📌Güne egzotik bir floodla başlamak istedim. ESKİ TÜRKLERDE CİNSİYET DEĞİŞTİRME, TRAVESTİZM ve YENİDEN DOĞAN ŞAMANLAR🦋🧝🏼♀️
Altay şamanizminde cinsiyet değişmenin en uç noktası erkek şamanın tıpkı kadınlar gibi doğum yapmalarıdır. Hatta adayın ölüp dirilmesi olarak bilinen⏬
..parçalanması sırasında da doğurma aktı görülmektedir. Ksenofontov’un derlemelerinde Güneş ve Ay Dağı’nda yeni soyulmuş huş ağacının üstünde parçalanan erkek aday, tıpkı bir kadın gibi doğurur. Tıpkı kadınlar gibi doğuran erkek şamanların olması, onların kendilerini erdişi
olarak tanımlaması olgusuna dayanır. Ayrıca şamanların çok sevdikleri anlatılar içerisinde fallus ve vulva önemli bir yer tutar. Bu anlatılanların erotizm mi, yoksa şamanların biseksüel varlıklarını öne çıkarmalarına mı dayandığı bilinmemektedir.
Yakut Şamanlık geleneğindeki genel düşünce böyledir ki, en güçlü ve büyük şamanlar zaman zaman doğum yaparlar. Mesela meşhur Yakut şamanı Mıççılla birkaç defa doğurmuş. Birincide turnabalığı, ikincide martı, üçüncüde itbarak doğurmuştur.
Bu anlatı genel hatlarıyla erkek ve kadın şamanların şartlı bir bölünme olduğunu aslında şaman denilen fenomenin, cinsler üstü bir varlık olma gayretine dayanır.
Aslında cinsiyet değiştirme veya travestizm olayı yalnız anaerkil, anahanlık veya ataerkil düzeni ile orantılı değildir. Batılı etnologların çok sık kullandıkları bu kavramlar Türk sosyal hayatında var olmadığı gibi Türk şamanlığında da geçerliliğini muhafaza edememiştir.
Ancak durum bütün hallerde kadın Şamanlığın bir zamanlar etkin konumuna işaretten başka bir şey değildir. Diğer taraftan bu, yozlaşma veya bozulma da değildir.
Nitekim gizemli bir dünya tasarımı sergileyen şamanlar, travestizm kavramı ile biseksüel varlık olmakla kendilerini sıradan insanlardan ayırmışlardır.
Burada biseksuellikten çok cinsiyetler arasındaki farkın silinmesinden söz açılmalıdır.Sosyal ve kültürel yapısı incelendiğinde İslam öncesi Türkî topluluklarda bu inanç çevresinde gelişen yaşamda kadın ve erkek gerçekten de çağındaki diğer toplumlara nazaran eşit bir durumdadır.
Sonuç olarak hem erkek hem de kadın şamanların doğurması, şamanların cinsiyetlerinin olmamasıyla veya cinsiyet değiştirmesiyle bağlantılı olup şamanlıkta önemli bir yer tutar. Nitekim efsanelerde erkek şamanların doğurması olayı vardır.
Sunu söylemek lazimdir ki, erkek şamanların kadınlaşması ve doğurması kökeni açısından Şamanlığın soyla geçmesinin bir izahıdır. Erkek şamanın doğurduğu bir kuşun hamile bir kadının rahmine girip yeniden şaman olarak dünyaya gelmesi, Şamanlık soyunun devamı açısından önemlidir.
Paradigmada üçüncü cinsiyet ve üçüncü boyut statüsü işte bu soy devamlılığı ve şaman görevinin sürdürülmesi ile ilişkili gelişmiştir.
Özetleyecek okursak ilk şamanın eşcinsel varlık olması hakkındaki anlatılar da aslında şamanın cinsiyetsizliğinden haber verir.
Ancak biseksüel karakterin isteklerine sahiptir ve fiziksel olarak hiçbir sapıklığı veya hastalığı olmayan birisidir. (Eşcinsellik sapıklık değildir) Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkek haklarında şamanliktan çok şey öğrenmelidir.
Şamanlar yalnız kamlık yapmaya hazırlandıkları zaman sıradan insan olmaktan sıyrılmış olurlar. Bu sıyrılma cinsler üstü bir olgu olarak algılanır. Belli de büyük ve güçlü erkek şamanlara atfedilen doğum yapma düşüncesi de olayı şamanların her şeyi yapabilecekleri,
cinsiyetlerini dahi aşabilecekleri kanısına toplumu inandırmak, Şamanlığı insanüstü bir bilgi ve birikime, güç ve yeteceğe Kadir bir uygulama olduğunu göstermek içindir.
Umarım yararlı olmuş ve ilginizi çekmiştir.💜🦋🧝🏼♀️
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Medusa’yı hiç kanatlarıyla gördünüz mü? Şeytanlaştırılan ancak zavallı bir suçsuz olan, sırf güzel ve özel diye tecavüze uğradığı için lanetlenen bir kadın, Medusa. İlk tecavüze uğrayan, bu iğrenç olayın mite dönüşmüş hali. Tüm masum olup dışlanan, suçlanan kadınların sembolü.
Atina'daki Athena tapınağında; Phorkus ve Keto'nun kızları olan Sthenno, Euryale ve Medusa isminde üç kız kardeş yaşardı. Bu üç kız kardeşten sadece Medusa ölümlüydü. Medusa'nın güzelliği yüzünden yeryüzündeki bütün kadınlar onu kıskanırmış. Medusa kendisini tanrılara adamıştı.
Athena evinde yaşayan bu güzel kızı gördüğünde güzelliğinden etkilenmiş ama kendisi kadar güzel ve akıllı görmeyip umursamamış. Poseidon, karısı Athena'nın tapınağındaki Medusa'yı görünce onu arzulamış fakat bir ölümlüye aşık olduğu için küçümsenmekten korkup bunu gizlemiş.
📌FLOOD: Erkeklerin olgun kadın “milf” sevdasının mitolojik kökeni. Oedipus ve Sphinx, Gustave Moreau.
Oidipus kompleksi Freud'un kurucusu olduğu psikanalitik teoriye göre karşı cins ebeveyni sahiplenme ve öteki ebeveyni safdışı etme konusunda beslenen duygu ve fantezilerdir.⏬
Freud'a göre her çocuğun ilk aşkı karşı cinsteki ebeveynidir. Erkek bebeğin sürekli annesine şımarması, babasının annesiyle ilgilenmesinden rahatsız olup ağlaması veya araya girmesi örnek olarak verilir.⬇️
Erkek çocuk genellikle evde güçlü bir otoritesi olan güçlü rakibi babadan çekindiğinden her iki ebeveynden de uzaklaşmak zorunda olduğunu hissederken, annesinden çekinen kız çocuk hayran olduğu güçlü babasına daha çok yaklaşır.⬇️
Flood: Ma’at Antik Mısır’da Adalet ve Doğruluk Tanrıçası
Eski Mısır’da doğruluk, adalet anlayışının timsali ve her şeyin üzerinde yer alan bir ilke olarak tanrıça kişiliğine bürünmüş “kozmik düzen” olarak kabul edilir. İnsanlar onu Güneş ve Ay’ın düzenli döngüleri...
Nil’in yıllık taşkınları, istikrarlı yönetim ve toplumsal uyum aracılığıyla kavrardı. Güneş Tanrısı Ra’nın kızı, Tanrıların Katibi Thoth’un eşiydi. İki Hakikat olarak bilinen tanrıçanın başlıca görevi firavunların yertanrısı Geb’in tahtına ne kadar layık olduklarını belirlemekti.
Saçına yüksek bir tüy takmış ve bazen de kanatlara sahip bir kadın olarak tasvir edilse de Ma’at sadece bir tanrıça değil, yaratılmış evrenin düzenleyici ilkesi ve varoluşun tasarımını mümkün kılan yasa olarak kabul edilir ve bu yasa, firavundan sade vatandaşa kadar geçerlidir.
The Accolade - Edmund Blair Leighton’un şövalyeliği ve sadakati anlattığı tablosu. Hayatını bu hizmete adamış olan kişinin sadakati en çok ihtiyaç duyulan olgulardan biri haline geldi. Bir şövalye kadar sadakatli ve onurlu birine kim ihtiyaç duymaz ki?
Şövalyelerin uyması ya da benimsemesi gereken 10 temel ilke vardı. Bunlar:
1️⃣Kutsal saydığı değerleri ölümü pahasına korumak.
2️⃣Savunmasız ve acizleri korurken onlara saygı göstermek.
3️⃣Ülkesini sevmek.
4️⃣Düşmandan önce savaş meydanından geri çekilmemek.
5️⃣Tek bir kadına karşı aşk beslemek, ona bağlı olmak.
6️⃣Kötülüklerin ve acımasızlığın karşısında durmak.
7️⃣İnandığı değerlerle çakışmadığı sürece, emri altında olduğu amirlerinin tüm emirlere uymak.
8️⃣Sözüne sadık olmak, onurunu küçük düşürecek davranışlardan uzak durmak.
📌Kadınların tarih boyunca geçtikleri zorlu denemeler üzerine hoşunuza gitmeyecek bir makale...
Eski çağlarda bir kadın erkek libidosu yüzünden tecavüze uğrayıp zarar gördüğünde ailesine tazminat ödenirdi ve çok nadir de olsa kayıp durumunda tazminat kadının kendisine verilirdi.
Bu ona “artık şikayet edecek bir durumun kalmadı” demekten farksızdı. Genellikle kıza tecavüz edilir ve karşılığında para verilirdi. Böylece kadın değerini kaybeder ve fahiselige zorlanırdı çünkü erkek egemen toplum kıyaslanmayı sevmez ve kadını kirli olarak lanse ederdi.
Yalnız bu ancak şehirlerde, yöneticilerin ve devletin olduğu daha medeni yaşam şartlarında oluşabilecek bir kurgu. Fuhuşun yaygın olduğu toplumlar, erkek dürtüsünün meşruluğunun ve erkeklerin bu dürtülerini doyurmak için kadın bedenini kullanma hakkının sorgulanmadığı ülkelerdir.
📌10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu...
Cumadan pazara kadar hava çığlık sesleriyle doluydu. Bir Yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu. Yahudi topluluğu da sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi...
Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular. Su kuyuları cesetlerle dolduruldu...