Burada İ. Demir’in “SİHA kameraları” açıklamaları var. Çoğu şaşırtıcı şeyler ve korkarım ki yanlış ve manipülatif. Üst bürokrasi bu dille konuşmamalı.
ABD’ye Rest Gibi Açıklama: F-35 Defteri Kapandı! via @YouTube
“Biz kameraları ABD’den alıyorduk, terörle mücadelede kullandığımızı görünce hemen durdurdular” demek bizi yanlışa götürür. Kast edilen FLIR Systems ürünü Star Safire optroniği bize insanlı bir uçak üzerine kullanılmak üzere verilmiş, nerede kullanılacağına da tedarik/kullanıcı +
+ makamlarca “teyit” verilmiş, altına imza atılmış ürünlerdi. Herhalde Gören platformunda (C-160) Nijerya çiftçisine taş atmak için kullanılmayacaktı bu optronikler. Kullanım “klozu” “Terörle mücadele etmeyeceksin” değil “Şu platformda şu iş için kullanacaksın” idi.
Biz bu ++
+ ürünü, kendi verdiğimiz söze aykırı olarak bir İHA’ya taktık. Sevkiyatların durdurulması bundan kaynaklandı. Yahut, bu “kılıf” edildi.
Bunun alternatifi, Kanada ürünü L3/Wescam optroniğinin, lazer designatörü olmadan temini ve muhakkak ki L3 teknik desteği ile burada lazer +
+ designatörle tefrişi ile oldu. Burada da sorun, TDzK için son kullanıcı beyanı verilen bir ürünün 2. Karabağ Savaşı sırasında düşürülüp, Ermeni işgalciler tarafından seri numaralarının Kanada’ya jurnallenmesi sayesinde çıktı.
Kanada hükumeti bunun üzerine bir araştırma ++
+ raporu yayınladı. Burada da “firmayı” yani Baykar’ı değil, kendi bünyesindeki sistemi, imza attığı sözleşmeye aykırı olarak Azr’a sevk eden TSK’yı “kusurlu” gösterdi. Baykar’a ihraç satışları için optronik sevkine devam edeceğini de söyledi.
Bunlar iyi birer “bizi sabote ++
+ ettiler” örneği değil. İki durumda da biz çeşitli sebeplerle yalan beyan vermiş olduk. İşin kötüsü, bunu gizli tutmayı da başaramadık. Başaramadığımız yerden de vurulduk.
Flir Systems’ın olayını bir kaç ay önce Bakan Varank “Biz optikleri uçaktan söküp İHA’ya takmak+
+ istediğimizde bize karşı çıkan asker bürokratlar oldu” diyerek anlatmıştı. Bakan burada aslında görevini yapan memurları zan altında bırakmıştı.
Bir bakanın “Biz zorla istedik ve aldık” diyerek anlattığı olayı, başkan, “..sonrasında da bize ambargo koydular” diyerek anlatıyor.
Üstelik bunun oluşu ve sebeplerini de flulaştırıyor.
Türkiye her şeyini kendisi yapamaz. Özellikle batı menşeli alt sistemlerden epeyce izole edilmiş Rusya’nın teknik kifayetsizliklerini bugün Ukr’da görüyoruz. Rusya durumuna düşmemek için ortaklıklar edebilmek, al-sat yapmak +
+ zorundayız. Bunu yapabilmek için de gerekli hukuki, içtihadi ve teknik gereksinimleri “teknokratik” seviyede çok iyi biliyor ve “kullanıyor” olmamız gerekiyor.
Maalesef, S-400 vs F-35 durumunda da, F-35 programından şutlanmamızda da, F-16 modernizasyonu konularında da bu ++
+ “teknokratik” veçheye pek hakim olmamamız sebepli şoklar, sürprizlerle karşılaşıyoruz. Bu “hoyratlık(!)” bize, ülkemizin caydırıcılığı ve savunma kapasitesine maalesef zarar veriyor.
Bilin, anlatın ki bunların çevresinden dolanarak da projelerimizi yapabilelim.
Kotil: “.. Bu uçağın iki F16 motorundan daha büyük motoru var. Bunun için de bol miktarda titanyum kullanıyoruz. Beş metreye yedi metre bir titanyum parçayı preslemek gerekiyor. Dünyada birkaç ülkede bu presten var ama bunu bize preslemezler. Biz üç boyutlu yazıcıyla,++
++ vakum altında yapacağız. Yeni bir icat çıkarmadık. Şu anda 3D yazıcı titanyum teknolojini satın alıyoruz. Yapma şansımız olmayan işe inovasyon gerekiyor. İnovasyon olmadan biz bu yoldan geçemeyiz.” demiş.
Bunu biraz irdelemek gerek. Gerçekten de yüksek performanslı jet ++