1) ABD-NATO bir yeri işgal eder. Ardından oraya Hristiyan misyonerler gönderilir. Yardım,yaraları sarma karşılığında halkı,gençleri Hristiyanlığa çekerler. ABD Irak'ı işgal edince aynı anda binlerce misyoner de Irak'a gidip faaliyet yaptı. Vatikan da gitti zemin kurdu.
2) Afrika'daki gibi. Önce Batılı güçler Afrika'yı işgal edip sömürdü. Halkı fakir, aç, çaresiz bıraktı. Tam bu aşamada misyonerleri gönderip halkın ekmek, su karşılığında Hristiyan olmasını sağladılar. Zekice bir metot. Bu sebeple Afrika'da Hristiyan nüfus çok fazla.
3) Vatikan'ın medyası çok güçlü. Doğrudan veya dolaylı olarak sahibi olduğu ve yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu ve emisyonu, 49 TV kanalı ve kablolu yayını bulunmaktaydı. Bu yayınlar dünyayı bir ağ gibi sarmakta.
4) Tüm bu medya ağı ile DAEŞ'in caniliklerini tüm dünyaya gösterip halkları İslam'dan soğutmakta kullandı. DAEŞ'e karşı PYD'yi destekleyip Kürtlerin İslam'dan soğumalarını ve PKK'ya itilmesini sağladı. PYD'li Hristiyan yönetici Kino Gabriel Papa'yı övüp bölgelerine de davet etti.
5) Papa'nın Irak ziyareti, Suriye de dahil bölgede daha büyük açılım yapacağının işareti. Ayrıca Vatikan'ın petrol-doğalgaz şirketlerinde hisseleri var. Bingo! Irak ve Suriye petrollerinideki sömürü payını koruyup artırmalı. Bölge yeniden şekillenirken Vatikan da masaya indi.
6) Suriye-Irak savaşla dağıtıldı. Tüm istihbarat servisleri bölgede ciddi hâkimiyet savaşı yapıyor. Vatikan istihbaratı da bölgede. Çok özel ve güçlü bir istihbarat ağı vardır. CIA da bile etkindir. Ayrıca Irak işgali ile Protestan misyonerler de ciddi akın etti.Bir de onlar var.
7) Irak ve bölgedeki ülkelerde Çin, Rusya, İran, ABD, Fransa, Türkiye ciddi mücadele ederken Vatikan da Papa ile elde ettiği kazanımları korumak ve etkinliğini artırmak için barış, özgürlük sloganı ile bölgeye resmen indi. İttifaklarda yer alacak. Yanlız değil: Haçlı koordinesi.
8) Irak ve Suriye'de savaş, katliam, sömürü sonuçlandı. Son paylaşımı, sınırları ve düzeni kutsaması için Papa bölgeye gönderildi. Unutmayın, Papa gelmişse düzen kurulmuş, paylaşım ve sınırlar kurgulanmış kutsama yapılıyordur. Papa ile son görevi de yaptılar: Yeni düzen kutsandı.
9) İnstagram hesabıma da beklerim. Bilgi, şuur ve düşünce için:
1)TV'lerde araba, ciklet, lastik, beyaz eşya ve birçok üründe kadının cinselliği kullanılarak reklam yapılıyor. Ürünleri kadının vucudu ile pazarlıyorlar. Kadın hakları savunucuları samimiyseler kadının vücudunu pazarlama aracına dönüştüren reklam ve düzene dava açsınlar görelim!
2) Kadının kişiliğini yok edip dişiliğini kullanarak, cinselliği ile ürün reklamı yaparak, kadının vücudu üzerinden dizi, film sektörü oluştururak büyük bir ekonomik güç kurdular. Kadını bunlar değersizleştirdi. Bir cinsel obje ve reklam aracına dönüştürdüler. Buna değinen yok.
3) Önce kadının dişiliğini öne çıkarıp cinsel obje yaptılar. Uluslararası vakıf ve toplum dönüştürme enstitüleri bu cinsel obje üzerinden toplumu dönüştürdüler. Kadınları küresel moda şirketlerinin orduları haline getirdiler. Topraklarımızın kadınını tüm bunlardan korumalıyız.
1) Necmettin Erbakan 1996'da başbakan olunca Batı'nın G-8'ine karşı gelişmiş Müslüman ülkelerle D-8'i kurdu: Türkiye, Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Mısır, Nijerya vardı. Ortak para, pazar, teknoloji, ticaret, silah yapacaklardı.Daha sonra sayı 60'a çıkarılacaktı.
2) Üçüncü aşamada ise bu birliğe diğer mazlum milletler, fakir ülkeler de alınacaktı. Din şartı aranmayacaktı. Tüm dünyaya adalet, huzur, refah getirmek ana amaçtı. Emperyalist güçlerin zulmüne son verilecekti. 15 Haziran 1997’de devlet başkanlarının da katılımıyla D-8’i kurdu.
3) Necmettin Erbakan basın toplantısında ortak parayı tanıtmıştı. "Bu para atom bombasından daha güçlü ve tehlikeli" dedi. Paranın arka tarafında Arapça ve İngilizce olarak "Alışveriş helal, faiz yasaktır" yazıyordu. Dolar,faiz,sömürü düzenini bu para çökertecekti. Paranın resmi.
1) Türkiye'de Derin NATO’yu bilmeyenler yaşananlara anlam veremez. Anlamsızlıkla yaşar. NATO deyince aklınıza asker, savaş silahları geliyor. Yanılıyorsunuz. NATO’ya giren ülkelere bir şart koşuldu: NATO’nun ülkede gizli bir yapılanma kurmasına izin verilecekti.
2) Bu yapılanma iki bölümden oluşuyor: Yeraltı ve yerüstü. Yerüstü tamamen askerlerden oluşuyor. General, albay, teğmen, subay. Yeraltı yapısını hiç sormayın. Çok karmaşık ve gizli. Mesela FETÖ, Derin NATO'nun büyük parçalarından biridir. Peki Derin NATO'da kimler var?
3) NATO sadece askeri bir kurum değildir. Her ülkede;
Gazeteci-Doktor-Hakim
Bürokrat-Mühendis
Yazar-İş adamı
Akademisyen-Sporcu
Sanatçı-Siyasetçisi olan bir kurumdur. Bunlara Derin NATO denir. NATO hedef aldığı ülkede bunları harekete geçirir. NATO'ya giren her ülkede kuruldu.
1)ABD Türkiye'yi çembere alıyor.
Yunan adaları ve Trakya sınırına kadar üs kurdu. PYD'yi silahlandırıp bölgeye üs kurdu. ABD Türkiye'yi tehdit eden Doğu Akdeniz tasarısını senatoya sundu. Türkiye'ye baskıyı artırdı.Türkiye'de lider, otorite ve yönetim boşluğu oluşmasını bekliyor.
2) 2025'e kadar kadar parçalanacak 25 ülkeden biri de Türkiye idi. 2013'ten sonra oluşturulacak bir otorite boşluğu ile Türkiye işgale açık hale getirilip en az üçe bölünme planı uygulanacaktı. İlk hedef otorite boşluğu idi. FETÖ otorite boşluğu oluşturmakla görevlendirildi.
3) Ve bölme mesajını verdiler. New York Times Gazetesi 2016 yılında ABD Başkanı Wilson'un 100 yıl önce çizdiği Türkiye'yi üçe bölen haritayı tekrar yayınladı. Times Gazetesi ABD derin devletine bağlı. Uygulayacakları planların mesajı gazetede verilir. Resimdeki o harita.
1) HDPKK bölgeden İslam'ı silmeden amacına ulaşamaz. 2019'da HDP Diyarbakır Belediye Başkanı sahabe "İyaz bin Ganem" ismini taşıyan caddeye PKK'ya destek veren Dr. İlhan Diken ismini verdi. Halk tepki gösterdi, vali müdahale etti izin verilmedi. Paylaşalım.
2) HDP 2014'te Şırnak ve Mardin’de düzenlediği "Kadına Şiddete Hayır" eyleminde tesettür giydirdikleri kadınları zincirleyerek köle gibi gösterdi ve tesettür düşmanlığı yaptı. Bu eylem, bölgede ciddi tepki çekti. Özür bile dilemediler.
3) HDP'li İpekyolu Belediyesi "Kadınlar size Allah'ın emanetidir" hadisine yönelik olarak "Biz kimsenin emaneti değiliz, biz kadınız" anlamına gelen EM NE EMANETIN, EM JININ pankartı astırmıştı. İslam değerlerini ve inancını bölgeden silinmek istiyorlar.
1) Mesele sadece Boğaziçi Üniversitesi değil. Boğazın tamamıyla ilgili. Boğazın Mason-Sabatay sakinleri ciddi rahatsız edildi, edilmeye devam ediliyor.
Kasım ayında boğazdaki Vaniköy Camisi'ni yakıp tehdit ederek mesaj vermişlerdi. Türkiye'de boğaz sakinleri hâkimiyetini koruyor.
2) Boğazda yanan camiyi Padişahın imamlarından âlim Vâni Mehmed Efendi yaptırdı. İsmini ondan alır. Sabetayizmin kurucusu Sabatay Sevi'yi o sorguladı, tehdit etti. Sevi'nin Müslüman olmasına inanmadı. Sabetayistler Vani Mehmet Efendi'yi hiç sevmez. Boğazdaki cami yangını mesajdı.
3) Boğaziçi Üniversitesi de boğazın sakinlerine bağlı. Rektörlerinin neredeyse hepsi Robert Koleji mezunudur. Yeni rektörle ezber bozuldu.Bu ağır geldi.Yeni rektör iki şey yapacak: Üniversitede devlet hâkimiyetini güçlendirecek. Öğrencilerin devşirilmesini engelleyecek. Sorun bu.