İkinci dünya savaşının sonuna doğru kesenin ağzını açan Hitler, Von Braun yönetiminde roket teknolojisini kurdu.
V-2 adını verdiği roketlerin ilki, 1944 te Paris'e atıldı. 1945'te ise Londra'ya 1402 adet attı.
Belçika, Hollanda ve Fransa'ya atılanlarla birlikte 3172 oldu.
Almanya bu roket teknolojisine çok büyük paralar harcamıştı.
Tarihçiler bu kadar parayla 24 bin bombardıman uçağı inşa edilebilirdi diye yazdılar.
Ama bu roketler, Almanya'nın savaşı kaybetmesini önleyemedi.
Sonunda Almanya yenilip işgal edilince, bu roket uzmanlarının da bir kısmı Sovyetler birliğinin eline geçti.
Ama Hitlerin roket teknoloji yöneticilerinin en büyüğü olan Von Braun ve onun yetiştirdiği 118 roket uzmanını, ABD alıp götürdü.
Onlara o günün koşullarında 1 milyar dolar bütçe tahsis etti.
ABD'nin, düşmanla karşı karşıya gelmeden saldırma ve bir düğmeye basarak istenilen noktayı uzaktan imha etme teknolojisi bu kadronun öncülüğünde geliştirildi.
Bu roketler bir daha batılı ülkelerin kendi arasında hiç kullanılmadı.
Ancak Afganistan, Irak, Libya, Suriye bu bombalarla yerle bir edildi.
Hitleri kimin görevlendirdiğini, ondan kimlerin faydalandığını ve onun siyasetini kimlerin devam ettirdiğini daha iyi anlayalım.
Hitler olmasaydı İsrail kurulamıyordu.
Çünkü, Filistin'e çok insan gitmek istemiyordu.
Ve şimdi,
Ortadoğu'da, Hitler'in teknolojisini İsrail ve ABD kullanıyor.
Hitler siyasetinin daha korkunç olanını da, Yahudiler kendisi Müslümanlara ve Türkmenlere karşı sürdürüyor.
İnsanlık da kandırılmaya devam ediyor.
Bu Müslüman katliamlarında, Türk ve Türkmen soykırımlarında en büyük yardımcıları da Müslüman ülkeleri yöneten din adamları ve siyaset adamlarıdır.
Tarikat ve cemaat liderleri dır. Bazı silahlı Kürt gruplarıdır.
Bunların Müslüman düşmanlığındaki rolü, Hitler'in roketlerinden daha etkili ve daha zararlı olmuştur.
Müslüman ülkeleri yöneten din ve siyaset adamları ABD'nin ve İsrail'in emrine girmeyip Müslüman düşmanlığından vazgeçseler, dünyada hiçbir Müslüman aç kalmaz, burnu kanamaz.
KENAN ÖZEK
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Türkler Arap dili ve kültürü ile kaynaşmaya başlayınca, Farsça ve Arapça ile etkileşen Türk diline bu iki dilden sözcükler karışması yoğunlaşır. Bu dil, din, kültür etkileşmesi üç yüzyıldan fazla devam eder.
Arapların, “Allahın, Kuran’ın dili Arapçadır, onun için Arapça üstündür ” propagandasına, telkinine uğrayan Türkler, din kaynaklı Arap Kültür emperyalizminin baskısı altında kalarak Öztürkçe’lerini değiştirmeye başlarlar.
Siyasal İslamcılar Atatürk heykellerini 'put' olarak adlandırıyor.
Müsadenizle TDK sözlüğünde 'Put' ne demek görelim;
'kimi ilkel toplumlarda, doğaüstü gücü ve etkisi olduğuna inanılan, tanrı olarak tapılan, genellikle canlı bir varlığı, özellikle insanı gösteren, tahtadan, taştan, topraktan yapılmış yontu.'
Adam İngilizin dokuduğu kumaştan elbiseyi giyiyor. Alman malı lokomotifin çektiği trene biniyor. Namaz vaktine ne kadar kaldığını cebindeki İsviçre malı saate bakarak kestiriyor.
Odesa'dan getirilen Rus unundan yapılma ekmek yiyor ama şapkayı giyince kâfir olacağını sanıyor. Bu karanlık, donmuş, hasta kafayı yenmemiz gerek.
Türkçe'nin en eski kitaplarından olan Kumanların sözlüğünde şaşıracağınız vücut organları... bin yıldır değişmeyen kelimeler!
Codex Cumanicus Kuman Türkleri Dili ─ Aslı İtalya'da, bir kısmı Almanya'da bulunan Kuman Türkleri'nin Sözlüğüdür.
Kumanlar, 11. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasında Doğu Avrupa’da (Karadenizin kuzeyinde) yaşamış bir Türk halkıdır. Tarihte Kıpçaklar, Kuman-Kıpçak (Deşt-i Kıpçak) hanlığını kurmuşlardır.
Tanrımız ODİN de Türktür.'' İsveç tarihinin kurucusu olan Prof. Sven Lagerbring, Türkçe ile İsveççe arasındaki ortaklıklardan, mitolojik benzerliklerden hareket ederek, İsveçlilerin atalarının Türkler olduğunu söylüyo....
İddia, İsveç tarihinin kurucuları arasında yer alan bir bilim adamına ait.
Prof. Sven Lagerbring, yaklaşık 250 yıl önce yazdığı kitapta, Türkçe ile İsveççe arasındaki ortaklıklardan, mitolojik benzerliklerden hareket ederek, İsveçlilerin atalarının Türkler olduğunu söylüyor.