Thread by @alicanteee

Hesapsızca yediğim pasta yüzünden uçağın business bölümünü nasıl panayır yerine çevirdiğimi anlatıyorum o zaman. Çaylar hazırsa başlıyorum.

Harika bir sonbahar günü ne çok sıcak ne de çok soğuk en sevdiğim havalar, uykumu da almışım keyfim yerinde uçuşa gidiyorum.

Ben yine üniformayı giyince çok yakışıklı olduğumu zannederek havalimanına geldim ama erken gelmişim ekip odasında oturuyorum.

O gün de Amsterdam'a gidip yolcuları bırakıp yeni yolcuları alıp döneceğiz planlanan uçuş bu. Her şey yolunda giderse akşam evimizdeyiz.

Bu arada biz uçuştan önce o gün hangi kaptan hangi amirle uçacağımızı ekrandan görürüz ondan sonra da fotoğraftan karakter analizi yaparız

Şimdi kaptana bakıyorum iyi mülayim bir adama benziyor, ikinci kaptan ona keza genç ama iyi sohbet edilir böyle gözüm amire doğru bir kaydı.

Hani çizgi filmlerde olur ya göz bebekleri yuvasından 2 metre kadar ileri fırlar ''zililililililil'' diye işte aynen öyle fırladı benimkiler

Arkadaşlar amirin sicili kaptanın sicilinden rahat 4 sene eski. Şimdi böyle yazınca çok bir şey ifade etmeyebilir ama size şöyle söyleyeyim

Bu sicilde bir amir eğer 3 saatlik uçuşa geliyorsa bunun acısını birilerinden çok fena alacak veya almış, sonucunda bu uçuşa gelmiş demektir

Çünkü o sicildeki amirin ayda 3 kez Amerika'ya gitmesi kalan günlerde de kedisiyle geçirdiği müthiş dakikaların keyfini yaşaması lazım

Neyse amir gözüktü uzaktan dedim ki yandık ki ne yandık kimseye selam vermeden geliyor. Gelen amir değil sanki Kuzey Kore lideri Kim Jong Un

Tabi biz kadının etrafında hemen pervane olduk ''ımırım kıhvı ıçır mısınız'' diye soruyorum ben ama kibarlıktan alt çenem yerinden çıkacak.

Bende de bir fobi var sert mizaçlı kadınlardan korkuyorum ama ciddi ciddi korkuyorum mesela Nevşin Mengü'yü gördüğümde tansiyonum düşüyor.

Hele bir de böyle sert mizaçlı bir amir üstüne de aşağılayıcı tavırlar sergilerse hepten şirazem kayıyor elim ayağıma dolaşıyor.

Neyse biz bu aura içerisinde uçağa geçtik. Henüz yolcu yok ama bizim amir Adolf Hitler gibi emirler yağdırıyor bir tek bıyığı eksik.

Dışarıdan birisi görse sanki Amsterdam'a yolcu götürmüyoruz, Hollanda sınırındaki düşman birliklerine hava bombardımanına gidiyoruz zanneder

Arada kaptan kokpite çağırıyor beni ''ehue ehue lan bu sicil ne olm Wright Kardeşleri getirseydiniz bari'' diye gülüyor, O da ayrı mizahşör.

Bu arada yolcularımız yavaş yavaş gelmeye başladı efendim bizim bu amirin yüzünde bir gülümseme var ya size şöyle tarif edeyim gülümsemeyi

Ev ortamını düşün saat akşamüstü 4-5 civarı evin direği olan baba birden şu cümleyi kuruyor ''Necatileri ben bu akşam yemeğe çağırdım yaa''

Evdeki hazırlık deniz seviyesinde, akşama misafir gelecek ve evin reisi yeni haber vermiş.Evin hanımının çıldırma süresi ortalama 1,5 saniye

İşte o misafirin geldiği an annenin yalandan gülüşü var ya hah tam o gülüş var bizim amirin suratında, güldüğü yerde kuraklık başlıyor.

Bu arada son yolculara doğru çok tatlı bir çift geldi, ''Alican bey nacizane bir isteğimiz olacak acaba mümkün olur mu ?'' diye sordular.

Arkadaşlar bu kibarlık seviyesine uçağı dişlerimle çekmek dahil her türlü isteği yaparım ben ''tabii buyurun'' dedim, yeni evlenmişler

''Alican bey bizim ilk uçak yolculuğumuz hem de balayına gidiyoruz inişte bir fotoğraf çekilebilir miyiz tüm ekiple beraber''

''Tabii ne demek amirimize söylerim ben hallederiz. Hayırlı olsun bu arada'' (amiri boşver biz çekiliriz uçağın arkasında)

Bu arada yemekleri kontrol ederken pasta görmüştüm ''anaaaa balayı çiftine gönderilmiş havada kutlayalım diye'' cümlesi ampul içinde belirdi

Dedim ki tamam uçuşta 1-2 jest yaparız yolculardan da teşekkür mektubu falan alırsak amirin de gazını almış oluruz sükunet içinde döneriz.

Biz hazırlıkları yaptık kalktık efendim ben uçağın arkasındayım amir önde kalkışta tabi o arkada ne dedikodular döner anlatamam size.

Yani o arkada dönen her bir dedikodu ete kemiğe bürünse, dünyada nüfus
patlamasından ayak basacak yer kalmaz öyle bir dedikodu var arkada.

Diğer yandan da sınavdan son gün haberi olmuş öğrenci gibi kara kara düşünüyoruz bu amirle nasıl bitecek bu gün diye.

Neyse efendim biz servise başladık bir yandan da yolculara bakıyorum geneli Türk yolcuların yaş ortalaması da yüksek klasik gurbetçi profili

Amir zaten kokpitte kaptanlara salça oluyor bizim de işimize geliyor rahat rahat çalışıyoruz kaptan düşünsün yerde ehi ehi diye gülüyordu.

Servisi bitti ben şimdi jest yapacağım ya bak şimdi hemen iki tane şampanyayla pastayı aldım. Biraz Nusret biraz Semih Saygıner edasındayım.

Nusret'in artistik hareketleri, Semih Saygıner'in kendinden emin bilardo masasına bakışı kıvamındayım, ama içim tam bir Küçük İbo

Güzelce servisi yaptım ama bizim balayı çiftinde garip bir şaşkınlık var yani çok mutlu oldular ama sonuçta adam pasta siparişi vermiş

Önceden haberi olan şeye böyle şaşırması biraz dikkatimi çekti ama ''helal olsun lan iyi oyuncuymuş yengeye çaktırmadı hiç''diyorum içimden

Yakın sıralarda oturan yolcular da alkış falan yapıyor her şey mükemmel. Tabi bu arada ben bu coşkulu ortamdan da faydalanarak

Ayakkabısının topuğuna basarak gezen çakal düğün salonu sahibi edasıyla kalan pastayı hızlı bir şekilde uçağın arka bölümüne götürüyorum.

Pastanın kalan bölümünü diğer memur arkadaşlarla birlikte Canan Karatay'a nazire yaparcasına hunharca yiyoruz, Erol Taş gibi yiyoruz ohh mis

5 dakika sonra çay içiyorum amir çıktı kokpitten ''pastayı servis ettiniz mi'' diye sordu ama ses tonu yine sülaleye küfür etme tonunda.

''Ettik amirim çok mutlu oldular teşekkür ettiler'' dedim. Hmm bir de ben gideyim dedi ''tabii ki'' dedim ama arkasından da bakıyorum şimdi.

Benim pastayı servis ettiğim yolcular 22.sırada oturuyor lakin amir Business Class'da 3.sıradaki yolcularla konuşuyor hayırdır inşallah.

Amir geldi''pastayı servis etmemişsiniz''dedi.Dedim ki nasıl olur hem siz yanlış yolcuyla konuştunuz amirim pasta 22.sıradaki çiftin.

Hemen evraklar açıldı tek tek yemek listelerine bakıldı bizim uçak bir anda devlet dairesine döndü ortalık evrak kaynıyor. Peki pasta kimin?

3.sırada oturan business yolcuların ve tabi amirin gözler ejderha gözü gibi oldu baktığı yerlere ateş atıyor, küçük çaplı yangınlar çıkıyor.

Ben de iyice panik havasına girdim. Az çok kendimi tanıyorsam ben bu havaya girdiğimde benim için ok yaydan çıkmış demektir arkadaşlar.

Amir ''Ne yap et o yolcuları memnun indir bu uçaktan yoksa seni yakarım'' diye de tehditi savurunca benim ellere bir anda titreme indi.

Sen adamın eşine sipariş ettiği doğum günü pastasını git ekonomi sınıfındaki yolcuya servis et kalanını da hayvan gibi tek hamlede ye.

Robin Hood görse ben zenginden alıp fakire bu kadar vermedim sen de tam gerizekalıymışsın Alicancığım der, sırtımı sıvazlar yani o derece.

Hemen gemileri yakarak kaptanlar için yüklenen muzların üstüne, az sütle yapılmış koyu kıvamlı sıcak çikolatayı döktüm, eller titriyor ama

Sonra da üstüne ezilmiş fındık parçalarını serpiştirerek pastamsı bir şeyler yapmaya çalıştım. Evet dünyanın en pasta olmayan pastası oldu

Aldım elime de iki tane şampanya memurlardan birisini de çağırdım dedim ki ''arkada yaptığımız kutlamanın en az 2 katı kadar coşku lazım''

Benim planım şu, o müthiş coşku ve güler yüzle yapılan hatayı telafi edeceğim derken aldım pastamsıyı elime şampanyalar da diğer elimde.

Bu arada bizim yolcuların hemen arkasında daha muhafazakar bir aile var anne baba benim servis yaptığım tarafta, çocukları diğer sıradalar.

Baba uyuyor, anne film izliyor bizim muhafazakar ailede son durum bu bende tüm coşkumla birlikte diğer çifte hatamı telafi etmeye gidiyorum

Ben bu pastamsıyı kadının önüne koyduğum anda hemen alkış kıyamet yap diye bizim diğer memura kaş göz yapıyorum ki olayı kaynatıp bitirelim

Derken kadının eşinin gözü pastamsıya takıldı tam bir şey diyecek gibi oldu ''nice yıllaraaa, sağlıklı sıhhatli uzun ömürler'' diye girdim.

Business yolcuya, 20 yıllık arkadaşımın ev ortamında yaptığı ve kolanın su gibi aktığı ev partisinde yapmam gereken tavırları yapıyorum.

Şaşırtma taktiği uyguluyorum ama ben dahil herkes şaşkınlık içinde farkındayım geri de dönemiyorum girdik bir yola artık devamı gelecek.

Bir an sessizlik oldu kadının eşi ''ya biz başka pasta falan'' diyecek gibi oldu daha cümlesi bitmeden ''hayddeeeee'' diye haykırdım

Tabi bu hayrkırma öyle kuru bir haykırma değil, eş zamanlı olarak elimdeki şampanyanın kapağını açıp deli gibi sallamaya başladım.

Ama ne sallama arkadaşlar yerden 10 km yükseklikte sazı artık elime aldım yani adamla göz göze geldikçe ben coşuyorum, coştukça sallıyorum.

Amacım hafif şampanya püskürtme şovu ile dikkatleri dağıtmak ama sallamanın şiddetini ayarlayamayınca şampanya kontrolümden bir anda çıktı

Ama öyle böyle bir kontrolden çıkma değil, hani içi hava dolu balonu ağzı açık şekilde bırakırsın ya tfooossss diye sağa sola uçarak çarpar.

Öyle bir kontrolden çıkma. Şampanya da yememiş içmemiş bugünü beklemiş gibi nasıl ayak uyduruyor bana lan sen yapma bari diyorum içimden.

Yapma lan köpürme fışkırma dedikçe şampanya ''sen kimsin lan sana mı sorcam nereye köpüreceğimi'' der gibi sağa sola fışkırmaya başladı.

Zaten şampanya bir süre sonra fışkırma bölümünü geçti çağıl çağıl çağlamaya başladı, o çağlıyor ben sallıyorum hoşuma da gidiyor bir yandan

Duygu olarak harika bir duygu ama tabi yaptığın mekan ve çevrendeki insanlar da önemliymiş ben sonradan anladım bunu arkadaşlar.

Şampanya sırayla doğum günü olan kadına sonra adama arada uçağın tavanına camlarına her yere deli gibi fışkırıyor,memur çocuk gözüme bakıyor

Ama ben hiç oralı değilim şişe de sanki alttan beni dürtüyor ''bak lan bak öyle fışkırılmaz böyle fışkırılır''dercesine deli gibi fışkırıyor

İş iyice kontrolden çıkınca bende istemsizce bir de ''wuhuuuu'' diye hafif bi sevinç gösterisi yapıyorum ama refleks yani gerçekten.

Wuhuuu mu ? sanki boğazın serin sularında şahsi yatımda dostlarıma bir davet veriyorum ve wuhuuu diye şampanya patlatıyorum. Ya senin neyine

Uzaktan görüntü şu, bir adam ayakta, elindeki şampanyayı ''wuhuuuu'' diye oturan yolcuların üstüne püskürtüyor ve bu durumdan çok mutlu.

Bir süre sonra elimdeki şampanya iyice kör kurşun gibi oldu artık nereye gidiyor kime denk geliyor kontrol etmek imkansız bir hal aldı.

O arada arkadan hafif bir ses ''ananı avradını ne oluyor yaa''dedi. ne olmuş ya diye gözlükleri çıkarıp baktığımda gördüğüm manzara şu

Arka sırada uyuyan muhafazakar abinin kafasından gömleğine doğru şampanya damlıyor, yanındaki eşi olan biteni anlamaya çalışıyor, O da ıslak

Doğum günü olan hanımefendi zaten şokta, eşinin kafasını da tavandan süzülen şampanya damlaları okşuyor oradan gömleğine doğru süzülüyor.

Adamın rahat seyahat etmek için 4 katı fiyatla aldığı business sınıfı bileti benim sayemde bir anda adeta bir korku tüneli gibi oluyor.

İnsanı uykusundan kafasına doğru tazyikli şampanya ile uyandırmak ne demek ya bir insan ne düşünür acaba o anda çok merak ediyorum.

Benim pastasını hunharca yediğim adam da ''Alican bey biraz insafınız varsa şunları alın önümüzden inişe kadar hiç bir şey istemiyoruz''dedi

Ben tabi diğer yolcuların üstlerini,uçağın tavanını,koltukları falan temizliyorum en azından telafi edeyim diye ama ortam müthiş gergin

Ben de sessizliği bozayım diye ''yok ya bu şey değil zararlı değil beyaz şarabın asitlisi yani zarar vermez'' gibi bir şey söylüyorum.

Biz uçağın arkasına gittik, bizim diğer memur ağzını tutarak gülüyor ben gülemiyorum çünkü bir anlık şampanya keyfi sıkıntı olacak bana

Tabii yolcular inerken özet geçmişler olayı amire o da arkamdan rapor yazmış ama rapor değil bildiğin Oğuz Kağan destanı.

Ben kovulmanın eşiğindeyim kaptan da çağırmış ''lan olm parti yapıyorsun hiç bizi çağırmıyorsun ehi ehi ehi'' diye dalga geçiyor.

Sonuç olarak tabi minik bir soruşturma oldu gidip gerekli mercilere anlattım durumu. ''efendim trübülanstan dolayı sallanan şampanyalar'' :)

Meslekte yeni olduğum için hafif sıyrıklarla atlattım olayı ama yine yaşarken çok sıkıntılı anlatması da en az o kadar keyifli bir anı oldu

Siz siz olun uçuşunuzda ben varsam doğum günü pastası siparişi vermeyin. Kafanıza şampanyayı fışkırtırım haberiniz olmaz. :))

Efendim biraz tebessüm ettirdiyse ne mutlu bana, yazım hataları için özür diliyorum, vaktinizi ayırdığınız için de ayrıca teşekkür ediyorum.