Thread by @matrix_9x

~~~~~~~MUSKA~~~~~~~

İnsanı en çok şaşırtan şey bin yıl öncesinden adamın biri çıkıp tüm enerjisel sistemi çözmesi üstüne uygulamalı bunu göstermesidir.
Aslında bizim batı toplumlarından en büyük farkımız hayata mahcubiyet odaklı bakış açımız. Yani isteklerimiz net değil.

Kalbimizden, aklımızdan geçeni söyleyemeyiz. Aslında hepimiz bir bulmacayız karşımızda ki insan bu bulmacayı çözsün isteriz. Açıksözlü ve net değiliz. 
Kısaca deliyiz yani hepimiz.
En açıksözlü ve net olan insanlar bizim toplumda sadece dilencilerdir.

Ne istediğini, neden istediğini net olarak söylerler. Dilencilerin çok para kazanmasının en büyük sebeplerinden biri budur. Ne istediklerini kendileri de bilir, bize de söylerler. Bizler de olmayan bir özelliği kullanıyorlar kısaca. Vicdan, merhamet bu işin diğer boyutu.

Ama netlik, açık sözlülük samimiyet demektir ve vicdana, merhamete açılan kapı da samiyetten geçer. Kısaca her şey zincirleme ve birbirine bağlı.

Muskanın çıkış noktası aslında günümüzde ki muskalar ile hiç alakası yok.
Gerçekte insanın dua kapısının açık olduğu hayatında bir an

Var, o an için de edilen dualar kabul olur diye bir söz vardır. 
Kadim rivayete göre alimin biri bu sözü uygulamaya dökmenin bir yolunu bulur.
Bir kâğıda bir cümlelik istek yazar. Kağıdın en altını en üste getirir. Oraya da aynı isteği yazar. Sonra kağıdı ortadan ikiye katlar.

İsteğini yazdığı cümleleri de üst-üste getirir.
İsteğimi isteğimle kapattım deyip, besmele çekip Kalem ile yazmayı öğreten odur ayetini okur. Yalnız bu olayda ilk önce besmele çekip Kalem ile yazmayı öğreten odur ayetini okuyup, sonra isteğini yazdığı da söylenir.
İkisinden biri.

Alim, isteğinin belli bir süre sonra kabul olduğunu görür. Fakat bir müddet sonra istediği şeyin onu mutlu değil tam tersi mutsuz ettiğini görünce bu işi bir daha yapmamaya karar verir. Yıllar geçer alimin yolu bir garip fakir köylü ile çakışır. Fakir köylü adam;

Elli koyunum olsa bu dünya da rahat huzur içinde yaşardım" deyince Alim, köylü adamın haline üzülüp bir kâğıda elli koyun istiyorum yazar kağıdın altını üstüne çevirip yine elli koyun istiyorum yazıp yazılarıda üst-üste gelecek şekil de katlayıp sonra yada önce (burası net değil)

Duayı edip "köylüye al bu kağıdı hep üzerinde taşı. İsteğin kabul olunca kağıdı yak der.

Köylünün kısa zamanda elli koyunu olur. Köylü alime dua eder, diğer köylülere de elinde ki kağıdı gösterip alim bana bir dua yazdı onun yazdığı dua kabul oldu deyince köylüler gördükleri her

Dervişe her hocaya her alime dua yazdırıp muska şekline getirip boyunlarında taşımaya başlarlar. Köyün ismine de dualı köy denmeye başlanır. Köylü elli koyun istiyorum yazısını dua zannettiği için günah olur diye yakmaz. Olay o kadar büyür ki alimin kulağına kadar gelir.

Alim olayın aslını kendi öğrencilerinden bir kaç kişiye anlatır. İsteğini yaz ama haddini geçmesin benim ki haddimi geçti der öğrencilerine. Muska olayının çıkış yeri burasıdır.
Kısaca aslında muska diye bişey yok.
Alimin kullandığı "had" burada enerjidir. Yani isteğin ve enerjin

Örtüşmesi gerekir.
Kalemle yazmayı öğreten odur ayetini okuması ve isteğini yazdığı kağıdı alt-üst edip isteğini istek ile kapatması ise bir çok doğrunun aynı an da yapılmasıdır.
Enerji ve istek birbirini tamamlamak için bir araya gelir. Zira ayeti tamamlayıcı olarak kullanmıştır

Kişilerin isteklerinin enerjisel terazisi elli koyun mantığına göre tutması, yani haddinin bilinmesi neyin istenip istenmeyeceğine bir işaret olabilir.

Basit bir sekilde alimin yaptığı uygulamayı yazayım.

1- Öncesinde besmele çekip "Kalem ile yazmayı öğreten odur" ayetini

söyleyip istegini yazdığını farz edelim.
(Yahut isteği yazdıktan sonra söylenir diyelim zira burası net değil.)
2- Resimde gördüğünüz üzere altlı, üstlü istek yazılıyor.
3- İstekler üst-üste gelecek şekilde katlanıyor.
Örnekte ki (üste ve alta yazan Huzur istiyorum yazıları

Kâğıt katlandığında birbirinin üzerine geliyor. Yani istenen sey istenen şey ile örtülüyor.
4- Kağıt cüzdanda filan taşınır.
5- Muska olarak kesinlikle taşınmaz.
6- Muska olayının gerçeği budur.

Sevgiler.