My Authors
Read all threads
1. Derindunyacılarla Soru Cevap Potborisi
ÇOK KATMALI SİYASET ŞABLONU
Ahmet YOZGAT
#DevletimizinYanındayız
#Amin
#ahmetyozgat
#millihesaplarburada
#millihesaplaryanyana
#millihesaplaryanyanabiz
2. Bugün, 11 #haziran 2020 #Perşembe… Her zaman olduğu gibi Günahsız ve Başarılı bir gün dileğimizle Türk Milletinin sevgili evlatlarını selamlayarak başlayalım.
#DevletimizinYanındayız
#Amin
#ahmetyozgat
#millihesaplarburada
#millihesaplaryanyana
#millihesaplaryanyanabiz
3. Bugün; potporiye, isminin saklı kalmasını isteyen Tokatlı bir kardeşimizden gelen mesajla başlayalım. Mesaj, soru değil; tespit; “Derindunya’nın Çok Katmalı Siyaset Şablonu” ile ilgili bir açıklama… Mesajında diyor ki Sevgili kardeşimiz…
4. “Sevgili Ahmet abi! Son twit dizinizi okudum. Orada sözünü ettiğiniz anlaşılma zorluğu karşısında; ben de –naçizane- zorluk çeken arkadaşlara, katmanlar hakkında, birkaç kelam etmek isterim…
5. “Derindunya Okumaları”na yeni başlayan arkadaşlarımıza, Full Bright kafasından uzaklaşıp çok katmanlı düşünmeye çalışmalarını tavsiye ederim. Ve özellikle ünlü Matematikçi John Nash’in Oyun Teorisi'ni öğrenmeleri çok faydalı olacaktır.
6. Çünkü “Çok Boyutlu Dünya Oyunu” düzleminde, birçok taşeron oyuncular var: Siyasetin ilk katmanında; çeşitli ittifaklar halinde, Ulusalcılar ve Küreselciler var. Bir üst katmanda; yine çeşitli ittifaklarda, Yüzyılcılar ve Binyılcılar…
7. Daha bir üst katmanda, Agarta Şambala veya Hanifler Saabiler… Daha bir üst katmanda, Hakk ve Batıl yer almakta. Belki daha sonrası ve öncesi de vardır. Benim kıt aklım; şu ana, kadar bu kadarını çözümleyebilmekte.
8. Çok Katmanlı Dünya Siyasetinde; herkes ve her şey, birbirinin içine girmiş ve girift gözüküyor. Ve her oyuncu, düzlemde kendi menfaatine göre adımlar atıyor…
9. Okuyucular zihinlerine; böylesi bir sistematik düşünce çatısı kurabilirlerse bir üst katmanda kurulan ittifaklar ve itilafları daha kolay anlayabilirler kanaatindeyim. Daha kısaca anlatmak gerekirse; her olayda Stratejik, Taktiksel ve Operasyonel katmanlar var.
10. Çok Boyutlu Dünyada; en tepede asıl hedef: Şeytan hedefi... Onun aşağısında; ona göre Stratejiler, onun aşağısında ona uygun ve çok miktarda Taktikler, onun da aşağısında milyonlarca ona uygun Operasyon hayata geçirilmekte.
11. Bu atraksiyonların hepsinin de uygulayıcıları farklı farklı... Bizden tarafta ise yani Hanif Muhammedi'ler; halka halka, dalga dalga ilerliyoruz.
12. Teşbih etmek gerekirse suya atılan bir taş gibi: Önce bir nokta, sonra halkalar, sonra dalgalar ve sonra tsunamiler... Yine de en doğrusunu Allah Azze ve Celle bilir.”
13. Sevgili kardeşimiz, güzel bir merdiven kurmuş. Aşağı yukarı, bizim anlatmak istediğimiz de buydu. Ancak bir hususa itiraz etmek istiyoruz, yazarın affına sığınarak...
14. Metin içinde geçen “Daha bir üst katmanda Agarta Şamballa veya Hanifler Saabiler…” ifadesinde geçen Agartha ve Şamballa, bizim kavramlarımız değil. Ama Hanifler ve Saabiler de konuşma ve yazmalarımız da kullandığımız birbirine zıt iki kavram katmanı…
15. Lakin bu ifadeler de bize ait değil. Kur’ani iki kavram: Hanifler ve Sabiler...

“Hanif” kavramının, Hazreti İbrahim için kullanıldığını biliyorsunuz. Ve O’na inananlara da Hanifler dendiği, Hazreti Peygamberin hayatı içerisinde geçmekte.
16. Yani Sevgili Peygamberimize, henüz Nübüvvet gelmeden önce, Cahiliye Bölgesinde, Müşriklerin dışında bir de Hanifler olarak adlandırılan inanç grubu vardı. Peygamberimiz de bu çerçeve içerisindeydi. Zamanın Hanifleri, “Ahad” olan Birtek Allah'a inanıyor; putlara tapmıyorlardı.
17. Gün içinde, isteğe balı olarak namaz kıldıkları da biliniyor. Fakat Haniflerin temel özelliği, Ahad olan Allah'a inanıyor olmalarıydı sadece.
18. Onun dışında, namaz dahil bir farzları görünmüyor. “Kıldıkları, iki rekat namaz...” için diyebileceğimiz de Hz. İbrahim'den kalma bir Sünnetti belki de...
19. Cahiliye Devri Hanifleri, Hazreti Muhammed'e ilk vahiy geldikten sonra yani 610 Yılından itibaren, “Muhammedi” oldular. Velakin ilerleyen zaman içerisinde Muhammed'i kaldıkları söylenemez. Muhammedi kalmamanın adına fakir, Saabileşmek diyoruz.
20. Hicaz Ümmetinin, Sabileşmesi; Peygamberin, Ahitete irtihalinden sonra Yemen, İran-Babil, Filistin ve Mısır’ın ele geçirilmesinden sonra başladı.

Müslüman tarifine rağmen; inanç ve iman da bozulma diyebileceğimiz bir süreç Saabileşme.
1. Bu cümleyi, şu şekilde de yazabiliriz: Musevi tarifine rağmen; inanç ve iman da bozulma diyebileceğimiz bir süreç Saabileşme. İsevi tarifine rağmen; inanç ve iman da bozulma diyebileceğimiz bir süreç Saabileşme... Yani sadece Müslümanlığa has bir fermantasyon değil.
22. O halde, “Sabilik nedir?” diye soralım. Dendiği gibi Saabi kavramı da Haniflik gibi Kur'ani... Şayet; yanlış hatırlamıyorsak, Kutsal Kitap’ta üç yerde geçmekte…
23. Tabii ki tek başına kullanılmış değil. İslam'ın karşısında olanları tarif için “Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiler” şeklinde kullanıldığını görüyoruz.
24. Yine benzeri şekilde bir kullanım daha var Mecusilik... bu hususta da Kur'an, yine “Yahudilik, Hristiyanlık ve Mecusilik” olarak altını çiziyor Müslümanlık karşısındaki cephenin.
25. Kur'an'a ilk muhatap olan, zamanın Arap Toplumu, Mecusiliğin biliyor. İran'a hakim olan Sasanilerin, Ateş Merkezli Dini… Batılılarsa; Mecusiliği, “Astralyan” olarak çeviriyorlar kendi dillerine. Astralyanizmin, “Yıldız Kültü” olduğunu söyleyelim.
26. Ama ilk Müslüman Hicaz Toplumunun, Saabiliği ilk kez duydukları söylenmekte. İlerleyen zaman içerisinde; Müslüman araştırmacılar, Saabilerin kimler olduğunu anlamak istedikleri anlaşılıyor. Bu anlamda; Harran'da yerleşik bir küçük topluluk çıkıyor karşılarına.
27. Fakat bunlar, kendilerine “Harraniler” diyor. Bunun gibi Basra civarında, kendilerine “Sabiler” diyen bir grubun varlığı da vaki.
28. Sözü edilen bu iki grubun; Kur'an'da geçen Saabiler olma ihtimali var belki ama Kur'an'ın hedeflediği, Saabiliğin, daha büyük ve geniş bir alana yayıldığı kanaatindeyiz. Yani bu Saabiler, “Yahudi ve Hristiyanlar”la aynı ölçekte ve yan yana anılmaları mümkün görünmüyor.
29. Sözü edilen bu iki grubun; Kur'an'da geçen Saabiler olma ihtimali var belki ama Kur'an'ın hedeflediği, Saabiliğin, daha büyük ve geniş bir alana yayıldığı kanaatindeyiz. Yani bu Sabiler, “Yahudi ve Hristiyanlar”la aynı ölçekte ve yan yana anılmaları mümkün görünmüyor.
30. Daha önce yaptığımız, “3 Tanrı Merkezi” etiketli videomuzu hatırlıyor olmalısınız. Orada, “İnanılan Tanrı” sayısından hareketle “2 Tanrıcılık”ın Merkezinin İran, “3 Tanrıcılık” Merkezinin Mısır, “Çoktanrıcılık” merkezinin de Hindistan olduğunu söylemiştik.
31. İran'a, Babil dediğimizi de biliyorsunuz… İran'a ait bir inanç olarak “Mecusilik”in adı, yukarıda geçti ve onu, bir de “Astralyanizm” şeklinde tarifledik yani “Yıldız Kültü” yani “Gezegenci 12 Tanrıcılık” bir diğer adıyla “Heteroteizm” yani gök cisimlerine inanma işi...
32. Bu manada; Mısır da aynı kategoride değerlendirilebilir mi? Çünkü neticede, orada da bir Güneş Kültü var. Evet, Mısır Halkının İnancını da bir nevi, Astralyanizm olarak tarif edilebiliriz.
33. Lakin Kur'an'daki, Saabiliğin bunun da dışında bir inanç sistemi olduğu kanaatindeyiz. Bu anlamda; Üç Merkez den ikisi olan Babil ve Mısır'ın dışında kalan, Üçüncü Merkez olarak Hindistan kökenli Kültün, Saabilik olma ihtimali yüksek geliyor bize.
34. Bu Kültün Mısır ve Babil'den farkı; Tanrı anlayışının, Gökyüzüyle değil, bizzat insanın kendisiyle ilgili olması… Yani “İnsantanrıcılık.” Yani paradigma, “Tanrı’nın insan, İnsanın Tanrılaşması” olarak karşımıza çıkmakta Sabilik de. Hindistan ve periferisinde…
35. Cihan ve Zamanşümul bir kitap olarak, Kur'an-ı Kerim’den yola çıkarak diyebiliriz ki sözü geçen Yıldız ve Güneş Kültü, günümüzde ciddi bir anlam ifade etmiyor. Lakin Hindistan’a has, “İnsantanrı Kültü” zamanımızın en büyük meselesi olmuş durumda.
36. Zira bu Kült, aynı zamanda, “Sızıntı” özellikler taşıyarak; tüm Dinleri boza boza gelmiş durumda.

Bu itibarla “Haniflik ve Saabilik” etiketi ile yaptığımız video çalışmamıza bakılabilir.
37. Batı Terminolojisindeki karşılığı “Gnostizm” olarak geçmekte olan Saabilik; Batı kaynaklarına, 1600 yılında girdiği söylenmekte. Kendilerine, “Saint-John’un” yani “Yahya'nın Hıristiyanları” diyen bir mezhebin bağlıları, Fırat kıyılarında tespit edildiler.
38. Bunlar, “Mandenler” ve “Nasuria”lılar olarak da biliniyordu. Yunanca da “Mandai” kelimesinin, “Hikmet ve İrfan” anlamına geldiğini de söyleyerek devam edelim.
39. Bazı Batılı araştırmacılar; Saabiliğin, Hıristiyanlık öncesi dönemde, Ürdün dolaylarında yaşayan “Mistik Yahudiler” arasından doğmuş olabileceğini de söylüyorlar. Yani bir Yahudi bağlantısı var.
40. Saabi ya da Mandenler; Peygamber olarak kendilerine, St. John ya da Yahya'yı seçmiş görünüyor olmalarına rağmen; bu inançta, bir Peygamberlik unsurunun olmadığı biliniyor.
41. Çünkü Saabilik geleneğinde, inançlarının herhangi bir kişi tarafından kurulduğuna dair bir inanış görülmüyor. Adamların iddiaları büyük! Dediklerine göre; esasında dinlerinin “Yüce Işık Tanrısı” tarafından insana verilen ilk din olduğuna inanıyorlar.
42. Gerçi zaman içerisinde; oluşan, bu inancı, insanlara öğretmekle görevli “Muallimler/Aydınlatıcılar Dizisi”nin, bir nevi Peygamberler olduğu hususu da Saabi inanç unsurlarından biri olarak karşımıza çıkıyor gibi de...
43. Söz konusu Aydınlatıcıların Tanrısal özellikler taşıdığı gibi bir durum da söz konusu. Ancak bu Muallimlerinin, vahiy aldığı hususunda bir bilgi yok. Lakin öğretiye katkıları; Vahiy kadar da kutsal ve kıymetli sanki…
44. Bu inancın, Yahudi bağlantısı gibi Hristiyani bir ilintisi de var. Sabiliğin; Yuhannacı bir Hıristiyan mezhebi olduğu da iddialar arasında.
45. Bu anlamda; Tapınakçıların, “St. John’un İncili”ni tercih ettikleri hususu; Tapınakçıları ve Saabileri, bir düzlemde birleştiriyor gibi görünüyor. St. John’un, ynı zamanda Yuhanna olduğunu da söyleyelim.
46. Ve bu Yuhanna’nın İncili’nin, Gnostik özelliği sebebiyle, diğer İncillerden ayrıştığını biliyorsunuz.
47. Hülasa… Sözü şuraya getirmek istiyoruz... Malum; Derindünyanın Siyasi katman kavramlarından ikisi; Binyılcılık ve Yüzyılcılık olarak geçmekte.
48. Sızıntı Binyılcıların temelini teşkil eden, Tapınakçıların inancının Saabilik’le örtüştüğü ve Kur'an'ın sözünü ettiği, Saabiliğin bir dinden çok, “İnançsal Sızıntı” olduğunu söylüyoruz ya…
49. Yani insanın, Tanrılarına inanan bir Sızıntı... Bu Sızıntının; Batı Dinlerinde yani “Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık”ta, Mistisizm olarak algılandığının altını bir kez daha çizelim. Bunun dışında; Doğu Dinlerinde ise durum oldukça vahim.
50. Çünkü söz konusu Uzakdoğu Dinleri, yekpare Saabilik olarak karşımıza çıkmakta.
51. Burada duralım ve lafı, en başa götürelim; Hindistan'da görülen durum ve onun devamı olarak, diğer Uzakdoğu Dinlerindeki insanın bizatihi kendisinin, Tanrı olduğuna vurgu yapan ve Nirvana olarak adlandırılan Batıni Doktrinler, Sabiliğin özünü teşkil etmekte.
52. Ve bu öz; kendini, “Ana Din” yerine koyup bu anlayışa göre; sıradan insanlar için indirilen Batılı “Alt/yavru Dinler” de Sızıntı olarak var etmekte kendini. Deyip konuyu kapatalım…
53. Bize ulaşan mesajda; “Haniflik ve Sabilik”le eşleştirilen “Agartha ve Şamballa”ya gelince... Bu konuyla ilgili olarak bir video çalışmamız olacaktı. Konu orada alternatifli şekilde ve uzun uzun anlatıldı. Burada da kısaca tarif etmek gerekirse...
54. Tufan öncesine dair, Batı Efsanelerinden birinin, “Atlantis ve Mu” olduğunu biliyorsunuz.
55. Tarihin arkasında; Eski Dünyanın, Teknolojik zirveye ulaştığı bir dönemde; “İki Kutup” olarak şekillendiği söylenen Atlantik Okyanusunda yer alan “Atlantis” ve Hint Okyanusu'nda olduğu söylenen “Mu” kıtaları üzerinde kurulu medeniyetler arasındaki rekabet; ............
56. sonun da vardı, dehşetengiz bir Kıyamet Savaşına dayandı. Dendiğine göre; bu savaş, her İki Kutbu da çökertti. Ancak bunun böyle olacağını bilen, iki Medeniyetin Elitleri, daha önceden, Kıyamet durumunda saklanacakları yeraltı sığınakları hatta şehirleri yapmışlardı.
57. Bunlardan birisi ya da Efsane'nin dediğine göre; “İyilerin Yeraltı Şehri Agartha; diğeri de “Kötülerin Şamballası” olarak adlandırılmaktaydı.
58. O zamanki GelişkinDünyayı sonlandıran, büyük ihtimalle “Nükleik Savaş”ın sonunda, Seçilmişler/Elitler, yeraltına çekildiler. Ve dünya yüzeyi, savaşın sonunda yayılan Radyasyonla yaşanamaz hale geldi.
59. Rivayete göre; binlerce yıl sonra, normale dönen ve yeniden yaşam alanı haline gelen Dünyada, yavaş yavaş günümüzün insanlığı şekillendi. Lakin yeraltındakiler yani Agartalı ve Şamballalır; sürekli irtibat halindeydiler üstteki yaşam ile…
60. Günümüz Batı Medeniyetinin, 2. Dünya Savaşı sonunda yani 1945’te Nükleer silaha ulaşması ve patlatmasından sonra yer altındakilerin, yer üstüne ilgisi daha da arttı.
61. Ve günümüzdeki bloklaşmalar/kutuplaşmalarla bir Nükleer savaşa doğru gidiş ve bu savaşın, önlenmesini isteyenler ve körükleyenler anlamında bir yeraltı dünyası hala mevcut.
62. İddia edildiğine göre; dünyanın, Nükleere sahip ülkelerinin yöneticileri de Agartha ve Şamballa ile kurulan irtibatın bir parçası durumunda. Hatta “Alt Dünyalar”dan ithal olanlar da var. Hikaye bu!
63. Bilindiği gibi günümüzde de bir Nükleer savaş durumunda, yok olmaktan kurtulmak isteyen bir kısım “Seçilmiş”in, yer altında, kendilerine sığınak yaptıkları biliniyor. Bunun en meşhurunun da Amerika'daki “Denver Yeraltı Sığınağı olduğu iddiası yaygın.
64. Virüs saldırısı ile Binyılcı Küreselistler ve Yüzyılcı Emperyalistler arasındaki çarpışmanın, varıp dayandığı noktada…
65. Yüzyılcı Hanedanların, Binyılcı Sızıntıcılar karşısında, galebe çalması üzerine; bu anlayışın Elitlerinin, önemli bir kısmının, (Medeniyet Şifrelerini alıp) kayboldukları haberleri alınmakta. Bunların; Denver ve benzeri yeraltı sığınaklarına çekildiği iddiası da söylenmekte…
70. Bunun gibi Atlantis ve Mu yıllarında da benzeri bir yer altına çekilme yaşanmış denmekte ya...

Tamam da… Söz konusu, “Atlantis-Mu Savaşı”nın sonunda husule gelen, muhtemelen “Su Tufanı” yer altında böyle bir yaşama, izin verecek gibi görünmüyor kanaatimizce.
71. Zira Tufan tariflerinde; gökyüzünden indiği kadar, yeryüzünden fışkıran sulardan da söz ediliyor. Ve böylece, tüm dünyanın yüzeyini dolduran bir “Total Okyanus” ortaya çıkmış görünüyor... Bu okyanusun derinliğini mi soruyorsunuz?
72. Mesela; “Everest Tepesi” kadar yani 8888 Metre; Allahualem. O halde soralım: Bir yıla yakın bir süre, yeryüzünü işgal ettiği rivayet edilen Tufan'ın bitiminde, mevcut suyun ne olduğu sorusuna verilen cevap ise “Yeraltına Çekildi”ği şeklinde.
73. Böyle bir çekilme durumunda, Yeraltında, ne Şamballa ne de Agartha bırakmayacağı gerçek. Deyip konuyu kapatalım.
75. Derindunyanın velut Yazarlarından Sevgili Deniz İnan, yazdığı mektubunda, bir çeşitleme yaparak diyor ki: “Ahmet abi... İlk önce... Size, üç yıl önce bugün, Kanlı Terör örgütünün saldırısında şehit olan Aybüke öğretmenden bahsetmek istiyorum.
76. Sosyal Medya hesabından "öğretmen oldum ben!" diyerek; sevincini, herkes ilan eden Aybüke Öğretmen, 9 Haziran 2017 Tarihinde şehit oldu. Cenab-ı Allah’tan Rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Kabri nur, mekanı cennet olsun inşallah!
77. Eski Medeniyet çöktü, Yeni Medeniyet başlamadı/başlayamıyor. "Nuhoğulları el atmadan da başlayamaz!" demiştiniz ya.. Anlaşılıyor ki Dünya ve insanlık arafta... Bunun çözülmesi lazım.
78. Fakat içte birlik beraberlik sağlanmalı ve istenmeyen dönüştürme başarısız kılınmalı... Batılın/Batılının elinden argümanlar alınmalı.
79. Sizin de bildiğiniz gibi Ayasofya Camiinin, aslına rücu ettirilmesi aşamasında "23 Nisan'da ilk teravih!" güzel bir zamandı; olmadı. Daha sonra İstanbul’un Fethi 29 Mayıs hem de Cuma günü tarihi bir fırsattı; o da olmadı. Fakat ilginç bir gelişme yaşandı...
80. Haziran ayı başında aldığımız duyumlara göre; Danıştay’a 2016 yılında yapılan başvurunun, Temmuz’un 2'sinde karara bağlanacağı açıklandı. Tabii, bu süreçte diğer ülkelerden, ilginç açıklamalar gelmeye devam ediyor.
81. Mısır Fetva Kurumu’nun; "İstanbul’un Fethi Osmanlı işgali" şeklinde açıklama yapmasını ve tepkiler gelince de geri adım atmak zorunda kalmasını hatırlatmakta fayda var. Tabii, bu arada; bizim ülkemizde de Fethi, işgal olarak tanımlayanlar çıktı.
92. Bunların hepsi, -anlaşılıyor ki- aynı kapıya çıkıyor. Fakat atladıkları en önemli konu; Peygamber Efendimizin, İstanbul hakkında söyledikleri… Söz konusu Hadis, unutulmamalı!
93. Ayasofya konusunda; "Artık bundan sonra konjektör uygun değil!" ya da "Bazı sebeplerden ötürü, zamanı gelmedi demek!" doğru yaklaşımlar değil.
94. Bu gibi konuşmalar; söz konusu Mabedin, cami olmasını istemeyenlerin, yıllardır yapageldikleri bildik yaklaşım tarzı; bu sebeple “ipe un serme” komikliğinden sayılmakta. Bu tarz retorik, bize bir şey kazandırmaz; kazandırmadığını da zaman içinde tespit ve tahlil ettik.
95. O nedenle yanlış yapmakta ısrar etmemeliyiz. İlahi güç; Türkiye için şartları olgunlaştırırken ve “Ayasofya Gündemi” buraya kadar geldikten sonra geri adım atılmamalı. Geri adım, devletin ciddiyetini ve onurunu zedeler kanımca. Bu tespit de tarihe kayıt düşülsün istiyorum!
96. Bu arada; halkı rahatsız eden, özellikle Kripto unsurların tepedekilerine, ne zaman dokunulacağı hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum.
97. Siyaset de dahil olmak üzere; her seçim öncesi haberleri çıkan fakat bazı dengeler gözetildiği için dokunulmadığı dillendirilen, nahoş durum veya çekingenlik artık ortadan kaldırılmalı.
98. Çünkü bu tip sonu gelmez haberler, halk arasında hoş karşılanmıyor; Devlete olan “Sonsuz” güven zedeleniyor.

Sizin de bildiğiniz gibi, Teknolojik üstünlük; şu an için Binyılcı Küreselcilerin uhdesinde. Aynı zamanda; sosyal Medya da Küreselci şirketlerin elinde...
99. Bu duruma, bir an önce çözüm bulunmalı/bulunacağını da düşünüyorum. Stratejik planlamaların, ona göre yapılması; Devletimizin bir adım önde olması gerekmekte.
100. Aynı zamanda, "Yeni Medeniyet" için önem arz eden Füzyon Teknolojisi, Warp Motoru Teknolojisi gibi konuların önemli olduğu kanaatindeyim.
111. Keza, TAB Birligi konusundaki "Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan" denkleminde Nükleerin etkisi üzerine, farklı bir bakış açısı açmanızın da videolarınızı dinleyenler açısından, önemli olduğununun altını çizmeliyim.
102. İnşallah; 21.Yy. 3.Binyıl ve Yeni Medeniyet’i kuracak olan Kılıçarslanlar, Türk Ekolü, bütün Türkleri kucaklayan Oğuzlu Bozkırın Çocukları yani Bozok Ruhu ve bütün ümmeti ve de mazlumları kucaklamaya hazırlanan Hanif Muhammediler, ................
103. İlim-Bilim ve Teknik alanında gerekli olan neyse onu yapacaklar! Milletimiz, belki de hiç bu kadar hazır olmamıştı... Buna kanaatim tamdır! Yeter ki Türk Milletinin öz evlatlarına fırsat verilsin.
104. Bu anlamda; yıllarca bazı Tübitak Projelerinin, yeterli ilgiyi görmediği için iptal edildiği ya da rafa kaldırıldığını okuduk durduk... Ya da özel sektörde, cesur girişimcilerin önünün tıkandığını işite geldik... Yetmez mi? Yetmeli gayrı!
105. Virüs Olayından sonra; Yeni Medeniyet yolculuğunda, başka bir ivmeye kayacak olan “Farmakoloji/İlaç Bilimi” hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum.
106. Bu hususla yakından ilgilendiğinizi biliyorum. Konu, derin olduğu için sizinle bu anlamda ve Teorik düzlemde buluşabilecek, “Tarihi ve Ünlü Farmakologlar”ımızdan bahsetmek istiyorum.
107. Bildiğim kadarıyla İbni Sina, Biruni, İbni Baytar, Zehravi gibi Tarihi zevatın, çağlarının anonim birikiminden edindikleri bilgileri, kendi düşünce ve deneyimleriyle pekiştirerek, günümüze ışık tutacak eserler verdikleri biliniyor.
108. Fakat ne hikmetse, süreç içinde işler yolundan çıkmış ve zamanla çok farklı bir olguya evrilmiş görünüyor. Üzerinde durduğunuz "Yeni Farmakoloji" husunda; sözü geçen, geçmişin bilgi birikimi hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum. Vesselam!
***
109. Derindunyacılarla Soru Cevap Potborisi
BÜYÜTÜLEN TÜRKİYE Mİ BÜYÜYEN Mİ?
Ahmet YOZGAT
#DevletimizinYanındayız
#Amin
#ahmetyozgat
#millihesaplarburada
#millihesaplaryanyana
#millihesaplaryanyanabiz
#millihesaplarburadaderindunya
110. Sevgili Derindunya Kardeşlerinden Metin Kaya, diyor ki: "Ahmet Yozgat'ın dün, Twitter'da paylaştığı makalede: "Türkiye'nin elinden 13. Bilgiyi almak için bilinçli olarak büyütüldüğü" yazıyordu...
111. Bununla ilgi ne düşünüyorsunuz? Şahsi fikrime göre; Türkiye'nin büyütülmeye değil, kendi kendine büyümeye ihtiyacı var... Suni büyüme kimseye fayda sağlamaz!"
112. Mesajdaki sorunun cevabı belli elbette! Arzulanan odur ki Türkiye'nin, kendi kendine büyümesi... Lakin bir hakikat olarak şunu da söylemeliyiz: Evet; Türkiye'yi, kendi kendisine bıraksalar büyüyecek ama bırakmıyorlar ki! Daha öncede bırakmadılar.
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Keep Current with Ahmet Yozgat

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!