SELÇUKLULARI; SARAYINI İŞGAL EDEN BİZANS VE GÜRCÜLER
YIKMIŞTI
MALYA'DAKİ TÜRKMEN KATLİAMI PİRUS ZAFERİYDİ.

Bizans'ın yüzbin kişilik iki ordusunu da Malazgirt ve Miryokefalon'da dağıtan, Haçlı Seferlerini bozan Selçuklu, nasıl oldu da 20 bin kişilik Moğol ordusuna teslim oldu?
1-BİLGİ NOTU
Dün paylaştığım ve bilgiselin 4. Maddesinde hata yapıp üçüncü maddeden tekrar yazdığım için bilgisel 4. Maddede kesilmiş göründüğünden
Bu bilgiseli biraz daha genişletip, yeni bilgiler de ekleyip, bilgiseli buraya aktarıp, şimdi buradan tekrar tamamlayacağım.
2-Sultan Alaaddin zamanında her şey çok iyiydi. Ortalık günlük gülistanlık ve her yerde bolluk..
Bu Gıyasettin meydana çıkalı giderek daha da hissedilmeye başlayan bir sarsıntı vardı.
Huzur ve barıştan çekişmeye; bolluktan kıtlığa bir geçiş olabileceğine kimse inanmıyordu, ama,
3-ama oluyordu işte.
Hem de iki yıl gibi kısa bir sürede!
Düzen sarsılıp yoksulluk kendini belli ettikçe Sultan Gıyaseddin'in baskı ve zulmü de kendini gösteriyordu. Saray giderek Anadolu halklarına yabancılaşıyordu. Devlet için her an can vermeye hazır bekleyen Türkmenlerin...
4-...Saray aleyhinde açıktan konuşmaları beni gerçekten şaşırtıyordu. Gıyasettin konusundaki dedikodular iyiden iyiye açığa çıkmıştı....
5-Gıyasettin'in annesi Mehperi, Bizans'ın Alanya valisi Kirfard'ın kızıydı. Oğlunu bir an önce tahta geçirebilmek için Sultan Alaaddin'i zehirlediği söyleniyordu. Oğlunu taht'a oturttuktan sonra onu, Gürcü kralının kızıyla evlendirmiş, böylece Gürcülerle akrabalık kurmuştu.+
6-İş bu kadarla da bitmemiş,
iki erkek kardeşini İstanbul'dan Konya'ya getirtmişti.
Tabi ki bunlar müslüman olmamışlardı. Bu ortamda Sultan Gıyasettin'in karısı Tamara, değil dinini, adını bile değiştirmeyerek,
bir geleneği yıkmıştı. Bunlar için sarayda bir kilise yapılmış,+
7-İstanbul'dan Papazlar getirtilmişti. Bu arada Gıyasettin'in de Hırıstiyan olduğu söylentileri yayılmıştı. Bu durum Türkmenleri rahatsız ediyor, Rum ve Ermenileri de sevindirmiyordu.
8-Sultan Gıyasettin'in veziri Saadettin Köpek'in adı, zulüm ve baskıyla birleşiyordu. Kendilerini eğlenceye veren sultan ve çevresindekiler, işleri bu vezire bırakmışlardı...
9-Bir taraftan sarayın ölçüsüz harcamalarını karşılamak, bir taraftan da kendine servet oluşturmak için aklına estikçe halka ağırlaşan vergiler koymaya başlamıştı...
10-İşte bu noktada Anadolu halkları, Türkmen, Ermeni, Rum, Yahudi bir tek düşmana karşı birleşmişlerdi.
Bu düşman saraydı. Meraların satılarak özel mülk haline getirilmesi ise Türkmenleri iyice çıldırtıyordu. Dayanılmaz vergilerle ezildikleri yetmiyormuş gibi bu kez de yaylak ve
11-kışlaklarını kaybetmekle karşı karşıyaydılar.
Sarayın bu tavrı, Türkmenlerle kentlileri birbirine düşürür gibi olmuşsa da Horosan'dan gelen dervişler, Baba İlyas, Baba İshak, Hünkar Hacı Bektaş ve kardeşi Menteş, ve hocaları Lokman Perende ile Dede Garkın bunu önlemişlerdi...
12-"Bir kez ürkmeye görsün atlarımız,
Alt üst olur bütün düzenimiz"
diyen Celaleddin Mevlana ise
Konya'daki bu israf sarayına sırtını dayamıştı. Türkmenlere söyleyecek sözü kalmamış ki şiirlerini de farsça yazmakta keyfine bakmaktadır...
13-HACI BEKTAŞ İLE MEVLANA ATIŞMASI

Ey Celalettin Mevlana; niçin Konya'yı dizginlemiyorsun?
Baksana nasıl da koşuyor Malya Ovası'na? Anadolu insanının kendi sesini asla susturamayacağını anlayan Gıyasettin, Gürcü ve Bizans askerleri kiralayarak, Baba İlyas, Baba İshak ++
14-++ ve Menteş'i, yanındakilerle birlikte katletmeye gidiyor. Bu mu senin devletin?
Diyorsun ki: "Gıyasettin çok önemli değildir, Selçuklu'da Alaaddinler de vardı yine olacaktır. Bu bir sınavdır, sabırla geçebiliriz ve aydınlığa çıkarız." Belki de haklısın ama bu kan izlerini++
15-++ kıyamete dek kimse silemez Güneşin doğduğu ülkeden.
Bir kez toprağa düştü mü kardeş kanı, yürekleri kanatır durur sonsuza dek. Düşünüyorum da baban Bahattin Velet öldüğünde, Sultan Alaattin 40 gün yas tutmuş ve at binmemişti.  Baba İlyas'a da hep saygı duymuş ve ++
16-++ ve bir at hediye etmişti. Devlet hep bizimleydi, halkımızlaydı. Ya şimdi?
Kendi öz çocuğuna düşman devlet olabilir mi? Bu Gıyasettin Ulu Alaattin'in oğlu olabilir mi? 
Sen hala aynı türküyü mü çağırmaktasın yoksa? ...
17-Acemce şiirler söyleye söyleye bizim dilimizi unuttuğun gibi, bizi de mi gözden çıkardın? Saray Türkmenlerin dilini küçümsüyor diye, sen de mi bizi mi küçümsüyorsun? Yoksa bize söyleyeceğin bir şey olmadığı için mi Farsça'ya sığınıyorsun?
18-Bana gönderdiğin mektupta diyorsun ki: "Ey kahpenin kardeşi! Sen bu işlere karışma!"
Biliyorum Menteş'ten söz ediyorsun ve bizim dilimizle konuşuyorsun. Menteş benim ana baba bir kardeşimdir ve Anadolu insanının feryadıdır. Onu Ararat Dağı'nda yitirdim ve bir daha da ++
19-...ve bir daha da yüz yüze görüşmedik. İsterdim ki, burada tüttürdüğüm ocakta ve yanımda olsun. Böylece ocağımız daha da güçlenir ve zülmü kül ederdi. Neylersin ki o, zulmü kılıç parıltısıyla dağıtmak istedi ve dağıtıyor. Kaderi ben belirlemiyorum ki!
20-Şimdi o Malya Ovası'nda
Baba İshak'la başbaşa vermiş, Seyfe Gölü'ne bakarak savaş planları yapıyor. Çünkü Malya Ovası'nı dolduran binlerce insan kaderlerini onlara bağlamıştır. Bunun geri dönüşü yok artık. Baksana insanlar mallarını mülklerini satmış silahlanmışlar...
21-Bir yaman cenk olacaktır.
Ya bu insanlar zor ve karanlık perdelerini yırtarak aydınlığa çıkacaklar ve yeniden kendi devletini kuracaklar ya da bir daha düzenlemek üzere Güneşin doğduğu ülke alt üst olacaktır.
22- İşte Konya iki adımlık mesafededir ve elimi uzatsam dokunacağım, bu sınav kaydedilecektir deme sakın Celalettin! bu sınavın kaybedilmesi bu toprakların kendi öz evlatlarının kanıyla lekelenmesidir. Dediğim gibi bu bu leke kıyamete dek çıkmaz silinmez...
23-Ne olur bir şey söyle şu kardeşine?  Şiirlerin Güneş ülkesinden Güneşin doğduğu ülkeye güzellik ve kardeşlik taşıyan atlar olsun. ...
24-"Bir kez ürkmeye görsün atlarımız, Alt üst olur olur düzenimiz" ...

Bunlar senin dizelerin ne demek istiyorsun yani? Senin atların Sarayın atları mıdır? halkın atları mıdır? Halkın atları hiçbir zaman ürkmez! Bırak bu dolambaçlı lafları da bizim dilimizde, bizim yüreğimizden,
25-...kopan Feryadı dinlendir.
Konya sokaklarında bir topaç gibi dönermişin yanındakilerle birlikte... gel de el ele tutuşup insanların etrafını çevreleyen çember olalım da dönelim. Korkarım biraz daha gecikirsen Seni kimse dinlemeyecektir...
25-Sana ne oluyor böyle?
Bir Celalleniyor bir titriyorsun!? söylediklerinin de bir anlamı yok sanki...
(Anadolu'daki 'Celallenme' deyimi de buradan gelmiş olmalıdır) .
26-AMASYA KALESİ, KASIM 1240 SENESİ

Bugün günlerden nedir Cuma, Cumartesi, Pazar...
7. gün hangisi? Müslümanlar göre Cuma, Musevilere göre Cumartesi, Hıristiyanlara göre Pazar. 
7.gün kutsaldır yaratıcıya inananların şükran günüdür fakat bugün günlerden hangi 7.gün?
27-Haftanın 7 gününü parmaklarımla defalarca sayıyorum ama bugünün hangisi olduğunu bir türlü kestiremiyorum. Niçin böyle bir zaman dilime takılıp kaldım? Tevrat'a göre Tanrı evreni 6 günde yaratmış ve 7. günde dinlenmiş.
Bu nedenle bugün dinlenme ve +++
28+böylece Tanrıya uyma günüdür. Kur'an'a göre yaratılış bir zaman diliminde değil zaman birimi ile bile ölçülemez bir an içinde tamamlanmıştır.Tanrı ol demiştir bütün varlık olu vermiştir fakat iş bu kadarla da bitmemiştir Çünkü yaratılış süreklidir belki hiç tamamlanmayacaktır.
29-Ben Baba İlyas, benim yaratılmışım ne zaman tamamlanacak? İlyas adını hiç tanımadığın babam vermiş, Şeyhim Dede Garkın da bunun başına Baba kelimesini ekledi. İşte bu kelime adımı nitelemeye başladıktan beri dir ki bütün Evren kalbime yönelmiştir.
30-Adaşım İlyas ile onun adaşı Hızır arada bir kalbimde buluşurlar, senede bir de dünyada buluşurlarmış. Onların buluşma gününe insanlar Hıdırellez derler. Böylece bu iki adı birleştirirler. Bir günlüğüne bugün gerçek Bahar'ın başlama günüdür tabiat yeniden uyanmıştır +++
31-++ölümsüzlüğü yakalamış olan İlyas ile Hızır, tabiatı uyandırma görevlerini tamamladıktan sonra yine evrenin derinliklerine geçip giderler. İlyas ile Hızır nasıl yakaladılar ölümsüzlüğü?
32-Derler ki Hızır gitmiş ta Kaf Dağı'nın zirvesine ve orada bulduğu bir çiçeği koparmış, İlyas inmiş en derin denizin dibine ve oradaki kaynaktan bir avuç su almış.
Yılın bir günü İlyas ile Hızır karşılaşmışlar, İlyas avucundaki suyu Hızır'ın dudaklarına uzatmış, +++
33-Hızır da elindeki çiçeği İlyas'ın burnuna uzatmış. Hızır suyu içmiş, İlyas çiçeği koklamış... O andan itibaren ikisi  de ölümsüz olmuşlar.
34-O anın anısına senede bir kez buluşuyorlar. Hızır'ın içtiği su tabiatı uyandırıyor. İlyas'ın kokladığı Çiçek renklendiriyor, derken bu ölümsüzlük özlemi diğer insanlara geçmiş. Gılgamış da yürüdü ölümsüzlük özleminin ardınca Şamanlar yürüdü, Erenler yürüdü ve derken +++
35-+++bütün insanlar yürüdü...

İlyas ile Hızır ise insanlara bakarak gülüyorlardı, çünkü onlar ölümü özlemişlerdi. Bir yandan da insanların kulağına "abıhayat" 'ı fısıldıyorlardı her Hıdırellez gününde...
 Hıdırellez: Abıhayat, çiçek ve bir avuç su,dur. ....
36-Baba İlyas dağ çiçeği,  Yeşilırmak ve bir avuç kan...
Ölüm mü daha yakın? ölümsüzlük mü? Yeşilırmak ölümsüzlüğe çağrıdır... Amasya ise ölüme...
37-AMASYA'YA BAKIYORUM

Dağların böğürlerindeki kayalara oyulmuş sıra sıra mezarlar şimdiye kadar onlara hiç görmemiştim, varlıklarını biliyordum ama nedense bugüne kadar hiç ilgimi çekmemişlerdi, tam şehrin karşısında dört Kaya Mezar sıralanmış yüzleri Yeşilırmak'a dönük.
38-Bunlar daha önce burada bulunan Pontusluların kralları olmalılar. Acaba onların Hızır'ın çiçeği ile İlyas'ın suyundan haberleri var mıdır? yoksa ölümsüzlüğü Yeşilırmak'ın sularında mı aramışlarda kendilerine tam bu noktaya mezarlar yaptırmışlardır?...
40-İnandıkları bir Tanrıları var mıydı? Belki de kendilerini Tanrı yerine koymuşlardı ve bu muhteşem mezarlarla da ölümsüzlüklerini göstermek istemişlerdi...
41-Roma kralı komutan Konstantinius ordusunu dağlardan aşılarak Amasya'ya gelmiş. Pontus Kralı şehri savunmak yerine gidip Roma kralının önünde diz çökmüş.  İlk kez kendi kendime güldüm,  tanrılık iddiasında olan ve bu muhteşem mezarları yaptıran kırallardan bir kralın...
42-...Tanrı karşısında kulluğu kabullenmiş birinin önünde diz çökmesi... acaba diz çökmek ilede kalmayıp Roma'nın dinini Hristiyanlığı da kabullendi mi? Sanırım gururunu kurtarmanın tek yolu da buydu. Amasya'da bir Tanrı vardı ve herkes onun karşısında boyun eğmişti...
43-Şimdi gözlerim 21 yıl önce Amasya'yı çamurdan kurtaran Alaaddin'i arıyor. Sultan Alaaddin, Amasya için bir İlyastır bir Hızırdır ve Amasya'da zaman Hıdırellez zamanıdır.  Neredesin Sultan Alaaddin bak şu hale ki üzerimize çöken Gıyasettin'in zulmüdür.+++
44-Bu senin oğlun mu gerçekten? Amasya Gıyasettin karabasanının  altında kıvranmaktadır. Hava küskün, Güneş süzgün, Yeşilırmak ağıtta ve ve iniltileri  yüreğimi kaynatıyor. Dağlar dört bir yandan Amasya'nın üzerinde eğiliyor... .
45-BABA İLYAS'IN GIYASETTİN'E BEDDUASI
Kalenin taş duvarları üzerime üzerime geliyor. Omuzlarım çöküyor eğe kemiklerin çıtırdıyor. Bir hüzün büyüyor dünyada ve içimde 34 yıldır üzerinde durduğum ayaklarım beni taşıyamıyor...
46-Kaç kişiyiz? sayımızı çok iyi bildiğim halde niçin soruyorum bunu ben de bilemiyorum.
Belki bir kaçış, belki bir teselli arayışı?... Ayna Dede'yi görüyorum karşımda, yutkunuyor, mırıldanıyor 80.
47-Nereden biliyorum bu sayıyı?
Bu sayı yüreğimin derinliklerinde yer etmiş. Kırklar, Yediler, Üçler...
Dünyanın sahipleri. Her asrın ve her milletin böyle sayıları var. Bu kutsal sayılardır ki o toplumları ayakta tutar. Şu an Amasya Kalesi'inde 80'ler...
48-Dede Garkın bu sayının neresinde? Dede Garkın adı bir şimşek oldu çaktı üzerimizde ve büyük aydınlıkta Güneşin doğduğu ülkeye bakıyorum. Şimşek sonrası her yer karanlık ve bomboş...
49-80, işte bu sayı...

Belleğimden ve kalbimden yükselen duygular istemsizce kelimelere dönüşüyor...

" 80 yıl esir olasın Selçuklu, sürünesin Gıyasettin" ....
50-1240 senesiydi, Türkmenlerin  son bin yıl içinde yaşadıkları en talihsiz ve en uğursuz yıl oldu.
O yılın ikinci yarısında Türkmenler, Konya Sarayı’nın beklenmedik ihaneti ile sarsıldılar. Selçukluyu kuranlar Oğuzlar ve Türkmenler idi. Selçuklu şimdi kurucu unsurunu eziyordu!
51-Selçuklu Sultanı II. Gıyasettin Keyhüsrev’in adamları, Amasya’da yaşayan Baba İlyas Horosani, namı diğer Şaman Baba ve mürşidi Baba İlyas’ın hayatına kastettiler. Gariban Türkmenlerin sığındığı Gül yüzlü Mürşit Amasya Kalesi’ne sığınarak hayatını bir süre kurtaracaktı. ...
52-HARZEMŞAHLAR
Harzemşahların son sultanı Celaleddin'in, 1230 da Yassı Çemen savaşında Anadolu Selçuklularına karşı kaybetmesiyle dağılan, Harzemşah Devleti'nin beyleri de bu sırada Moğollardan kaçıp Urfa'da toplanıyorlardı. .
Geniş detay linkte .
wikiwand.com/tr/Harezm%C5%9…
53-Urfa'da toplanmaya başlayan Harzem beylerine başvuran Baba İlyas Horosani ve onun Anadolu'daki yerli eli Baba İshak ve Menteş'in  etrafındaki Türkmenler, umdukları yardımı alıp çerağ ateşi(uyandırma) yaktılar. ...
54-Urfa'dan Amasya'ya,
Baba İlyas'a yardım için yola çıkan bir küçük Türkmen halk ordusu önce, Gıyasettin'in kendi gibi zulümcü Malatya Subaşısı Muzafferittin'in üzerine yürüyüp Malatya'yı Baba İlyas'ın aydınlığıyla uyandırmışlardı...
55-Malatya da küçük bir zafer kazanıldı ama büyük bir coşku yaşanıyordu.
Ve artık hedef Amasya da bir kalede sıkıştırılan Baba İlyas Horosaniye yardıma gitmekti. Yola çıkıldı.

Sivas dolaylarına gelindiğinde bir Selçuklu ordusunun da üzerlerine gelmekte olduğunu haber aldılar.
56-Harezm ordusunun komutanlarının da yardımıyla bir askeri hiyerarşi kuran Baba İshak ve Menteşin idare ettiği Türkmen ordusu üzerlerine gelen bu Selçuklu ordusunu ani bir baskınla yener.
57-Baba İlyas'ın Amasya da tehlikede olduğu haberi çabuk yayıldı. Anadolu tek bir vücut oldu kalktı yürüdü. Dedeler, babalar, dervişler, muhipler, talipler; ocaklarını, tekkelerini, dergahlarını geride bırakarak tez elden mürşitlerini korumaya yola koyuldular.
58-Baba İlyas'a doğru ilerleme devam ederken,
Bu sırada Gıyasettin Konya'dan kaçmış ve Eğridir gölü içindeki Kubadabat Sarayına sığınmış, oradan idareye devam ediyor ve akrabası Bizans ve Gürcülerden yardım talep ediyordu.
59-Bu gelişme üzerine Amasya'ya yönelmiş olan Türkmen Ordusu, Konya'ya ilerlemek için manevra yaptı...

Kasım soğukları başlamıştır ve Seyfe gölününün kenarındaki Malya Ovasına karargah kurulmuştur...
60-Çoluk çocuk kadın kız bütün Anadolu halkları Türkmen AlpErenlerin önderliğinde buraya akmıştı. Sürüsü olan çobanlar bile buraya koşuyordu. Malya Ovası bir şenlikti, bir umuttu, Güneşin doğduğu ülkeyi aydınlatan bir çerağdı, bir uyanıştı.
61-Malya Ovası, dünyanın merkezi, insanlığın beşiği idi.
Zaten Hititler ve daha önceki dönemlerde de insanlığın beşiği olmamış mıydı burası?
İşte orada Karacahöyük ve daha niceleri insanlığın geçmişten günümüze açılan gözleriydi.
62-Malya Ovası'na Kasım soğuğundan önce oldukça soğuk bir haber düştü: Gıyasettin, Bizans ve Gürcistan krallarına başvurarak yardım istemiş ve beklediğinden de fazlasını almış. Kendisi zaten Bizanslı bir anadan olmadır; karısı da Gürcü kızıdır. Sarayda da kilise olduğuna göre ...
63-Konya'dan iki ordu hareket etmişti, biri Amasya, biri Malya üzerine, başlarında başkumandan Emir Necmettin ve yardımcıları Armağanşah Candar ile Gürcü Zahiruddin Şir. Bin kişilik ve 3000 altına kiralanmış zırhlı Frank şövalyelerinin başında ise Ferdehala( Frederic)bulunuyordu.
64-Bu şövalyelere yerliler “demir donlu asker” adını takmıştı.

Daha önce önlerine çıkan Selçuklu ordularını önce Samsat’da, Adıyaman-Gerger’de, Kahta’da, sonra Malatya’da, Elbistan’da ve Sivas’da peş peşe, defalarca bozguna uğrattıkları için bunları da yeneceklerine inandılar.
65-Ama Seyfe Gölü’nün kıyısında,
Malya Ovası’nda çok kalabalık bir birleşik ordu çıktı karşılarına.
İttifak ordusunun merkezinde zırhlı Frenk askerleri vardı. İttifak ordusunun askerleri tam donanımlıydılar. Türkmenler ise...
66-Türkmenler dört aydan beri savaş meydanlarındaydılar. Kavganın biri bitmiş, 10-15 gün geçmeden diğeri başlamıştı.
Önceki kavganın yaralarını saramadan bir başka boğaz boğaza dövüşün içine düşmüşlerdi.
Sevgi dinine inanmışlardı, savaşmak üzere eğitilmemişlerdi. Yorgundular.
67- + Evlerinden uzakta, her türlü tahkimattan yoksundular.
Kışın önü görülmüş, soğuklar başlamıştı. Türkmenlerin üzerlerinde dört aydır çıkarmadıkları ince giysiler vardı. Ellerinde derme çatma silahlarla baş-açık, ayak-çıplaktılar.
68-Bu orantısız savaşın en kızgın yerinde Müslüman Selçuklu askeri, Müslüman Türkmen kardeşlerine karşı silah çekmeyi reddetti. Askerin silahlarını kendi kumandanına çevirmesi an meselesiydi ki...
69-Durumu gören Başkumandan Emir Necmeddin, o ana kadar yedekte bekleyen Hırıstiyan Şövalyeleri cephenin en önüne sürdü.
Bu Şövalyeler de Türkmenleri acımasızca kırdılar.
Savaş anında Baba İlyas'ın da Amasya'da katledildiği haberi gelince Türkmenlerin kolu kanadı koptu.
70-Behram Şah komutasındaki Selçuklu ittifak ordusu, Frank(Bizans) ve Gürcü şövalye askerlerin öncülüğünde, Malya Ovası'nı dolduran binlerce insanı, çoluk çocuk, kadın ihtiyar demeden katletti. Bu katliam, Selçuklu Ordusundaki Müslüman askerlerin bile yüreğini sızlattı.
71-Anadolu tarihinde bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir kırımdı bu!
Armağan Şah, 10 bin kişilik orduyla Amasya'ya yürüyüp, Amasya Kalesi'ne sığınan Baba İlyas ve arkadaşlarını kılıçtan geçirdi.
Baba İlyas'ın cesedini, kalenin burcuna astırdı ve burada günlerce teşhir etti.
71-Armağan Şah'ın bu hareketi büyük bir nefret uyandırdı.
Anadolu Türkmen, Oğuz vb Türk birliği de darmadağın oldu...
***Daha sonra, sevenleri tarafından bir gece buradan kaçırılan Baba İlyas'ın cesedi, Aynalı Mağaranın bir köşesine gömüldü.
73-Malya savaşından bir yıl sonra Moğollar, Anadolu'ya girdiler ve Erzurum'u işgal ederek binlerce insanı katlettiler.
Moğol saldırısı karşısında bocalayan Selçuklu, bir süre durakladı. Çünkü Malya'nın kanlı yükünü henüz üzerinden atamamıştı. Moğol bir süre engelle karşılaşmadı.
74-Kış boyu hazırlıklarını sürdüren Selçuklu Devleti, baharda 80 bin kişilik büyük bir ordu ile Sivas'a geldi. Bu büyük Selçuklu ordusunun başında Gıyasettin ve diğer komutanları vardı.
75-Sivas'dan hareket eden ordu, Zara ile Suşehri arasında bulunan Kösedağ'ın Kelkit çayı tarafında karargah kurdu.
Bu sırada bir Moğol ordusu da Sivas'a doğru gelmekteydi.
76-Gelen Moğol ordusu 20 bin kadardı. Gıyasettin ve adamları, Moğol ordusunu ciddiye almıyorlar ve yaklaşmasını bekliyorlardı.
Öyle ki ordugahta gece gündüz içkili, sazlı sözlü şenlikler yapıyorlardı.
77-Ne var ki, Gıyasettin ve adamlarının üst üste yaptıkları hatalar nedeniyle 20 bin kişilik Moğol ordusu, 80 bin kişilik Selçuklu ordusunu 3 Temmuz 1943 Cuma günü ağır bir yenilgiye uğrattı. Sultan Gıyasettin kaçıp Bizans'a sığındı.
78-80 AlpEreni vahşice öldürüp, Baba İlyas'ın cesedini Amasya kalesine asıp günlerce teşhir eden askerlerin kafasını kesen Moğollar Anadolu'yu da 80 yıl sürecek işgali başlattılar. Şaman Baba İlyas Horosani'nin bedduası, ahı tutmuş olmalıydı. . .
79-Amasya Kalesi'ne sığınan Baba İlyas Horosani ve arkadaşları 80 kişiydiler.
Söylentilere göre Baba İlyas, katledilmeden önce şöyle beddua etmişti:  ' 80 yıl esir olasın ve sürünesin Selçuklu!'

Ne ilginçtir ki, Anadolu'daki Moğol işgali de 80 yıl sürecekti.
80-Moğol zulmü altında inleyen Anadolu insanı için tek sığınak, Hünkar Hacı Bektaş başta olmak üzere Selçuklu katliamından kurtulabilen diğer erenler oldu.
Hacı Bektaş, uyandırdığı çerağlarla Anadolu insanının yolunu aydınlatırken Yunus Emre de şiirleriyle onun feryadını şiirle,
81-dile getirdi.

Celaleddin Mevlana, Selçuklu sarayında etkili olduğu gibi Moğollar üzerinde de etkisini sürdürdü... Böylece Moğol zülmünü hafifleterek, Anadolu insanının nefes almasını sağladı...
82-Gelecek kuşaklarda Hacı Bektaşi Veli adı ile ünlenecek olan bir derviş, Karacahöyük Dergahı’nın yönetimini elinde tutan ‘Anadolu Bacıları’ tarafından şefkat ile karşılandı, itina ile ağırlandı. . .
83-Hatun Ana, Kadıncık Ana ya da Kadın Ana olarak da bilinen, dergahın ‘Pir Bacısı’ ona ihtimam etti. Hünkar Hacı Bektaş, kalan ömrünü bu dergahta tamamladı. Karacahöyük’de, alçakgönüllü ve münzevi bir yaşam sürdü. Keramet sahibiydi. Pek çok sırra sahipti.
84-Hakka yürümeden önce taşıdığı tüm sırları, vakıf olduğu bilgeliği, Karacahöyük Dergahı’nın Pir Bacısı’na, Kadın Ana’sına devretti.
85-Karacahöyük Dergahı, Malya bozgunundan sonra Hacı Bektaş başta olmak üzere kıyımdan kurtulabilmiş; bozkırın ayazında yalnız ve umutsuz kalmış pek çok mürşide ve dervişe kapılarını açtı, bir yandan son günlerinde onlara rahat ve huzur verdi. Bektaşilik de böyle doğmuştu.
86-Yılgın dervişlerden ve Horosan'dan gelen Türkmen Erenlerin yol bilgilerini, sır ve hakikatlerini sonraki kuşaklara aktarmak üzere derleyip toparladı. Osmanlı Sarayı aynı hataya düştüğünde, Cumhuriyeti kurduran Bektaşilik ekolünü kurmuş, Y.y.lara sirayet edip ölümsüzleşmiştir
87-Malya Ovası’nın mağlupları, canlarını katliamdan kaçırabilenler, koca bir erkanın yok oluşuna ve nice ocakların sönüşüne tanıklık ettiler. Savaştan sonra kalan kısa ömürlerinde keder hiç eksik olmadı. Dağarcıklarındaki bilgileri, kerametlerini ve emanetlerini; aç, susuz, +++
88-++ yaralı ve yorgun sığındıkları Karacahöyük Dergahı’nın
Pir Bacısı’na bırakarak bu yeryüzünden göçüp gittiler.
Hüzün dolu son bir çaba ile Horosani Türkmen Erenlerin sırlarının, sonsuzluğun boşluğunda kaybolup gitmesinin önüne geçtiler...
89-Baba İlyas, Horasan’dan Anadolu’ya göç etmiş bir derviştir. Tanrı sevgisinin dinin katı kurallarıyla şekillenemeyeceğini, İnsanın ancak kendi gönlünce bu aşkı bu sevgiyi yaratabileceğini söylüyordu. Baba İlyas’ın inancına göre toplumda kadın erkek ayrımı yoktu. ++
90-++ Bunların eşit olduğu toplum bir bütündü. Fakat Anadolu’daki Selçuklular ve onların egemenliğindeki beyliklerin düzeninde, güçlüler yeryüzünü kendi aralarında paylaşmışlar ve böylece kendi lehlerine eşitliği ortadan kaldırmışlardı.
BABAİ İSYANI işte bu adaletsiz düzeneydi.
91-Başkent Konya'daki Selçuklu Sarayı'na hitaben eline aldığı Kuran'ı göstererek; söyle Gıyasettin, yaptığın zulümler, inandığın bu kitabın hangi yerinde yazıyor? diyordu. ...
92-Anadolu Selçuklu Devleti, 13.yy.da oldukça zor günler geçiriyordu. Ülkemiz Asya’dan devamlı akan göçerlerle daha önce burada yurt tutmuş ırkdaşları arasında sonu gelmeyen kavgalara sahne oluyordu. Oysa Anadolu'nun bereketli ovalarında herkese yer vardı araya fitne girmeseydi.
93-Alaaddin'in bir entrika ile zehirlenmesinden sonra
Selçuklu Devleti aynen daha sonra Osmanlı'nın 17.yy dan sonra yaptığı gibi, halkın vergilerini birtakım kişilere satıyor, onlar da devlete ödedikleri paraları birkaç misline katlayarak halktan geri almaya çaba harcıyorlardı..
94-Osmanlı’nın da sonunu hazırlayan 'gayri milli bir sistem' o çağda Selçuklu devletininde başına bela olmuştu.
Maalesef tarihten hiç ibret almıyor devleti yöneten zevatlar!
Aptalca uygulanan Özelleştirme politikalarıyla Suriyelilere verilen imtiyazlarda kapitülasyon oldu artık!
95-'dün de, bugün de', kapütülasyonlar ve haksız Özelleştirmelerle servet toplayan feodal beyler ile işbirlikçisi Saray tayfası, zaman zaman kalabalıkların gözüne girmek için, İslami şartlarla yol su, köprü, cami medrese vakfediyor ama bu kişisel hizmetler de +++
96-++ yaygın bir “Devlet Politikası” olmaktan uzak kalıyordu.
Halk arasında adalet ve huzur sağlanamıyor, liyakata önem verilmiyordu. Bu gayri milli politikalar da alışkanlık yapıp, kanıksanınca da isyanlar kaçınılmaz hale gelip devletin temellerini sarsmaktadır. ...
97-Anadolu da çıkan isyanları incelediğimizde hemen hemen hepsi bu sebep-sonuç ilişkisiyle başlamış, yeri gelmiş Babai İsyanlarında olduğu gibi halk Alp Erenlerin arkasına geçip Saray'a karşı isyan başlatmışlar ya da dışarıdan birilerine bu ortam aynı imkanı tanınmıştır....
98-Oysa Anadolu'ya göçen Türkmen ve Oğuz grupları
Ortaasya gelenek ve göreneklerini yeni vatanlarına taşımışlar,
Anadolu'da çok iyi karşılandıkları ve kültürel bir etkileşim kurdukları
Anadolu halkları ve eskiden gelen Türk soydaşlarıyla harika işler yapmışlardı ilk 200 yılda.
99- 1040-1240 Malya katliamına kadar ki 200 yıllık dönemde kaynaşma olmuş, Selçuklular da iktisaden büyümüş Bizansı eritmiş, adeta Anadolu'dan silmişlerdi. Günün basit ihtiyaçlarını mükemmel biçimde karşılıyorlar, sosyal bir ahenk içinde yeni bir toplumun temellerini atıyorlardı.
100-Ne var ki iş bu kadar basit değildi...
Atalarımız der ki; 'Kahpe içeride olunca hiç bir kilit tutmazmış'

Bir söz bin yıldır kaybolmamış, geliyorsa, bu sözü alınız. ...
101-Sultan Alaaddin'in zehirlenmesiyle şuursuz Gıyasettin'in Sultan olması...
Selçuklu Sarayını Gürcü Thamara ve yılan kardeşlerine teslim etmesi ve yine Sarayın bu Gürcü&Bizans çetesinden kurtarılamaması sonucu koca Selçuklu Devleti paramparça edilmişti.
102-Selçuklu'daki Babai isyanından ibret alınmadığı içindir ki; Osmanlı Sarayı da özünü unutup, kurucu unsuru Türkmenlere düşman edilmişti!

Oysa "Ey koca ve yüce Türk! devşirmeler seni devşirmeden sen aklını başına devşir" demişti Uluğ Bilge Tonyukuk.

turkiye.net/yelpaze/konuk/…
103-13.Yy da neler olmuştu? niye dirlik düzen bozulmuştu sonradan? Çünkü “Satılık Vergi Sistemi” düzeni getirildi, meralar bile özelleştirildi!
Düzen günden güne bozuldu.Halk gittikçe fakirleşmeye başladı. Aileler dağıldı,gelenek yürümez oldu,toplumda bağlar gevşemeye yüz tuttu.
104-Halk ile devletin arası açıldı. Adalet ve güvenlik kalmadı.
Kimse kimseden hakkını alamaz oldu ve kaçınılmaz olarakta
“Bizzat ihkakı hak” zuhur etti.
Herkes kendi hakkını aramak için istana katıldı ve 'Babai İsyanı' bu şartlarda çıkmış idi.
105-Yani tarihe 'Babai İsyanları' olarak geçen isyan, aslında bozuk düzene karşı bir 'İhkakı Hak' idi.

Selçuklu'nun sonunu getiren bu isyan başarılı olsaydı; Belki de Anadolu halklarının kurduğu birliktelik bozulmayacak ve Moğol istilasına karşı o kadar güçsüz olunmayacaktı.
106-Selçuklu'nun son zaferi! kendi kanından olan, Selçuklu'yu kuran Türkmenler'e karşı olmuştu!..

Aslında biz bunun adını tarihten biliyoruz...Benzer bir zaferi yine Anadolu'dan Pirus Savaşından biliyoruz.  Pirus zaferi, yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılan bir zaferdi
107-Pirus Zaferi; kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade eder.

MÖ 280 ve MÖ 279 yıllarında
Grek kolonisi Tarentum kralı Pirus, Roma'ya saldırır. Ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder...
denizhummasi.com/pirus-zaferi-v…
108-Bin yıldır itinayla gizlenen ve de çarpıtılan; Malya katliamının ve Babai İsyanın gerçek nedenleriyle artık bilinmesi ve okullarda ders olarak okutulması şarttır.
Devlet Ricaline Arz Ediyorum.

Aktardığım bilgiler;
Prof Dr Durali Yılmaz'ın 2015 de çıkan bu kitabındandı
109-AlpEren KİME DENİRDİ?

#Alp: İslam öncesi Şaman& Tengrici Türklerde Askere verilen bir isim

#Eren de; Türkmen Bektaşi Baba,larına dede,lerine verilen bir isim idi.

#Selçuklu ve de ardılı #Osmanlı kurulduğunda #Bektaşi'ler Osmanlı Ordusu içinde AlpErenler olarak anılırdı.
110-BEKTAŞİLİĞİN DOĞUŞU Bektaşilik bu politikalar sonucu doğmuş idi.
111-Niye bölücü Türkçülüğe karşıyız? :
Anadolu'daki Türkmenlerin asırlar süren haklı İsyanlarını,
"Ekrad Türkmenler" konusunu incelemeden, okumadan, anlamadan yapılan Türkçülük çöptür. Tabi bu sözüm bölücülük yapan sözde kürdistancılar içinde geçerlidir.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to Sakalar İskitler (Gizlenen Eski Anadolu Halkı)
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!