AİHM, hapiste kansere yakalandıktan sonra bile bile ölüme gönderilen Gülay Çetin'e yapılanlar nedeniyle 8 yıl önce Türkiye'yi mahkum etti. Çetin ile Ayşe Özdoğan arasında hiçbir fark yok. Buyrun okuyun, vicdanınızla siz karar versin.
1- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2013 yılında Türkiye’deki hasta tutuklu ve hükümlüleri ilgilendiren önemli bir karar verdi. Mahkeme, tedavi dilekçelerine cevap verilmeyen, cezaevinde hastalığının ilerlemesine bile bile göz yumulan ve hastalığı ilerlemeden tahliye
2- kararı verilmeyen Gülay Çetin’e yapılanlardan dolayı Türkiye’yi mahkum etti ve 20 bin euro tazminat ödemeye hükmetti. Karar metninde Çetin’e insan onurunu küçültücü muamele yapıldığı, ayrımcılık uygulandığı, fiziki ve ruhsal acı çektirildiği yazıldı.
3- Mahkeme kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin insanlık dışı muameleyi yasaklayan 3. maddesinin ve ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesinin ihlal edildiğini hükmederken, Türkiye’de ciddi hastalıkları olan tutukluların aleyhindeki ayrımcılığın giderilmesine vurgu yaptı.
4- Aradan 8 sene geçti, bu ayrımcılık ve kötü muamele uygulamaları giderilmedi. Artarak devam etti. Özellikle 15 Temmuz 2016’dan sonra cezaevlerinde yaklaşık 50 insan kansere yakalandı ve aynı muamelelere maruz kaldığı için öldü.
5- Başta 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan (33) olmak üzere cezaevlerinde birçok kanserli hasta var. Adalet Bakanlığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Adli Tıp Kurumu, AİHM’nin Gülay Çetin kararını görmezden gelerek Ayşe Özdoğan’ı 2 Ekim 2021’de hapse gönderdi.
GÜLAY ÇETİN 6- Sosyal Sigortalar Kurumu’nda müfettiş olarak görev yapan Gülay Çetin, evli ve 2 çocuk babası olan işadamı sevgilisi Ahmet Develier’i öldürme suçundan cezaevine girdi. Mahkemede, evlilik vaadiyle kandırıldığına dair savunma yapan Çetin’e 15 yıl hapis cezası verildi.
7- Cezaevinde mide kanserine yakalanan Gülay Çetin, tedavi için defalarca dilekçe yazdı, girişimlerde bulundu ancak tüm talepleri reddedildi. 12 Temmuz 2011’de Antalya Devlet Hastanesi’nde mahkum olarak hayatını kaybetti. Ailesi Gülay Çetin’in ölümünü Avrupa İnsan Hakları
8- Mahkemesi’ne taşıdı ve mah. Türkiye’yi "insan onurunu küçültücü muamele uygulandığı” ve “ayrımcılık yapıldığı” gerekçeleriyle Mart 2013'te suçlu buldu. AİHM emsal niteliğindeki bu kararında Türkiye’yi hasta tutuklulara yönelik tutum ve yetersiz sağlık hizmetleri nedeniyle
9- eleştirildi. Karar metninde, Çetin’in süreçten dolayı fiziksel ve ruhsal acı çektiği ifade edildi. Antalya Cezaevi’nde görevli doktorlarca Çetin’in kanserini önleyici tedavi yerine, ilerlemesine adeta göz yumulduğu vurgulandı. Kanserin ilerlemesine rağmen Çetin’in
10- tahliyesine karar verilmediği gibi özel tedavi altında tutulabileceği başka bir sağlık kuruluşuna sevk edilmeyerek, Antalya Devlet Hastanesi mahkum koğuşunda tutulduğu kaydedildi. 20 Mayıs 2011’de kız Çetin’in durumunun ağırlaştığı anlatıldı.
11- Sonuç olarak Gülay Çetin’in yoğun bakım ünitesinde 12 Temmuz 2011’de yaşamını yitirdiği vurgulandı. AİHM’in kararında özetlediği bu tablo nedeniyle Türkiye 20 bin Euro tazminat ödedi. Çetin’in ailesi tarafından yapılan 2 bin euroluk mahkeme masraflarını da Türkiye karşıladı.
12- AYŞE ÖZDOĞAN’A NELER YAPILDI?
Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan’a da insan onurunu küçültücü muamele uygulanıyor, ayrımcılığa maruz kalıyor. Fiziksel ve ruhsal acı çektiriliyor.
13- 23 Kasım 2019 yılında tıpta çok nadir görülen maksiler sinüs kanseri teşhisi konulan Ayşe Özdoğan, 10 saatlik ameliyattan yeni çıkmış, yüzü gözü şişmiş ve mosmor olmasına rağmen 12 Aralık 2019’da tutuklanıp Antalya L Tipi Cezaevine gönderildi.
14- Sosyal medyada ve kamuoyunda oluşan baskı nedeniyle 15 gün sonra tahliye edildi. Savcılık, tahliye kararını Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığı 23 Aralık 2019'da verdiği ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna göre aldı.
15- Aynı savcılık, aradan iki yıl geçtikten sonra Ayşe Özdoğan’ın infaz erteleme talebini reddetti. 14 Haziran 2021’de cezası Yargıtay tarafından onaylanan Ayşe Özdoğan, infaz erteleme için tekrar Antalya Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu.
16- Savcılık 2019 tarihli raporların yenilenmesini istedi. Ayşe Özdoğan, bizzat savcının yönlendirdiği Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tekrar tetkiklerini yaptırdı. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 9 Temmuz 2021’de 4. evre kanser olan Ayşe Özdoğan’a
17- hayati tehlikesi bulunduğu için cezaevinde kalamaz raporu verdi. 7 doktorun imzasının bulunduğu raporda ‘hükmün infazının tedavi süresince ertelenmesi uygun görülmüştür’ denildi.
18- Daha önce Antalya’daki hastanelerin raporuyla Ayşe Özdoğan’ı tahliye eden savcılık bu kez bu raporu yeterli görmedi. Bir de İstanbul Adli Tıp’tan rapor istedi. İstanbul Adli Tıp, Ayşe Özdoğan’da nüks ve metastaz olup olmadığını, tedaviye cevabını,
19- şimdiye kadar aldığı tedavileri, aktif olarak aldığı tedavileri, uygulanacak tedavi planını, hastalığın serüvenini ve ayrıntılı fizik muayeneye bulgularını içeren sağlık kurulu raporunu ve görüntüleme sonuçlarını istedi. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, Akdeniz Üniversitesi
20- Adli Tıp Anabilim Başkanlığı’na bir yazı yazarak İstanbul Adli Tıp’ın talep ettiği bilgilerin gönderilmesini istedi. Akdeniz Adli Tıp, 22 Eylül 2021’de yazdığı ‘durum bildirir raporu’nda İstanbul Adli Tıp’ın sorduğu sorulara cevap verdi.
21- İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu, bu durum bildirir raporunu dikkate alarak 1 Ekim 2021’de Ayşe Özdoğan’a ‘cezaevinde kalabilir’ dedi. Özdoğan’da metastaz ve nüks olmadığı ve tedavisi belli aralıklarla takip edildiği için, doktoru ve reviri bulunan bir cezaevinde
22- poliklinik kontrolleri sağlanarak cezaevinde kalabileceğine karar verdi. 2 Ekim 2021’de tutuklanan 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan, Denizli T Tipi Cezaevine gönderildi. Özdoğan 2 gün önce tedavi için Antalya'ya sevk edildi.
23- Şu anda Antalya L Tipi Cezaevi karantina hücresinde kalıyor. Kendisinin ifadesiyle "Bütün Türkiye'nin gözü önünde ölüyor." Ne tevafuk ki Gülay Çetin de Ayşe Özdoğan da Antalya ve İstanbul'daki resmi kurumların hak ihlaline uğrayan iki kurbanı! patreon.com/posts/aihmin-k…
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
7 haftalık bebeğini hapiste kaybeden, KANSER HASTASI Gülden Aşık yine tutuklandı. İlk biyopsisi czv yapılan Aşık, Temmuz 2019'da tahliye edildi. O günden beri doktor doktor geziyordu. Tedavisi yarım, 3 çocuğu annesiz kaldı. @adalet_bakanlik
1- Gülden Aşık 1 Haziran 2019'da düşük yaptıktan sonra hastanede “Ben terörist değilim, elimi kelepçelemeyin. Bebeğimi öldürdüler” diye sayıklayarak uyandı. Sonra da eşine gönderdiği mektupta bir gardiyan ile komutan arasında geçen şahit olduğu konuşmayı anlattı:
2- “Komutan nöbeti yeni aldığından ‘bayanın bebeği ölmüş vs’ diye beni soruyor. Memure hanım ‘abi küçük ya daha 7-8 haftalık çöp yani çöp işte…’ gibi bu minvalde cümleler kurdu. Az ileride ben duyuyorum. Benim kaybım başkasının dilinde çöp. İçim yandı, kalbim sızladı,
Afyon TEM'deki işkence ve tecavüz iddiaları artık RESMİLEŞTİ. Kimse inkar edemez. İşkencecilerden biri, eğitimci A.A'ya tecavüz etti, diğerleri izledi, biri de telefona kaydetti. A.A.'nın bireysel başvurusunu inceleyen AYM, hak ihlali kararı verdi. Haberi yazarken kanım dondu.👇
1- Anayasa Mahkemesi (AYM), Afyonkarahisar Terörle Mücadele Müdürlüğü’nde tecavüze uğrayan A.A.’nın, Anayasası’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamelelere maruz kaldığına karar verdi. İşkenceciler M.A. ve B.A. hakkında Afyonkarahisar
2- Başsavcılığının tekrar soruşturma başlatmasını isteyen AYM, A.A’ya da 50 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. Hasan Tahsin Gökcan’ın başkanlığında alınan 26 Mayıs 2021 tarihli kararda, üyeler Hicabi Dursun, Yusuf Şevki Hakyemez, Selahaddin Menteş ve İrfan Fidan’ın imzası var.
6 aylık hamile tutuklu Arzu Nur Özkan'ın telefon görüşmesinde anlattıkları çok korkunç. Söylediklerini kulaklarımla duydum ve yazdım. Vicdanı olan anlar. @adalet_bakanlik
"Kafeste, kelepçeli doktora gidiyorum. Öyle şeyler yaşıyorum ki anlatmıyorum hiç. Yeter artık bu eziyet!"
1- "Bugün revire çıktım. Anlattım durumumu. Damarlarım şişiyor, dedim. Doktor dalga geçer gibi ‘Benim de şişiyor’ dedi. Gece tıkanıyorum diye psikiyatra yönlendirdi. ‘Gece tıkanmaların psikolojik’ dedi. Ya nefes alamıyorum, nesi psikolojik anlamadım. Gitmiyorum artık hastaneye.
2- Bugün beni tekrar sevk etmişler. Kafeste götürüyorlar zaten, ellerim kelepçeli. Orada daha büyük sıkıntılar yaşıyorum. Doktora götürüyorlar. Tahlil yapıyorlar. Arkasından öğleden sonraya kadar bekletiyorlar. Geri çıkarmıyorlar ki beni doktorla konuşayım.
1- İşte yola çıkmıştık. Heyecanlıydık, umuda koşuyorduk adeta. Deniz dalgalı, hava hissedilir derecede soğuktu. Yüzümüze bıçak gibi çarpan sulara aldırmıyor, ellerimizi siper ederek bebeklerimizi (teknede üç bebek vardı) korumaya çalışıyorduk.
2- Sadece beş dakika sonraydı, en uçta oturan adamın feryadıyla irkildik; tekne su alıyor! Zaten korkmakta olan herkes iyice paniklerken, kaptan gayet soğukkanlıydı. "Panik yapmayın!" dedi, "motor çalıştığı için bu çok normal!"