Bu cümleyi ilk okunuşta şöyle algılamıyor muyuz:
"Bankalar bol keseden kredi dağıtıyor, nasılsa MB'den TL alıyorlar... yani bu paralar printerdan çıkıyor, karşılıksız!"
Peki öyle mi? No 😀
1. Kaydi para sistemi (TL) "kapalı" bir sistemdir. Birinin borcu, diğerinin alacağıdır. Tek yön muhasebe olamaz.
2. Bankalar MB'den teminatsız borç almaz.
AKTİF
2.000 KREDİ
-
PASİF
0 mevduat
2.000 SERMAYE
AKTİF
2.000 kredi
360 bono
40 TCMB
-
PASİF
400 mevduat
2.000 sermaye
AKTİF
2.500 kredi
360 bono
40 TCMB
-
PASİF
500 repo + bankalara borç
400 mevduat
2.000 sermaye
MB'ye $ yatırıp (mesela Rezerv Opsiyon Mek.) veya repo ile TL alarak yapacağız (eski sistem). Ama ya piyasada o kadar likidite / boşta teminat / işlek bir swap piyasası yoksa?
İhtimal 2.
MB'ye "Al dövizi borç, ver TL'yi borç" diyeceğiz = SWAP
a. Müşteriler ceplerindeki banknot miktarını arttırdıklarında bu: sistemdeki "elektronik" paranın MB'ye verilip, ufak kağıt parçalarının takas ile alınmasıyla olur. Yani, bankalar banknot verince kaydi para kaybeder. Bu da, ek borçlanma gerektirir.
> Piyasadaki TL miktarını & ihtiyacını TCMB ayarlar. Bunu swap, repo, tahvil alımı, ZK oranları, ROK, depo, bono gibi yöntemlerle bolca karıştırır ama özü hep MB'ye dayanır <
Genel likidite tablosu ve analitik bilanço kitapçığıyla kapatalım 🤙
bit.ly/3h4b2jw