Müftü Efendi bizim uzaktan akrabamız olur. Bana bir haber gönderdi: "Aman bir nutuk yazsın, trenin geldiği gün okuyacağım."
Bütün kent halkı Müftü Efendi'yle övünürdük.
İşte bu denli önemli kişi olan Müftü Efendi'nin, şehrimize ilk trenin gelişi günü yapılacak törende bir nutuk
Trenin ilk gelişi günü büyük tören yapıldı. Bütün şehir halkı istasyona yığıldı. Lokomotif geldi. Kurbanlar kesildi. Önce Vali bir nutuk söyledi, arkadan Müftü Efendi.
"Tren, garba açılan bir penceredir. Bu pencereden ziya girecek, yalnız ziya değil, başka şeyler de girecek. Medeniyet, tekerleklerin üstüne binerek bize kadar geldi.
Tekerlekler, raylar üzerinde kayacak. İşler eskisi gibi zor değil. Her seferi seni zengin edecek hemşeri! Kaç sefer olursa o kadar karlısın.
On dokuz yaşında, taşra lisesini yeni bitirmiş bir genç başka ne yazabilir; işte böyle şeyler.
Müftü Efendi'nin nutku, umulandan da çok alkışlandı. Öbür nutukların hiçbiri, Müftü'nün nutkunun etkisini yapmadı.
O günden sonra, nerede bir tören, bir toplantı olsa, Müftü Efendi'yi nutuk söylemeye çağırdılar.
Ziya adında bir akrabamız var, babası çok zengin. Bunlar İstanbul'dan bir gelin getirdiler. Görülmemiş, duyulmamış bir düğün yapıldı.
"Muhterem hemşerilerim! Yeni kurulan bu yuva, garba açılan bir penceredir."
Zaten İstanbul'dan kız aldığı için yayılan dedikodulardan sinirli olan damat Ziya'nın kaşı gözü oynamaya başladı. Ziya'nın elleri titriyordu. Müftü Efendi devam etti:
Sinirli, kızgın öksürüklerle nutuk kesiliyordu.
Damat Ziya elini arka cebine attı. Bir cinayet olabilirdi.
"Şu tünele bakınız! Bu delikten neler doğacak, neler! Nurlu istikbal bizimdir."
Yer yer yükselen mırıltıları, her zamanki gibi başarısının sesli gösterisi sanan Müftü Efendi, damat Ziya'ya dönerek şöyle dedi:
"İş, bir kere yol açılıncaya kadardır. Yol açıldı ya, herkes rahat rahat gidip gelecek.
Arkadaşları
Üç gün sonra da Ziya İstanbul'dan getirdiği güzel gelini geri gönderdi
Boşandılar...
Garba Açılan Pencere
A.Nesin