1)Küresel ilaç şirketlerinin pazarlama stratejileri "yeni hasta" ve "yeni hastalık" yaratmak üzerine kuruludur.
"Yeni hasta" yaratmanın yolu toplumun sağlıkla ilgili kaygı katsayısını arttırarak, hastalık hastası birey sayısını arttırmaktır.
2)"Yeni Hastalık" yaratma konusunda bu tröstler ciddi yatırımlar yaparak , yaratıcılığın sınırlarını zorlarlar.
Bu alanda son dönemde kadınların doğal yaşam döngüsünün parçası olan adet dönemlerini "PMS Sendromu" diye hastalığa dönüştürmeleri güzel bir örnektir.
3)Daha vahim bir örnek ise, küresel ilaç şirketlerin çocukları pazar olarak belirleyip, çocuk yaramazlığını "Attention Deficiency Hyperactivity Disorder" (ADHD) başlığı altında hastalığa dönüştürmelidir.
Hedef ebeveynlere , doktorlara ve rehber öğretmenlere çocuk yaramazlığını
4)hastalık olarak algılatarak; bir çocuğun yaşam döngüsündeki bu doğal süreci ilaçla tedavi edilebilecek bir hastalık olarak sınıflandırmaktır.
Bu ilaç tröstlerinin pazarlama çalışmaları sonucu dünyada ve Türkiye'de yüzbinlerce çocuk ilaçla zombileştirilmektedir.
5)İlaç tröstlerinin bu şeytani pazarlama çalışmalarındaki ana yardımcıları "Key Opinion Leader" olarak tanımladıkları doktorlar, rehber öğretmenler ve sosyal medya figürleridir.
Şimdi sizinle Türkiye'de de faaliyet gösteren bir ilaç devinin ADHD ilaçlarına tabi hasta sayısını
6)arttırmak için kendi içlerinde kullanmak için hazırladıkları bir sunumdan üç parça sunacağız.
Türkiye'de 463 bin yeni hasta hedefleyen şirket ADHD farkındalığını arttırmak için odak noktalarını belirlemiş.
7)Bu küresel ilaç şirketi , özellikle ailelerin ilacı, çocuklarının "iyileştiğini düşünerek" bırakmasından ve çocuk psikiyatrlarının yaz tatili dolayısı ile reçete yazmayı kesmesinden şikayetçi
8)Ve bu şirket her şehirde 5-19 yaş aralığındaki çocukların sayısı üzerinden pazar paylarını , şehirdeki çocuk psikiyatrları üzerinden ne kadar arttırabileceklerini ayrıntılı olarak planlamış durumda.
9)Küresel bir pandemi ortamında, ilaç şirketleri aşıları ile kurtarıcı olarak konuşlandırılır ve ekranlara çıkarılan "uzman doktorlar" insanları korku üzerinden, hiç bir şekilde güvenilirliği kanıtlanmamış ilaçlara ve aşılara yönlendirirken yukarıdaki örnek sunum aklınızda olsun.
10)Küresel ilaç şirketlerinin ve küresel teknokrasinin (DSÖ) sözünden çıkamayan @ttborgtr ve @saglikbakanligi 'nın vaka/hasta sayıları üzerinden kayıkçı kavgası yaparken hiç bir şekilde ilaç politikaları üzerinden kapışmamalarını da bir kenara not etmeyi unutmayın.
11)Ortalıkta COVID kadar; yanlış tedavi nedeni ile ölen hasta sayısına dair yüzlerce vaka kanlı canlı şahitleri ile dolaşırken;bu konuyu ne @ttborgtr 'nin ne @saglikbakanligi 'nin gündeme almaması bu iki kurumun halk sağlığı konusunda samimiyetinin net göstergesidir.
12) Küresel ilaç şirketlerinin ve küresel teknokrasinin kobay faresine dönüşmemek için, "bilim imamları" dahil herkese kuşku ile yaklaşmak, otoritenin sadece ekose ceketli olanlarını değil, beyaz önlüklü olanlarını da sorgulamak zorundayız.
Tedbirli olun; paranoya olmayın.
SON.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1) @Ducane Cündioğlu'nun çok özlü bir tespiti vardır:
"Fiziği bilmeden metafiziği konuşuyoruz."
Konuştuğunuz konunun arka planındaki gerçekleri, matematiği bilmeden o konuyu tartışmanın acizliğini ifade eden bu tespit , gündemin baş köşesine oturan COVID19 konusunda da geçerli.
2)Her gün televizyonlarda COVID19'a yakalanların, iyileşenlerin,ölenlerin rakamları stilize grafikler eşiğinde gözümüze sokuluyor. "Uzmanlar" sürekli COVID19 tartışıyor fakat sormak lazım:
Bugüne kadar kaç TV programında meşhur PCR testinin nasıl işlediği konuşuldu?
3)Kaç uzmandan "COVID19 testi pozitif çıktı" ibaresinin ne anlama geldiğinin tekniğini dinlediniz?
Bu testlerin yüksek yanılma oranları hiç bir şekilde gündeme getirilmezken, bu testlerin nasıl pozitif sonuç verdiğinin masaya yatırıldığına şahit oldunuz mu?
1)May Lai katliamından derin acı bir çığlıkla çırılçıplak kaçmaya çalışan kız çocuğunun da;
topraklarında tek bir iz kalmayana dek katledilen kızılderilinin de;
meşhur Tokyo yangınında ABD'nin napalm bombaları altında etleri kemiklerinden ayrılan Japonun da;
2)bütün hazineleri yağmalanmakla kalmayıp 1 milyon vatandaşını kaybeden Iraklı'nın da;
12 Eylülünden FETÖ'süne bu topraklarda kanına girdiği nice masumun da acısını yüreğinde hissedenler için #ABDÇöküyor tezinin tabiki bir "hÜsnü kuruntu" (Wishfull thinking) boyutu var.
3)Lakin bu hüsnü kuruntu ; bu tezin bir matematiği olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Statiği bozulan her yapı gibi , ABD'nin çöküşü de artık kritik eşiği geçmiş bir dinamiğin
üzerine oturmuş bir kader ve son yaşananlar bu yolda yaşanan kalp krizlerinden sadece biri.
1)Tarihin, Facebook'tan sonraki en büyük insan(lık)deneylerinden birinin ilk safhasının sonuna yaklaşıyoruz.
Herkesi "izleme" hedeflerine ulaşan küresellerin sonraki hedefi herkesi "etiketleme".
İnsanın vücud bütünlüğüne yönelik şeytani bir hamle ile karşı karşıyayız.
2) Herkesi izlemekle yetinmeyecekler, herkesi etiketlemeyi hedefliyorlar.
Küresellerin ABD-Çin ortaklığıyla kotardığı COVID-19 üzerinden hedefleri doğrultusunda
yaklaşık 3 ay içinde çok ciddi bir veri topladılar; Devletlerin/Milletlerin reflekslerini, hareket
tarzlarını ölçtüler.
3)Bunu da Bill Gates gibi küresel elitlerin sahnedeki adamları aracılığı ile fonlanan WHO gibi sözde uluslararası kurumlar üzerinden koordine ettiler.
Facebook projesinden bu yana insanlık hakkında bu kadar kapsamlı bir veri toplanmamıştı.
1)#Covid_19 salgınının biyolojisinden bağımsız olarak yürüyen bio-politiğinin en önemli ayağı kitlelere virüsten daha tehlikeli bir paranoya yaymaktan geçiyor.
Bunun için de kitlelerin üzerlerine boca edilen veri bulutunu sağlıklı hazmedemeyeceğine güveniyorlar.
Haklılar.
2)Ortalık kırmızılarla boyanmış ısı haritaları ve gerekli normalizasyon çalışmaları yapılmamış yukarı doğru yükselen grafiklerle dolu.
Onca veriyi ve bilgiyi doğru hazmetmek , ihtiyat ile paranoya arasındaki dengeyi tutturabilmemiz açısından şart.
Aksi takdirde yaratılmaya
3)çalışılan panik havası, orta vadede biyolojisini doğal olarak yeneceğimiz bu virüsün uzun vadeli politik etkilerinin virüsten daha tehlikeli bir boyuta taşınmasına vesile olacak.
O yüzden #Covid_19 salgınını doğru bir terazide tartmamız şart.
1)Korona virüsünün Wuhan'daki "Dünya Ordu Oyunlarına" katılan ABD askerleri üzerinden Çin'e taşındığı ve 18 Ekim 2019'da 5 yabancının Wuhan'da bilinmeyen bir enfeksiyondan dolayı hastanelik olduğu kesinleşti.
Bu olayın hemen öncesinde Ağustos ayında...
2)ABD Marylan'daki askeri biotehlike laboratuarını , laboratuarın güvenlik standartlarını karşılayamadığı ve sızıntı olduğu gerekçesi ile kapadı.
Bu sıralarda ABD'de e-sigaralardan(vaping) kaynaklandığı iddia edilen akciğer hastalıkları furyası yaşanıyordu.
Bu muamma
3)hastalığın kaynağı olarak bu e-sigaralar gösteriliyordu ama bu iddia bir türlü kanıtlanamadı.
Anlaşılan o ki ABD ordusu yediği haltı kapatmak için suçu yükleyebileceği bir olağan şüpheli bulmuş ve bunu propaganda kanallarından piyasaya sürmüştü.
1)Her gün ekranlarda uzman kılıklıların tekrarladığı bir klişe var:
"Suriye rejimi Rusya'nın dediğinin dışına çıkamaz"
Bu tespitin belli bir oranda doğruluk payı taşıması %100 doğru olduğu anlamına gelmiyor ve stres anlarında o bakiye yüzde sistemin genelini çatırdatabilir.
2)Türkiye Esad'a sadece SİHA'ları aracılığı ile bir günde aylardır almadığı hasarı verirken Rusya'nın geri çekilmiş bir görüntü vermesi Suriye devleti ve toplumu içinde kırılmalara yolaçmakta.
Suriye; Genelkurmayını Almanlara teslim eden Osmanlı'nın yaşadığı kaderi yaşıyor.
3)TR cephesinde ise İdlib'te sıkışma arttıkça kızışan bir tartışma mevcuttu: Esad'la masaya oturmayı savunanlar ile bu teze karşı çıkanlar.
Son zamanlarda Devlet içinde Esad'la masaya oturma tezini savunanların eli ve sesi güçleniyordu.
Bu adımın atılmasına ramak kalmıştı ki...