Arap alfabesinin en eski formu olarak ortaya çıkan Kûfi yazı formu okunmasının zorluğu bir tarafta, karakteristik yapısıyla dikkat çeker. Erken İslam dönemindeki hattatlar, Kuran el yazmalarını yazıya dökmek için çeşitli yöntemler kullandılar. Kûfi yazı bu hatların ilk formuydu.
Arap Yarımadası'nda çöllerdeki kayalarda görülen erken kûfi zamanla kendi içerisinde değişip gelişti. Irak erken dönem kûfisi, Magrib-Endülüs formu, mimariye uygulanan ve makili denilen versiyonu ile kûfi Arapça hat ve İslam sanatının en önemli dallarından biri haline geldi.
Birmingham'da bulunan bu kûfi Kuran 1370 yaşında. İlginç olan ise görünen yazının altında silinmiş daha eski bir örneğin daha bulunması. Silinen ama izleri belli olan bu yazı uzmanlarca araştırıldı ve görünen yazıdan daha eski olduğu anlaşıldı. Fakat ibareler birebir aynı!..
Kufi, Arap yazısının en eski kaligrafi biçimidir. Eski Pehlevi alfabesinin değiştirilmiş bir biçiminden oluşur. Kûfe şehrinde doğduğu için adını Kûfe’den alıyor. Kûfi, başlangıçta Kuran'ın ilk nüshalarında kullanılan Arap alfabesinin oldukça köşeli bir biçimi olarak tanımlandı.
Kûfi yazı İslami hat sanatının gelişiminde de önemli rol oynadı. Bu alanda uzman Selwa İbrahim Tevfik el-Emin, "İslami dönem yazılarının sanat, incelik ve güzelliğin tezahürünün açıkça görüldüğü ilk üsluptur" diyor kûfi için. Haksız da değil...
Bu yazı için belirlenen kural, karakterlerin açısal ve doğrusal biçimleriyle ilgiliydi ve kûfi geleneğinin başlangıcında tanımlanan kurallar neyse, günümüze kadar aynı kaldı. Sadece bazı harflere altta / üstte noktalar eklenerek okuma güçlüğü aşılmaya çalışıldı.
Kûfi yazının temel özelliği "eski çivi yazısının Arap harflerine dönüştürülmesi" olarak karşımıza çıkıyor. Buradan devşirilen kûfi parşömen, bina ve kitap ve madeni para gibi dekoratif objeler üzerine yazılacak şekilde şekillendirilmiş figürlü harflerle karakterize edildi.
Kûfi yazı, dikeyler ve yataylar ile birlikte düz çizgiler ve açılar gibi geometrik formlardan oluşur. Bu durum örneğin "t", "b", ‘’y’’ ve "n" harflerinin aksan işaretleri ile ayırt edilmediği ve aynı göründüğü durumu oluşturur. Yine de İslam ülkelerinde halen kullanılmaktadır.
Mavi Kuran olarak bilinen erken yazmalar çivit mavisi ile boyanmış parşömen üzerine altınla yazılırdı. Fatîmi / Abbasi dönemlerine dayanır. Tabi üretiminin sanatsal karmaşıklığı ve mali masrafı, ancak hatırı sayılır zenginlikte bir hükümdar tarafından başarılabilirdi.
Kuran önce düz, eğimli ve tek tip yazıyla yazılmıştı, ancak içeriği resmileştirildiğinde otoriteyi ifade eden bir form ortaya çıktı. Yazıcılar, 8.yy.dan 10.yyz’a uzanan ve parşömen üzerine yazılmış Kuran'ın en eski nüshalarını çoğaltmak için belirli bir kûfi biçimi kullandılar.
Kufi yazısı kumaşlar, madeni paralar ve binalar üzerine sıkça yazılmıştır. Geliştirilmesinde madeni paralar çok önemliydi. Kûfi, Emevi, Abbasi, Fatımi, Eyyubi, Selçuklu ve erken Osmanlı sikkelerinde yaygın olarak kullanıldı.
Tarih boyunca İslam mimarisinde kûfinin ciddi bir kullanımı oldu. Özellikle Mardin Ulu Camii'nin minaresindeki kare istif Kelime-i Tevhid çok hoşuma gider.
Okuması zor gibi görünse de, harflerin formuna göz bir kere alışınca, normal nesih yazı okur gibi kolayca okunuyor.
Gördüğüm en güzel örneklerden biri ise kuşkusuz Endülüs'teki Kurtûba Ulu Camii'nin muhteşem güzellikteki kûfi mihrab ayetleri...
Yine inanılmaz güzellikte bir örnek: Konya Beyhekim Camii Mihrabı'nın kûfi ayetleri. Maalesef çalınarak Almanya'ya kaçırılmış olan yitik bir eserimiz.
Dekoratif özelliği nedeniyle kûfi yazı Türkiye'de Cumhuriyet döneminden önce inşa edilen birçok kamu ve konut binasında süsleme unsuru olarak kullanılmasına neden olmuştur. ''Posta ve Telgraf Nezareti'' yazılı çini alınlık Sirkeci postanesinden. Kûfiyi yaşatalım.
V’esselam
ve dahi el-Fatiha:
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Ağustos 2020'de Beyrut'ta yaşanan korkunç patlamada en fazla kaybı şehrin patlamanın gerçekleştiği doğu yakasında yaşayan Hristiyanlar verdi. Kentte yaşayan Hristiyan gruplar içerisinde Maruniler en kalabalık grup. Peki kimdir Maruni Hristiyanlar?
Özellikle Lübnan’da önemli bir yeri olan Maruniler, anadili Arapça olan, Katolik Kilisesi’nin Doğu ayin usulüne bağlı en geniş cemaatlerinden biri. Maruni Kilisesi’nin kökleri, Suriye’deki Asi Nehri kıyısında inzivaya çekilmiş olan Suriyeli keşiş Aziz Marun’a dayanıyor.
Asi Nehri'nin bugün Türkiye'de, Antakya sınırlarında kalan kıyısında 800 keşişin Aziz Marun'a katıldığı ve şehir ile civarındaki yörede Hristiyanlığı yaydıkları biliniyor. Aziz Marun’un 410 yıllarında öldüğü düşünülüyor.