, 40 tweets, 7 min read
My Authors
Read all threads
Sevgili arkadaşlar, bir akşam Twitter'ı boş bırakıyorum ve ardından bizzat benim buradan paylaştığım, Babil dizisindeki bir sahne üzerine çok sayıda kimisi bilgi içeren kimisi ise bütünüyle hatalı mesaj ve yorumlar görüyorum. Bu kirliliği bir bilgeselle temizleyelim.
2- Konumuz dizi-belgesel farkı, senaryo oluşma biçimi, küresel servet dağılımı, savaşların çıkma nedenleri ve içinde yaşadığımız kapitalist sistemi gençlerin savunma güdüleri. Hepsine çok kısa bir şekilde değineceğiz; çünkü özellikle son konuların hepsi birer kitap konusu.
3- Anlaması zor olmasa gerek, bir dizi ile belgesel aynı şeyler değildir. Diziler hayatın gerçeklerinden kopamazlar ama onlarla birebir aynı da yaşamazlar. Babil bir dizi dolayısıyla bazı olaylar Türkiye'nin genel bilgi düzeyi de göz önünde tutularak basitleştirilip anlatılıyor.
4- Bu dizi aynı zamanda ticari bir yapım ki belgesellerin de bir kısmı bu statüdedir. Amaç topluma bir şeyler anlatmak ve eş zamanlı ticaret yapmaktır. Interstellar (Yıldızlar Arası) gibi veya Gladyatör filmleri gibi popüler fizik ve tarihin bir uzantısıdır.
5- Senaryo yazımını yazarlar (senaristler) üstlenir, teknik bir konuysa danışmanlar görüş bildirir ve yapımcı iş sahibi olarak ekleme çıkarmada bulunabilir. Son olarak çekilirken yönetmen ve oyuncular nihai halini verir. Herkesin amacı gerçeklerle kopmadan çarpıcı olmaktır.
6- Gelelim çok paylaşılıp üzerine konuşulan videoya. Oxfam 2017 yılı raporuna göre dünyanın en zengin 8 kişisi, dünyanın en fakir %50'sinin (3,6 milyar insan) servetiyle aynı büyüklükte net varlığa sahip. oxfam.org/en/press-relea…
7- Yani böyle bir veri hakikaten var ve güvenirliğine azdan değineceğiz. Bilgi sahibi olup itiraz edenler "dünyanın yarısına sahip" cümlesinden çıkan farklı anlama takılmış; ama söyledik ya bu bir belgesel veya akademik kitap değil; kurgusal dizi!
8- Dolayısıyla bu kısma takılmış olanlara eleştirdikleri yapımın ne olduğunu hatırlamalarını isterdim. Tabi ünlü biri olmasam da belirli düzey sahip olduğum tanınırlıkla, zaten videoyu da paylaşmış kişi olarak bu konulardan bihaber olmadığını görüp ölçülü olmaları beklerdim.
9- Bu faslı şimdilik kapatıyorum ve servet adaletsizliğine geçiyorum. Oxfam raporunun en güncel halinde ise 26 kişinin en fakir %50'lik servete sahip olduğu ifade ediliyor. Bu verilere ne derece güvenebiliriz? theguardian.com/business/2019/…
10- En zengin kesimin servetinin önemli bir kesimi sahip oldukları hisse senedine dayanıyor. Nakit para haliyle çok yok ve finansal diğer yatırımları da şahıs oldukları için kamuya açık değil. Emlak ise düşünülene göre çok az paya sahip. Haliyle 10 milyar dolarlık malikane yok.
11- Yani bu kişiler çok pahalı malikanelere de sahip olsalar sonuçlar pek etkilenmiyor. Çok varlıklı oldukları için borçları da olmuyor; yatırım için kullandıkları borçlar şahsa değil, şirketlerine ait yani sahip oldukları şirketlerin değeri büyük ölçüde toplam serveti yansıtıyor
12- Bu servetlerin bir kısmının saklaması vergi cennetleri olarak ifade edilen ülkelerde. Paralarını fonlarda da tutuyorlar. Bu kısımların etkisi büyük olabilir; ancak bunlar varlık düşürücü değil, varlık artırıcı kısımlar. Yani belki 8 değil de 7 kişinin serveti bile yetiyordur.
13- Gelelim en fakir %50'ye. Buradaki serveti hesaplamak elbette belirli tahminlere dayanıyor ve varsayımlar önemli. Hata payı var ama düşük. Birçoğu Afrika ve Hindistan gibi en fakir yerlerde yaşıyor. Finansal servet birikimleri çok düşük ve bu banka kayıtlarından görülebiliyor.
14- Buna ek olarak konut sahipliği ve değeri bu grupta çok önemli. Ancak bu gibi ülkelerde en gelişmiş şehir ile köylerin kabaca ortalamasını aldığınızda konut değerleri çok düşük. Mesela Türkiye'de bu rakam konut başına 30 bin dolar (tahmini) olabilir.
15- Üstelik bu %50'nin içinde yalıda yaşayan yok, kirada olma durumları ise az. Yastık altında servetleri olabilir; bunu ölçmek zor. Ancak servetlerin şahsi değil, aileye ait olduğunu unutmamak gerek. Misal 30 bin dolarlık ev 5 kişilik ailede kişi başı 6 bin dolarlık servet demek
16- Zenginlerin hisseler vasıtasıyla sahip olduğu servetin gücü piyasa fiyatıyla belirlenir. Hisseleri tek tek satarsanız, fiyatlar düşeceği için servetler küçülür. Yani servetler hisse ise gerçek değil önemli olan nakit diyenler biraz haklı ama hesapları çok eksik.
17- Çünkü dev şirketlerin değeri o kadar yüksek ki kontrol gücü elde etmek için bazen (çoğu zaman) %5 gibi düşük oranda hisseler de etkili olabiliyor. Bill Gates Microsoft'un %50'sine sahip değildi. Bu kontrol gücü bu hisselerin ederini çok artırıyor. Bunu da unutmamak gerek.
18- Özetle dünyadaki servet adaletsizliği had safhada. Üstelik özellikle Asya'nın son 40 yılda (Çin ) gibi imalat üssü olmasına rağmen. Neden böyle? çünkü bu ülkelerde de servet adaletsizliği çok. Hindistan ve Çin'de veya Rusya'da da ultra zenginler var.
19- Bir de servet adaletsizliğinin zenginler arasında da olduğunu vurgulamak gerek. Misal artık en zengin %10 yerine %1 bazen %0,1 bazen de %0,01 bile çok anlamlı oluyor. Çünkü servet gittikçe çok az sayıdaki insanın elinde toplanıyor. Ancak güncel kullanım %1 ile %99 ayrımıdır.
20- ABD'deki servetin en zenginlerde toplanma düzeyi 1913 yılı öncesi kadar kötü durumda olduğunu belirtelim. Bu görsel bu ülkede en zengin %0,1'in fakir %90 kadar varlığa sahip olduğunu gösteriyor. Yani yaklaşık 330 bin ABD'li 300 milyon ABD'linin servetiyle aynı varlığa sahip.
21- Türkiye'de veri bu kadar geçmişe gitmese de ciddi bozulma var; zaten içinde yaşadığımız kriz bu makası artırıyor. Bir tarafta işsizlik diğer tarafta milyarlarca dolar ederinde döviz cinsi banka hesapları. Sanıyorum bu kısım yeterli, gelelim savaşlar neden çıkar kısmına.
22- Savaş kararlarını saldıran ülkelerin egemenleri alır. Yani ABD'lilerin Irak savaşına ilişkin doğrudan bir yetkisi yok. Egemenlerin hem politikaya hem de medyaya etkisi ile onların doğrultusunda bu kararlar alınıyor. İnsanlara ise milli çıkar diye propaganda ediliyor.
23- Mesela İngiliz İmparatorluğu'nun sömürge gücünden en çok nemalanan haliyle bu şekilde ticaret yapan varlıklı kesim. Tabi savaşta ölenler ise çoğunlukla bunun tam tersi. Ama size aktarılan milli çıkarlar. Ülkemizde de 'beka' söylemiyle bu tip propagandalara rastlayabiliyoruz.
24- Yaşanan savaşların da neredeyse tamamı da bir tarafın diğer tarafın varlıklarına sahip olmak istemesi. Yani Osmanlı Avrupa'ya sultanların egosundan öte, oradaki zenginlikler için gitti. Haliyle Avrupalılar da bu tarafın zenginliklerine göz dikmişlerdi.
25- Tabi iki güçten biri illa ki emperyal olmak zorunda değil. Örnek Saddam dönemi Irak'ı Kuveyt ve İran'ı petrol için işgal etmeye çalıştı. Bazense iki taraf da emperyal olur; örnek 1. ve 2. dünya savaşları. Ya fakirlerin mücadelesi?
26- Öncelikle çok sayıda iç savaşı ve ihtilali vurgulamak gerek. Ama çok daha kolayı antiemperyalist savaşlar. Misal bizim Kurtuluş Savaşımız. Sizin doğal kaynaklarınızı ve emek gücünüzü sömürmeye geliyorlar ve siz buna karşı müdafaa yapıyorsunuz. Elbette istisnalar da var.
27- Misal Rusya'nın Osetsya işgali oradaki doğal kaynaklar ve emek olmayabilir. Fakat Rusya'nın eski SSCB topraklarını doğal güvenlik hattı olarak seçmesi; olası Batı baskısına karşı bir erken uyarı alarmı gibi. Yani en nihayetinde Batı'nın iktisadi veya askeri kuşatmasının
28- önceden bertaraf edilme çabası. Haliyle bunun da temelinde ekonomik nedenler var, fakat diğerleri kadar belirgin değil. Tabi diğer faktörler de önemli ancak temelde Rusya'nın kendisini koruma yani kendi doğal ve insan kaynaklarını koruma güdüsü var.
29- Bu konuda son olarak illa ateşli silahlarla yapılan savaş değil, aynı zamanda bir emek mücadelesinin de olduğu göz önünde tutulmalı. Yani işveren ve işçi arasındaki toplu sözleşme veya sizin zam pazarlığınız da fiili savaş olmayan bir mücadele.
30- Bu kısımla ilgili dikkat edilmesi gereken şu; egemenler (öyle maskeli birkaç kişiden bahsetmiyorum) çıkarlarını açıkça değil, örtülü bir şekilde kamuoyu ve siyasetçileri etkileyerek ortaya koyarlar. Dini veya milli birçok neden bunun üstünü örtme amaçlıdır.
31- gelelim son konuya ki bu benim en üzüldüğüm kısım. Türkiye'de kapitalist düşünsel hegemonya çok güçlü. Haliyle birçok genç örneğin Microsoft, Google ve Amazon gibi firmaları çağı insanlar lehine değiştiren kurular olarak görüyorlar. Misal Google olmasaydı, ne yapardık gibi.
32- Patent haklarının inovasyon itici gücü vurgulanır ama size teknolojiyi yavaş ve pahalı getirilmesi kısmı göz ardı edilir. Bu şirketleri değerli yapanların Ar-Ge olduğu sanılır ama şirketler lehine patent haklarının oluşturduğu tekeller göz ardı edilir.
33- Neden yeni bir Google, Apple, amazon, Microsoft ve Facebook'un çıkmadığı pek sorgulanmaz. Oluşturulan tekel yapılar hukuka ya uygundur ya da bir şekilde uydurulur. Halbuki söz konusu hukuk doğa kanunu değildir, kanunları yapanların tercihleri doğrultusunda belirlenir.
34- Binlerce kişinin ölümüne sebep olanhastalıkların çaresi zaten bulundu ama bedelleri çok yüksek. Gerekçesi Ar-Ge'ye harcanan paralar. Peki devletten alınan Ar-Ge teşviklerinin payı nedir? Bunlar konuşulmaz. Sermayenin neden siyaset ve medya üstünde etkin olduğunu görmek gerek.
35- Bu konu çok detay gerektiriyor ve birkaç tvitle aktarmak zor. Bu nedenle bu kısımda kesiyorum fakat dünyayı değiştirdiğini düşündüğünüz birçok şirket masum değil ve suçları örneğin çocuk işçi çalıştırmak vb. gibi bilinen gerekçelerden çok daha öte. Ama kabullenmişiz.
36- Benim de üzüldüğüm nokta bu kabul ve ötesi Türkiye'de gençlik arasında bunun çok yaygın olması. Batı'da gençler bir ölçüde uyandılar ve bir derece bu ezberleri sorguluyorlar. tabi sonuç alınan bir ülke yok sayılır, fakat Türkiye bu konulardan çok uzakta.
37- Bunun olası nedenlerinden biri tüm kötü gidişatın Erdoğan üzerinden gerekçelendirilmesi. Erdoğan'ın bir neden kadar aslında bir sonuç olduğunu da göz önünde tutmak lazım. Haliyle Erdoğan görevini kaybettiğinde birçok şeyin düzelemeyeceğini de.
38- Ben de bu konuda hassasiyet yaratmaya çalışıyorum. Türkiye'nin kendine özel nedenleri olsa da dünyanın bir uzantısı olduğunu unutmamak gerek. 'Başka bir alternatif yok' şeklindeki çok güçlü kapitalist söylemin hatalı olduğunu görmeliyiz.
39- Sosyalizm iyidir kötüdür konusu değil; varlığının kapitalizmi daha insancıl yaptığını bilmek şart. Misal ABD'de gelir vergisinin en üst dilimin bir dönem %91 olduğunu ve uzunca süre %70'te kaldığını biliyor muydunuz? Neden? Sosyalizm korkusu ile sosyal devlete izin verilmesi.
40- Kısa kısa gelen eleştiri ve yorumları cevaplamış oldum. Sizlere düşen bu bilgiseli paylaşmak ve gerekiyorsa bilgi kirliliğine neden olan kişilere ulaştırmak. Belki o zaman son 24 saatte yaptıkları birçok sığ yorumu yeniden gözden geçirirler. Benden bu kadar, herkese sevgiler.
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Dr. M. Murat Kubilay

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!