Çünkü Avusturya o senenin 5 Ekimi'nde kâğıt üzerinde de olsa Osmanlı toprağı görünen Bosna-Hersek’i birdenbire işgal edivermiş, o günlerde hayli güçsüz olan devletimiz bu işgale askerî karşılık yerine çok daha hafif bir tepki ile,
Avusturya’dan ithal edilen fesleri boykot ederek karşılık vermeye çalışmış ama boykot tarihe geçmekten başka işe yaramamış ve maalesef Avusturya’nın istediği olmuş, yani Bosna-Hersek elimizden tamamen çıkmıştı!
Aşağıdaki resimde Fes boykotu sırasında halk fesleri çiğniyor fes kullanmakta ısrar edenleri kalpak giymeye zorlaması gösteriliyor. Bayraklarla süslenmiş olan dükkânın tabelâsında “Kalpak Mağazası” yazıyor.
Tahtta Sultan Abdülhamid vardı, iktidarının otuz ikinci yılıydı.
Türk karikatürünün önemli isimlerinden Cem’in bir çizimi:
Altta, “Avusturya İmparatoru fes fabrikalarını korumak maksadıyla kendisi ve ordusu için fesi resmî başlık olarak kabul etmiştir” yazmışlardı.
Avusturya ve İmparator François-Joseph, 1908’in 5 Ekim’inde yayınladığı bir kararnameyle o zamana kadar kâğıt üzerinde de olsa Türk toprağı sayılan Bosna-Hersek’i ilhak ettiklerini açıkladı!
Bâbıâli, Viyana’nın sebep olduğu bu şaşkınlığın içerisinde iken, aynı gün bu defa Sofya’dan bir başka haber geldi: O zamana kadar yine kâğıt üzerinde Osmanlı toprağı sayılan ama yarı bağımsız prenslik olan Bulgaristan artık “bağımsız bir krallık” olduğunu ilân etti.
Bütün bunların üstüne, Yunanistan da hemen ertesi günü Girit’i topraklarına kattığını duyuruverdi!
Bâbıâli’nin, bütün bu oldu-bittilere protesto dışında bir karşılık vermeye ne gücü, ne de hâli vardı.
Viyana’ya, Sofya’ya ve Atina’ya gönderilen telgraflarla Osmanlı topraklarına yapılan bu tecavüzler kınandı ama bu arada herkesi şaşırtan bir de karar alındı:
Avusturya’yla yapılan her türlü ticaret boykot edildi ve ithalât durduruldu.
İstanbul’un hemen her meydanında nutuklar çekmekde, halkı Avusturya malı fesleri kullanmamaya ve daha önceden satın aldıklarını da parçalayıp atmaya çağırmadaydılar.
Gazeteler boykotu destekliyor, Avusturya malı satan dükkânların önünde gösteriler yapılıyordu. O senenin Ekim’i ile Aralık’ı arasında İstanbul limanına gelen Avusturya malları ile dolu 26 gemi yüklerini boşaltamadı,
Avusturya şirketleri zararlara uğradılar ama Viyana işgal kararından geri adım atmadı!
Boykota katılanların sayısı da gün geçtikçe arttı, Avusturya’dan gelen fesler satılmaz oldu, fesin yerini kalpağı andıran serpuşlar aldı ama millî galeyan sadece dört ay devam edebildi:
Viyana ile masaya oturan Bâbıâli 1909’un 26 Şubat’ında imzaladığı anlaşmayla Bosna-Hersek’in Avusturya’ya ait olduğunu kabul edip bu topraklar üzerindeki haklarından feragat etti.
Koskoca Bosna Hersek’e mukabil yüzde 11 olan gümrük oranlarının yüzde 15’e çıkarılmasına ve bazı maddeler üzerinde tekel kurulmasına karar verildi.
Kaan Koru'dan ALINTIDIR.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
VE TÜRKLÜĞÜ VE TÜRKÇEYİ YOK ETMEK İÇİN, ÖNCE OSMANLICA ADINDA, DEĞİŞİK DİLLERİN KARIŞIMI BİR DİL PEYDAH ETTİLER VE HEP ECNEBİ KADINLAR ALDILAR Kİ SARAYDA SAF TÜRK SULTAN KALMADI.
Sonra TÜRK sadece tarlada ırgat ve savaşta asker olabilir dediler. Sonra Türk'e aptal, eşek, itibarsız ve iflah olmaz yabani dediler.
Yetti mi? Yetmedi...
Sıra geldi inanç konusuna ve eğer İslam'ı kabul ediyorsan arapça ibadet edeceksin, çünkü Allah türkçe bilmiyor dediler.
Şunu herkes iyice bilsin. Oradan gelenlerin %99.9'u Türk-müslümandır. Sabataist olarak nitelendirilenler bir elin parmakları kadardır.
Sayın müftü. Siz asıl, sizin gibiler yüzünden deizme kayan gençleri düşünün ve kendinize çeki-düzen verin. Bilmediğiniz, kulaktan dolma yetkisiz kişilerin sözlerine göre hareket etmeyin.
HER İLE BİRKAÇ İŞGAL SUBAYI GÖNDEREREK ÜLKEYİ KONTROL EDECEKLERİNİ SANIYORLARDI.
NASIL OLSA MONDROS TESLİM ANLAŞMASI KABUL EDİLMİŞ,
PADİŞAH DİRENMEYİN EMRİ VERMİŞTİ İÇERİYE.
3 ER 5 ER ANADOLU'YA DAĞILIP EMİRLER VERİYORLARDI KAYMAKAMLARA FALAN.
Bu ortamda
İNGİLİZ DIŞİŞLERİ BAKANI'NIN YEĞENİ Rawlinson da Erzurum'da idi.
Mustafa Kemal'in resmi görevinden ve askerlik mesleğinden istifa etmesinden bir gün sonra,
10 Temmuz'da toplanacağı duyurulmuş olan Erzurum Kongresinin başlamasından bir gün önce gerçekleşen olay hakkında Mazhar Müfit şu bilgileri vermektedir:
"Henüz öğle yemeğini yemiştik. Paşa ile konuşuyorduk. "Paşa'nın emireri Ali, odaya geldi.
“Bilal Erdoğan nasıl oluyor da, zorlukla mezun olduğu Kartal İmam Hatip Lisesi’nden dünyanın en parlak okulu kabul edilen Harvard’a geçiyor sorunsalı ?
Sorgulamıyoruz...!
İlginç bir isim, Bilal Bey’imizin Harvard’a girmesi için aracı/referans olmuş: Orit Gadiesh
MOSSAD’ın üst düzey temsilcilerinden birisi.
Sadece o kadar mı ?
Elbette hayır.
Orit hanım aynı zamanda Erdoğan’ın “one minute” babalanmasındaki muhatabı Şimon Peres’in de baldızı.
Yani Orit hanımın ablası İsrail Başbakanı ile evli.
Katolik kilisesinin, İncili ingilizce'ye çevirmeye yeltenenlerin aforoz edileceklerini duyurduğu yüzyıllarda, kilisede yüksek mevkide bulunan bir düşmanına,
"Tanrı bana ömür verirse, bir kaç yıl içinde saban süren çocuk, kutsal kitabı senden daha iyi bilecek" diyerek çevirinin yolda olduğu sinyallerini vermiştir.