Döneminde büyük bir cesaret, inat ve direniş sergileyerek kalemi elinden bırakmamış, kendinden sonra gelen kadın edebiyatçıları da yazılarıyla destekleyerek erkek dünyanın içinde kadın entelektüel olmanın zorluklarıyla sonuna kadar mücadele etmiş #FatmaAliye hakkında bir #flood
Edebiyat dünyasına babası ve eşinden “icazet” alarak 1889 yılında “Bir Kadın” imzasıyla yayımladığı, George Ohnet’nin "Volonté" adlı yapıtının "Meram" adını verdiği çevirisiyle adım attı.
1891 yılında yayımlanan ikinci yapıtı Hayal ve Hakikat’i Ahmet Mithat’la birlikte yazdı. Çok geçmeden sırasıyla Muhadarat (1892), Refet (1896), Levayih-i Hayat (1898), Udi (1898) ve Enin (1910) romanlarını kendi adıyla yayımladı.
En sevilen eserlerinden biri olan “Refet”, edebiyatımızda yer alan ilk kadın öğretmen başkarakteridir. Ayakları üzerinde durmak için mücadele eden bir öğretmenin hikâyesini, farklı kadınlıkları, sınıflar arası kadın dayanışması ve kadınların gündelik yaşamlarını anlatır.
Yapıtları yayımlandığı yıllarda ülkemizde olduğu gibi yurtdışında da oldukça ilgi gördü. Türk edebiyatının çalışıp ayakları üzerinde duran ilk kadın karakterlerini anlattığı "Udi" romanı Gustave Séon tarafından Fransızcaya çevrildi.
1892 yayımlanan Nisvan-ı İslam (İslam Kadınları) adlı yapıtı 1894’te Rus şarkiyatçısı Olga de Labedeff ve Nazimé Roukié tarafından olmak üzere iki kere Fransızcaya, Beyrut’ta tefrika edilmek üzere ise Arapçaya çevrildi.
1893’de Chigaco Kitap Sergisinde kitapları sergilendi. Aynı serginin “The Woman’s Library of The World’s Fair” adlı kataloğunda Fatma Aliye’nin biyografisi ve kitapları da yer aldı.
O yıllarda bir çok ilke imza attı Fatma Aliye. Filozofların biyografilerinden oluşan Teracim-i Ahval-i Felasife (1900) adlı yapıtıyla felsefi bir deneme olan Tedkik-i Ecsam’ı (1901) Türkiye’de ilk defa bir kadın kaleminden çıkan felsefe yapıtlarıdır.
Fatma Aliye, bir kadın yazar olarak tarih alanında da ilk olma unvanına sahipti. Kosova Zaferi ve Ankara Hezimeti (1912) ile yarım kalan Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı (1912-13) bir kadın yazara ait ilk tarihi yapıtlarıdır.
İslam’ın ilk zamanlarında yaşamış kadınların biyografilerini yazdığı ve 1901 yılında yayımlanan Nâmdârân-ı Zenân-ı İslâmiyân (Ünlü İslam Kadınları) çalışması ise bugün yeni yeni oluşmaya başlayan feminist tarih bilincinin en erken örneğidir.
Kadınlara ait en uzun süreli yayın olan Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilip kitaplaşan, kadınlar arası kız kardeşlik bağının izini süren mektup roman “Levâyih-I Hayat”ta Osmanlı kadınlarının gözünden aşk ve evlilik sorunsalına ışık tutar.
(Hanımlara Mahsus Gazete)
Farklı kadınlıkları ve erkeklikleri ele alarak evlilik kurumunu, aile içi şiddeti sorgular; kadınların insanca yaşamalarının yolunun ekonomik özgürlük ve eğitimden geçtiğine vurgu yaparken aşk üzerine de felsefi bir tartışma yürütür Levâyih-ı Hayat’ta.
Makalelerinde İslam’ı ataerkiden sıyırarak yorumlamayı önerdi. Çok eşliliği, evlilik ve örtünmeyi bu açıdan ele aldı. İslam hukukuna dair bilgisiyle İslam’ın sonradan gelişen patriyarkal örf ve adetlerle yanlış yorumlandığı ve kadınları tahakküm altına aldığını vurgulayacaktı.
Değerli yazarımız Fatma Aliye'nin eserleri Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nda.