Birkaç şey daha yazıp çıkıyorum siteden. Türkiye 25 senedir yerinde sayıyor, bu hayatın her yerine sirayet etmiş. Hala bu korkunç zamlar dillendirilirken memura, emekliye yapılan zamdan dem vuruluyor. Ne memuru ne emeklisi kardeşim?
Memur da, emekli de maaşını alıyor. Elbette ki en az enflasyon oranında zam almaları gerekir. Fakat bu insanlar maaş alıyorlar. Bu ülkede milyonlarca genç bir kuruş almadan, %0 bile zam almadan, iş bulamadıkları için depresyonda boş boş geziyor. Ne emeklisi ya?
20 senedir planlı programlı şekilde orta sınıfın alım gücü düşürülüyor, orta sınıf eriyor. Memur %8 zam almış. E biz hiç almadık? Aynı paraya çalışıyoruz. Milyonlar çalışamıyor bile. Kavram dünyası bile 25 senedir yerinde sayar mı yav? Hiç sıkılmadınız mı? Ben patlıyorum.
Bu ülkenin şehirli, genç, orta sınıf olma bileti satılmış ama bileti karşılıksız çıkmış milyonlarca vatandaşını onlarca yıldır ajitasyonla yok sayıyorlar. Ben bunu reddediyorum. Bizi dikkate alacaksınız, sorunlarımızı çözeceksiniz, hakkımızı vereceksiniz. Alacağız. Selametle.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bu ülkede en son aşağı bakacak, boynunu eğecek olan bu ülkenin pırıl pırıl gençleridir. #AşağıBakmayacağız
Ne yapmışlar bu çocuklar da aşağıya bakacaklarmış? Vatandaş sefalet içindeyken vatandaşın milyarlarca lirasını mı çalmışlar? Belediyelerden ihale mi almışlar? Suçsuz günahsız insanlara zulüm mü etmişler? Niçin aşağı bakacaklarmış? #AşağıBakmayacağız
Bir süredir buraya giremedim. Yaşananlar kelimeleri kifayetsiz bırakacak derecede saçma olsa da birkaç şey söylemek istiyorum. Bu hükümetin zalimliğinden, pişkinliğinden, saçmalıklarından bıktım usandım. Muhalefet partisi olduğu iddiasındaki çürümüş yapılardan yıldım.
AKP hükümeti, 2021 yılında bu ülkenin vatandaşlarının 1 trilyon lirasını harcama yetkisi aldı. Bakın 1 trilyon Türk Lirası. Bizden her yıl bu kadar para alıyorlar. Bu vatandaşların yüzlerce, binlerce, on binlerce, yüz binlerce sorunu, derdi, tasası var.
Esnaf bitmiş, şirketler batmış, enflasyon uçmuş, işsizlik almış başını gitmiş, vatandaş gıdaya ulaşamıyor. Anayasa askıya alınmış, Anayasa Mahkemesi'ne hülle ile 6 gün Yargıtay'da çalışan adamı atamışlar, sokaklar suçlu dolu, bütün herkesin canı burnuna gelmiş.
Bir ara sempatik görünmek isteyen boomerlar için bir liste yapacağım. Müzikler, oyunlar, uygulamalar vs. Ücretli olacak. Yeterince kazandığınızı düşünüyorum, biraz alalım elinizden.
Boğaziçi Üniversitesi'nin önüne gittim. 5 tane toma, 3 tane akrep saydım. Yüzden fazla polis var, kapının önüne çevik kuvvet roma lejyonerleri gibi dizilmiş. Zigetvar kuşatması gibi bir ortam var. Bu, hükümetin provokasyon peşinde olduğunun göstergesidir.
Dün yüzlerce öğrenci toplandı, en ufak bir yeri yakıp yıkmadılar, en ufak bir yere zarar vermediler, son derece barışçıl bir şekilde eylemlerini yaptılar. Bunun tekrar altını çiziyorum, dün hepimiz gördük. Tomalar akrepler yüzlerce polis yokken her şey son derece sakindi.
Bu kadar toma orda ne yapıyor? Bu kadar akrep, bu kadar polis orda ne yapıyor? Bunlara hiçbir ihtiyaç yok, dün gördük. Bu kadar toma orada protestoculara saldırmak için duruyor. Bunu yaptıktan sonra kalkıp vay efendim bakın bunlar vandal diye kendi medyalarında yayın yapacaklar.
Eylemlerin "marjinalleştirilmemesi" için yapılacak şey marjinal olmayan eylemcilerin "marjinalleri" tespit edip bunları eylemden uzaklaştırması olamaz. Bu eylem denen şeyin mantığına terstir zaten. Sen gelme sen git diye kim kimi neye dayanarak kovacak?
Olması gereken muhalefet liderlerinin, toplumun geniş kesimlerini temsil eden isimlerin bu eylemlere katılmasıdır. Hükümet her eylemden marjinal çıkarır ve eylemleri böyle göstermek için de devasa bir medyaya sahip. Buna engel olamazsınız.
Muhalefet liderleri, topluma mal olmuş isimler eylemlere fiziken katılmasalar bile kalplerinin burada olduğunu, yapılan haksızlığın, hukuksuzluğun karşısında, öğrencilerin yanında olduklarını açıklayabilirler. Öyle birkaç kişi gitsin bizim partiden demekle olmaz.
Hey maşallah, hey maşallah. Bir de bu büronun kurucu yönetici ortağı Ankara Hukuk'ta görev yapmış Prof. Dr. Hüseyin Altaş isimli yaşlı bir adammış. Be adam, zaten profesörsün, yetmedi mi kazandığın para? Değer mi yav ofisini şöyle bir lansmana konu etmeye?
Bırak biraz da genç avukatlar kazansın. Hayır bir de herkes reklam yapabilir olsa neyse, bir şey demem. Genç avukatlar yıllarca meteliğe kurşun atıyor, müvekkil bulamıyor. Bu beyefendilerin doymadığı yetmiyor, haksız rekabet ediyorlar bir de.
Allah gözünüzü doyursun ya da artık haksız rekabet şartlarını ortadan kaldıralım. İkisi de olur.