Bir caddede karşıya geçeceğim. Işık var. Işığın başında yeşilin yanmasını bekliyorum. Tam yanıma bir adam yanaştı ve gelir gelmez tükürdü. Tükürüğü sağ pabucumun burnunun tam önüne geldi. Arada santimetre mesafe yok. >>
Bu örnekte özenli olan kaybeder. Herkes özenliyse herkes kazanır. Yalnız ülkede bu yüzden özen terk ediliyor.
Birbirimizden öğreniyoruz yani.
Birisine gülümserseniz onun da size gülümsemesini beklersiniz. Bu evrensel bir ilkedir. Gülümsediğiniz kişi size yumruk atarsa bu fiil hiçbir yerde hoş karşılanmaz.
A) örtük homoseksüaliteye karşı savunmalar kümesi olarak paranoya
B) gerçekliği yanlış algılama biçimi olarak paranoya
C) bir nesneye aşırı yatırım (katheksis) yapmaya bağlı paranoya.
A ve C gerçekten dahice. Müthiş.
Alınganlıkta da aynı mekanizma işliyor: Belirli bir nesneye "aşırı" katheksis veya yatırım (investment)
Ben kimseyi nesnesine hiper-katheksis yapmış diye suçlayamam. Aşığı suçlayamam mesela. İnsanlık halidir bu. Alıngan değilse aşık da değildir. Paranoid davacı da nesnesine hiper-katheksis yapar: Ölürüm de dönmem !
Çok nazikseniz kabalıktan aynı derecede rahatsız olursunuz. Bu yok yere üzerine almak, hedefi yanlış algılamak/okumak değildir (bunlar Freud'un A şıkkı: Yanlış algılama olarak paranoya).
Pardon.
Uzun oldu bu kez. Okuduğunuz için teşekkürler.