, 48 tweets, 6 min read Read on Twitter
Midhat Paşa'nın ölümünü anlatmak farz oldu.

Lütfen paylaşalım.

1- Sultan Abdülaziz 30 Mayıs 1876’da tahttan indirildikten birkaç gün sonra odasında bilekleri kesilmiş bir vaziyette ölmek üzereyken bulunmuş ve kurtarılamamıştı.
2- Annesinin kolları arasında son nefesini veren Sultan’ın naaşını yerli ve yabancı doktorlar muayene etmişler, olayın intihar olduğu kabul edilmişti.
3- Olaydan beş yıl sonra Sultan II. Abdülhamid, yeni görgü tanıklarının ortaya çıktığı gerekçesiyle Sultan Abdülaziz’in ölümünden sorumlu tutulan kişilerin yargılanması emrini verdi.
4- Sanıkların başında güçlü devlet adamı, Sultan II. Abdülhamid tarafından görevden alınıp sürgüne gönderilen ve on yedi ay sürgünde kaldıktan sonra yurda dönüp Suriye valiliğine atanan Mithat Paşa geliyordu.
5- 27–29 Haziran 1881 tarihleri arasında yapılan mahkeme sonunda Sultan Abdülaziz’in öldürülmesinde rolü oldukları gerekçesiyle Mithat Paşa, Damat Mahmud Celaleddin Paşa ve Damat Nuri Paşa, Cezayirli Mustafa, Pehlivan Mustafa ve Boyabatlı Pehlivan Hacı Mehmed idama mahkum edildi.
6- İdam cezaları Abdülhamid tarafından müebbet hapis cezasına çevrildi. Mithat Paşa, Damat Nuri Paşa, Şeyhülislam Hayrullah Efendi, Binbaşı Necip Bey ve Binbaşı Ali Bey, Pehlivan Mustafa ve Boyabatlı Hacı Mehmed cezalarını çekmek üzere Taif’e gönderildiler.
7- İsmail Hakkı Uzunçarşılı, özellikle Mithat Paşa’nın Sultan Abdülaziz’in ölümünde bir rolü olmadığını ve bunu Abdülhamid’in de çok iyi bildiğini ancak çok korkup çekindiği Mithat Paşa’yı padişah katili gibi göstererek halk nazarında itibarını çürütmek istediğini belirtmektedir.
8- Bekir Sıtkı Baykal'a göre ise Abdülhamid Midhat Paşa'yı ve diğer sanıkları kendi geleceği için büyük bir tehlike saymaktadır. Bu insanları birer katil olarak lanse etmek ve onlardan kurtulmak için amcasının ölümü bulunmaz bir fırsattır.
9- Baykal konuyla ilgili şöyle diyor: II. Abdülhamid, tamamiyle sun’î olarak bir Sultan Aziz dâvası yaratmak suretiyle asıl amacına ulaşmak istemiştir. ++
10- Yıldız Mahkemesinde gördürdüğü bu düzmece dâva sırasında vehimli Padişah, gayesi uğrunda Makyavelist ölçüleri de aşan davranışlarla her türlü vasıtaya başvurmakta bir sakınca görmemiştir.
11- Yurdun dört bucağından yaka paça toparlatılıp getirttiği sanıkları önce birer birer önüne alarak sorular sormuş ve onlardan kendi isteğine uygun cevaplar vermelerini talep etmiştir.Sözde suçlarını itiraf etmemekte direnenlere fena halde hiddetlenmiş işkencelere tâbi tutmuştur
12- Uygulanan işkenceleri bizzat idare etmekte, hatta çoğunu kendi eliyle icra eylemektedir. Bu maksatla sadece basit birkaç zavallıyı veya şahsî kölelerini değil, fakat yüksek mevkiler işgal etmekte olan devlet erkânından bâzılarını da âlet olarak kullanmaktadır.
13- İşine yarayabilecek zayıf karakterli insanları seçmekte eşsiz bir maharet göstermektedir. Düzmece dâvayı kurabilmek için bu adamlar ve Padişah baş başa verip bir plân tertip etmişlerdir. (Abdülaziz'in Midhat Paşa ve diğer sanıklar tarafından öldürdüğü üzerine)
14- Baykal’a göre Sultan II. Abdülhamid için birkaç günahsızın kurban edilmesi o kadar da önemli bir mesele değildir. Şeriatça da bunda bir sakınca görmemektedir. Çünkü bundan doğacak günah, Abdülhamid’in kendi sözleriyle “fukaraya sadaka vermek” suretiyle affedilir, biter.
15- Midhat Paşa ve diğer mahkumlar İzzettin vapuru yola çıktılar. Cidde’ye vardıktan sonra oradan Mekke’ye ve daha sonra Taif’e geçildi. Mithat Paşa ve diğer mahkûmlar için çileli bir zindan hayatı başlamıştı.
16- Mithat Paşa ve Mahmut Paşa’ya bazen aileleri tarafından çamaşır, yiyecek, sigara vb. geliyorsa da bunların bazıları verilip bazıları verilmiyordu. Diğer mahkûmların aileleri zaten muhtaç olduklarından bunlar acınacak vaziyette idiler.
17- Mithat ve Mahmut Paşa Mekke emirine kendi el yazılarıyla vermiş oldukları mektuplarda mukaddes bir mahalde bulunmaları ve hac mevsiminin yaklaşması nedeniyle kendilerinin de şerifle beraber hac etmelerine müsaade edilmesini istemişlerdi.Sarayın görüşü soruldu,talep reddedildi
18- II. Abdülhamid, Mithat Paşa Yıldız’da mahkemeye çıktığı esnada ona mabeynci ve tüfenkçibaşı gibi adamlarını gönderip sürgün edileceği yerde oturmak üzere ailesinden kimleri isterse yanına alabileceğini söyletmişti.
19- Mithat ve Mahmut paşalar, Taif’e geldikten iki ay sonra “aileleriyle birlikte başka bir mahalde oturmak” isteklerini valiliğe bildirdiler. Valilik konuyu yine saraya arz ederek görüş sordu. Valiye gelen olumsuz ve oldukça ağır cevapla birlikte bu arzularına da nail olamadılar
20- ASLINDA MİTHAT PAŞA’YA MAHKEME SIRASINDA YAPILAN VAATLER TAMAMEN ALDATMACAYDI. ONUN BU VAATLERE İNANARAK AİLESİNE YAZDIĞI VE BERABER OTURABİLECEKLERİNİ MÜJDELEDİĞİ MEKTUP DA AİLENİN OTURDUĞU İZMİR’E GİTMEMİŞ, YANİ AİLENİN ELİNE HİÇ ULAŞMAMIŞ, SARAYDA ALIKONULMUŞTU.
21- Mahkûmlar, Taif’e geldiklerinden altı ay sonra affedilmeleri için bir yazı yazmışlardı. Bu müracaat üzerine Sultan II. Abdülhamid çok sinirlendi. Asla merhamete layık olmadıklarını bildiren bir cevap yazdı. Zindandaki çile giderek artıyordu.
22- Mahkûmlar hava almaları için ara sıra kale burcunda üstü açık bir yere çıkartılıyorlardı. Bir ara bu da yasaklansa da mahkûmların şikayeti üzerine eski uygulamaya dönüldü. Bu sefer de kendilerine verilen ki-tap ve gazeteler yasaklandı.
23- Mithat Paşa eşi Naime Hanım’a yazdığı bir mektupta bir seneden beri hiç kimse ile görüşmediğini ve Taif kışlasının kapısından bir kere olsun dışarı çıkamadığını belirtiyor, dört beş günde bir hatim indirerek günlerini geçirdiğini söylüyordu.
24- Mithat Paşa aynı mektubunda sol gözünün kapağında bir şişlik oluştu-ğunu ve bunun büyüdüğünü, ameliyat olması gerektiğini ancak ameliyat yapabilecek bir hekim bulunmadığından yakınıyordu.
25- Mithat Paşa’nın omzunda çıkan ufak çıban gittikçe büyümüş ve ameli-yat olmasını gerektiren bir hâl almış ise de Mithat Paşa buna yanaşmamış, bunun üzerine Mahmud Paşa bulduğu kocakarı ilacıyla çıbanı iyileştirmeye çalışmıştı.
26- Paşa’nın bu hastalığı sırasında mahkûmlar üzerindeki baskı iyice artmış, sabah akşam askerlere ne yemek veriliyorsa kendilerine de aynı yemeğin verilmesi kararlaştırılmıştı. Çarşıdan bir şey alınması ve çamaşırların dışarıda yıkanması da yasaklanmıştı.
27- Mithat Paşa yazdığı bir mektupta son vaziyetini bildirirken sekiz kişi-ye bir karavana olmak üzere sabahları iki karavana çorba ve akşamları turp yaprağı verildiğinden ve bazılarının önceden sakladığı ekmekleri yediğinden bahsediyordu.
28- Parası olanların sabun ve kömür alıp su ısıtıp çamaşırlarını yıkadıklarını, parası olmayanların küllü su ile bu işi gördüklerini anlattıktan sonra vücudundaki çıbanının kapanmaya başladığını ancak yine de hasta olduğunu söylüyordu.
29- Uzunçarşılı'nın aktardığına göre Saray, Mithat Paşa’yı dolambaçlı yollardan ortadan kaldırmak istediğinden onun kaçtığını ifşa ediyor ve bunu gazetelerde yazdırıyordu. Bu hâl ile günün birinde öldüreceği Mithat ve Mahmud Paşaları kaçırmışlardır diye tahkikata girişilecekti.
30- Saf düşünceli Mithat Paşa, kendisinin kaçtığına dair çıkan haberler üzerine eşlerine göndermiş olduğu mektubunda “Subhanallah, acaba ertesi gün meydana çıkacak bir yalanı bir gün evvel düzüp koşup çıkartmakta ne meziyet ve fazilet mütalea olunuyor?” diyordu.
31- Fakat daha sonraki hadiseler Saray'ın maksadın ne olduğunu göstermiş olduğundan o zaman kendi haklarındaki vaziyeti hisseden Mithat Paşa, artık her şeyden ümidi keserek büyük bir tevekkül ile ölümünü beklemişti.
32- Bu saatten sonra mahkûmların üzerindeki baskı iyice arttı. Mithat ve Mahmud Paşaları sessiz sedasız öldürmek için yiyecek ve içeceklerine zehir konmaya başlandı.
33- Paşaları zehirleyecek olurlarsa Mithat Paşa’nın ağası Arif’e 1000, Mahmud Paşa’nın ağası Arif’e de 500 lira para vadedilse de ağalar böyle bir işe yanaşmamış ve paşalara haber vermişlerdi. Paşalar da bu haber üzerine dikkatli davranarak zehirlenme tehlikesinden kurtulmuşlardı
34- MİTHAT PAŞA’NIN VEFATINDAN OTUZ DÖRT GÜN ÖNCE YAZDIĞI SON MEKTUBUNDA ANLATTIKLARI İNSANLIK ADINA ÜZÜNTÜ VERİCİYDİ. MİTHAT PAŞA, MEKTUBA “BU MEKTUP İHTİMAL Kİ SON MEKTUBUMDUR” DİYEREK BAŞLAMIŞ, HİÇ HEYECAN GÖSTERMEDEN VE SON ÜMİTSİZ HÂLİNİ ANLATMIŞTI.
35- Kendisini zehirlemek istediklerinden, sütünün, tenceredeki yemeğinin veya su testisinin içine zehir konduğundan ve dikkati sayesinde bundan kurtulduğundan bahsetmiş ve vasiyetini bildirmişti.
36- Zehirlenmekten kurtulan paşaların bu tertibatla öldürülmeyecekleri anlaşılınca fiilen öldürme teşebbüsleri başladı. Gerekli talimatı alan Miralay Mehmed Lütfi Bey, iki bölük asker ile acele Taif’e gelmiş ve 40 kadar kuvvetli askere gereken talimatı vermişti.
37- Bir gece yarısı ayrı ayrı odalarda yatmakta olan Mithat Paşa ve Mahmud Paşa boğularak öldürüldüler. Hastalıktan bünyesi zayıf düşmüş olan Mithat Paşa önceden beri yapılacağını tahmin ettiği feci akıbete karşı direnmemiş, teslim olmuştu.
38- Gücü kuvveti yerinde olan Mahmut Paşa ise katiller de epey uğraşmış, birkaçını duvara çarpmış ve kendisini yastıkla müdafaa etmek istemişse de en sonunda gücü tükenmiş, o da katillere teslim olmuştu.
39- Mithat Paşa’nın şirpençe çıbanı nedeniyle Mahmut Paşa’nın da mide nezlesi ve tifolu hummadan öldükleri hakkında doktor raporu tutulmuş ve bu raporlar İstanbul’a bildirilmişti. Sultan II. Abdülhamid bu haberden memnuniyet duymuştu.
40- Yıldız mahkemesinde ifade veren Pehlivan Mustafa, Boyabadlı Hacı Mehmet ve Cezayirli Mustafa'nın hapishanede yazdıkları takrirler, Bekir Sıtkı Baykal tarafından "İbretnüma" adlı eserde yayınlandı. Bu takrirler üç şahsın ifadelerini kapsayan birer tutanak niteliğindedir.
41- Her bir takririn son sayfasında kendi mühürleri ve ifadenin söyledikleri gibi zapta geçirilmiş olduklarını tasdik eden ibarelerden sonra, bütün hapishane arkadaşlarının mühür veya imzaları bulunmaktadır.
42- Bu takrirlerden ve Sultan Abdülaziz’in mabeyncisi Fahri Bey’in hatıralarından anlaşılan şudur:

Pehlivan Mustafa ve arkadaşları aslında basit ve cahil insanlardır.
43- Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden sonra Padişah’ın tasvibiyle devrik hükümdarın şahsi hizmetine verilmiş ve ölüm olayından bir gün önce yeni görevlerine başlamak üzere Feriyye Köşkü’ne gitmişlerdir.
44- Fakat Sultan Abdülaziz’in ikametine tahsis olunan Feriyye Köşk’ünde Fahri Bey’den başka erkek olmadığı için bunlar hemen içeri alınmamışlar, geceyi Feriyye Karakolu’nda geçirmek zorunda kalmışlardır.
45- Ertesi gün, 5 Haziran 1876’da sabah erkenden Sultan Abdülaziz’in ölümü olayı vuku bulmuş, daha sonra bu şahıslar karakoldaki askerlerle birlikte içeri girmişlerdir.
46- Böylece bu üç şahıs, köşke ayak dahi basmamış olmalarına rağmen, güya efendilerinden almış oldukları talimata uyup Fahri Bey’in yardımıyla köşke girerek Sultan Abdülaziz’i öldürmekle suçlanmışlar ve korkunç işkencelerle sözde suçlarını itiraf etmek zorunda bırakılmışlardır
47- Takrirlerde yalan ifade vermeleri ve Paşaları suçlamaları için yapılan işkencelerin detayları da var (bizzat Padişah'ın huzurunda) ama buradan yazmayı uygun bulmuyorum. Merak edenler Bekir Sıtkı Baykal'ın "İbretnüma" adlı eserini okuyabilirler.
Ayrıca benim Derin Sultan Abdülhamit kitabım dönem hakkında genel bilgi sahip olmak isteyenler için iyi bir kaynaktır.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to Ümit Doğan
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!