Thread by @selcuksalih

İkinci Dünya Savaşı sonrasından başlayarak günümüze kadar karikatürleşerek süren Eski Türkiye ile tomurcuklanan Yeni Türkiye arasındaki fark, giderek herkes tarafından daha iyi anlaşılıyor. İlki referansını, yetmiş yıldır geçmişten alıyor, ikincisi ŞİMDİ'den ve GELECEK'den... >>

Referansını Cumhuriyet öncesinden alan ve eski Osmanlı coğrafyası ve onun komşuları arasında din üzerinden yaşanmış tüm eski travmaları da yeniden canlandıran Eski Türkiye, ülkenin halkına, bu yolunun çıkmaz yol olduğunu göstermek bakımından çok yararlı olmuş gibi görünüyor...

Geçmiş, nasıl okuduğuna bağlı olarak değişebilen bir nesnedir ve bunun en tipik örneği, artık terkedilmiş olan Avrupa merkezli modern tarih okumasıdır (veya Çinlilerin eskiden ürettiği Çin merkezli tarih. Zaten Çin'in Çince adı "Zhōngguó/中国", "Merkezdeki Ülke" demektir)...

II. Dünya Savaşı sonrasının Amerikan Çağı'nda geçmişi referans alarak ve bu "alanda" mesafe katederek günümüzün Türkiye'sine kadar gelen Eski Türkiye, tarihi, "Hristiyanlığa karşı İslamın bayrağı olup cihad eden ve hep onlardan toprak alan" bir savaş imparatorluğu olarak gördü...

Eski Türkiye'nin şahikası 1980 sonrası dönemde dozu giderek artan islamî referans, Huntıngton tipi neoliberal kimlikçiliğin "ışığı"nda, mesela Osmanlı çağında Müslüman ülkelerle yapılan savaşların, Hristiyanlarla yapılanlardan daha çok olduğunu falan da görmedi...

Bugün adına Entellektüellik dediğimiz şayin eskiden esasen din üzerinden yürüdüğü (ki mesela Çin'de de böyle olduğunu söylemek zor, yani bu konu Dünyanın her yerinde aynı olan bir kural da değildi) ama zaman içinde insanın kendine has değişiminde din merkezli bakış terkedildi...

Dünyayı bugün de eskiyi referans alıp geleceği kurmak için geçmişe bakarak ve eski usul din üzerinden kurgulamak demek, herkes Apple'ın yeni versiyonunu kullanırken, tuşlu Nokia'da ısrar etmek demek. Elbette kendine has avantajları da var ama diğeriyle kıyas kabul etmez...

Eski Osmanlı coğrafyasındaki ülkeleri ve eski Osmanlının komşularının varislerini, Osmanlı'yı referans alarak ve böylece onların eski travmalarını canlandırarak, yani Dünyanın yarısını karşısına alarak saygın büyük bir ülke olmanın imkansızlığını artık herkes anlıyor...

Halkın desteğini yitiren ve Yeni Türkiye'nin bir zihniyet olarak 2012 sonrasında doğmuş olduğu Türkiye'de yetmiş yıllık bir geçmişe sahip olduğu halde (Çin gibi) "kendine göre yeni bir uygarlık perspektifi" geliştiremeyen Eski Türkiye, doğduğu Amerikan Çağı'na da sırtını döndü...

Eski Türkiye, biraz daha yaşayabilmek için "duvarın öbür tarafına geçerek", yani Çin ve Rusya ile yakınlaşarak, Batı'dan gelecek "demokrasisizlik" vd. eleştirilerinden kurtulabileceğini ve kendine yeni destek bulabileceğini sanırken, Yeni Türkiye'yi göçlendiriyor...

Geçmişi Eski Türkiye gibi (toprak/arsa/arazi talanı ve "cihad") okumayıp referans da alMAyan Yeni Türkiye, referansını ŞİMDİ ve GELECEK'den aldığından, elbette Çin/Rusya ile DE yakınlaşacaktır ve onlarla yakınlaşmayı garanti ettiği takdirde Eski Türkiye'ye tercih edilecektir...

Türkiye gibi Dünyanın merkezinde yer alan ve tüm yönleri birleştirebilecek özelliklere sahip bir ülkenin, sadece Batıyla veya sadece Doğuyla iş tutup Dünyanın geri kalanına cephe alması, ŞİMDİ'nin ve yakın GELECEĞİN ruhuna aykırı. Batı biliniyor, elbette Doğu da ilgi çekecek...

Eski Türkiye'nin islamî son karikatürünün demokratik koşullar altında yaşamaya devam edebileceği tek sistem/yer, Batı'dır. Doğu'ya yaklaşması ise tamamen çözülüp biteceğini gösteren bir işaret gibi duruyor, çünkü orada bu tip siyasal İslam'ın yaşama koşulları bulunmamakta...

Ruslar ve Çinliler siyasal islamcılığı da İslam'ı da çok iyi bilmekteler, bu konuda engin tecrübeye sahipler ve bu kesimlere karşı -demokrasi ötesi- etkili hamleler yapabilecek durumdalar. Teolojik politikayla hiç alakası olmayan Yeni Türkiye'yi eskisine tercih edeceklerdir...

Referansını günümüz Dünyasından alan (eski deyimiyle "Çağdaş") Yeni Türkiye'nin genel ilkeleri, Evrensel Yüksek Değerler'le pozitif ilişkisi malum, ama GELECEK hakkındaki perspektifi yeni yeni şekillendiğinden, itici motoru zayıf. Henüz pasif görünüyor, ideal eksik...

Kendini kendi içine/mahallesine hapseden herkesle itilaflı Eski Türkiye yerine, herkesle barışık bir noktaya gelebilmek için, Atatürk'ün bir zamanlar denediği gibi, eski travmaları unutturan bir genel tavır ile birlikte, (yazılmayan) yeni bir ideal kurgusu oluşuyor...

Artık Madde'nin, yani asfalt/beton'un değil Düşünce, Bilgi/Enformasyon ve Yaratıcılığın (ve giderek din ötesi yeni bir "Mânâ"nın) esas olacağı Dünyaya uyum sağlayıp onun vazgeçilmez önemli bir bileşeni olmak için, "özgür ve yaratıcı insana" yatırım yapılacak... >

Z Kuşağı ile bangır bangır gelen ve ardından bugünlerle hiç alakası olmayan yeni bir kuşağın daha yolda olduğu bölgemizde Türkiye, eski travma ve komplekslerden uzak, "DÜNYA YARATICILIĞININ MERKEZLERİ" arasında yer alacak ve bu konuda EVSAHİPLİĞİ YAPACAK gibi görünüyor...

Giderek bir yaratıcılık ve madde ötesi uygarlığa dönüşecek çağımızda, birçok alan elbette birbiriyle karışacak, birbirinden etkilenecek. Yerel karakterlerin önem kazanacağı bir Dünyada, kadim Anadolu ve özellikle İstanbul'un MERKEZ rolü oynaması mümkün ve bu yeni bir ideal..

Türkiye'nin büyük ülke olmak ideali, feodal "toprak genişliği" ve Dünyanın bir kısmını ("İslam Dünyası") din üzerinden Dünyanın diğer kısmına karşı birleştirmek gibi sınırlayıcı/kısıtlayıcı -üstelik işlemeyen- bir şey olamaz. İstisnasız tüm Dünyayla barışık, toleranslı olmalı...

Türkiye, sadece kendi insan kaynaklarını hakkıyla kullanmanın ötesinde, Dünyada yaratıcılığın gelip yaşamayı seçtiği bir yer olmak zorunda. Bu da ancak, -din ve feodalizm üzerinden okuduğu- geçmişinden ilelebet/kesinlikle kopmasıyla, yeni bir okumayla mümkün...

Türkiye'de yaşayan insanlar, sadece Osmanlı falan değiller, "ataları" Osmanlı değil, tıpkı Bilmemne Holding'de çalışanların atalarının o holdingin kurucusu aile olmadığı gibi...
Türkiye'de yaşayanlar, Doğu Roma'nın da Sparta'nın da, Hititler'in de artık Türkçe konuşan varisleri..

Yeni Türkiye, idealini de adım adım oluşturdukça netleşip hızlanacak ve yeni Çağın koşullarına sadece uymakla kalmayıp, ona yeni bir ivme verebilecek özgün önerilerin oluştuğu muazzam bir özgür yaratıcılıklar diyarına dönüşmek yolunda ilerleyecek... <<
#KonstantiniyeNotları