1. Hz. İsa’nın ilk mucizesi, Kanunî Sultan Süleyman dâhil 130’dan fazla konuk, altı köpek, bir kedi, bir papağan... Hepsi bu resimde... İtalyan ressam Paolo Veronese’den Kana’da Düğün.
2. Titien (Titian) ve Tintoret (Tintoretto) ile birlikte “Venedik’in Büyük Üçlüsü”nden biri olarak kabul edilen Paolo Veronese, San Giorgio Maggiore Manastırı’nın yemek salonuna asılmak üzere sipariş verilen bu eserini 15 ayda tamamlamış.
3. Ressama, tam 1.5 ton ağırlığındaki bu devâsa eseri karşılığında 324 ducat (günümüz parasıyla yaklaşık 50 bin dolar), kalacak yer, yemek ve bir fıçı şarap verilmiş.
4. Fransa’nın başkenti Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen bu eser, müzedeki en büyük tablo. Müze için ne kadar önemli olduğunu, aynı odada, tam karşısında bulunan diğer resimden anlıyoruz: Resim sanatı tarihinin en meşhur eseri Mona Lisa!
5. Hz. İsa ve Hz. Meryem tablonun tam ortasındalar. Etrafları, Hz. İsa’nın havarileriyle çevrilmiş. Tam üzerlerindeki terasta bir kasap, kuzu etini parçalıyor. Kuzu, Hz. İsa’nın vücudunu ve insanların günahlarının bağışlanması için kendisini fedâ etmesini sembolize ediyor.
6. En önde, ortada, düğünün müzisyenlerini görüyoruz. Bunlar, Venedik’in en önemli ressamları... Paolo Veronese, kendisini beyazlar içinde, en başa yerleştirmiş. Karşısına da kırmızılar içinde, hepsinin ustası Titien’i koymuş.
7. Tintoret ve Bassano’nun da olduğu masada bir de kum saati dikkatimizi çekiyor. Bu kum saati, dünyevî zevklerin geçiciliğine bir gönderme...
8. Gelelim Hz. İsa’nın Yuhanna İncili’ndeki yedi mucizesinden biri olan ilk mucizesini gerçekleştirdiği âna... Düğünün sonuna doğru şarabın bitmesi üzerine Hz. İsa, hizmetlilere şarap küplerini su ile doldurmalarını söylüyor.
9. Bu isteği yerine getiren hizmetliler, küplerdeki suyu, küçük sürahilere boşalttıklarında, biraz önce doldurdukları suyun şaraba dönüştüğünü görüyorlar.
10. Müzisyenlerin hemen sağında, işlemeli elbisesiyle ayakta duran ve kadehindeki şarabı inceleyen figür, ressamın kardeşi Benedetto.
11. Ressam Paolo Veronese, Filistin’in kuzeyindeki Celile (Galilee) bölgesinde bulunan Kana (Cana) Köyü’ndeki düğünü, kendi zamanında, bir Venedik sarayının bahçesinde gerçekleşmiş gibi resmetmiş.
12. Davetlilerin arasına da, o zamanın ünlü devlet adamlarından diplomatlarına, şairlerinden mimarlarına kadar birçok önemli figürü yerleştirmiş.
13. Fransa Kralı I. François, İngiltere Kraliçesi I. Mary, Kutsal Roma İmparatoru V. Karl, Osmanlı İmparatoru Kanunî Sultan Süleyman (sarı kıyafetli)... Gelin ve damat ise en solda, masanın başında...
14. Tam 235 yıl boyunca ilk konulduğu yer olan San Giorgio Maggiore Manastırı’nın yemek salonunun duvarında asılı duran “Kana’da Düğün”ün başına gelmeyen kalmamış.
15. 1797 yılında Napolyon tarafından savaş ganîmeti olarak Paris’e götürülmüş. Üstelik bu yolculuk sırasında eser, kolay taşınabilmesi için ortadan ikiye bölünmüş ve Paris’te tekrar birleştirilmiş!
16. 1870-1871 yıllarındaki Fransa-Prusya Savaşı sırasında, Brest Limanı’nda bir kutuda saklanmış. İkinci Dünya Savaşı boyunca ise, Nazilerin eline geçmesini engellemek için, bir kamyonun arkasında bütün Fransa’yı dolaşmış.
17. 1992 yılında tablonun Louvre’daki restorasyonu sırasında, havalandırmadan üzerine su dökülmüş. Bundan sadece iki gün sonra da görevliler resmi asarken düşürmüşler ve tablo tam beş yerinden delinmiş!
18. Merak edenler için köpekler, kedi ve papağan işte burada :)
19. Diğer bilgiler… Yıl: 1563 Boyutlar: 6.77 x 9.94 metre. Fransa’nın başkenti Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
20. Paolo Veronese (1528-1588).
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1. Olağanüstü yeteneğinden dolayı 500 yıldır “il Divino” yani “İlâhi Olan” olarak bilinen Mikelanj’dan, dünya sanat tarihinin en etkileyici eserlerinden, Sistina Şapeli Tavanı freskleri (Sistine Chapel Ceiling).
2. Mikelanj, Vatikan’daki Sistina Şapeli’nin yerden 20 metre yükseklikteki tavanını süsleyen ve yılda 5 milyon turist tarafından ziyaret edilen bu freskleri hiç istemeyerek yapmış.
3. Bunun sebebi, aslında aynı zamanda ressam, mimar ve şair olan Mikelanj’ın, kendisini sadece bir heykeltraş olarak görmesi. Siparişi veren Papa II. Julius olunca, bu isteği geri çevirememiş.
1. Theodore Gericault’tan, Moritanya açıklarında karaya oturan Fransız gemisi Medusa’nın, filikalara binemeyen 147 yolcusundan, 13 gün boyunca okyanusta sürüklendikten sonra geride kalanları resmettiği Medusa’nın Salı (The Raft of the Medusa / Le Radeau de la Méduse).
2. Fransa’nın başkenti Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenen bu devâsa resim (5 x 7 metre!), korkunç bir trajediyi anlatıyor.
3. Fransız donanmasına ait Medusa isimli fırkateyn, Senegal’e atanan Fransız Vâlisi, diplomatlar, askerler, marangozlar, duvar ustaları, bilimadamları ve sağlık personeli dâhil toplam 400 yolcusuyla birlikte, Fransa’nın Rochefort limanından 17 Haziran 1816 tarihinde yola çıkıyor.
1. Van Eyck’tan, sıradan bir karı-koca portresi gibi dursa da, muhteşem fırça işçiliği ile âdeta bir fotoğraf karesini andıran, gizli detaylarla dolu, tarihin en özgün ve karmaşık resimlerinden biri olarak kabul edilen Arnolfini’nin Evlenmesi. İngilizce The Arnolfini Portrait.
2. Üzerinde çeşitli görüş ayrılıkları olduğu için, resim Arnolfini’nin Portresi, Arnolfini’nin Evlenmesi, Arnolfini’nin Düğünü, Giovanni Arnolfini ve Karısının Portresi gibi birkaç farklı isimle biliniyor.
3. Belçikalı şair ve tarihçi De Belges tarafından “Kusursuz eserleri asla unutulmayacak, ressamların kralı” olarak anlatılan Van Eyck’ın bu resminde fırça darbeleri o kadar küçük ki, bunları görmek neredeyse imkânsız.
1. Gelmiş geçmiş en büyük İspanyol ressam kabul edilen Velazquez’den, sanat tarihçileri arasında 350 yıldır bitmek bilmeyen tartışmalara sebep olan, çok ilginç detaylarla dolu Nedimeler (The Maids Of Honour / Las Meninas).
2. Figürlerin gerçek insan boyutunda resmedildiği bu devasa eserde ilk bakışta dikkat odağımız, İspanya Kralı IV. Felipe’nin “neşe kaynağım” dediği beş yaşındaki kızı Prenses Margarita. Diğer figürler özenle onun etrafına yerleştirilmiş.
3. Figürlerin yüzlerini dikkatle incelediğimizde ise prensesin ve diğerlerinin resmin dışında bir yere baktığını fark ediyoruz. Acaba baktıkları şey ne?