2- Montrö'den çekilmenin mantığı, Kanal İstanbul'un YİD şeklindeki yatırım modelini teşvik etmek olabilir. Yani beklenti, İstanbul Boğazındaki geçişlerde Montrö hükümlerinden daha geniş egemen yetkiler elde etmektir.
3- Bu hedefler arasında İstanbul Boğazından geçişleri mümkün olduğu kadar zorlaştırarak, Kanal İstanbul'dan geçişleri özendirmek vardır. Bunun için Türkiye'nin daha geniş egemen yetkilere sahip olması gerekmektedir.
4- Gelin görün ki, taraf olmasak da bugün artık 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesinin hükümleri bir içtihat hukuku yaratmıştır. Buna göre ülkelere yapay gerekçelerle boğazlardan geçişi yasaklamak veya sınırlandırma yetkisi verilmemiştir. Geçiş serbestisi temel ilkedir.
5- Dolayısıyla Montrö hükümlerin ılgası ister istemez, yeni bir Boğazlar rejimi tartışmasını beraberinde getirecektir. Zaten bu husus Montrö Sözleşmesinde de yeralmaktadır. Bu "büyük müzakereye" Türkiye hazır mı acaba ?
6- Montrö ile Karadeniz'e geçişlere dair kurulan hassas dengeyi bozmak işimize geliyor mu ? Hele hele Batı ile Rusya arasında daha da ihtilaflı bir dönem başlarken.
7- Buradaki yanılsama, biz Montrö'den çıkarız ve şartlarına kendimizin karar vereceği tek taraflı bir Boğazlar rejimini ertesi gün uygulamaya başlarız kolaycılığıdır. Cari deniz hukuku ve uluslararası düzen buna imkan tanımamaktadır.
8- Bunu zorlamak başlı başına bir uluslararası ihtilaf konusu olacaktır. Bir anlamda 1936 yılında çözüme bağlanmış bir mesele üzerinden bir ihtilaf yaratmakla eş anlamlıdır. Montrö'den çıkmak isteyenlere duyurulur.
9- Bu vesileyle 1936 yilindan bu yana karsilastiklari uluslararasi baskilara ragmen Montro kapsaminda Turkiye'nin haklarini hicbir noksana musaade etmeden koruyan TC Disisleri Bakanligi ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nin serefli gorevlilerine saygiyi da bir borc bilirim.
10- Gecmiste ve hatta yakin tarihte ne gibi baskilarla karsilasildigini ogrenmek isteyenlerin bazi emekli buyukelcilerimizin hatiratlarini okumalarini da bu vesileyle tavsiye ederim.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
2. Why should we expect that the Minsk group will be effective now ? It had 30 years to do so with no result. Reiterating the same proposal is a bit like Einstein's definition of lunacy. Why expect a different outcome now ?
3. If we dig deeper it is clear that Moscow prefers the conflict to remain unsettled. It increases Russia's leverage over Erivan and Baku at the same time.
Macron's position can be criticized from the standpoint of inconsistency.
The international community has so far stood up to attempts by nation states to acquire territory by force. That was the case against Saddam’s Iraq. That is also the rationale of the EU and US sanctions against Russia.
1-The allegation that operations of Oruç Reis overlays the CS of Greece rests on the claim that the CS of the Greek island of Kastellorizo—situated two kilometers off the southern coast of Turkey with a total surface area of less than 10 square kilometers—covers 40,000 km2
2-That is how Greece ends up with an extensive maritime boundary to the detriment of Turkey, the country with the longest seashore in the whole of the Mediterranean.
3-It is true that under the United Nations Convention on the Law of the Sea, islands do have continental shelves. But the convention formalizes the right to claim a continental shelf, not the scope of it.
" Tüm seçeneklerde, Rusya’nın amacı, Azerbaycan güçlerinin ilerleyişini durdurarak, anlaşmazlığı yeniden tarafları kontrolünde tutabildiği siyasi zemine taşımak olacaktır."
"Meseleye Türkiye açısından bakıldığında, Dağlık Karabağ’daki çatışmalarda Ankara’nın Bakü’ye olan kuvvetli desteği ile Türkiye ile Rusya arasında, Suriye ve Libya’dan sonra yeni bir cephe daha açılmış olduğu söylenebilir. Bu tespitin de birkaç sonucu bulunacaktır."
1.Rusya’nın karşı hamle olarak İdlib’de TSK ileri-konuşlu unsurlarını baskılamaya yönelmesi beklenebilir.
"Çatışma sürdüğü takdirde ilk günlere nazaran daha dağlık arazilerde devam etmesi gerekeceği için Azerbaycan taarruzunun temposunda değişiklikler olması muhtemeldir, hatta cephenin bazı noktalarında taktik durum da değişebilir. "
"Öte yandan, Bakü, çatışmanın bütününde avantaj sahibi olacaktır. Dolayısıyla bu noktada en önemli değişken Moskova’nın tutumu olacaktır"
"Rusya zaten ilk hamlelerini yapmaktadır ve – Türkiye’nin aksine – bir yandan ateşkes çağrısında bulunurken diğer yandan ateş kes çağrısına destek bulabilmek için Batılı ülkelerle bir diplomasi trafiğine başlamıştır."
Tam da bu noktada kamu diplomasisi boyutu devreye giriyor. Dışarıda oluşan hava müzakereler kıta sahanlığı meselesi ile sınırlı olmalı hatta bu konuda Uluslararası Adalet Divanı'na gidilmeli şeklinde. Oysa ki bizim dış kamuoyunda da zemin kazanarak Atina'ya baskı kurmamız lazım
Türkiye'nin buna karşı oluşturduğu tez belli değil. Türkiye neden bu konuda uluslararası yargıya gitmeyi kabul etmiyor dışarıda anlaşılmış değil. Sürekli tekrarlanan itiraz bu.