, 33 tweets, 7 min read Read on Twitter
Dün Hakan'ın başlattığı ahmakça ve iğrenç linç girişimi bir karşı linç başlatmasın diye hak ettikleri sertlikte yazmamıştım ama bu Troçkistler kafalarına vurmadan anlamıyorlar. Hem teorinin buz baltasını patlatalım hem de bazı eğlenceli "kuyruk acısı" hikâyeleri paylaşalım.
Bahsettiği hikâyeye geleceğim ama önce Türkiye solunda Hakan tipine bakalım. Neden RED demiyorum da Hakan diyorum, çünkü o kendisini hareket lideri sansa/satsa da onun hamasi laflarına ve cenk hikâyelerine geçici olarak kanan ve sürekli değişen iki üç kişiden bahsediyoruz.
Hakanlar örgütlü mücadeleden uzak duran, bu boşluğu da mahalle kabadayılığı ile karışık müphem radikal söylemlerle dolduran tiplerdir. Biraz da entelektüel bir yetenekleri varsa (şiir yazmak gitar çalmak olur, Hakan gibi akıcı metinler yazabilmek olur) bir şekilde var olurlar.
Olsunlar, zarar yok, sınıf mücadelesinin nesebi geniştir. Fakat bu tiplerin kendilerine biçtiği öneme kanıp -misal Haziran Hareketi gibi- bir yerlerde temsiliyet verince benlik algıları iyice kabarıyor, işte dönüp dünkü gibi saçmalıklar yapmaya başlıyorlar.
Ben bu Hakan'ın adını hapishanede, Radikal Cumartesi'ne yazdığı kahve yazıları vesilesiyle duymuştum. Gündeme dokunan, yüzeysel ama hoş şeyler yazardı, keşke hep öyle yapsaydı, çünkü gördüğüm kadarıyla ötesine geçebilecek bir çapı yok.
Neyse. Devam edelim. (Dün Candan hoca ile aralarında geçen kişisel hikâyeyi paylaşarak bel altı vurmaya çalıştığına göre biz de Hakan seviyesine inebiliriz sanıyorum.) Biz bunun Red dergisine bir iki yazı yazdık. Ankara'ya geldi, bir kafede buluştuk.
Bu biraz abilik taslamaya, araya kendisini önemli gösteren hikâyeler sıkıştırmaya çalıştı, sallamadık. Troçki savunmaya çalıştı, "Biz bir Troçkistle aynı masaya oturarak zaten kendimize olan saygımızdan taviz vermişiz, hiç bu toplara girme" mesajı verdik. Çayımızı içip dağıldık.
Hakan kafa kol ilişkileriyle çevresinde tuttuğu birkaç kişinin üzerinden -siyaseten- geçinen duran bir tiptir, bizim ona abi çekenlerden olmayacağımızı hızla anladı. Hakan'ın kuyruk acısı budur. (Bende olduğunu sandığı acıya geleceğim.)
Kuyruk acısını kısa süre sonra bir yazıma sansür koyarak gösterdi. Sansür diyorum çünkü o zamana kadar ne göndersek yayımlıyordu. Sosyalist gerçekçilik üzerine sorunlu bir yazı yayımlamışlardı. Gerekli cevabı yazdım gönderdim, yayımlamam dedi (ben de Evrensel Kültür'e verdim).
Sorunlu yazıyı yazan sanırım benim cevabımı olgunlukla karşılardı ama Hakan'ın abi saydığı biri olduğundan onun savlarını sertçe eleştiren bir yazıyı koymayı gözü kesmedi. Hakanlar abilik üzerinden yaşadıklarından abilik hukuku konusunda çok hassastırlar.
Sorun değil dedik geçtik. Benim hayatım hep böyle "dost sansürü" hikayeleriyle dolu, Radikal İki, Sahne, Duvar, Red'le falan ilişkileri hep böyle kestim. Bu da başka bir kuyruk acımdır. Asıl kuyruk acıma geliyorum, Hakan da sabırsızlandı.
Konumuz Troçki'nin faşizm teorisi. Aslında böyle bir teori olmadığını biraz faşizm bilen herkes bilir, Troçki, Thalheimer'ın zayıf bonapartizm analizini alıp her zamanki Menşevikliklerini yapmıştır. Bu benim buluşum da değil, faşizm araştırmacılarınca iyi bilinir.
Bunu söyleyince Hakan bozuldu. Dedim ya Hakanlar abilik hukukuyla yaşar, Troçki de bi abi sonuçta. Sanırım diğer hesaptandı aradım ama bulamadım yazışmayı. Sen Troçki'den faşizm konusunda ne okudun diye sordu. Söyledim. Beğenmedi, falanca diğer kitabı da okuyacakmışım.
Hakan, ne yapıp ettiğiyle ilgilenecek kadar ciddiye aldığım biri değil, o yüzden yanılıyor olabilirim ama gördüğüm kadarıyla pek öyle okur yazar bir tip değil. Kitabı Mukaddes bellediği birkaç şey var, "Valla onu bulup okuyamadım" deyince buna mal bulmuş mağribi gibi atladı.
Sonra bulduk okuduk, zaten tezim için bir bakmam gerekliydi. Sonuç değişmedi, zaten Troçki'nin faşizm konulu en önemli makalelerini okumuştum, hep aynı sakızı çiğnediği beş on tanesini okumasam da olurdu. Troçki'nin faşizm tezi diye bir şey varsa da kuramsal bir önemi yok.
Ama bilimsel düşünce disiplini nedir, kuram nedir, araştırma nedir pek bilmeyenler "Onu okumadım" lafını duyunca her tür salakça savının ispatlandığını sanıyor. Hayır kardeşim, felsefe ve siyaset bilimi böyle bir şey değil.
Bana cahil demiş. Dedim ya Hakan'ı bilmiyorum, belki çok okumuş, bilgili bir insandır da yazılarına, tavrına yansımıyordur. Ama gözlemimi sorarsanız: benim çevirdiğim kadar kitap okumuşsa iyi. Önemli değil. Kimin neyi okuduğu tartışması düşünce disiplini almamış insanların işi.
Sağolsunlar birçok kişi şu tivitte yaptığım anakronizme işaret etti. Haklılar. Ben nedense Ramón Mercader'in tatsız ama haklı eyleminin tarihini 1949 diye kodlamışım. Troçki'ye ince eleyip sık dokumadan "şerefsiz" diyen Mao'nun devrimiyle karıştırmışım.
Hakanların bunu anlaması zordur, dedim ya biraz düşünce bilgisi gerektirir, ama tribüne anlatayım. Yaptığım tarih (date) hatası ne argümanım ne tarih (history) açısından hiçbir şeyi değiştirmez.
SSCB, 1930'lardan itibaren Nazilerle savaş sathı mailine girmişti. Yani Troçki kovulduktan sonra Büyükada, Fransa, Meksika vb.de (sahil seviyor adam) kapitalist devletler himayesinde Sovyet düşmanlığı yaptığında savaşın yaklaştığını sağır sultan biliyordu.
37-38 yargılamalarında eski klik arkadaşları Troçki'nin İngiliz gizli servisi ile ilişkili olduğunu söylediler. Belki kendilerini kurtarmak için söylemişlerdir ama "objektif" olarak (buna kafası basmayan bir Troçkist var benim menşınlarda) emperyalist devletlerin hizmetindeydi.
Şu buz baltası söylemi bazılarını irkiltiyor. İrkilmeyin arkadaşlar. Ülke dünyanın gördüğü en büyük savaşa giriyor, devrimi yapan MK üyelerinden biri emperyalizm himayesinde Sovyet düşmanlığı yapıyor. Ne yapsındı komünistler?
Efendim falanca yazısında Sovyetler'i savunmuş. Lütfetmiş. Teşekkür mü edelim? Hakan'ın kafelerde yaptığı gibi o da Meksika'da siyasi önderlik oynuyordu, tüm dünyanın kalbi Sovyetlerle atarken o ihanetine ne kadar devam edebilirdi? Mecbur öyle diyecek.
Hakan'ın kafası böyle çalışıyor. Dün bir hesabın sahibini saçma sapan bir biçimde ifşa etti, tepkiler gelince de lütfedip adamın ismini, resmini kaldırdı diye teşekkür edelim istiyor. "Arkadaşlar" çok rica etmiş de kıramamış. Kaç kişi acaba bu arkadaşlar :)
Gelelim şu ifşa meselesine. Sanırım birçok kişinin aklına Aydınlık gazetesinde yayımlanan devrimci isim ve adresleri gelmiştir. Elbette aynı değil ama kafa aynı. @mericsenyuz ve @cenkyigiter de dahil "Efendim o kişinin illegal faaliyeti mi varmış ki bu ihbar sayılsın?" diyen var.
1. O kişinin ne faaliyeti olduğunu ne biliyorsunuz? Hakan nereden biliyor? Tek tek bütün tivitlerini tarayıp hukuki değerlendirmeye mi tabi tuttunuz mesela?
2. Velev ki öyle olsun: Bir insan anonim kalmak istiyorsa ve açık bir suçu yoksa onu açığa çıkaran ihbarcıdır, o kadar.
Bakalım bu kişinin ne suçu varmış? Dün tartışmayı görür görmez klasik bir Hakan ayak oyunu olduğunu anladım ama dedim ya, bu sefer bir "karşı linç" eğilimi vardı, ona ateş taşımak istemedim. Şu görseldeki köylü kurnazlığını görüyor musunuz?
Ne demiş Iskra, "silah arkadaşlarının bedduasını aldın" demiş, ee suç mu bu? Almadıysa aksini ispatla. Ama Hakan kafası, hemen altta çirkin küfrün olduğu görseli de koymuş ki bu ikisini aynı sayalım, alttakine duyduğumuz tepkiyle üsttekinin ihbarını onaylayalım.
Yani Hakan, kendi kafasınca Anti-Troçkizm'i cezalandırıyor. Bunu da mertçe yapmıyor, bel altı yapıyor. Haklı tepkiyi alıp geri basınca da mertçe özür dilemiyor, "üzerimde arkadaş baskısı vardı, o yüzden ismi sildim, bana kalsaydı silmezdim" demeye getiriyor. Kalite yerlerde.
Neyse, Hakan kuyruk acısı falan deyince laf lafı açtı. İçinde birçok kuyruk acısı geçen bir zincir oldu. Olguları özet geçelim: Hakan'ın ifşası çirkindi, Troçki kuramsal açıdan önemsizdir, Troçki'nin halen okumadığım bazı kitapları var çünkü bu kafa çöp tenekesi değil.
Kol kırıldı yen içinde kalmadı ama yeri gelince yine kol kola halay çekeriz. Troçki Menşevik başladığı hayatını karşı devrimci sonlandırdı ama Troçkistler bugün sosyalist panoromanın parçası. Dedim ya, sınıf mücadelesinin nesebi geniştir.
Bu ihbar/muhbir terminolojisi asıl tartışmayı yapmamızı engelliyor, elbette devrimcileri ihbar edenlerden bahsetmiyoruz, burada bu terimleri biraz gevşek, daha gündelik kullanıyoruz. En azından ben öyle yapıyorum. Yine de bir ağırlıkları var, bu konuya dair artık kullanmayacağım.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to Barış Yıldırım
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!