Thread by @muratonderman

Belki dikkatinizi çekmiştir, Avrupa'nın çoğu ülkesindeki cezalar, aralık zamanla biraz kapansa da, Tr'ye göre çoğu kez daha hafiftir.

G. Hofsede isminde bir araştırmacı var. O diyor ki belirsizlikten kaçınma eğilimi yüksek olan Tr gibi ülkelerde kirli ve tehlikeli olana dair sınıflandırmalar düşük olanlara göre daha katı ve hatta mutlak yani istisnasızdır.

Belirsizlikten kaçınma eğilimi düşük olan ülkelerde ise şöyle bir paradoks var: Bu tip ülkelerde kurallar daha az "kutsal" görülürken onlara daha çok riayet ediliyor.

Tr'de gündelik hayatta "düzenli anarşi"nin hüküm sürdüğünü ve belirsizlikten kaçınma eğiliminin de yüksek düzeyde olduğunu düşünürsek, kuralların tabulaştırıldığını da varsayabiliriz. Bence öyle. Hem kaotik bir ortam hem de yargılayıcı ve acımasız bir ahali.

Aslında, sert ve diğerlerini yargılayıcı üstbenlerle, Tr'de hüküm süren "düzenli anarşi" arasında bir ilişki var.
Ne tadar kaotik o kadar da acımasız ve sert.

Tr'de de hem genel kurallara riayet etmeme özgürlüğünde bir eksiklik yokken hem de kuralların genel kamu nizamı adına tabulaştırıldığını ve bir mahalle baskısının da olduğunu söylemek mümkün.

Norveç'te birkaç yıl önce, bir faşist bir adada toplanan birçok genci katletmişti. Ona kaç yıl ceza verilmişti hatırlıyor musunuz. Ama Norveç toplumu gayet düzenli ve yasa tanır bir toplum.
Bizse hem teoride nizama düşkün hem de pratikte kural tanımaz tuhaf bir toplumuz.

Kural tanımazlığımızla nizam düşkünlüğümüz birbirine paralel ve eşit düzeyde.

Çünkü asıl korktuğumuz şey belirsizlik. Bundan çok çekiniyoruz. Gündelik hayatta kurduğumuz düzenli anarşide de sert bir düzen var. Düzenin yasadan kaynaklanması şart değil.

Kural tanır bir toplum olduğumuzda ise daha hafif cezaları taşıyabileceğiz. Norveç gibi yani s

İşlerin her düzlemde iyice cılkının çıktığı ülkelerde ahalinin sert ve kesin cezalar istemesi mantıklı tabii.

İdam cezasını Avrupa'da bizden önce kaldırdılar. Bugün bu konuda diyelim ki bir halk oylaması yapılsa, Tr'de belki hatta muhtemelen, ahalinin çoğunluğu idama evet der. Ama kimse yaya geçitlerinde yayaya yol vermez; tipik esnaf istemeden fiş kesmez vb. Alman esnaf ise keser.

G. Hofstede, belirsizlikten kaçınma eğilimi yüksek olan Tr gibi ülkelerde kurallara duyulan ihtiyacın psikolojik olduğunu belirtiyor. Yani bu kolektif davranışa ve somuta yansımıyor.

Kutsal kitabı odadaki en üst rafa veya noktaya koymak ama pek de okumamak gibi zannedersem.

Hapishanelerdeki kimi suçlular bazı suçların oraya yeni gelen mahkumlarını niye bir de kendileri cezalandırır (bazen hatta şişleyip öldürüyorlar)? Yasa severliklerinden mi?

Hofstede büyük harfle yazılan Hakikatin öne çıkması ile belirsizlikten kaçınma eğiliminin yüksekliği arasında da bir korelasyon yani ilişki olduğunu yazmıştı.

Pratikte buna katı ve kapalı zihinlerle diyebiliriz.