Senin arsızlığın ve müfteriliğin artık iyice zembereğinden boşaldı Pınar. Biz kadının hangi beyanına inanalım? Şu alttaki belgeler bizzat SENİN AVUKATININ UÖ'nün sana karşı açtığı ceza davasında mahkemeye gönderdiği mektup değil mi?
Bak ne yazmış?
Aha SENİN avukatının mektubunu 14 Şubat'ta açtığı davanın belgeleri içinde UÖ yayınladı. İnanılmaz bir şey, avukatına başka twitter'a başka beyan vermeye hâlâ utanmıyorsun:
Ha zaten aranızdaki "romantik", "intimate" ilişkiyi sen kendin LUND universitesi soruşturmasındaki beyanında ifade etmiş, kendi ifadeni de delil olarak yayınlamıştın.
Bununla birlikte aklımızla dalga geçer gibi yalanlarına devam ettin.
Hangi beyanına inanalım?
O da yetmedi, bizzat SENİN koyduğun ve SENİN İFADEn olan belgeyi bile okuyup anlamaktan aciz, bu belgeyi sanki karşı taraf uydurmuş koymuş gibi anlatıp, bi de bana TARİHÇİLİK falan öğretmeye kalkan, belge okumaktan aciz şu şuursuzu başıma elli kez musallat etmeye debelendin.
El birlik ne alakaysa, lafı "senin yaşında, 44 yaşında trans kadınlar seks işçiliği yapıyor, salgın zamanı sokağa atılıyor, haberin var mı?" ya getirdiniz.
Trans kadınları mağduriyetlerini kullandın, bedeni yakılmış Pınar Gültekin'in, uzman çavuş Musa Orhan'ın tecavüzüne +
uğradıktan sonra İpek Er'in mağduriyetlerini, şahsi menfaatlerin uğruna kendine, kendi iftiralarına yontmaktan ve tetikçilerine yontturmaktan utanmadın. Gültekin'in mağduriyeti üstünden beni hedef göstermeye debelendiniz, o da tutmadı...
Senin "riskte akademisyen" olduğun palavrasını Lund'a satarak bu üniversiteye kapağı attığını benim söylememe de gerek yok.
Az çok kafası çalışan ve midesi işkembe olmayan herkes onu senin şu linkteki Lund röportajından çıkarttı zaten:
Aynı röportajda "single mom"ım da "single mom"ım parlatmasıyla senin yediğin herzelerde hiç bir günahı olmayan çocuğunu da her zora gelişinde amaçlarına alet etmeni ben yazmaya arlandım, ama senin tetikçin utanmadı.
Fakat artık yetişir... Yeter.
Bak her sıkıştığında attığın "canım Selocan", "canım Beyza Üstün" tweetlerine hiç girmiyorum! Bu insanlar sizin kirli çamaşırlarınızı paklamaya mı hapis yatıyor sanıyorsun?! Yeter illallah. Beyza Hoca'nın öğrencisinden aldığın malzemeleri de nasıl kullandığının da takibindeyim,
haberin olsun. Yılların emeğini dökmüş o genç Kürt araştırmacıya referans vermeden o malzemeyi kullanırsan yakandayım, bunu da bil.
Seninle birlikte çıkıp "UÖ beni de taciz etti" diye çıkan aziz kankan o "öğrenci"ye de gelince...
Şu güne kadar yazmadım. Ama o "öğrenci"nin de ifşasında seninle tamamen aynı belgeyi kullanmış olmasına rağmen, belgede içeriğinde yaptığı değişikliklerle nasıl farklı bir belge yayınlıyor gibi göstermeye çalıştığını, yaptığı cut-paste işiyle kendisi hakkında verilmemiş+
kararları da nasıl kendi şikayetine binaen kendisi için verilmiş gibi göstermeye çalışarak, evrakın içeriğinde sahtecilik yaptığını, aynı kişinin sekiz ay içinde sosyal medyada tam üç tane ifşa yaptığını (sonuncusunda alıngan diyerek kendisini mağdur etmişler! :D)
şuraya bir bir fotolarıyla dökerim. Beni uğraştırmayın, ben ona ellemek istemiyorum, sen yeterince kullanmışsın kadını zaten, o da yetmemiş, altından kalmadığın Marie Curie projesinin Dersim ayağını yaptırdığın master öğrencisi Aiman'ı da TR de kendisine ağırlattırmışsın.
Al burada "acknowledgements"ta. Yeter daha fazlasını yazdırmayın bana. Çünkü o mesele alet ettiğin kişinin aleyhine çok büyüyebilir.
Bin defa yazdım, bir daha yazıyorum. Bir kadının kiminle birlikte olduğu kimseyi ilgilendirmez. Ayrıca eski kocadan sevgiliden ayrılmak isteyip de ayrılamayan bir dünya kadın var. İfşanı başta bu şekilde yapmak son derece meşruydu, ama sen bunu yapmadın. Israrla yalan söyledin.
Beyanın çelişkilerle dolu. Hepsini buraya saydım döktüm, tekrar etmeyeceğim. Fakat ne twitterı kaldı, ne youtube videoları, bir "havuz akademisi, medyası-hukukçusu" çetesi halinde ısrarla çelişkili ifşalarını +
desteklemeyen herkesi anti-feminist, hatta kadın düşmanı ilan ettiniz.
Hayır, "kadının beyanı esastır" ilkesi soruşturma sürecine ilişkin bir ilkedir, ama madem twittera beyanda bulunup burası bir mahkemeymiş gibi twitter kullanıcılarından +
destek bekliyorsunuz, o zaman bir taciz soruşturmasında uyulmak zorunda olunan "beyanın tutarlılığı" kriteri burada da geçerlidir ve tutarsızlıklar sorgulanır. Hiç ağlama.
Tutarsızlıklarla dolu ifşa beyanına da kimsenin destek borcu yok.
Sizin olmayan mağduriyetleri evirip çevirip şahsi menfaatleriniz uğruna evirip çevirip kendinize yontmanızdan, "feminist ifşa" ve "kadının beyanı esastır" ilkesi gibi bu ülkenin her gün tacize, şiddete, tecavüze uğrayan kadın, çocuk ve LGBTİ bireylerinin elindeki +
en önemli savunma araçlarının kamuoyu önünde güvenilirliklerinin altını oymanıza müsaade etmeyeceğim.
Al adınla sanınla bir daha söylüyorum Pınar Dinç, çünkü ben adımla sanımla yazıyorum.
Dilini bilmiyorum, coğrafyayı bilmiyorum, tarihini bilmiyorum. Ama şimdi bunu çalışmaya karar verdim, çünkü şimdi bunun gideri var. Ayrıca konunun özneleri otursun oturduğu yerde, onu da çalışacaksak biz çalışır, size, çoluk çocuğunuza Kürtlük neymiş biz öğretiriz...
Bunun bi adı vardı neydi yaa 🤔 Oryantalistler falan yapıyorlardı eskiden hani? Gerçi onlar çalışkan adamlardı, dibine kadar dilini öğrenir, karış karış coğrafyasını da yutarlardı. Şimdi onun bile hakkını veren yok da şey deniyordu buna...
Sıfır alt yapıyla alana girmiş, üstüne cebine para koysunlar diye bekliyorsun... Yok canım... yok öyle bir dünya... Sorry.
Bu da mesela geçtiğimiz aylarda haberlere düşen Bursa'daki satılık Ermeni Katolik kilisesi.
Kilisenin fabrikaya, tütün deposuna çevrilmesinden falan geçeli çok oldu da bahçesinin üstüne de çirkin bir apartman dikmişler. Kilisenin tepesine çıkmış neredeyse.
Fakat kilisenin emlakçı ilanında da dediği gibi, buralar komple UNESCO mirası...yani, böyle mirasçıya bu kadar miras işte.
Ha ne ne kadar miras, ne kadar gasp o da ayrı mesele tabii de "Müslüman-Osmanlı" mirası Ulucami ve Hanlar bölgesinin tepesine zebellah gibi TOKİleri diktiler. Yıldırım Bayezid'in kemiklerinin mezarından çıkarılıp külhanında yakıldığı 14. yy . hamamı Nalıncılar'da +
Yaa bilseydim, tarlayı tapayı parsel parsel organize sanayiye, TOKi ve site inşaatlarına sattıktan sonra Bursa ova köylüsünün nasıl değiştiğini antropolog yazarın bir de anneannemden dinlemesini çok isterdim :)
Politik doğruculuk 0 yalnız. "Tazelerin g.tleri yiyip içip oturmaktan (bu noktada iki elini 1 m. kadar açıyor) bu gibi" olmuş. Tütün yok, koza yok, harman yok, iş yok güç yok, iki üç günde bir yemesi içmesi bol günler mevlitler mukabeleler düzenlenir olmuş :)
Düğünler dernekler kırk uçurmalar o ölçüde bir gösteriş yarışı, artık öyle köy meydanında düğün dernek tarih oldu çoktan...
"Tazeler" bi yandan mevlitlerde cantık ayrana zeytinyağlı dolmaya abanıyormuş ama, öte yandan köyde aerobik salonu açıldıydı bir ara... :)
Eğer çocuğunuz aldığı eğitimde AKP'nin fetih ve kolonizasyon ideali üzerine bina ettiği resmi tarih indoktrinizasyonuna maruz kalsın istiyorsanız, bunun için onu senelik 80-100 bin TL+
bandında okul ücreti ödemesi olan bir özel okula göndermek zorunda değilsiniz. Devlet okulları bunu zaten bedavaya veriyor sayın veliler. Yazıktır bütçenizi zorlamayın :)
@yektantyilmaz arkadaşımla birbirimizden habersiz pişti olduğumuz haber :)
Ayrıca soru kâğıdında "Ben tebaamdan Müslümanları camide, Hristiyanları kilisede, Musevileri de havrada görmek
isterim. Hepsi evladımdır. Aralarında fark yoktur," şeklinde özetlenen ve II. Mahmud'a atfedilen deyiş Yektan'ın da vurguladığı gibi rivayettir.
Biliyorum, bir takım önyargılar ve basmakalıp Osmanlı tarihi öğretileri yüzünden Osmanlı zamanında şarabıyla meşhur Müslüman köyü olabileceğini çoğunuzun aklı kesmiyor, fakat gerçek bu. Misi o köylerden biri ama yeganesi değil. İster inanın ister inanmayın bu köylerde+
şarapçılığın iğdiş edilerek yok edilmesi 80 darbesi sonrası. Köylünün kendi tüketimi için ürettiği şarabıyla meşhur son köye de (belki başkaları da kalmıştır ama benim Bursa'da bildiğim tek köy) bu sene jandarma bastı maalesef. Bile isteye yüzlerce yıldır şarap üreten +
köylerde şarapçılığın bitirilmesi 20. yy. son çeyreğindeki bağnazlık, inanın Osmanlı bağnazlığı değil.
Osmanlı sarayda, ne haberi saraylının olacak Bursa'nın köyünden :) Misi'nin adı antik Mysia'dan gelir. 19. yy.da Müslüman köyü, ama şaraplarıyla da ünlü öte yandan. İlişki durumu karışık yani. :)
Köyün güneyinde Gerger Dede adak yeri, çevresinde çok sayıda manastır kalıntısı varmış eskiden. Uludağ Keşiş Dağı malum, bir adı da Mysia Olimpos'u.
Bakın Osmanlı dönemi Bursa kentine Osmanlı Bursa'sı derim. Bi kere kent içi padişah hassı. Sancak beyi bile karışamıyor Bursa'daki suçlara, kovuşturmalara. Vergisi doğrudan sultana gidiyor. Ona göre de şehir içine yatırımını yapmış. Fakat Misi vs. köylere ne çivisi çakmış da+