, 50 tweets, 5 min read
My Authors
Read all threads
Türk Medeni Kanunu'nun 186. maddesi görünüşte evlilik birliğinde eşler arasında EŞİTLİK ilkesi gereğince düzenlenmiştir.

Ancak bu madde gerçekte kadın erkek eşitliğine aykırı bir düzenlemedir.
TMK 186/2: Birliği eşler beraberce yönetirler.
TMK 186/3: Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.

TMK 186, gerçekte eşit olmayan kadın ve erkeğin evlilik birliği kurabileceğini ikrar etmektedir.
TMK 186'ya göre 5.000 TL maaşı olan kadın, 15.000 TL maaşı olan bir erkekle evlenebilir.

TMK 186 evlilik birliğini "eşitsizler arasında" kurmaktadır.

Medeni Kanun, boşanma davası açıldığında ise madde 236 gereğince erkeğin gelirinin yarısını kadına transfer eder.
Türk Medeni Kanunu, erkeğin evlilik birliği içinde servet edinmesini engelleyecek şekilde düzenlenmiştir.

Bu anlamıyla Medeni Kanun kadın-erkek eşitliği değil, kadına evlilik yoluyla servet aktarımı mevzuatıdır.
Dindar-muhafazakâr kesimlerin "eşitlik" saplantıları, aile kurumunu zedelemiş ve 40 yıllık süreçte dejenerasyona neden olmuştur.
Gelirleri eşit olmayan kadın ve erkeği "evlilik birliği" içinde EŞİT söz sahibi kılan TMK, boşanma halinde erkeğin aleyhine olarak evlilik birliği içinde biriktirdiği paranın yarısını boşandığı karısına transfer etmektedir.

Boşanmış kocaya bir de ömür boyu nafaka borcu takılır.
Türk aile modelini tasfiye eden mevzuat 6284 sayılı yasa değil Medeni Kanun'dur.

Günümüzde bazı çevrelerin İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya odaklanarak yürüttükleri kampanya Medeni Kanun'daki ayrımcılığı örtmektedir.
Medeni Kanun, aile kurumunu inşa eden kavram olarak NİKÂH kavramını değil "evlilik birliği" kavramını kullanmakta ve aileyi âdeta "şirket" gibi düzenlemektedir.
Medeni kanun'a göre kadın-erkeğin evlilik birliğine katılması "eşit olmayanlar arasında bir akit"tir.

Ancak bu "birlikten çıkış" erkek aleyhine olarak servetin ekonomik bakımdan zayıf olarak evlenen kadına geçirilmesi esasına bağlanmıştır.
Medeni Kanun kadına servet aktarımını gözeten, söylem olarak "eşitliği" tesis etmeye yönelse de nihai olarak erkeği fakirleştirerek kadınlarla eşitliği sağlamayı gündem edinmiş operasyonel bir mevzuattır.
Örnek: Evlenecek kadının maaşı 3.000 TL, erkeğin maaşı 5.000 TL olsun. Koca'nın babasından da 3.000 TL kira geliri aldığı bir taşınmazı bulunsun.

Bu örnekte kadın TMK 186 gereğince şu hükme tabidir: "Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılır"
TMK 186, bu örnekte kadının 3.000 TL ve erkeğin de toplam gelir olarak (5.000 maaş+3.000 kira) iktisap ettiği 8.000 TL'yi baz alacaktır.

Bu örnekte kadının TMK 186 gereğince giderlere katkısı kocasının gelirine oranlanarak yaklaşık1/3'tür.

Yasa, eşitsizliği kadın lehine onaylar
6284 sayılı yasa ile İstanbul Sözleşmesi'ni ailenin çözülüşü bakımından odak mevzuat olarak ele alan kesimler günümüzdeki Aile probleminin kaynağından koparak ve çözümü sağlamaktan uzak kalarak fikir vermektedir.
Medeni Kanun dikkatle incelenirse bu yasanın kadın-erkek eşitsizliği yasası olduğu gözlenecektir.

Dindar-muhafazakâr çevreler bu yasayı analiz etmemek nedeniyle hatalı söylemler üretmekte, aile meselesini kaynağını tespit edememektedir.
DÜĞÜNDE TAKILAN ALTINLAR:

Medeni Kanun'un getirdiği esaslar neticesinde kadın erkek eşitsizliği düğünde takılan altınlar konusunda da görülür.
Örnek:

Ahmet ve Ayşe 30 yıllık evlidir. Evlatları Ali, bir kız sevmiştir: Zehra.

Ahmet&Ayşe evlilikleri süresince belki 60-70 düğüne katılmış, kimine bilezik, kimine çeyrek altın takmıştır. Bu kapsamda akrabaları onların oğulları Ali'nin düğününde takılanları geri verecektir.
Zehra fakirdir. Anne-babası düğünlerde 100 TL takmıştır.

Ali ile Zehra Eylül ayında düğün etmişlerdir.
Ali'nin boynundaki kırmızı kurdele altınlarla dolmuştur.
Zehra'nın boynundaki kurdele "ne verirsen onu alırsın" ilkesi gereğince doldurulmuştur.
Medeni Kanun'un getirdiği ilkeler gereğince düğünde takılan altın/paraların tümü Zehra'nın sayılmaktadır.

İşte bu Medeni Kanun'un eşitsizlik yasası olduğuna dair bir kanıttır.

Ahmet&Ayşe'nin 30 yıllık evliliklerinde akrabalarına taktığı altınları bu yasa Zehra'ya vermektedir.
Ahmet&Ayşe'nin 30 yıllık evliliklerinde yeri gelmiş aç kaldıkları halde dosta/akrabaya ayıp olmasın diye taktığı altın/paraların oğullarına yar olmamasında Medeni Kanun'un eşitlik söyleminin altındaki gerçek gündem olan eşitsizlik düzeni vardır.
Bu kapsamda evlenecek koca adaylarına teklifimiz şudur:

Düğünde erkek tarafının altın takmaması gerekir.
Bu altınların evlenen erkeğin ana-babasına ayrı bir törenle verilmesi adalettir.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa iptal edilse dahi Medeni Kanun'un getirdiği eşitsizlik düzeni, aile yapısı bakımından son derece yıpratıcı süreçlerin yaşanmasına devam edecektir.
Ahmet&Ayşe örneğine devam ediyoruz.

Ahmet&Ayşe 30 yıllık evliliklerinde akrabalarını gözeterek her düğüne katıldı ve altın taktı.

Oğullarının düğününde de bu altınlar akrabaları taraından iade edildi.
Zehra, Ali ile balayından sonra şöyle konuştu: Düğünde takılan altınlarla bir konut alalım.

Ali de zaten bu yolda düşünüyordu.

Ali 8.000 TL Zehra 3.000 TL kazanıyordu.
Takılan altın 50.000 TL kadardı.
Bunu peşinat yapıp kredi çektiler.
Borcu 10 yılda bitirdiler.
Ali eve 8.000 TL katkı sağladı.
Zehra 3.000 TL katkı sağladı. Bu eşitsiz durumu Ali önemsemiyordu, seviyordu.
Zehra ise 10 yıl sonra Ali'yi sevmediğini "anladı."

Boşanma davası açıldı.
Daire paylaşılacaktı.
Dairenin değerinden Zehra'ya düğünde Ali'nin akrabalarının taktığı altınlar öncelikle katılma alacağo olarak düşürüldü.

Yani 50.000 TL'nin 10 yıllık süreçteki değeri hesaplandı. Bu meblağ evin değerinden düşürüldü.
Kalan değer artık 1/2 pay edilecekti.
ALi şu durumla karşılaştı:

Kendi akrabalarının taktığı altın, Zehra'nın olmuştu.
Zehra bu altınları dairenin peşinatına kullanmıştı. Oysa bu meblağ aslında anne-babasının 30 yıllık akrabalık hatrıydı ve Zehra'ya ait değildi.
Boşanma sırasında 10 yıl önceki 50.000 TL değerindeki altının şimdiki değeri hesaplanmaktaydı. Bu ise dairenin şimdiki değeri bakımından çok büyük meblağ idi.
Üstelik kendisi eve 8.000 TL vermiş, eşi 3.000 TL maaşını koymuştu.
Yani aslında daireyi Ali'nin maaşı almıştı.
Ali boşanma sonrasında daireden eline 1/2 kalmadığını gördü.

Medeni Kanun açıkça eşitsizlik düzeni tesis etmişti.
Düğünde erkek tarafı ne kadar çok altın takarsa, boşanma sırasında mağduriyeti de o kadar yüksektir.

Bu durum Medeni Kanun'un "eşitlik" ilkesi söylemiyle getirdiği "eşitsizlik düzeni"nden doğmaktadır.
Medeni kANUN, eşit olmayan kişileri evin bakımı, gideri bakımından eşitmiş gibi kabul etmekle eşitsizliği tesis etmektedir.
Medeni Kanun fakir kızla zengin erkeğin evlenmesini istemekte, zengin erkeğin sosyal sermayesini kadınla paylaşmasını sağlamakta, sonra kadının boşandığında "yoksul kaldığı"nı ileri sürerek kadına "yoksulluk nafakası" bağlamaktadır.
Fakir evlenen boşandığında da fakir kalmalıdır.
TMK, zengin erkeğin boşandığı takdirde fakirleşmesini sağlayan, fakir kadının ise boşandığında kocasından daha zengin olmasını gerçekleştiren bir evlilik düzeni getirmektedir.
Türkiye'de dindar-muhafazakâr camiada Medeni Kanun eleştirilerinde bulunan bir "yasa izleme kuruluşu" olmaması Türk milletinin gerçek bilgiye erişmesinin önünde engeldir.
Medeni Kanun "nikâh" kelimesi kullanmamakta "evlilik birliği" gibi tamamen ŞİRKET mantığı içeren bir kavrama aile nazarıyla bakmaktadır.

"Şirket"in "ortak"larının sermayeleri kadar birliğe katılmaları ancak hisselerinin 1/2 olması düzenlenmiştir.
Yeryüzünde böyle bir şirket yok.
3.000 TL maaşı olan kadın ile 8.000 maaş+kira geliri olan erkeğin evliliğini "nikâh" kavramı ile tanımlamayan Medeni Kanun, "evlilik birliği" kavramı kullanarak aileyi "şirket" yapmıştır.

Bu şirkette "ortaklar" birliğe getirdikleri gelir ne olursa olsun 1/2 hissedar yapılmıştır.
TMK, kocaya düğünde takılan altınları dahi kadına veren yolu açmıştır.

Medeni Kanun açıkça erkek aleyhine, onun fakirleştirilerek kadınla eşitlenmesi yoluyla bir EŞİTLİK tesis etmektedir.
Evlenecek koca adaylarının "mal ayrılığı rejimi" sözleşmesi (noterde) imzalamaları hak ve servet kayıplarını önlemek için tedbirdir.
Evlenecek koca adayları, ailelerinden bir mal iktisap edecekse resmi evlilik işlemi öncesinde bu işlemleri (tapu, nakit havale, şirket devri, vs.) gerçekleştirmelidir.
Evlenecek koca adayınınbir kira geliri varsa veya maaşı eşinin maaşından yüksekse karısı "fakir" demektir.

TMK, bu "fakir kızı" "zengin oğlan"ın malını devralacak şekilde düzenlenmiştir.

Bu nedenle koca adayı "mal ayrılığı sözleşmesi" yapmadıkça mağdur olmaktan kurtulamaz.
Kimse evlilik yoluyla zenginleştirilemez.

Angarya yasaktır.

Sözleşme özgürlüğü asıldır.

Kimse mülkiyet hakkından mahrum edilemez.
..........

Bu ilkeler Medeni KANUN ile aşılmaktadır.
Muhafazakâr-dindar yazarların Medeni Kanun'un erkeği evlilikle yoksul bırakan hükümlerini görmemiş olması aile konusunda bir model inşa etmeyi imkan dışı bırakıyor.
Bir kadın bir koca adayıyla evlilik şartlarını konuşmaya başladığında kendisine şu söylenmelidir:

1) Eşitlik istiyorsan maaşın da benimle eşit olmalı.
2) Evlilik birliği içinde eşit olmak istiyorsan sen maaşından ne kadar masrafa katarsan ben de maaşımdan o kadar katarım.
3) Babamdan kalan taşınmazın kira gelirine ortak olmak istiyorsan, senin de babandan kalan aynı değerde taşınmazın olmalı.
4) Düğünde benim akrabalarımın taktığı altınlar fıkha göre bana ve anne-babama aittir.
5) Boşandıktan sonra "yoksul kaldım süresiz nafaka öde" diyeceksen, evlenmeden önce de "yoksul" olduğun gerçeğini unutmamalısın.
6) Evlenmeden önce benden talep ettiğin mehir, boşandığın takdirde benden talep edeceğin yoksulluk nafakası adı altındaki meblağın peşin peşin ödenmesiydi.
7) Kadınlar kendilerinden zengin erkeklerle evlenmeyi talep ediyor ve bunu ispatlamaları için aşırı masraflı düğün törenleri istiyor.

Eğer böyle bir düğün istiyorsan, masraflarında da eşit olmalıyız.
8) Eğer eşit isek. İddian bu ise: Bir kadın evlenirken erkekten çiçek istiyorsa karşılığında çiçek vermelidir.
Fakirlik getiren zenginlik bulamaz.
Kıtlıkla gelen bolluk talep edemez.

Yasa, kıtlığa bolluk indiremez.
9) Gelinlik talep ediyorsun: 10.000 TL.
Bana damatlık alıyorsun: 3.000 TL.

Eşitlik bunun neresinde?
10) Eşitsek sana neden altın takmam gerekiyor. O halde mehir istiyorsun. Mehir almak eşitliği reddetmek demektir. Çelişkidesin.
Herkese hayırlı tefekkürler dilerim....
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with lütfi bergen

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!