Vedat Milor Profile picture
Food & Wine Critic | TV Host | Academic | “Kahvehane dayısı” | https://t.co/IuYt8cJsXI… | İletişim: iletisim@vedatmilor.com 🐿
2 subscribers
Apr 2, 2023 4 tweets 2 min read
Herkesin iyiliği için. Elon Musk’ın rezalet algoritması ve For You tavsiyeleri yüzünden yapılması zorunlu bir şeydi.
Apr 1, 2023 9 tweets 2 min read
Ben ‘fast food’ deyimini kalite ölçütü olarak kullanmıyorum. Hızlı yenen ve karın doyuran bir sokak lezzeti anlamında kullanıyorum. İyi bir dönerin lüks ‘fine dining’ lokantalarında servis edilen et yemeklerinden eksiği yok, fazlası var. Neden mi? Döner bu kadar yaygın ve sevilen bir yemek ama iyisini bulmak zor. Zor çünkü endüstrileşmiş durumda. Yüksek hacim, düşük maliyet. Amaçlar bu olunca döner de standart bir lezzet oluyor. Endüstrileşse bile kötü değil, karın doyuruyor. Ama haz vermiyor.
Jan 29, 2023 8 tweets 2 min read
Menü filmi ve toksik gastronomi! Sanırım birçoğunuz ‘Menü’ (The Menu) filmini seyretmişsinizdir. Sinema sanatı açısından daha iyi bir film olabilirdi. Ama gastronomi alanıyla ilgili tespitler muazzam.‘Menü’ günümüz gastronomisinin aşırı seçkinci boyutunu çok iyi yakalamış. 👇🏻 Bu özel yemekte yer bulabilen şanslı kesim ya para ya politik güç ya da netameli mafyavari ilişkileri sayesinde adeta dokunulmazlığı olan küçük bir zümre. Şef Slovik bir yandan bu zümreye muhtaç ama öte yanda ‘sen benim kim olduğumu biliyor musun’cu bu tip insanlara kin besliyor
Dec 2, 2022 4 tweets 1 min read
Sosyal medya sahibi teknoloji firmalarının “sosyal” ve “politik” problemler karşısında ne kadar bilgisiz olduğunu görüyoruz. Daha iyi ifade edeyim, ifade özgürlüğü gibi konular çok kompleks meseleler. Çözümü zor. Ama bunları basit sanmak, sloganlaştırmak daha büyük sorun! Şimdi bakıyorum, yüzyıllardır çok mühim filozofları ve sosyal bilimcileri meşgul eden bir konu, yeterli derecede bilgi sahibi olmadan (hatta zerre fikir sahibi olmadan) güya çözülmüş oluyor. Sonuç? Fiyasko.
Apr 30, 2022 8 tweets 1 min read
‘İnsan’ olan her yerde politika var. Olmalıdır da. O yüzden ‘siz politika yapmayın’ diyenleri anlamakta hep güçlük çektim. Bir de herkesin politik eleştiriyi aynı biçimde, aynı sıklıkta ve aynı şiddette yapmasını isteyenler var. Bu doğru bir yaklaşım değil. Çünkü: Bir noktada o kişiyi tatmin eden tek ölçüt kendisi oluyor. İnsan egosunun esiri haline geliyor. Bu da tabloyu tam görmeyi engelliyor. Örneğin bana yöneltilen suçlamalardan birini ele alalım. Olan bitene karşı kayıtsız, gamsız olduğum iddia edilir.
Feb 25, 2022 12 tweets 2 min read
Savaş, Avrupa’nın enerji açısından Rusya’ya bağımlılığı ve Trump’ın eylemleri nedeniyle iyice zayıflayan NATO’ya tekrar hayat verebilir. NATO’dan muzdarip olan Putin’in bunu öngöremediğini düşünmek saflık olur. Peki ne oldu? Naçizane, düşüncelerimi paylaşayım: 👇🏻 Uyarı: Her zaman olduğu gibi, anlatacaklarım sarsılmaz gerçekler değil. Belirli noktalarda yüzeysel ve genel olabilir. Başlayalım.

90’ların başında Dünya Bankası’ndaydım. Sovyetler/Rusya ekonomik açıdan çok kötü durumdayken yöneticiler ilginç bir stratejik karar aldılar.
Feb 12, 2022 9 tweets 2 min read
Mutfağımızın gelişmesini engelleyen bir kültürel öğe var. Doğulu zihniyet! Kültürel her öğe gibi kesin tanım zor ama temel özelliklerini özetleyebilirim: Kuşkuculuk, merak yoksunluğu, laf sokarak rekabet etme, arkadan vurma, gastronomide boş bölgecilik ve milliyetçilik… 👇🏻 Örneklere geçmeden önemli bir uyarı: Bu Doğulu, Batılı ayrımı çok genel ve belki de hatalı çünkü basite indirgeyen bir yaklaşım. Ancak amaç, 40-50 seneye dayanan bir gözlemi basitleştirip bazı sorunları önemli bir tartışmaya açmak. Örneklere geçelim şimdi:
Oct 23, 2021 11 tweets 2 min read
“Şişmanlamışsın, biraz az ye!” “Burnun kırmızı. İçkiyi bırak!” “Sen gastronomiyle uğraş, başka konulara girme!” Üzerimize vazife olmayan durumlarda arka arkaya yağdırdığımız bu sözde iyi niyetli komutların gerisinde elbette ki kendini tatmin etme güdüsü yatıyor. İzah edeyim 👇🏻 Türk insanının en büyük özelliği nedir diye bana bir yabancı sorsa ‘patronizing’ olmak derim. Bu özellik o kadar içimize işlemiş ki
kelimenin tam Türkçe karşılığı bile yok. Birine ‘tepeden bakma’, onu ‘himaye etme’ diyebiliriz.
Oct 22, 2021 4 tweets 1 min read
1965 yılından beri futbol izleyen biriyim. Şahsen henüz Maradona’nın seviyesine ulaşan bir futbolcu görmedim. Şu anda Z kuşağının canlı izleyemedikleri için büyük bir kıskançlık içinde yazdıklarının ve “keşke boomer olup izleme şansına erişseydik” dediklerinin farkındayım
Oct 21, 2021 6 tweets 2 min read
“Ancak yayıncılık dünyasında şu sıralar Vedat Milor’un son kitabının isminin ve içeriğinin araklama olduğu söyleniyor.”

Kitabın yazarları ya da eşi dostuyla büyük ihtimalle arkadaşsınız. Kitabımın ne hakkında olduğunu bile okumadan bir şeyler karalamışsınız işte… Yemekle alakasız (hemen her açıdan) bir kitabın içerik olarak yemek hakkındaki bir kitaptan araklama olduğunu iddia etmek absürt. Bu açık. “Gazetecilik”teki asgari araştırma şartlarına bile uyulmamış. Bu da açık. Ama işin can sıkıcı yanı diğer kitap yazarlarının tutumu.
Apr 28, 2021 7 tweets 2 min read
Emre Yazıyor değil, Emre Atıyor. Bir defa baştan sona hatalı. Bu ailelerle kan bağım yok. Ama olsa ne olacak?Gurur duyardım. Gayet başarılı aileler var. Daha da önemlisi, yazdıkları nefret söylemi barındırıyor, ırkçı ve suç teşkil ediyor. Emre Okuyor ise, ailemden de bahsedeyim: Bir tarafta dedemin dedesi Mecidiyezadelerden 1848 doğumlu Tahir Paşa. Aileye ait Mecidiye medresesinden mezun. Kayseri, Niğde Mutasarrıf vekilliğinden sonra Konya’da adli teşkilatta Ceza Dairesi başkanı olur. Miriniranlık rütbesi verilir. İleride de Rumeli Beylerbeyi olur.
Apr 19, 2021 7 tweets 2 min read
#europeansuperleague konusu aslında tipik bir neoliberalizm hadisesi. Neoliberalizm öncesi dönemde ekonomik yapılar bu kadar etkinlik ve verimlilik üstüne kurulu değildi. Etkinlik ve kâr dışında sadakat, şirkete yıllarını vermek de mühim bir değer olarak görülürdü. 80’lerde bunların hepsi değişti. Cut-throat yani acımasız neoliberalizm tüm şirketleri etkiledi. Bu değişimin öncüsü de McKinsey gibi yönetim danışmanlığı şirketleri oldu. Güçlü olan taraf artık güçsüze tolerans göstermemeye başladı. Bu futbola da yansıyor.
Apr 19, 2021 9 tweets 2 min read
Sütlaç mı baklava mı? Kayseri pastırma mı Kastamonu mu? Kahve mi çay mı? Tarhana mı yoksa mercimek çorbası mı? Adana kebabı illa kuyrukyağlı mı olmalı? Tava ciğer mi ciğer şiş mi?
Bu ve benzeri anketler bazılarına göre saçma. Birçok nedeni var bunun. İzah edeyim: En başta, bazı insanlar için bu ikilemleri cevaplamak zor değil: Menemen elbette ki soğanlı olur! Diğerleriyse armutla elmanın kıyaslanamayacağını söylüyor. Bir insan hem çay hem kahve sevebilir. İkisinin de yeri ayrı.
Oct 15, 2020 6 tweets 1 min read
“Almanya’daki döner Türkiye’dekinden iyi” ifadesine denk geliyorum. Gastronomik açıdan doğru mu? Bir defa bu iddiadaki ifadeleri çok genel buluyorum. Almanya’daki hangi döner, Türkiye’deki hangi döner? İkincisi ve daha önemlisi ise şu: Bu iki döner tipi, birbirinden hayli farklı. Elma ile armut kadar. Türkiye’deki dönerde vurgu ette. Daha sade. Et kalitesi ve pişirme önem arz ediyor. Almanya’da ise vurgu ette değil. Et, ekmek, sos ve salataların birleşimden ayrı bir yemek oluşmuş. Et kalitesi önemsiz. O yüzden:
Jun 7, 2020 10 tweets 2 min read
ABD’deki eylemlerin nedenlerini anlamak için önyargısız biçimde yaklaşmak ve gerçek mağdurları çok iyi anlamak lazım. İşin içine partizanlık girince nedense birçok insan için bu maalesef zor oluyor! Bugün size bu hayli kompleks mesele için üç tane kaynak önereceğim. 👇🏻 Düşündürücü bir istatistikle başlayalım. New York Times’ta 3 Haziran’da David Leonhard yazmış. ABD’de 30 yaşlarındaki Afrika kökenli erkeklerin yüzde 10’u hapiste. Beyaz Amerikalılarla kıyaslarsak Afrika kökenlilerin hapse atılma oranı beş misli.
May 17, 2020 12 tweets 2 min read
Bugün iki konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi, restoran sadece bir restoran değildir. İkincisi, restoranlar artık bildiğimiz eski restoranlar değildir. Bunları meşhur bir şefin salgın dönemindeki varoluşçu bir bunalım esnasında yazdıkları ışığında izah edeyim: 👇🏻 Hepimizin içini dökmeye ihtiyacı var. Ama bunu kamuoyu önünde ve New York Times gibi ciddi bir basın organı aracılığıyla yapmak kolay değil. Gabrielle Hamilton bunu yapmış. Yazısı kendi adına konuşmanın çok ötesinde. Sektör adına konuşmanın da epey ötesinde.
May 10, 2020 12 tweets 2 min read
Sıradan lokanta müşterisi hijyen gibi hayati bir konuda lokantalarda birçok eksik görünce ne yapacağını bilemediğinden restoran eleştirmenine yükleniyor. Geçenki yazımda bir eleştirmenden ciddi bir hijyen değerlendirmesi beklemenin hatalı olduğunu belirttim. Devam edelim 👇 İnsanların yüzde 90’ının sevdiği işi yapamadığı bir ülkeyiz. Ayrıca belki yüzde 99 yaptığı işi baştan savma ve kolayına kaçarak yapıyor. Yapılan işi, onun başarı ve performans ölçütlerine göre yargılamak yerine bambaşka bir alana ait ölçütle yargılamak sapla samanı karıştırmak.
Apr 13, 2020 5 tweets 1 min read
Bir arkadaşımın yolladığı ve belki de hayatımda duyduğum en ilginç olaylardan birini paylaşmak istiyorum. Yani bu mucizenin de ötesinde bir hadise. İzah edeyim. Bir defa olay 80li yıllarda geçiyor. George isimli şahıs ellerini her gün 500 defa yıkayıp sürekli duş alıyormuş. Tabii bu psikiyatrik bir vaka artık. Artık durumu o kadar vahim hale gelmiş ki okuldan ve işinden ayrılmak zorunda kalmış. Gerekli psikiyatrik tedaviyi görmesine rağmen maalesef durumu iyiye gitmiyor. George annesine hayatının korkunç olduğunu ve intihar etmek istediğini söylüyor
Mar 19, 2020 16 tweets 3 min read
Aşağıda COVID-19 ile ilgili ilginç bir tartışmayı özetleyeceğim. Tartışmanın temelindeki soru şu: Elde yeterli veri olmamasına rağmen koronavirüsle ilgili kararlar gerektiğinden çok daha katı mı? Stanford’da tıp ve epidemiyoloji profesörü olan Ioannidis’in iddiasına göre öyle. Temel argümanı şu: “Hastalık modellemesi yapanlardan ve hükümetlerden, karantina altında olanlarla kendini izole eden insanlara, daha iyi bilgiye ihtiyaç duyulan bir dönemde, kaç kişiye bu virüsün bulaştığına veya bulaşmaya devam ettiğine dair güvenilir veriye sahip değiliz.”
Feb 8, 2020 10 tweets 2 min read
‘Gentry’ kelimesini ilk kez 40 yıl önce Boğaziçi Üniversitesi’nde Faruk Birtek Hoca’nın tarih sosyolojisi dersinde duymuştum. ‘Landed gentry’, toprak sahibi soylu sınıf... 👇🏻 Dersin zengin içeriği Faruk Hoca’nın derin bilgisi ve sentez yeteneğiyle birleşince ilgi alanım ekonomiden sosyolojiye kaydı. İki sene sonra Berkeley, Kaliforniya’ya gittiğimde ‘gentry’ kelimesini daha sık duymaya başladım. Daha doğrusu ‘gentrification’ (seçkinleştirme)...
Nov 24, 2018 6 tweets 1 min read
Beyti Lokantası prensiplerinden taviz vermeyen bir işletme. Sanki başka bir döneme ait. İnsanları yakan alev şovlarının yapıldığı, yeni Türkiye’nin gastronomi alanında refah sembolü olam ‘steakhouse’ların tam zıttı. ‘Fine dining’in tam karşılığı. Servis, mekân, mutfak... Ama bu; bize özgü, eski Türkiye’nin kültür değerleri ve uygarlık düzeyi hakkında fikir veren, rafine bir ‘fine-dining’. ABD’de lüks ve çok iyi servis bulursunuz ama bunu bulamazsınız.