Thread by @arahmangok

DAİŞ’in Şengal’e saldırısı haberini aldıktan hemen sonra Azadiya Welat gazetesi muhabiri olarak önce Federal Kürdistan Bölgesi’ne oradan da büyük uğraşlar sonucu Rojava’ya geçtim ve hemen Şengal’e ulaşmanın yollarını aradık. #Flood
#YazidiGenocide
#EzidiSoykirimi
#Şengal

Ancak Rabia sınır kapısındaki çatışmalar nedeniyle bunun mümkün olmadığı söylendi. Rabia’daki çatışmaları yerinde izledim ve DAİŞ burada yenilgiye uğradıktan sonra Şengal Dağı’ndan Rojava’ya açılan ve Êzidîlerin kurtuluş koridorundan Şengal Dağı’na ulaştım.
#YazidiGenocide

Buradan Rojava’ya yürüyen onbinlerce Êzidî’nin yürüyüşüne tanıklık ettim. Bu flood ile Şengal Katliamı, öncesi ve sonrasında yaşanan kimi bilgileri belleği tazeleme adına paylaşmak istiyorum. Biraz uzun olabilir umarım uzunluğu için kusuruma bakmazsınız…
#EzidiSoykirimi
#Şengal

DAİŞ çeteleri 10 Haziran 2014'te Irak’ın Musul, 15 Haziran'da Telafer kentini işgal ettikten sonra 3 Ağustos 2014 günü Şengal'e saldırdı. Kentte bulunan yaklaşık 7 bin KDP peşmergesinin kenti terk ettiğini gören halk, çareyi kaçmakta buldu.

Ancak Şengal Dağı'na ulaşan Êzîdîler, burada 9 kişilik HPG grubunun dağa sızmaya çalışan DAİŞ çetelerini püskürttüğünü görünce silkelendi ve kısa bir sürede binleri bulan silahlı bir güç oluşturdu.

Şengal, Êzîdîlik ve Êzîdî halkı demek. Egemenler her ne kadar yıllarca Şengal'in demografik yapısını değiştirerek bu gerçeği değiştirmek istemiş olsalar da, tam başarılı oldukları söylenemez. 1970'lere kadar kentin neredeyse tamamı Êzîdîlerden oluşuyordu.

Saddam Hüseyin döneminde asimilasyon politikaları çerçevesinde diğer halklar da kente yerleştirilmiş ve son fermanın yaşandığı 2014 yılına gelindiğinde kentin neredeyse yarısını Êzîdî Kürtler, diğer yarısını da Sunni Arap, Şii Arap, Şii Türkmen ve Sunni Kürtler oluşturuyordu.

Şengal köylerinin hemen hepsi Êzîdî köyü. Sadece Tilbenad'da, Êzîdî Kürtlerin yanı sıra Şii Kürtler de yaşıyor. Yine 1975'e kadar Êzîdîler sadece Şengal merkez ve Şengal Dağı'nın eteklerindeki köylerde yaşarken, 75 yılı sonrası Saddam döneminde çölün ortasına sürülmüşler.

Tilezer, Siba Şêx Xıdır, Koço, Dugurê gibi köylere yerleştirilmişler. Köylerde kutsal mekanların bulunmaması da köylerin sonradan kurulduğunu gösteriyor. Bu politika 2014'te Êzîdîlerin savunmasız bir şekilde yeni bir fermanla karşı karşıya kalmalarına neden oldu.

DAİŞ’in daha önce Êzîdîlere yönelik tehditlerine rağmen ciddi bir önlemin alınmaması sadece Irak devletinin değil, Federal Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin de Êzîdîlere yaklaşımını gösteriyordu.

DAİŞ ilk olarak Musul'u 10 Haziran 2014'te ele geçirdi. Daha sonra Şii Türkmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Telafer kentinin 15 Haziran 2014 tarihinde DAİŞ’in eline geçmesiyle birlikte 450 bin nüfuslu Şengal için de tehlike çanları çalmaya başlamıştı.

Şii Türkmenler kendilerine en yakın kent olan Şengal'e sığındı. Daha sonraki süreçte Şii Türkmenler, Duhok hattından Hewler üzerinden uçakla Necef, Kerbela ve Bağdat'a gönderildi. Ancak Şengal ve Êzîdîler için yine herhangi bir önlem alınmadı.

Kendisi de o dönem Şengal'de bulunan Gazeteci Hayri Kızıler, yaşananları şöyle anlatıyordu: "DAİŞ önce Şengal'in güneybatısındaki Sunni Arap yerleşim yeri Bilêc kasabasını ele geçirdi. Birkaç gün sonra Şengal'in güneyinde Sunni Arap yerleşim yeri Beac kasabasını aldı.

Şengal'in batısında Telafer vardı o da DAİŞ’in elindeydi. Şengal'in kuzeyinde bulunan Zumar kasabasına saldıran DAİŞ, bu kasabayı ellerine geçirse de daha sonra YPG güçleri ve az sayıda Yekîtî (YNK) pêşmergeleri çatışmalar sonrası Zumar'ın bir kısmını denetimleri altına aldı.

Rabia da Şengal için önemli bir noktaydı. Rabia'nın doğusu YPG'nin elideyken batısı ise DAİŞ'ın elindeydi. Ve DAİŞ, Şengal'e saldırmadan önce Şengal Dağı’na bir kuşatma hattı oluşturmayı planlıyordu.

Ancak YPG güçleri Rabia ile sınır olan Til Koçer'den sonra Cezaa kasabasını da ele geçirdi. Şengal'i kuşatma altına almak isteyen DAİŞ’in oyununu YPG bu iki noktada bozdu."

2014 yılının 2 Ağustos'unu 3 Ağustos'a bağlayan gece ise olağandışı bir hareketlilik yaşandı Şengal'de. Sabaha doğru saat 03.00'te kent merkezinde bulunan halk havan sesleri ile uyandı. DAİŞ ağır silahlar ve havanlarla Girzerik köyüne saldırmıştı. Şiddetli çatışmalar yaşanıyordu.

03.30'da çatışmalar Siba Şêx Xidir'a da sıçradı. Arkasından Rambosi, Tilqasab, Koço, Tilbenad köyleri DAİŞ tarafından top atışlarına tutuldu. Halk ferdi silahlarıyla karşılık vermeye çalışıyordu. Şengal merkezde ise, halk bir şekilde Şengal'den çıkmanın arayışı içindeydi.

Bütün bunlar yaşanırken KDP pêşmergeleri de konvoy halinde ağır silahlarla donatılmış arabalarla Şengal'i terk ediyordu. Çatışan halk da bunu görünce inançsızlığa düştü ve kentten kaçışın yollarını aradı. Arabası olmayanlar kendilerini Şengal Dağı'na vurmuştu.

DAİŞ saat 10.00'da kent merkezine girince ilk iş olarak kutsal mekanları (Sitî Zeynep) havaya uçurmaya başladı. Kentten kaçamayanlar ya kurşuna dizildi ya da esir alındı. Birçok Şengalli çocuk ve yaşlı kaçış yolunda susuzluktan yaşamını yitirdi.

On binlerce insan dağın yolunu tutmuştu; ancak dağda da kendilerini neyin beklediğini bilememenin korkusu içindeydiler. Dağa çıkan Êzîdîler, küçük bir HPG grubunu görünce ve bunların dağa çıkan iki yolu da tuttuğunu ve dağa saldıran DAİŞ’lileri püskürttüklerini duyunca umutlandı.

Ferdi silahları bulunanlar hemen organize olmaya başladı. İnsanlar dağa ulaşmış, HPG yolları tutmuş bu biraz da olsa bir rahatlama yarattı. Ertesi gün Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan'ın açıklamasından sonra bir tabur HPG’li çatışa çatışa dağa ulaştı.

Evet, dağın güvenliği vardı, ama bu güvenliği güçlendirmek gerekiyordu. 5 Ağustos günü yerel milis güçler örgütlendirildi Şengal Direniş Birlikleri adı altında. Mevziler oluşturdular. dağın güvenliği beşinci gün tamamen sağlanmış oldu.

9 kişilik HPG gücü kısa sürede 2 bin kişilik bir güce dönüşmüştü. Halk bunu görünce kendisini güvende hissetmeye başladı. YPG ve HPG'nin gelmesiyle büyük bir umut gelişti. Bundan sonra yapılması gereken insanların Şengal Dağı'ndan Rojava'ya doğru tahliye edilmesiydi.

Ancak DAİŞ Rabia'yı elinde bulundurdukları için bu pek mümkün görünmüyordu. Bu nedenle yoğun çatışmalar yaşanıyordu, bir taraftan savaşçılar yaşamını yitiriyordu, bir taraftan da halk tahliye ediliyordu.
#YazidiGenocide
#EzidiSoykirimi
#SengalKatliamı

8 Ağustos günü yaklaşık 20 bin Êzîdî tahliye edildi. Takip eden günlerde koridorun güvenliği sağlandıktan sonra onbinlerce Êzîdî'nin tahliyesi de 45-50 derece sıcağın altında uçsuz bucaksız çölün ortasında gerçekleşti. İnsanların yüzde 80'i 2 gün içerisinde tahliye edildi.

Tahliyeler devam ediyordu bir yandan da herkes Şengal Dağı'na daha önceden mevzilenen HPG'lilerin nasıl ve ne zaman oraya yerleştiklerini merak ediyordu. Küçük bir grup HPG'linin ferdi silahlarla verdiği mücadeleyi 7 bin peşmergenin ağır silahlarla neden veremediğini sorguluyordu

Bütün bu soruların yanıtı, Kasım 2014'te Halk Savunma Merkezi Komutanı Murat Karayılan ile Azadiya Welat için yaptığım söyleşide ortaya çıktı. Karayılan, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kendilerini daha önce Şengal konusunda uyardığını hatırlatıyor ve ekliyordu:

"Bizler bu uyarının hemen ardından PDK ve YNK'li yöneticilerle görüşerek kimi önerilerde bulunduk. Kendilerinin bilgisi dahilinde kimi gerilla gruplarını Mahmur, Kerkük ve Şengal'e göndermek istediğimizi ilettik.

PDK, 'her şeyin kontrolleri altında olduğunu peşmerge güçlerinin yeterli bulunduğunu ve gerillaya ihtiyaçlarının olmadığını' ifade etti. YNK de benzer şeyler söyledi; ancak ihtiyaç duymaları halinde bizleri bilgilendireceklerini söylediler.

PKK olarak her zaman için kendi önlemlerimizi alırız. Bu temelde 12 arkadaşı Şengal için hazırladık. 12 arkadaş ile konuştuğumda kendilerini ünlü Kürt destanındaki Derwêşê Evdî'nin 12 suvarisine benzettim ve kendilerinin de Şengal'i koruyacaklarını söyledim.

O arkadaşları gizli yollardan Şengal'e gönderdik. Peşmerge bunu fark edince o gruptan 3 arkadaşı gözaltına alıp tutukladı. Geriye kalan 9 kişilik grup da keşif yapıp konumlandı. Tarih 3 Ağustos'u gösterdiğinde saat 09.00'da felaketin bilgisini aldık.

Peşmergenin bir gün öncesinden çekildiğini öğrendik. 8 senenin ardından ilk kez telefonu elime aldım ve Şengal'de bulunan arkadaşlarla görüştüm. Hemen saat 11.00'de müdahale taburlarını Şengal'e uğurladık."

HPG'nin gönderdiği taburun Şengal'e ulaşmasıyla birlikte 8 Ağustos'tan 18 Ağustos'a kadar Şengal Dağı'ndan Rojava'ya 120 bin insanın tahliyesi sağlandı.

İlk olarak Rojava'ya ulaşan Êzîdîlerin bir kısmı Dêrika Hemko'da bulunan Newroz Kampı'na yerleştirildi. Bir kısmı da Federal Kürdistan Bölgesi'ne geçirildi. Kimi Êzîdîler ise sınırı geçerek Şırnak, Mardin, Batman ve Diyarbakır’a ulaştı.

Bir taraftan Şengal'in özgürleştirilmesi için operasyonlar sürerken, diğer taraftan dört bir yana savrulan Êzîdîler de dört gözle topraklarına dönecekleri günü beklemeye başladı.

21 Ekim 2014'te HPG, YBŞ ve Pêşmerge güçlerinin operasyonları sonucu Şengal'de kimi köylerin kurtarılması Şırnak ve Cizre’deki kamplarda kalan aileler için yeni bir umuda neden oldu. Sözkonusu kamplarda kalan bin 500 yurttaş topraklarına geri döndü.

Bir taraftan çatışmalar diğer taraftan da DAİŞ'ın elinde esir bulunan ve pazarlarda satılan Êzîdî kadınların kurtarılması için çalışmalar devam ederken, 5 Kasım'da kurtarılan 7 kadın Mardin’in Dargeçit ilçesine ulaştı.

Kadınların anlatımları, hala çetelerin elinde bulunan esirlerin ne tür tehlikelerle karşı karşıya bulunduklarını da özetliyordu. Yaşları 15 ila 30 arasında olan çocuk ve kadınlar, 3 ay boyunca DAİŞ’in ölüm ve tecavüz tehditleriyle karşı karşıya kaldıklarını vurguluyordu.

Kadınlar, birçok çocuk ve gencin de DAİŞ'ın başkenti konumunda bulunan Rakka'ya götürüldüklerini ve burada pazarlarda satıldıklarını paylaştı.

Uluslararası Af Örgütü 23 Aralık 2014'te kamuoyuyla bir rapor paylaştı. Raporda kadınların seks kölesi olarak kullanıldığı, tecavüz de dahil akıl almaz işkencelere maruz bırakıldıkları, bundan kurtulabilmek için de intihar yolunu tercih ettikleri tespitine yer verildi.

19 Aralık 2014'e gelindiğinde Kürt güçleri DAİŞ'e büyük bir darbe vurdu. Şengal-Rojava Koridoru üzerinde bulunan Cezaa'nın güneyindeki Ramalla, Qeddaa, Kenho ve Irak tarafında bulunan Remmo, Recm Abed, Xazuga ve Naiyyem köyleri DAİŞ’ten kurtarıldı.

Hala operasyonlar devam ederken ve Kürt güçleri her gün kayıp verirken Şubat 2015’te KDP'ye yakın medya, HPG ve YPG'nin Şengal ve Federal Kürdistan Bölgesi'nden çekilmesi gerektiği yönünde haberler servis etmeye başladı. Güney halkı ve Êzîdîler, haberlere tepki gösterdi.

15 Şubat 2015'te halen DAİŞ'in elinde bulunan Êzîdî kadınlar için yeni bir girişim başlatıldı. KJA, DTK, HDK, HDP ve DBP, "DAİŞ Tarafından Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu" kurdu.

7 Nisan 2015'te Şengal'e bağlı Herdan köyünde kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 28 Êzidî kurtarıldı, 8 Nisan'da Kerkük'ün güneyinde 216 Êzîdî serbest bırakıldı. 9 Nisan'da Telafer'de 27'si çocuk 31 Êzîdî, Şengal'e bağlı Herdani'de Kürt güçlerine ulaştı.

4 Ağustos 2015'te katliamın 1. yıldönümünde Laleş'e yalın ayak yürüyen Êzîdîler, çetelerin elinde bulunan kadınların özgürlüğü için dilek tuttu. Êzîdîler, "Artık yeter neden kimse bizi duymuyor, neden hala kadınlar ve çocuklar kurtarılamıyor" diyerek uluslararası güçlere seslendi

29 Ekim 2015'te Şengal Direniş Birlikleri-YBŞ, Êzidîxan Kadın Birlikleri-YJÊ, Şengal Savunma Birlikleri-HPŞ güçleri ortak bir açıklama ile " Şengal'in Kurtuluşu için Êzidxan Komutanlığı" adı altında ortak komutanlık oluşturduklarını ilan etti.

Ortak Komutanlık, 12 Kasım 2015'te "Şengal'i Özgürleştirme Operasyonu" başlattıklarını duyurarak başta Êzidî halkı olmak üzere tüm Kürt halkına bunu müjdeledi. Pêşmergelerin de katıldığı operasyon çerçevesinde aynı gün Kürt güçleri Şengal kent merkezine girdi.

Operasyonun 2. gününde şehir merkezi DAİŞ’ten alındı. HPG Şengal Komutanlığı ve YBŞ Genel Komutanlığı yaptığı açıklamada, "Özgür Şengal'i halkımıza armağan ediyoruz" dedi. Şengal'den basına yansıyan görüntüler, dört bir tarafa yayılan Êzîdîler için umut oldu.
#YazidiGenocide

14 Kasım 2015'te, Şengal merkezde kameraların karşısına geçen Şengal Koordinasyonu, Şengal'in DAİŞ’ten temizlenerek özgürleştirilmesini kutlayarak bunu tüm Êzidî halkına ve operasyonda yer alan HPG-YJA Star, YBŞ, YPJ-Şengal, HPŞ ve Pêşmerge güçlerine armağan ettiklerini duyurdu.

4 Şubat 2016’da Avrupa Parlamentosu (AP), DAİŞ'in Êzîdîlere karşı sistematik soykırım yaptığını oy birliği ile kabul etti. Avrupalı parlamenterler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni de bu saldırıların "soykırım" olarak tanınması için gerekli tedbirleri almaya davet etti.

3 Haziran'da DAİŞ'in elinde bulunanların kurtarılması için yeni bir umut yeşerdi. Minbic'e yönelik operasyon başlatan YPG güçleri, Rakka'ya özel bir operasyon gerçekleştirerek kent merkezinde bir aileyi kurtardı. Anne ile 3 çocuğu Kobanê Asayiş Güçleri'ne sağ salim teslim edildi.

5 Haziran günü ise DAİŞ çetelerinin işgali altında bulunan Musul'da, 19 Êzîdî kadının yakılarak katledildiği iddiası basında yer aldı.
#YazidiGenocide
#EzidiSoykirimi
#SengalKatliamı

21 Haziran 2016’da, BM İnsan Hakları Suriye Soruşturma Komisyonu Başkanı Paulo Sergio Pinheiro, Êzidîlere yönelik soykırım uygulandığını ve halen devam ettiğini belirttiği bu soykırımın durdurulması için bütün devletlerden sorumluluk almalarını istedi.

Ancak aradan geçen 6 seneye rağmen uluslararası güçler sorumluluklarını yerine getirmedi ve hala binlerce Êzidî kadın ve çocuğunun akıbeti bilinmiyor. Şengal ve çevresinde ise toplu mezarlar ortaya çıkıyor. (BİTTİ)