Cumhuriyet Dönemi’nde inşa edilmeye başlanan köprüler ihmal edilmiş, bilinçsizce yanlarına tasarım değeri olmayan yenileri yapılarak görünmez hale getirilmiş. İlk rastladığım İstinye Köprüsü idi, 1928’de inşa edildiği sırada çevresiyle uyumu oldukça güzel. *Belge: @mehmet_dilbaz
İstinye Köprüsü (1928) günümüzde kendi haline terk edilmiş, görülmez, geçilmez olmuş. Büyük büyük çalışmalar bir yandan yürür de, bu tip mimari öğeleri korumak kollamak yaşatmak gerekiyor.
Ankara Beypazarı arasında, 1936 yılında inşa edilmiş Karaboğaz Köprüsü’nü keşfettim sonra. Bir kadının Anadolu’da, Türkiye’de inşa ettiği ilk köprü. Türkiye’nin ilk kadın inşaat mühendisi Sabiha Rıfat Gürayman’ın inşa ettiği köprü de yanına yenisi yapıldıktan sonra unutulmuş.
İstinye Köprüsü ile yaşıt, Küçüksu Köprüsü’nü (sağda) keşfettim geçenlerde. Geçmişi taklit etmemişler, özgün mimari karaktere sahipler, teknik/üslup birlikleri olsa da detaylarda farklılaşmışlar. Korumak ve Cumhuriyet’in erken dönemindeki bu özeni, başarıyı göstermek gerekir.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Tarihi Köprüler Şube Müdürlüğü var. Birçok köprünün restorasyonunu yaptıklarını biliyorum. Şehir içindeki bu köprüler de onlara bağlı ise Belediyelerin, Üniversitelerin desteğiyle, bu köprülerin restorasyonları ve çevre düzenlemeleri yapılabilir.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Seda Özen Bilgili

Seda Özen Bilgili Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @Seda_Ozen

12 Nov
Salacak’ta geçmişte yeşille örülmüş falez olduğunu tespit eden, yeniden öneren, kıyıya daha az müdahale eden ve “biyomikri” kavramıyla beni tanıştıran 42 numaralı projeye oy veriyorum. Doğa gibi davranan tasarım demekmiş. Yeni bir kavram; bunun üzerine daha fazla okuyacağım. Image
Nokta detaylarını da gözden geçirdim 42 numaralı proje bir hikaye kurup detaylarda da bana hitap eden seyir iskeleleri, karbon tutunumu gibi konulara eğilmiş. Oy verdim gitti, oldukça eğlenceli. Image
Boğaziçi’nde İBB nin çözmesi gereken başka bir konu; yalılar arasında halkın denize ulaşması için aralıklar. Bunların özellikle Anadolu yakasında tek tek ele alınması ve peyzajlarının çalışılması, işler hale getirilmesi gerek. Halkın Boğaz’ı yaşaması gerek. *F: @kulturistan Image
Read 4 tweets
28 Oct
Caminin ana taşıyıcı ayaklarının, pilpayelerin dibine kadar su getirmek, nasıl bir kendine güvendir, ne büyük mimar-mühendislersiniz. *Sultan Ahmet Cami, Mimar Sedefkar Mehmed Ağa eseri
Bir insan sadece camilere çekilen suları, içlerindeki havuzları, çeşmeleri, alt yapılarındaki su devir daim sistemini, dere üstüne kurulan camileri incelemeye ömrünü verebilir. Bunu yapmak için mimarlık üzerine restorasyon ve ek olarak su sistemleri konusunda eğitim almak gerek.
Süleymaniye Cami‘nin ana kubbesini taşıyan pilpâyelerinde de iki çeşme var (muhtemelen aynaları, kitabeleri çalınmış). Bu iki çeşme caminin su dağıtım sistemi planında da işaretlilermiş. Mimar Sinan’ın bu uygulaması Sedefkâr Mehmed Ağa’ya örnek olmuş demek ki. *Fotoğraf: @kawjder
Read 5 tweets
28 Oct
Bazı kaynaklara göre 6., bazı kaynaklara göre 8. yüzyılda inşa edildi. 11. yy da büyük bir restorasyon geçirdi. 13.yy da Haçlı Seferleri’nde tahrip oldu, geçirdiği restorasyonda fresklerle donatıldı. Fetihten 58 yıl sonra cami oldu. Freskleri ince kireç badanası ile örtüldü. Image
17.yüzyılda ve 1766 depreminde tahrip oldu, onarıldı. Minaresi 1894 depreminden sonra inşa edildi. 1948 yılında müze oldu. İnce kireç tabakası raspa edildi freskler ortaya çıktı. Yakın zamanda da nitelikli bir restorasyon gördü. Daha sonra camiye çevrildi. ImageImage
Osmanlı Dönemi’nde freskleri tümüyle kapatmak isteselerdi duvarlara Horasan harcını sürerlerdi. Bir dönem açılacağını düşünmüş olmalılar. Yapının yüzyıllar boyunca başına çeşitli işler gelmiş. Depremler, Haçlı saldırıları vs. Perdeden daha zekice bir yol yöntem olabilirdi
Read 6 tweets
22 Aug
Safranbolu’nun Konarı ve Yörük köylerinde, bu eğik ahşap destek elemanının adı “ayı bacağı”. Genellikle eli böğründe olarak adlandırdığımız bu mimari öğe, yerel mimari sözlükte, yörenin kültürel geçmişi, doğayla ilişkisiyle böyle farklılaşmış. (*Fotoğraf: Mimar Can Hersek Hoca)
Arttırmayı taşıyan “ayı bacağı”... Safranbolu Yörük Köyü’nde, ahşap evlerin çıkmasına “arttırma” deniliyor. Can Hersek Hoca; Safranbolu Yörük Köyü geleneksel yaşam biçimi ve evlerini anlatan oldukça değerli bir yayın yapmış. Bu kitapta 70 kelimelik bir mimari sözlük de yer alıyor
Ayı bacağı, günçardak; başka yörelerimizde rastlamadığımız yerel mimari terimler. Safranbolu ve çevresinde kullanılan sözcüklerde Oğuzca ve Türkmencenin etkileri görülür. Derya Yıldız da, Konarı köyü ile ilgili tezinde hem yazılı hem fotoğraflı yerel mimarlık sözlüğü hazırlamış.
Read 4 tweets
20 Aug
Türkiye’nin ilk kadın mühendisleri, 1933 yılında Yüksek Mühendis Mektebi’nden mezun olmuş, Sabiha Rıfat (Gürayman) ve Melek (Erbul) Hanımlardır. Sabiha Rıfat Hanım, 1936 yılında Ankara-Beypazarı arasında inşa ettiği bu köprüyle, Anadolu’da köprü inşa eden ilk kadın mühendis oldu.
Sabiha Rıfat Gürayman, Ankara-Beypazarı arasında 86. km deki bu köprüyü, tüm zorluklara rağmen tamamladığı için, köprü “Kız Köprüsü” olarak anılıyor. *Bu bilgi birçok yerde olmasına karşın, köprünün bugünkü yerini bulan olmamıştı, hatta belgeselde de yanlış köprüyü kaydetmişler.
İlk kadın mühendisimiz Sabiha Rıfat Gürayman’ın inşa ettiği Karaboğaz Köprüsü’nü, Beypazarı’nda çok önemli bir müzeyi hayata geçirmiş Halkbilimci ve Müzeci Sema Demir @semadmr ,eşi @harunudemir ve dostları Mimar Mehmet Emin Yılmaz, Doç. Dr. Ali Akın Akyol’un yardımlarıyla buldum.
Read 9 tweets
9 Aug
Ayasofya türbelerini çizerken şunu öğrenmiştim; Sultan vefat ettikten sonra önce türbenin sekisi/zemin inşa edilir. Bu seki üstüne bir otağ kurulur. 40 gün bu otağda taziye kabul edilir. Otağ seki üzerindeyken 40.günde türbe inşası başlar. Öbür dünyaya göçen için son bir çadır...
Dolayısıyla iyi bir gözü olan bir mimar, göçerin çadırı ile diğer dünyaya göçenin türbesini benzetmekte haklı. Sadece form olarak değil, inşa ediliş sürecinde de aralarında bir ilişki olduğunu eklemek istedim. @caghankeskin
Kanuni Sultan Süleyman kabre konulurken, Mimar Sinan’ı elinde mimar arşını ile gösteren minyatürde de üstte otağın yerleştirildiğini görürüz. Sultan kabre konulunca zemin düzeltilip seki inşa edilip, 40 gün sonra da türbe inşasına başlanıyor olmalı. (Minyatür Süleymanname’den)
Read 4 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!