Her ne kadar klasik çevirilerde Yuhanna 1:1c “Söz Tanrıydı” şeklinde çevrilse de anladığım kadarıyla bu hatalı bir çeviri.
“the Word was God” dan ziyade: 1) “the Word was divine”
2)“the word was a god”
çevirileri daha makul gibi
Geleneksel çevirinin sıkıntılı olmasının nedeni, Tanrı kelimesinin ikinci kullanımında Tanrı (theos) kelimesinin önünde “definite article” olmayışı
Yani Yuhanna incilinin yazarı “the God”ı kast etmiş olamaz.
Bu yüzden ikinci “theos” kullanımı niteliksel anlamda (tanrısal) +
kullanılıyor olmalı veya “the God” dan bağımsız ikincil bir tanrıya atıf yapmak zorunda linguistik olarak.
Eğer “the God”ı kast etmek istese Yuhanna’nın yazarı, ikinci “theos”un önüne kolayca definite article koyabilirdi. Ama koymamış demek ki onu kast etmiyor .
David Benthley Hart:
Jehova’nın Şahitleri:
Bu gramatik duruma dikkat edilerek yapılan bazı çeviriler:
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Dinler Tarihi konusunda kişisel olarak benim tamamen veya kısmen okuduğum güzel kaynakların listesi:
Konularına göre sıraladım: 1) Cognitive Science of Religion 2) Antik İsrail ve Eski Ahit 3) İsa- Yeni Ahit 4) Pavlus 5) Rabbinik gelenek 5) Kur'an 6) İslam Geleneği
Talmudik Rabbiler de pekala Eski Ahit'teki çelişkilerin farkında bu arada, farkedilmeyecek gibi değil malum. Özellikle Ezekiel kitabı Rabbiler için büyük sorun teşkil etmiş zamanında.
"Tevratla çeliştiği için Kanon'a alınmayacaktı aslında" bile diyor Talmud.
[Menachot 45a:19]
Hatta Rabbi Yohanan ve Rabbi Yehuda çelişkileri çözemeyeceklerini anlayınca her fırsatta "gelecekte Elijah(İlyas) gelip bize bu pasajı açıklayacak" demeye başlıyorlar.
[Menachot 45a:12-13]
Benzer bir durum Isaiah(Yeşaya) ile de var.
Talmud'da Yeşaya'nın Kral Manasseh tarafından ölürülmesinin anlatıldığı hikayede Kral Manasseh Yeşaya'nın karşısına geçip Yeşaya'nın Tevrat ile çeliştiği yerleri tek tek sayıyor:
Aynı şekilde yine İsrail’de bulunan Hammat Tiberias Sinagogundaki zodyak işaretleri ve ortasında Helios:
[MS 4.yy]
Libra’yı (Terazi) temsil eden figürün açıkça sünnet olmamış çıplak bir figür olması daha da ilginç.
Zodyak ve Helios gibi paganik ögelerin bulunduğu sinagoglar geç antik dönemde baya yaygın. Şu ana kadar yarım düzine sinagog bulundu bu motiflere sahip.
İlginç olan şey, tahmin edileceği üzere, bu sinagogların hepsi rabbinik yahudilikteki emirleri açıkça ihlal ediyor olması.
Daha fazla antik dönemde bizim anladığımız şekilde “Monoteizm” olmayışı ile ilgili:
“Greko-roman antik döneminde, antik ‘monoteistleri’ için bile tüm tanrılar vardı.”
“Gökler, ‘monoteistler’ için bile oldukça kalabalıktı”
Antik dönemde tek tanrı lafzının geçtiği yazıtlardaki amaç grupların kaç tanrı olduğunun sayısını vermek değil “kendi tanrılarının üstünlüğünü ifade etmek”.
Felsefi çevrelerde dahi “tek tanrı” lafzı, başka tanrıların ontolojik gerçekliğini reddeden bir ifade değil. Hatta Philip gibi yahudi filozoflar için bile. Neoplatonizmin öncülerinden kabul edilen 2. yy filozofu Maximus of Tyre da bunun güzel bir örneği.
Peki Pavlus gentilelerin Yasa’ya uyma çabasını neden bu kadar problematik görüyordu?
Çünkü Pavlus için gentileler ontolojik olarak farklı ve Yasa’ya uyarak İbrahim’in oğullarının arasına giremez ve Tanrı’nın İbrahim’in oğullarına verdiği vaatlere ortak olamaz.
Ancak nasıl ki Tanrı etnik yahudilerle gentileler arasındaki farkları yarattı, gentileler ve yahudiler arasında İbrahim üzerinden yeni akrabalık bağını da yine Tanrı yapacak Mesih’in pneuma’sı ile
Yasa’nın amacı gentilelerin yahudi olmasını sağlamak değil. Bunu anlamak gerekiyor
Yuhanna’nın giriş kısmı o dönemki Yahudilik için pek sırıtmıyor ne yalan söyleyeyim
“Başlangıçta Söz vardı, Söz Tanrı ile beraberdi ve Söz bir tanrıydı. O, başlangıçta Tanrı’yla beraberdi. Her şey onun aracılığıyla var oldu ve tek bir şey bile onsuz var olmadı.”
[Yuhanna 1:1-3]
Şunu diyince taşlanmazsınız yani o dönem. İskenderiyeli Philo gelip rahat rahat o dönem Logosa “ikinci tanrı” diyor.
Bugün bizim anladığımız minvalde bir Monoteizm o dönem yahudilerde (hatta kimse de) yok direkt.