Sorumsuzca davranan insanların işledikleri suç ve günahlar elbette kabul edilemez. Bunların işledikleri suç ve günahlar büyük ölçüde bireyseldir ve böyle kişiler suç ve günah işlediklerinin bilincindedir. ++
Eğer topluca, organize biçimde işlenen bir suç varsa bu, çete-mafya gibi adlarla anılmaktadır. Bu insanlar da, büyük ölçüde yaptıklarının yanlış olduğu bilincindedirler. Hiçbiri, bu yaptıklarından dolayı sevap kazanacağı veya Cennet’e gideceği gibi bir vehim içinde değildir.
Ama kendi dininden, kendi inancından, kendi cemaatinden olmayanlara karşı sorumsuz davranmayı, onlara her türlü kötülüğü meşru görmeyi empoze eden dini anlayış, büyü dinidir, din sömürüsüdür, din istismarıdır.
İşte bu kafa, insanların canına, malına ve onuruna zarar verince sevap kazanacağına inanır. Allah’ın bildirdiği ahlaki erdemleri altüst edince, nasıl olsa onlar bizden değil diyerek Cennet’e gideceğini umar.
Oysa din adına insanların canına, malına, onuruna açıktan kıyanlarla, hile ve entrikalarla kıyanlar arasında hiçbir fark yoktur. Onların kıyafetlerinin, görüntülerinin ve söylemlerinin farklılığı bizi aldatmamalıdır.
Bunun en somut örneği, İsrail Devleti’nin din adına, Filistin halkına uyguladığı zulümdür. Yahudilerden din istismarcı kesim, bu yaptıklarını meşru görüp, bundan sevap bile ummaktadır.
Diğer ülkelerde değişik grupların, kendi dininde yasak olduğunu bildikleri halde, kendilerinden olmayana reva gördükleri her türlü zulüm aynı kapsama girmektedir.
İnsanların canına, malına ve onuruna zarar vermeyi dinen meşru sayanları, Rabbimiz, deşifre ederek “Onlar, Allah hakkında hem de bilerek yalanlar uyduruyorlar” ifadesiyle yaptıkları din sömürüsünün, Allah’a iftira atmak anlamına gelen, en ağır suç olduğuna dikkat çekmiştir:
“Vahyin izleyicilerinden öyleleri var ki, kendisine bir hazine emanet etsen (kuruşuna dokunmadan) sana geri iade eder; öyleleri de var ki, tek bir dinar (lira) emanet etsen, onun tepesine dikilmedikçe, o emaneti sana geri iade etmez. +
Çünkü bu, onların, ‘Bizden olmayanlara (Kitapla ilgisi olmayanlara) karşı bize düşen bir sorumluluk yoktur’ iddialarının bir sonucudur. Esasında onlar Allah hakkında bilerek yalan söylüyorlar.” (Al-i İmran, 3/75)
KENDİNDEN OLMAYANA HER TÜRLÜ KÖTÜLÜĞÜ MÜBAH VE MEŞRU GÖRMEK DİN İSTİSMARIDIR
Hemen hemen bütün dinler; başkalarını öldürmeyi, onların malını ve hakkını gasp etmeyi, onlara haksızlık yapmayı ve iftira atmayı yasaklar. Ama bu dinlerin bazı mensupları, +++
kendilerinden olmayanlara gerektiğinde her türlü kötülüğü yapmayı, mübah (serbest) ve meşru (doğal veya dini hak) görürler. Açıktır ki bu, keyfi ve çıkar amaçlı bir tutumdur. İşte buna din istismarı deniyor.
Kendi dininden, grubundan, mezhebinden, tarikatından, cemaatinden olmayanı öldürmeyi, onların malını/hakkını gasp etmeyi, onlara haksızlık yapmayı, iftira atmayı, din üzerinden haksız kazanç sağlayıp halk üzerinde hegemonya kurmayı mübah görmek, dünyanın en büyük ahlaksızlığıdır.
Bir köy yakınında çok sayıda maymun yaşıyormuş. Bir gün köye bu maymunları satın almak için bir tüccar gelir.
Tüccar maymunun tanesini 100 USD'a satın alacağını ilan eder.
👇
Köylüler adamın deli olduğunu düşünür.
Akıllı birinin başıboş maymunların tanesine 100 USD ödemeyeceğini düşünürler.
Buna rağmen birkaç köylü, birkaç maymun yakalayıp tüccara verir ve maymun başına 100 USD alır.
Bu haber kısa zamanda yangın gibi yayılır ve halk maymunları yakalayıp tüccara satar.
Bir kaç gün sonra tüccar maymunun tanesini 200 USD’a alacağını ilan eder. Tembel köylüler kalan maymunları yakalamak için koşuşturur. Yakaladıkları maymunların adedini 200 USD’dan satarlar.