Bir erkeğin hayattaki en büyük önceliği kadın değildir. Erdemleridir.
Kadınlar her zaman kendilerine "çok güzelsin", "senden vazgeçemem" denilmesini ister.
Erkeğin değeri, kadının egosunun tatmininden gelmemektedir. Erdemli ve namuslu erkek en değerli erkektir.
Hz Yusuf'u hatırla.
Kur'an'da erkekler (Ricâlun) erdemleri ile övülmüştür:
"Ne ticaretin, ne de alışverişin kendilerini Allah’ı zikretmekten asla alıkoymadığı öyle adamlar vardır" (24: 37).
"Eşitiz" diyen kadın, masrafları erkeğe yüklemekteyse o kadından uzaklaşın.
Kadının beyanına bakın: "Eşitiz" diyorsa eşitliğini ispat etmesini isteyin. Bu durumda erkekten çiçek, altın istememesi gerektiğini kendisine söyleyin.
Kadın: "Bedenim benimdir, özel yaşamıma kocamı dahil etmem" diyorsa, ona "evliliği şirket olarak görüyorsun. Madem özel hayatlarımız olacak niçin seninle evlenmeliyim?" diye cevap verin.
Söyleminde ciddiyse ve tutarlılığını koruyacaksa bu sözleşmeyi imzalar.
Kadın mal ayrılığı rejimi sözleşmesi imzalamayacağını ikrar ederse ona "sen aslında eşitlik falan istemiyorsun" deyin.
Erkek, evlenmekle servet transferi yükümlüsü kılınamaz.
Erkeğin kendisinden düşük gelir grubundan bir kadınla evlenirken "eşitiz" söylemine muhataplığı görünce o ilişkiyi kesmesi gerekir.
Tam aksine geldiği düşük gelir grubuna geri döner.
Erkek kendini kadının "sınıf atlama taşı"na dönüştürmemelidir.
"Eşitiz" diyen kadınlara "o halde evliliğin tüm masraflarına eşit olarak katılacaksın ve mal ayrılığı rejimi sözleşmesi yapacaksın" demelisiniz.
Namuslu yaşayın. Erkek için büyük erdem namustur.
Namus, aynı zamanda erkeğin gücüdür.
Karı-koca arasına giren erkek de belaya düşmektedir.
Beladan kaçın.
Bir erkek bu olguyu dikkatle tefekkür etmelidir.
Ölünce servetiniz miras kalacaktır. Yaşarken bunu dikkate alın.
Kadını etkilemeye çalışmayın.
Erkek, alp-yiğittir. Onun kavgası ulvî olmalıdır.
Kadına (güzelliğe) tapmayın; erdeme boyun kıran kadında vüdd arayın.
Erkek, bilgeliği hedeflemeli, namusunu korumalı, erdemi ufku bilmelidir.
Böylece gerçekten eşitliğe inanıp inanmadığı ortaya çıkacaktır.
Asıl değer, erdemliliktir.
Kocasının mali zayıflığında onu terk etmeyecek kadın erdemlidir.
Kürtaj, şiddettir.
Zira kadın "eşit" ise, kocasının özel hayatını, gelirini sorgulayamaz.
Feminizmle mücadele çok kolaydır.
Kadınların peşinden gitmeyin. Erdemin peşinden gidin.
Oğuz Kağan, annesine "benim gibi inanmazsan senin sütünü emmem" demiş ve kadını daha üç günlük bebek olduğu halde dize getirmiştir.
Ardından babası onu ikinci bir kadınla evlendirmiştir. Oğuz Kağan o kadına da erdemli yaşamakta kendisine yardım etmesini teklif etmiştir. Bu kadın erdemi reddetmiştir.
Üçüncü bir kadınla evlenmeyi diledi. Bu kadına "erdemle yaşamak konusunda bana eşlik eder misin?" dedi.
Kadın onayladı.
İyi erkekler iyi kadınlara lâyıktır.
Ona "bu nasıl eşitlik" demelisiniz?
Bu anlamda Yargıtay içtihatları "eşitlik" teorisi ve "insan hakları" teorisi karşısında tutarsızdır.
Bu talep insan haklarının kadına pozitif ayrımcılıkla ihlali anlamındadır.
Bu durumda erkek tarafı altın-takıyı düğünde takmamalı, damadın anne-babasına vermelidir. Çünkü bu ikisi senelerce akrabalarına altın takmıştır. Düğünde gelen altın bu anne-babanın hakkıdır.
Boşanma davası derdest olan Şehide düşen mali haklar onun annesine-babasına verilmelidir.
Boşanma davaları çok uzun sürmektedir.
Boşanma kararı hemen verilmeli, boşanmanın feri talepleri ayrıca görülmeli.
Boşanma davaları özellikle kadın hamile değilse 3 ay içinde karara çıkmalıdır.
"Birbiriyle evlenme yasağı olmayan kadın ve erkeğin nikâh akdiyle tesis ettiği birlik."
Aile Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı'ndan ayrılmalıdır.
Bu eğitimle 1) Mal ayrılığı rejimi, 2) Edinilmiş mala katılma rejimi, 3) Evliliğin taraflara getirdiği hak ve borçlar, 4) Boşanma halinde tarafların karşılaşacağı neticeler öğretilmelidir.
Bu husus erkeğin mağduriyetinin en büyük kaynağıdır ve İstanbul Sözleşmesi ile ilişkili bir konu değildir.