hedef gösterildiği bahsine geri dönmek isteyenler zincirde sıradaki 10 tweeti atlayıp,
94. zincirin 106. tweetinden devam edebilirler.

Çünkü tam buraya Beren’in kendisine biçtiği manipülasyon yeteneğindeki haklı övünce işaret eden bir örnek koyacağım.

Aşağıdaki geçen sene kendisiyle ilgili bir ifşa.
95. Hem bu ifşa, hem BA’nın bu ifşaya aşağıdaki cevabı, Beren Azizi’nin kadın hareketinin silahlarını, söylemlerini işine geldiği gibi nasıl çarpıtabildiğine çok çarpıcı bir örnek.
96.İşine gelince, başkası bunu yaptığında kıyametleri koparacak olan Beren’in, ifşa sahibi Fatih’i “erkek” ilan ediverebilmesi ise evlere şenlik.
97. Bu olayla ilgili olayın şahitliğine başvurulan üçüncü kişisinin açıklaması ise, Beren’in manipülasyon yeteneği övüncünü haklı bulma sebeplerimden biri doğrusu.
98. İfadedeki itaatkâr dil ve bu manipülasyona gönüllü alet olma hali hakikaten üzücü.

Burada satırlar arasına sıkıştırılmış “Beren tarafından taciz edilen bir sürü kişi var ama GÜCÜ YÜZÜNDEN ifşa etmeye korkuyorlar”, ifadesini ise +
99. bu kamuya açık itaatkâr mesaj içinde "bir imdat çağrısı" olarak okudum. Çok yazık.

Herhalde Beren’in “terbiyeci bir şefkatle, alttan alarak, pedagojik yöntemler”ine maruz kalarak,
100. tam da istediği gibi SÖZÜNÜ DİNLEYEN bir dostu (?) olmuş bu arkadaş. Aksi ne olabilir ki?

Herkes kendisinin haklılığını kabul etmek veya sindirmek zorunda malum.

Bu tahakküme maruz kalan 30’lu yaşlarında Öznur değil,
101. 20’li yaşlarında, küçük bir arkadaş grubundaki çevreden bir kadın üniversite öğrencisi olunca sonuç böyle oluyor.

Üsteki Fatih’in ifşası da, BA’nın cevabı da, bu kamuya açık özür de birkaç gün içinde toz oldu tabii ki.
102. Ama Beren’in de ifade ettiği gibi, “kamusal kavgalar” pek öğretici oldu bize de son üç yıl içinde. Büyük katkıları için teşekkür edemeyeceğim gerçi.

Hedef gösterdiği kadınlar olarak delil toplamayı öğrendik son 2-2,5 yılda mesela.
103. Ondan önce, Öznur’a karşı 2017-8’de başlayan ve 2019 boyunca hormon bloklayıcı tartış(ama)ması üzerinden yürütülen sosyal medya zorbalığının delilleri, aynı yılın Ağustos ayına kadar pek az.

Ama izlerini mesela Öznur’un aşağıdaki şu zincirlerinden görmek mümkün.
104. Öznur’un 2018 yılından bu zincirlerde karşısındakilere sakin sakin, peygamber sabrıyla laf söz anlatma çabası bugün içimi acıtıyor gerçekten.

Çünkü nasıl bir dille muhatap kalmak zorunda kaldığını göreceksiniz aşağıda.

Önce Öznur:
105. 15 ekim 2018 itibariyle Öznur artık TERF diye yaftalanmış. “TERF ne ki?” diye sorguluyor:

108. Bu, artık Öznur’un 11 Ağustos’ta sabrının taştığı bir anda çok şükür (!) aldığı ekran görüntüleriyle yazdığı bir zincir.

Bu zincirde apaçık ifadesini bulan mizojiniyi de takdirinize sunuyorum.

109. Öznur’un bu mizojinist ifadelere tartışma içinde cevabını kendi zincirinde bulabilirsiniz.

Ben tartışmanın ekran görüntülerini bu zincirden alarak şöyle ayrıca topladım:
110. “Hamilelik… kadını insan seviyesine çıkaran bir olgu ve hem egoist hem de narsist bir hal aslında”…

Var mı öyle “döllenip yavruladın diye” “kadın statüsünden insan statüsüne eriş”mek? Vay be!
111. Bu alıntılarda da görülen, buradaki tartışa(MA)manın Beren’in yukarıda da alıntıladığım kavganın öğreticiliği (!) taktiğine tipik bir örnek teşkil etmesi.

Ayrıca çok basit, çok da tipik bir manipülasyon taktiği uygulanıyor burada.
112. Nedir o? Ard arda doğru/ genel kamuoyunda kolaylıkla onaylanabilir iki aksiyom verip, üçüncüsünde asıl kabul ettirmek istediğin önermeyi dayatmak ve tartışmayı tıkamak.

(İlk ikisiyle birlikte 3. aksiyomu yutturmak da diyebiliriz buna. Bi nevi torba yasa :P ):
113. “Dünya nüfusu bu haldeyken…” “milyonlarca çocuk varken…” “dünyanın içine s.çtınız”ın.. ardından:

(kadınlara posta) “döllenip yavruladın diye insan statüsüne geçme” iddiası. Son iddia özellikle “ şok edici” tam da Beren’in burada ifade ettiği gibi.
114. Amaç buydu zaten: Tartışmayı izleyenleri (özellikle kadın izleyicileri) şok etmek ve kullandığı aşağılayıcı eril dille paralize etmek. Ne diyor?

“Bak gayet sonuç veriyor, herkes şu an tetiklendi ve diyeceğini bilemiyor. Hamilelik kutsaması(!) eleştirim baki kaldı yani.”
115.Sosyal medyada yürütülen böyle bol şoklu tartışmalarla kadınları susturmak, dahası feministleri susturmak gayesine başarıyla ulaşıldı 3 yılda evet.

Daha da kötüsü, bu türlü eril dilli saldırı ve şoklar ya da BA’nın tercih ettiği ifadeyle “öğretici kamusal kavgalar” (!) +
116. cümle feminist kurumları susturmaya da yaradı.

Gerek bu kurumlarda, gerek üniversitelerde kürsü sahibi feminist kadınlar, işte böyle bir eril dil ve mizojinizm ile kamuoyu önünde aşağılanma,
117. UTANÇLA terbiye edilme, TERF ilan edilme ve İPTAL EDİLME KORKUSUyla sindirildiler.

Bunun bir adım ötesi de yılların emeği üstünde duran feminist kurum ve yayınlara çökmekti. Bunların hepsi oldu son üç yıl içinde.
118. İşte bunlar olduğundandır ki mesela bugün, hem de (!) “kadın derneği”, STKsı, üniversite kulüplerine ait Twitter hesaplarında,
bu hesapların artan ped fiyatlarını protesto ettiği ilanlarda bile KADIN kelimesinin bile kullanılamadığını, kadın adının silindiğini görüyoruz.
119. Mesela şu örnek de benim açımdan çok acıtıcı ve ibretliktir: 2019’da Kampus Cadıları sayfasında yer alan bilim kadını Nettie Stevens anmasının zorbalıkla sildirilmesi.
120. Neydi Nettie Stevens’ın büyük günahı? Biyolojik cinsiyeti belirleyen X ve Y kromozomlarını bulmuş olmak! Bak sen şu faşiste, bak sen şu TERFe! Sen kim oluyorsun da biyolojik cinsiyetin inşa olduğu dogmasının yanlışlığını maddi delillerle, hem de ta 1905’te ispatlarsın, ha?
121. TRA aktivizminin 2018’de başlayan feminist kişi ve kurumları susturma, sindirme çabası öylesine başarılı oldu ki…

The TRA önderlique ve hipnoza uğramış gibi peşine takılan güruhun hedef gösterdiği kadınlar,
122. yukarıdaki birinci tweette alıntıladığım zincirde, @derosnec’in de tek tek belgesiyle ortaya koyduğu gibi konferanslardan atılır, işlerinden edilir ve aylarca, yıllarca en ağır hakaretlere maruz bırakılırken,
123. bu feminist derneklerin topu, havaya bakıp ıslık çaldılar.

TR akademisinde ve yurt dışında koca koca kürsülerin sahibi, gereğinde devleti karşısına almaktan çekinmeyen yurdum feminist akademisyenleri +
124. gözlerinin önünde tüm bunlar olurken “gıklarını” çıkartamadıkları gibi, bir çoğu da aynı zorbalığa maruz kalmamak için ellerine taş kapıp bu cadı avına iştirake koşturdu.

Nasıl yürütülüyormuş o cadı avı daha yakından bakalım:
125. @oznurkarakas ‘ın sonunda sabrını taşırıp, üstte linkini verdiğim ekran görüntülü zincirini yayınlamasına yol açan 11 Ağustos 2019’dan birkaç gün öncesine saralım zamanı:
126. 2019 Ağustos başı (tam tarihini bulamadım):

Öznur’un bir seneden fazladır bu çirkef saldırılara maruz kaldıktan sonra bu saldırılara sitemini dile getiren bir paylaşım yapması ve
127. (herhalde aynı gün) @ZeynepDirek4 de Öznur’un bu Facebook paylaşımının altında aşağıdaki “kınama” ilanlarında alıntılanan yorumuyla öğrencisi Öznur’a destek çıkması.
128. Başka meslektaşlarının hemen hepsi suspusken, ZD’nin, öğrencisi Öznur’u kadınlıktan ve feminizmden aforoz etmeye yönelik siber linç hareketi önünde dimdik durmasını ve daha Ağustos 2019’da +
129. TRA aktivizminin feminist harekete ve kadınlara ne yaptığını olanca netliğiyle ortaya koymasını çok başarılı, gayet öngörülü bulduğumu da belirtmeliyim.

Şurada alıntılanıyor bkz. ZD’nin o ifadeleri.
130. 5 Ağustos 2019:

Zeynep Direk’in Öznur’un Facebook paylaşımı altındaki bu yorumun aynen kopyalanarak @lambda_istanbul tarafından hedef gösterilmesi.
131. 6 Ağustos 2019:

Aynı fotoda altta, transaktivist @denizsi ‘nin paylaşımında, imzasız bir metnin sosyal medyada kopyala yapıştırla dolaşıma sokulduğu görülüyor. Bu imzasız metinde,
132.(1) Zeynep Direk açıkça TERF olarak yaftalanıp hedef gösteriliyor.

(2) TERF ideolojisi tartışmanın TRA tarafınca tanımlanıyor ve “hepimiz” (pratikte sadece kadınlar) “failliklerini” itirafa ve “özeleştiri”ye davet ediliyor(uz).
133. (3) TRA aktivizmine ontolojik ve etik üstünlük biçiliyor ve bu üstünlüğün ön-kabulüyle trans bireylerin/ transaktivistlerin başkalarını (i.e. feminist kadınları) TERF olarak yaftalama HAKKI olduğu iddia ediliyor.
134.(4) Metnin sahibinin tanımını koyduğu TERF ideolojisi ve tabii ki ZD başta olmak üzere, TERF olarak yaftalanan tüm kadınlar, trans bireylerin maruz kaldığı depresyon, intihar, “ekonomik, fiziksel ve duygusal şiddetin müsebbibi olarak gösteriliyor.
135. (5) TERF olarak yaftalanan kadınlar aynı anda “ırkçı”, “antisemitik” insanlarla özdeşleştiriliyor.

(6) “Cis feminizmi” (özne olarak yalnız kadınları alan feminizm kastediliyor) “yerli milli olma”, “Konya ovasına ait olmak”, “eğitim modelini köy kahvesinden almış olmak" +
136. gibi ifadelerle niteleniyor. Bu nitelemelerle özne olarak kadınları alan feminizmle ilgili ne çıkarım yapmamız amaçlanıyor, onu okuyucunun yorumuna açık bırakıyorum. (1 ipucu: Sınıfsal yaftalama!)

1 Şu metnin analizinden 20 sayfalık makale çıkar da, bu kadarla yetineceğim.
137. Şimdi Ağustos 2019 tarihli bu metinlerde “terf ideolojisini yaydığı” ilan edilen @ZeynepDirek4 'in, @lambda_istanbul ifşa metninde alıntılanan ifadelerini @ayseduzka ‘nın 2013 tarihli yazısında
138. ifade ettikleriyle yan yana koyup bir daha okuyalım bakalım. Bu metinlerde her iki feminist de trans geçmişindeki erkeklik tecrübesinin, trans saldırılarındaki rolüne dikkat çektiği halde +
139.bu ifadelerin sahiplerinden yalnız Zeynep Direk’in TERF ilan edilerek Hormonlu Domates adaylığına varan cadı avına maruz bırakılması garip değil mi?

Neden @ayseduzka ‘yı da aynı şekilde hedefe koymadınız, Hormonlu’ya aday göstermediniz demiyorum, hâ-şâ!
140. Ne var ki Ayşe Düzkan, 2013 ‘te Zeynep Direk’le çok da benzer fikre sahip olduğu halde, ZD hedef gösterilirken bu cadı avının yanında yer aldı.

İşte o mesele insanın ağzında kötü bir tat bırakıyor. Nerede kalmıştık en son?
141. 5 Ağustos 2019- @lambda_istanbul sayfasında ZD’in transfobik olduğunun ifşası

6. Ağustos 2019- Sosyal medyada ZD’yi TERF olarak ilan eden ve TERFleri “aramızda barındırmaya devam eden” herkesi, transları depresyona,
142. intihara sürüklemekle ve trans cinayetlerinin FAİLliğiyle suçlayan imzasız metnin sosyal medyada dolaşıma sokulması .

Bir başka deyişle bu cadı avına katılmayan herkesin aynı cadı avına maruz bırakılacağının tehdidinin sosyal medyada hızla yayılmaya başlaması.
143. 7 Ağustos 2019 :

Aşağıdaki duyuruların hepsi bu tarihten. Bu kez cadı avına Zeynep Direk’le birlikte Öznur Karakaş da dahil edilmiş. @odtulgbti ‘nin ilanındaki “sözde dişilik” ifadesi beni acı acı gülümsetti.
144. Bu “sözde dişilik” bana geçen Cuma (4.2.2022) @AGOSgazetesi’nde yayınlanan ve yine terf ilan edilen kadınları hedefine koyan bir röportajda kullanılan “sözde kadın hakları” ifadesini anımsattı.
145.Artık malumunuz kadın derneklerimizde de, "sol liberal" yayınlarımızda da kadınların, “dişi" niteliklerinden, yani biyolojik cinsiyetlerinden dolayı
146. yaşadığı türlü tahakküm ve sorunları gündeme getirmek, bunları tartışmak ağır tabu konulardan.

Reglmiş, kadın hastalıklarıymış, kadınların doğurganlıkları yüzünden maruz kaldıkları şiddet ve ayrımcılıkmış,
147. bunlardan konuştuğunuz, bunları yazdığınız an, anında birilerini “tetiklemiş” oluyorsunuz ve TERF ilan ediliveriyorsunuz.

Bunları konuşmak, gündeme taşımak da “sözde kadın hakları”yla iştigal sayılıyor artık.
148. İlle ki bunları gündeme getirecekseniz o zaman kadınlardan, “regl olanlar”, “rahimliler”, “öndelikliler” vs. şeklinde bahsetmek zorundasınız.

7 Ağustos 2019 tarihine geri dönelim, bakalım daha daha neler olmuş o gün.
149. Kimler neler demiş?

Mesela Facebook’ta Eren Kara imzalı kaleme alınmış ve Twitter’da bir kısım yavru önderlique kadrosu tarafından dolaşıma sokulmuş. Eren Kara imzalı bu metin de 7 Ağustos ya da bir gün öncesi tarihli görünüyor.

Ne tesadüf!
150. Haziran Düzkan ‘ın, annesinin 5 sene evvel maruz kaldığı saldırıları (“saldırı” ifadesi bkz. @sendika_org ‘daki yazısında @ayseduzka 'nın kendisine ait) unutuvererek bu sosyal medya linç girişimine katılması (ve bunlar sadece 7.8.11’de yazdıkları!) şöyle:
151. Haziran Düzkan’ın bu metni paylaşımının altında Öykü Boabap adlı kullanıcı bu tarih için oldukça “cesur” sayılabilecek bir girişime imza atmış ve metnin açık “nefret ve tehdit” içeren diline dikkat çekmiş:
152. Tıpkı Beren Azizi’ye daha evvel Facebook’ta yapılan saldırgan dil uyarısı gibi. Ama ne demişti the önderlique? Bu kavga dili bir tercih ve bir eylem taktiği. Haziran’ın cevabı da bkz. harfiyen bu taktiği takip ediyor nitekim:
153. Burada hem Haziran Düzkan’ın ifadesinde yer alan, hem de Eren Kara’nın metninde benzer şekilde vurgulanan @ZeynepDirek4 ve @oznurkarakas ‘ın “8 Mart’larda VARLIKLARININ KINANACAĞI feminizm” dileğine
154. özellikle dikkat çekmek istiyorum.

Bu, aba altından Zeynep Direk ve Öznur Karakaş’a ve onları destekleyecek olan herkese gösterilen net bir tehdittir.
155. ZD ve ÖK’nın 8 Mart yürüyüşüne katılmaları halinde pek ala da fiziksel şiddete varabilecek saldırılara maruz kalabileceğini ima eden ve kadın herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir tehdit!
156. Ayrıca: Hayırdır, siz ne hakla kimin kadın kimliğini, feminist kimliğini elinden alıyor, onları hareketten aforoz ediyorsunuz?

Hangi hak ve ne kaynaklı yetkiyle kimin 8 Mart’ını kimin elinden alıyorsunuz?
157. “Sözde dişilik”, “sözde kadın hakları” ifadelerine gıkları çıkmayanların cümlesi, işte bu tehditlere sessizlikleriyle göz yumdular, cevaz verdiler ve kadınlara ait yılın tek gününe de alenen çökülmesine yol açtılar.
158. Bizim medya desteğiyle anılan, kız çocukları için özel bir günümüz yok.

Onur haftamız, ayımız yok. Çocuklar için ayrı, yetişkin kadınlar için ayrı “görünülürlük günü”müz yok.
159. Ve bizim kadın cinayeti kurbanları için ayrılmış özel bir günümüz de yok.

Tüm bunlar için bir tek 8 MART 'ımız var!

O da 2000’lerin başından bugüne şu hali aldı:
160. Artık ilk foto, üstte 6.8.2019’da sosyal medyada dolaşıma sokulan imzasız metinde yazan ve yayanların nazarında
“yerli milli”, “Konya ovasına ait”, “eğitim modelini köy kahvesinden almış” eski moda feminizmi temsil ediyor zaar.
161. Şükredebilirler yeni moda feminizminin temsilcileri. Artık teyzeler, ablalar ellerinde pankartlarla 8 Mart yürüyüşünde yer almıyor. Niye biliyor musunuz?

Bir yandan artan polis şiddeti
162. bir yandan yeni moda feminizmin sosyal medya fenomenleri, şöyle görüntülerle korkutuyorsunuz kadınları.

Aşağıdaki Taksim, 2021'deki 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü eyleminden:
163. Kadına yönelik şiddet her geçen yıl artarken bu şiddete en ağır şekilde maruz kalan anneleri, teyzeleri alanlardan soğuttunuz. Tebrikler.

İsterseniz “pis ahlakçı” diye sürü sepet saldırın bana, umrumda değil.
164. Umrumda olan bu kadınların politize olabilmeleri, feminist bilinci sahiplenebilmeleri, maruz kaldıkları erkek şiddetine, ataerkinin cenderesine karşı kendilerini yalnız hissetmemeleri.

Kızlara, torunlarıyla meydanları doldurabilmeleri.
165. Ve bir zahmet eğer mümkünse, tetiklenmeyecekseniz, incileriniz dökülüvermeyecekse, sizin sınıfsal aşağılamalarınıza (Konya ovası feminizmi vs., a.ı tarhana kokulu vs. ) maruz kalmamaları!
166. “Kadınlar vardır” demek de artık “Konya ovası, köy kahvesi menşeili yerli ve milli feminizm” olarak yaftalanmış durumda. Bu görüntüler artık ahir zaman nostaljisi.
167. 8 Mart’a yaklaştığımız şu günlerde TERF ilan edilen kadınlara yönelik şiddet tehditleri arşa çıktı. Yalnız şu zincirde sıralanan birkaç örneğe bkz:

168. Bu tehditler yüzünden artık 8 Mart gece yürüyüşüne katılmaya korkan kadınlar var artık. Övünün, sayenizde!:

169. Bu şiddet çağrılarını küçümseyenlerin alnını karışlamak lazım. Çünkü özellikle de fuhuş çetelerine direnen trans kadınların da translar tarafından

170. gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin kurbanı olduğu apaçık bir gerçek ve bununla da ilgili ayrı bir zincir yazabilirim. Hal böyleyken, daha evvel Aylak Cafe vakasında bir kadını tartakladığı ortaya çıkmış,
171. (Aylak Cafe olayının daha da ayrıntısını görmek isteyen google’layıversin) ve bugün TERF’likle itham ettiği kadınlara yönelik “ölüm!” çağrısı yapan, bu kadınların katlini “öz savunma”, diye
172. niteleyerek kadın cinayetlerini paklayan bir trans aktivist, TR’de hak savunuculuğunun önde gelen isimleri tarafından pış pışlanıyor.

(PS: Bu meyanda “devrim”, kendi çocuklarını da yemeye mi başladı ne?)
173. Bir başka “hak savunucusu” hukukçu sosyal medyada TERF ilan edilen kadınlara yönelik zorbalığın canhıraş katılımcılarından biri.

Ektekiler mezkur “hak savunucusu” Avkat Levent Pişkin’in sadece 2020 Hormonlu Domates ödülleri öncesi yaptığı tezahürattan seçmeler:
174. Siz, bu tehditlerin sahiplerini goygoylayan ve TERF yaftalamalarıyla bu sosyal medya zorbalığına çanak tutan hukukçular!

Siz, bu zorbalık ve tehditler karşısında susan, bunları görmezden gelen akademisyen feministler!
175. Siz, transaktivizmin TERF olarak damgaladığı kadınları susturan, onları işinde eden, onlara yayınlarında yer vermeyen, dahası onları hedef gösteren “bağımsız” (!) medya kuruluşları!
177. Kadınlar bu tehditlere, yaftalamalara, siber şiddete maruz kalırken susan, bunları görmezden “feminist” derneklerinin, “kadın kuruluşlarının” hepsi!

Hepinize kelamım. Tek bir kadını daha bu cadı avına kurban vermeyeceğiz!
178. Tek bir kadın daha bu rezil cadı avının kurbanı seçilerek ekmeğinden edilirse:
179. Biriniz daha kapınıza gelen şu “kulisçilere” bel bağlayıp TERF yaftalamalarıyla bir kadını daha işinden eder/ yayınlarınızda sesini keserek susturursanız:

180. Bir kadın daha aynı bahaneyle bir toplantıdan, konferanstan zorbalıkla atılırsa,
181. Ve en önemlisi, üstte yer alan ve açık ölüm tehditlerine varan siber zorbalık, önümüzdeki 8 Mart’ta, gösteri meydanları başta olmak üzere, herhangi bir yer ve zamanda fiziksel şiddete varırsa,
182. sanmayın ki birinizin bile 3 senedir devam eden bu rezil cadı avındaki katkılarınız unutulacak!

Hepsini biiir bir hepinize hatırlatılacağına ve katkılarınızın yıllarca unutturulmayacağına emin olabilirsiniz.
183. Şahsen bunun için elimden geleni ardıma koymam öyle bir durumda...

Bu uzun tweet zincirinde 2018’den bu yana transaktivizm ve III. dalga feminizmin TR’deki uygulamasıyla, bu ülkede 200 yıllık geçmişi olan ve bugün “muhalif” yayınlara bakarsanız, bir çoğunda
184. ülkenin “en güçlü, en aktif sosyal hareketi” sayılan Türkiye’deki feminist hareketin, hakikatte nasıl “kadın”ın adını bile zikredemez hale geldiğine; kadınları ölümle, işten atılmakla, itibar suikastiyle tehdit edenler karşısında,
185. kurumları, yayınları, kürsüleriyle nasıl susup kaldığına ve bu eril tehditlere nasıl boyun eğer hale düştüğüne dikkat çekmeye çalıştım.

Ayrıca @ZeynepDirek4 ve @oznurkarakas ‘e yönelik yıllardır süregiden siber zorbalık örneğinde,
186. bu ülkede iptal kültürü nasıl işliyor, TERF yaftalamasıyla siber linç nasıl organize bir hareket olarak başlatılıyor ve saldırılar nasıl yıllarca sürebiliyor, adım adım anlatmaya çalıştım.
187. 2020 Haziran’ından itibaren aynı yaftayla bizzat maruz kaldığım sosyal medya zorbalığının da, kronolojik gelişimi, the önderlique ‘in zengin katkılarıyla, şuraya dökebilir, sosyal medya lincinin anatomisini kendi tecrübem üstünden de anlatabilirdim.
188. Ancak Twitter akışını şahsi dertlerimle her meşgul etmek zorunda kaldığım her seferde bundan büyük bir hicap duyuyorum.

Yine de buna mecbur kalırsam, onu da hakkıyla, nalına mıhına yapacak malzemem fazlasıyla mevcut, elbet onu da yazarım.
189. @threadreaderapp unroll pls.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Adrenalin Arsızı

Adrenalin Arsızı Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @elcinarabaci

Feb 7
Hıhı... evet. 2 şeyi özellikle birbirine yediriyorsun Beren ve bu da çok tipik yine Avrupa-ABD menşeili bir manipülasyon:

1. Gender critical : a. Sağ, muhafazakar, ırkçı, ab karşıtı, homofobik, kürtaj karşıtı, creationist vs grupların kadın annedir vs tarzı aktivizmi Image
b. Feministlerin gender critical aktivizmi.

Bu amalgamı özellikle yaratıyorsunuz ve terf diye etiketlenen kadınların sağ basında yer bulmasını da buna delil olarak sunuyorsunuz.

Türkiye'de de işte Akit @ZeynepDirek4 'ten alıntı yapmış, yok ZD ve @oznurkarakas FSM Uni'de ImageImageImage
Sümeyye Erdoğan'ın da dinleyeciler arasında olduğu bir topluluğa aralarında başka feminist akademisyenlerin de bulunduğu bir konferansta konuşma yapmış diye bunu da o bağlama oturtmuştunuz. Peki. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? :) ImageImage
Read 8 tweets
Feb 7
"Nefret aktivizmi" neymiş, en iyi Beren Azizi'nin kendi bilir.
Olabilecek en mizojinist dille, önce @oznurkarakas sonra @ZeynepDirek4 'i ta 2018-9'da hedef göstererek ateşlediği
"KAVGA"yı ve bu pespaye dili "UZUN VADELİ GETİRİSİ BÜYÜK" bir taktik olarak benimsiyor. 2019'dan: Image
Yoksa karşısındaki "yumuşak, iletişime açık kadınlar" nazarında bi nevi salak olduğu için istese hepsine "pedagojik terbiyeci bir şefkatle" yaklaşır, onlardan SÖZÜNÜ DİNLETTİĞİ dostlar çıkartabilirdi ! :)

Manipülasyon desen var, terbiye etme desen var ... ImageImage
Kadın düşmanı derken böyle bir şey... Hamilelikte "kadınların üst seviyeden özen görmesi" (!) onları İNSAN SEVİYESİNE ÇIKARAN BİR OLGUymuş.

El aleme, yine elbette herkesin altına imza koyacağı "NEFRETE KARŞI YAŞASIN HAYAT" gibi sloganlarla erdem sinyalleyen arkadaş bu: Image
Read 5 tweets
Feb 5
Bana çok dokunan bir röportajdır bu. En çok dokunan ve üzen noktalardan birisi de @KeskinEren1 'in bir zamanlar canhıraş avukatlığını yapmış olduğu, aşağıdaki röportajdan da anlaşılacağı üzere verdiği savaşla trans hakları mücadelesinin ayaklı tarihi gibi olan Demet Demir'le bile
bugün ayrı yerlere savrulduğunu görmek... alkış emolojileriyle paylaştığınız bu röportajı silmişsiniz. Neden paylaştınız, neden sildiniz? Siz sıradan bir insan, sıradan bir hukukçu değilsiniz.
Yıllardır verdiğiniz hak mücadelelerinizle birçok kadına örnek ve ilham olmuş bir kadın avukatsınız. Alkışlar eşliğinde karalama ve iftiralarla dolu bu röportajı paylaşımınız sonra paylaşımınızı silmenizle birlikte düşününce, bu paylaşımı bir gaflete düşme, sonra bunun fark edip+
Read 31 tweets
Feb 5
Ne yüzelli yıl be beş yüz yıl ne bin beş yüz geriye giderek, tarihten "ilerici" bir şey bir şey çıkmaz. Hatta "ilerici" "gerici" ifadelerini unutalım, daha genelini söyleyeyim size: Bugünkü siyasi angajmanların, kaygıların, gelecek projeksiyonlarının derdiyle ve onlara ilham +
+ için geçmişe, tarihe bakmaktan ne bugüne ne yarına ne geçmişi serinkanlı ve gerçeklere en yakın şekliyle anlama çabamıza bir hayır gelir.

Bu yaklaşım, ancak tarihi bugüne ve yarın uygulayacağınız siyasi programlara meşruiyet zemini yaratma çabasından başka bir şey ifade etmez.
İlaveten geçmişte vuku bulan tekil olayları, onun bağlı olduğu kişi, olay, ilişkiler zincirlerinden yani tarihsel bağlamından kopararak kullanmak, politik amaçlarınıza hizmet edebilir, ama bu, tamamen çarpıtılmış, seçilmiş ve geçmişin hakikatinden çok uzak bir tarih kurgusunu+
Read 7 tweets
Feb 4
1,5 sene önce @ZeynepDirek4 Hoca'yı faşistlikle itham eden, kendisinin derslerini basmakla tehdit edenle dün @spodlgbti 'de İyi Parti temsilcilerini ağırlayanın aynı Yemre olması:
Valla bence de feminist örgütler de LGBTİ örgütler de siyasi parti temsilcileriyle de, farklı siyasi görüşlerden kadın ve LGBTİ bireylerle görüşebilir, dertlerini anlatmaya çalışabilirler. Siyaset ikna işidir neticede ve bu kesimleri mağdur eden siyasete angaje olmadıktan +
ve tahakkümcü siyasete eleştirel olmaya, kalmaya devam ettikçe bunda bir sıkıntı yok.

Fakat insan biraz izan ve tutarlılık arıyor doğal olarak. Akşener'le görüşen @nevsinmengu 'yü bile sorduğu sorudan ötürü Hormonlu'ya adaylıkla tehdit edeceksin, sonra da İYİP temsilcileriyle+
Read 5 tweets
Feb 4
Sizin bir erkek olarak bu ölüm tehditlerini ciddiye almama lüksünüz var.

Bizim maalesef yok.

Dahası fuhuş çetelerinin odağında olan trans kadınların da kendilerine yönelik tehdit başka bir trans bireyden geldiğinde bunları sizin gibi hafife alma lüksü yok.
O yüzden @Semih139 hedefinde olmadığınız şiddet tehditleri için öyle "ben... sanmıyorum" vs. diye konuşmazsanız iyi olur. Bilmediğiniz, doğru dürüst takip etmediğiniz konularda otorite olarak fikir beyan etmek zorunda değilsiniz.
Bu tweetten sonra, 10 dk önce profil fotonuzu değiştirmişsiniz @Semih139 . Ne oldu TERFler şiddetle mi tehdit etti, nedir? :D Kendinize biçtiğiniz "kadınlara yönelik şiddet otoritesi" kimliğinize yakışmış, isabet olmuş bıyık. :)
Read 4 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

:(