, 35 tweets, 5 min read Read on Twitter
Alıngan denen insan çoğu örnekte başkalarına zarar hatta rahatsızlık vermekten çekinen, vicdanı güçlü bir insan. Karşısındaki insan onu onun diğerini kendinden koruduğu kadar (bu anlamda, yoksa bir koruyucu anababa gibi değil) kendinden koruyucu olmadığında etkileniyor. >>
Belki de insan nasıl seviyorsa öyle sevilmek istiyordur.
Bir caddede karşıya geçeceğim. Işık var. Işığın başında yeşilin yanmasını bekliyorum. Tam yanıma bir adam yanaştı ve gelir gelmez tükürdü. Tükürüğü sağ pabucumun burnunun tam önüne geldi. Arada santimetre mesafe yok. >>
Şimdi bu adam ne yapmak istedi :) Bana sataşmak mı istedi, özensiz miydi yoksa kazara mı pabucumun yanına tükürdü yoksa aptalın teki miydi. Bilmiyorum; ama ben böyle bir davranışta asla bulunmam. Bulunmadığım için de onunkinden alınabilirim. Point bu. Ben özenliyim o değil.
Ben ona "niye pabucuma tükürüyorsun" desem muhtemelen sonuca bakarak bana diyecek ki "ne oldu ki, pabucunun üstüne gelmedi, alıngan mısın nesin; yürü git işine".
Bu örnekte özenli olan kaybeder. Herkes özenliyse herkes kazanır. Yalnız ülkede bu yüzden özen terk ediliyor.
Sadece asgari düzeydeki özen veya ilgi değil daha birçok olumlu duygu ve tavır özellikle de random insanlarla karşılaşmalarda sergilenmiyor. Çünkü özenli olan kaybediyor. Bu anlamda vermekten eksilmeyecek insanlar da çok değil.
Birbirimizden öğreniyoruz yani.
Alınganlık denen tavrın patolojik görünümleri olabilir. Üst beni katıdır mesela. Ama o sert üst beni yalnız ülkede gündelik hayatın kamusal kesiminde ara ki bulasın.İsviçre'de 1-2 kez aracını kaldırıma park etmişse biri o kadarcık olsun dersin çünkü 40 kez de düzgün park etmiştir
Ama aracını zaten o da belki 20 kez düzgün 20 kez de kaldırıma park eden birinin tavrını üstben esnekliği adına olumlarsan bence ezbercinin tekisindir ve okuduğunu gördüklerine, kendi ülkendeki sıradan hayatın rutinine uygulayamıyorsundur.
Diğerine diğerinin ona gösterdiğinden daha çok özen ve ilgi gösteren biri aynı muameleyle karşılaşmayınca kendisine özensiz ve ilgisiz davranıldığını düşünecektir. Alınacaktır yani. Oysa belki diğeri herkese öyle davranıyor veya tutumu böyle ya da kapasitesi bu kadar.
Hedefi yanlış algılama mesela kendisine söylenmeyen bir sözü söylenmiş gibi algılama biçimindeki alınganlık alınganlığın seyrek ortaya çıkan görünümü. Daha çok rastlananı öznenin diğerine yönelik karşılıksız kalan yatırımı durumunda ortaya çıkan dışlanma algısına bağlı alınganlık
Karşılıklılık ki muhtemelen evrensel bir ilke, bu tür alınganlığın merkezi mekanizması. Özne diğerine nasıl katheksis veya yatırım yapıyorsa, kendisine de öyle yapılmasını bekliyor. Bu gerçekleşmeyince de kendini dışlanmış hissediyor. Alınganlığın bir imkan şartı katheksis.
Alınganlık bir tür dışlanma algısına bağlı bir tepki ama bu algının sebebi de karşılıklılık ilkesinin ihlali.
Birisine gülümserseniz onun da size gülümsemesini beklersiniz. Bu evrensel bir ilkedir. Gülümsediğiniz kişi size yumruk atarsa bu fiil hiçbir yerde hoş karşılanmaz.
Freud, bereketine bakın, üç ayrı paranoya kuramına sahip:
A) örtük homoseksüaliteye karşı savunmalar kümesi olarak paranoya
B) gerçekliği yanlış algılama biçimi olarak paranoya
C) bir nesneye aşırı yatırım (katheksis) yapmaya bağlı paranoya.
A ve C gerçekten dahice. Müthiş.
Freud C şıkkındaki görüşünü kıskançlıktan muzdarip bir "hasta"sını analiz ederken düşünmüş.Kocasına aşırı yatırım bir kadın imiş "hasta" ve kıskançlık paranoyasına yakalanmış.
Alınganlıkta da aynı mekanizma işliyor: Belirli bir nesneye "aşırı" katheksis veya yatırım (investment)
Duyarlı, kırılgan ve alıngan denen insanların çoğu bir insanlık haline (yoksulluğa veya yoksullara ya da sokak hayvanlarına veya bir ideale vb) olağandan çok yatırım yapan insanlar. Bu yatırımları onları hassaslaştırıyor. Olağanın dışındakini sevmez topluluklar, uyumu bozar bu.
Peki bir insanın belirli bir nesneye ne kadar yatırım yapması gerekir? Bu sorunun yanıtını vermek hiç de kolay değil ama ezberciler için zor değil: onlara hatta başkalarına öğretildiği veya kitaplarda yazdığı kadar olması gerekir.
Ben alınganlığı oldukça geniş olan paranoid yelpazenin içinde değerlendiriyorum ve onu yanlış algılama biçimi şıkkından çok nesneye aşırı yatırım (aşırı katheksis) şıkkı üzerinden ele aldım.
Aşık alıngandır. Acaba nezaketinden mi bana gülümsedi yoksa bana ilgisi mi var türü kaygılar yakasını bırakmaz ve kutumav kuşları gibi düşünür. Çok düşünmesi çok yatırım yaptığı anlamına gelir ve artık o alıngan olmak için herşeye sahiptir: Tanışma günümüzü niye unuttun!
Paranoidlerde vardır merkezilik algısı: Paranoid diğerlerinin onu özel olarak hedef aldığını düşünerek kendine önem atfetmeye girişir. Olumsuz anlamda bile olsa bir ilginin odağındadır artık ve bu hiç ilgilenilmemekten çok daha iyidir. Bakın ne kadar da aynı sulardayız.
Fakat şu husus neredeyse hep atlanır: Paranoid merkezde yani ilgi odağındadır ama diğeri de onun ilgisinin odağındadır. Ona hiper-katheksis yapmıştır. Aslında beklediği bir karşılıktır. Karşılıklılık alınganlığın merkezi işlemsel ilkesidir ki bu da benim konuya yaklaşımım.
Alıngan bazen tatlı bile olabilen minik bir paranoiddir yani.
Ben kimseyi nesnesine hiper-katheksis yapmış diye suçlayamam. Aşığı suçlayamam mesela. İnsanlık halidir bu. Alıngan değilse aşık da değildir. Paranoid davacı da nesnesine hiper-katheksis yapar: Ölürüm de dönmem !
Davacılığın kolektif biçimi de var ve orada da aynı mekanizma işler: "Ölmek var dönmek yok".

Çok nazikseniz kabalıktan aynı derecede rahatsız olursunuz. Bu yok yere üzerine almak, hedefi yanlış algılamak/okumak değildir (bunlar Freud'un A şıkkı: Yanlış algılama olarak paranoya).
Ben hiper-katheksis olarak alınganlıktan bahsediyorum. Uzattığı eli sıkılmayan insanın halinden.
Benim paranoid şizofren (resmi tanısı var) bir akadaşım var. Yeni tanıştığımızda bana gizli örgüt kurma teklifinde bulunmuştu :) sonra onunla arkadaş olduk ve bir gece beni ve kız arkadaşımı bir tehlikeden kurtarmak için kendi hayatını riske attı.
Benim için böyle bir eylemde bulunan tek insan o oldu şimdiye kadar. Muhtemelen de öyle kalacak.Eskiden daha sık görüşürdük. Çok zor bir insandı. Onun yanında mükemmel davranmak zorundaydım. Onu incitecek en ufak bir söz söylememeliydim. Bunu büyük ölçüde başardım çünkü değerdi.
Güvenini korumak kazanmaktan da zordu ama sonunda benim ve bizim için risk aldı işte. Tüm bunların arkasında benim ona onun benden beklediği ölçüde katheksis yapabilmem yatıyor gibi geliyor bana. Bunu kim yapar ki bu berbat düzende.
Paranodler ve alınganlar aslında biraz saftiriklerdir.
* arkadaşım.
Pardon.
Sonra o arkadaşımı adliye önünde vurmuşlar. Güvenli olur diye avukatıyla adliyede görüşmek istemiş ama kapının önünde vurmuşlar. Hastaneye yürüyerek girmiş, kimlik numarası filan isteyen görevliye de kızım ben vuruldum her an bayılabilirim ne numarası demiş. Ameliyata alınmış vs
Tam "paranoidlerin de düşmanı vardır" durumu yani.
Arabanızı kaldırıma park etme alışkanlığınız varsa başkalarının da park etmesinden rahatsız olmazsınız. Ama bilinçli olarak park etmiyor, orası kamunun, herkesin ve hiçkimsenin, işgal edemem diyen biriyseniz rahatsız olmamanız mümkün müdür? Bu onların sorunu, bana ne mi dersiniz
Benim alanımı özellikle beni rahatsız etmek için işgal ettiler, ben kolayca yürüyemeyeyim diye mahsusçuktan yaptılar gibi bir şahsileştirme yani kendini merkezde görme mi söz konusudur burada. Elbette değildir.
Ama ben de o kamunun bir parçasıyım işte. Kamuya aidiyetim yoksa bu konuya da katheksis yapmam. Parktaki bankın önüne atılmış lanet kabuklardan rahatsız olmam, atanın davranışını üzerime bu anlamda almam.Hatta resmi hazineyi götürseler umurumda olmaz, "benimki" değil ki çünkü.
Atom bireyci psikoloji için ya benim ya diğerinin davranışı vardır çünkü o birey olmayanı insandan saymaz. Ama sosyal gerçeklik çok daha komplikedir. Ya ben ya o mantığı yetersiz kalır. Her birimizin birbirimizi tanımasak bile birbirimizi ilgilendiren eylemleri vardır.
"O onun sorunu" bireyciliğinin mantığı sınırlı bir alanda iş görür ve doğası gereği sosyal olan paranoya ve onun işlek bir görünümüyle bir alt türü olan alınganlığın analizindeki yararı sınırlıdır.
Aidiyetsizlik sorumsuzluğu besler. O zaman da sorumlulukla alınganlık arasındaki sınırlar bulanıklaşır. Sorumluluk katheksisi gerektirir çünkü. Şimdi dizinin giriş tvitinde belirttiğim noktaya geldik. O halde kesebilirim.
Uzun oldu bu kez. Okuduğunuz için teşekkürler.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to Murat Önderman
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!