" Ey Sodom yöneticileri, RAB'bin söylediklerini dinleyin;
Ey Gomora halkı,Tanrımız'ın yasasına kulak verin.
“Kurbanlarınızın sayısı çokmuş,
Bana ne?” diyor RAB,
“Yakmalık koç sunularına,
Besili hayvanların yağına doydum.
Boğa, kuzu, teke kanı değil istediğim."
"Huzuruma geldiğinizde
Avlularımı çiğnemenizi mi istedim sizden?Anlamsız sunular getirmeyin artık.Buhurdan iğreniyorum.Kötülük dolu törenlere,Yeni Ay, Şabat Günü kutlamalarına ve düzenlediğiniz toplantılara dayanamıyorum.Yeni Ay törenlerinizden,bayramlarınızdan nefret ediyorum."
"Bunlar bana yük oldu,
Onları taşımaktan yoruldum.Ellerinizi açıp bana yakardığınızda gözlerimi sizden kaçıracağım.Ne kadar çok dua ederseniz edin dinlemeyeceğim.
Elleriniz kan dolu.
Yıkanıp temizlenin,
Kötülük yaptığınızı gözüm görmesin,
Kötülük etmekten vazgeçin"
"İyilik etmeyi öğrenin,
Adaleti gözetin, zorbayı yola getirin,
Öksüzün hakkını verin,
Dul kadını savunun.
RAB diyor ki,
“Gelin, şimdi davamızı görelim.
Günahlarınız sizi kana boyamış bile olsa
Kar gibi ak pak olacaksınız."
" İstekli olur, söz dinlerseniz,
Ülkenin en iyi ürünlerini yiyeceksiniz.
Ama direnip başkaldırırsanız,
Kılıç sizi yiyip bitirecek.”
Bunu söyleyen RAB'dir"
Tanah (Eski Ahit) Yeşaya Kitabı 1:11-20
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bu kardeşimiz kimdir necidir bilmiyorum. Ama bu kızcağıza "muhafazakâr camiâdan" yönelen nefreti çok iyi biliyorum. Bu hiç şaşmaz,"karakoyun"lar "kurt"lardan daha çok hırpalanır. "Birliği bozan" "cemaati bölen" affedilmez.
Dindar kesimi çantada keklik gören bir teşkilat ve bu teşkilata dine bağlanır gibi bağlanmış mensuplar ordusu için en büyük tehdit bu kızımız gibi insanlardır çünkü. Milleti karpuz gibi ortadan bölme ak/kara, mümin/kafir dikotomisine sıkıştırma faaliyetine taş koyar böylesi.
Bir insan hem dindar/(ya da) muhafazakar hem muhalifse adeta ona şu teklif edilir; "sen en iyisi dinden çık". Çünkü Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'teki cemaati kendi dar çevreleri ile mahdut bir kavram olarak kabul ederler. Mahalleden çıkmaya kastediyorsan dini de orada bırakman lazım.
Polislik mefhumu modern bir mefhumdur. Daha önce Subaşılık,İrenarki gibi kurumlarla sağlanan şehir emniyeti aydınlanma ile kurumsal bir kimlik kazanmıştır. Devletin "kendi vatandaşı"na karşı düzeni/statükoyu koruma aracıdır.
Polisler her yerde zaman zaman müdahale sınırlarını aşar. Bu nedenle her ülkede "polis vazife ve salahiyetleri" mevzuatla tanzim edilir. Polisler toplumsal eylemlere müdahale ederken ölçülere riayet etmek durumundadırlar.
Polislik başlı başına "kutsal" bir meslek değildir. Polis ve asker daima yanyana anılsa da aynı kategoride değildir. Asker dış tehditlere karşı ülkeyi koruduğundan hemen her ülkede saygı duyulan bir meslek grubudur. Beri yandan polis bizzat vatandaşa karşı bir tedbirdir.