Umut Özkırımlı-Pınar Dinç olayı etrafında konuştuğumuz konulardan biri ne? NEPOTİZM. Gelin şu video üzerinden nepotizm ve süreklilik konusuna girelim. Çünkü herkes 1 kere hata yapar, hata tekrar edildiyse karakter özelliği haline gelmiştir.
Videonun tarihi 3 Haziran 2020. Ünlü ifşadan 2 gün sonra. Umut Özkırımlı’ya insanlar ‘çocuğu ölürken kadın taciz eden sapık’ yazdıkları mentionları yağdırırken, ani bir popülerlik yakalamış Pınar Dinç yeni sevgilisi ile ortak projesinin PR’ına girişmiş.
Yeni sevgili Ömer Turan, yani @OmerTuran76. Tabi burada bizim derdimiz kim kiminle sevgili olmuş değil. Nepotizm. Sevgililik ilişkilerinin çıkar amaçlı kullanılması. Kamuoyunu ilgilendiren ancak bu olabilir, birleşen eller değil, ortaklaşan cepler.
ÖT ve PD Lund’da tanışmış değiller. Köpek Luka’nın ölümü konulu yazı -22/02/2019- yazıldığında ÖT’nin Lund’da olduğunu biliyoruz. Yazıdan birlikteliklerinin daha önce Türkiye’de başladığını anlıyoruz.
Ömer bey her nasılsa bu ilişkiyle birlikte kendini hooop Lund Üniversitesinde buluyor. Seven kalpleri birleştiren Lund. İki seven kalbin aynı yerde birleşmesi için herhalde bir davet mektubu filan gerekmiştir.
Sonra bir bakıyoruz PD, tıpkı Umut Özkırımlı ile olduğu gibi Ömer Turan ile de bir proje geliştiriveriyor. Herhalde yine nepotik bir erkeğin ihtiraslarının kurbanı olmuş zavallı göçmen Pınar hanım. Bakın başka kimler bu nepotik ilişkiye destek vermiş.
Pınar Dinç o kadar kendine güveniyor ki Elçin Arabacı’nın ilk sevgilili projedeki nepotizmi ifşasından sonra bir durup düşünmemiş. Ben acaba şu ikincinin izlerini silsem mi dememiş. Aynen devam etmiş. Çünkü kendisini savunacak minyonları bol.
Belki Ömer bey bizi aydınlatmak ister. Kendisine Lund üniversitesinden davet mektubunu kim göndermiş? Bu mektup için Pınar hanım araya girmiş mi? Bu davet kendisine akademik özellikleri için mi verilmiş, sevgilisi ile birlikte olabilsin diye mi?
Proje fikri kimin? Proje teklifi nasıl yazıldı? Proje için hibe alınırken tarafların ilişkisi konusunda şeffaf davranıldı mı? Kim bu projeden ne kadar kazandı? Ömer beyi Pınar hanımla Lund’daki evlerinde rahatsız etmek istemezdik ama kamuoyu merakta.
Kendisini beklerken şunu söyleyeyim, sadece 2 açık ilişkideki nepotizm ortada şu an için. Kimsenin özel hayatını deşmeyelim diye. Yoksa sözkonusu hanımın akademik getirili ilişkileri bunlarla sınırlı değil. Onları da bir gün başkaları ifşa eder artık.
Ne diyordu Pınar Dinç'in avukatı. 'Siz hepiniz bursları haklarınızla mı aldınız?'. Hadi onu kırmayalım, diyelim ki bir kere bir hata yaptık, aldık. Şimdi ne diyecek. 'Siz hepiniz kariyeri hakkınızla mı inşa ettiniz?' herhalde.
Bu arada videonun hemen ertesinde, sanırım 5 Haziran'da bu sefer İrem'in evrakta sahtecilikle yaptığı ifşa geldi. Onu Ömer Turan'ın yazı-çizi işllerindeki partneri Güven Gürkan Öztan'ın eski eşi Tebessüm hanımın ifşası izledi. Tebessüm hanım şu an buharlaşmış gibi.
İfşa yapıldığı esnada ÖT-GGÖ ikilisinin elinde ya 1 ya da iki derleme kitap projesi vardı. Genelde Toplum ve Bilim çevrelerinde kişinin katkıda bulunacağı. Akıbetleri ne oldu bilmem. Bu projelerdeki isimlerin eril akademiye dur de bildirisi işinde de rol oynadıklarını biliyorum
Hatta şöyle diyeyim, ben de özel konuşma görüntüleri var bununla ilgili. Tüm bu esnada ben Pınar hanıma inanmış durumdaydım ve olayı anlamaya çalışıyordum.
Ailemin bir tarafı mülteci, mültecilerle ilgili çalışmalara desteğim oldu, 2016 Temmuz'una kadar İstanbul'da Suriyelilerin en yoğun yerleştiği semtlerden birinde ve aralarında yaşadım. Ve sorunun biz zaten yabancı sevmiyorduktan fazlası olduğunu söyleyebilirim.
Başka bir örnekle anlatayım. Mesela AB bir ülkede Romanları öncelikli dezavantajlı grup ilan ediyor. Güzel. Bakılıyor ve en önemli sorunun barınma olduğu görülüyor. Güzel. Fon ayrılıyor ve Romanlar için sosyal konutlar inşa ediliyor. Güzel.
Geri kalan halkta Romanlara yönelik önyargı var mı? Elbette. Bu proje bu önyargıyı kırıyor mu? Hayır, aksine arttırıyor. Niye, aynı bölgedeki Roman olmayanlar da yoksulluk sınırına yakın yaşıyorlar. Haliyle bu barınma projesi nefreti arttırıyor.
O kadar ithal söylemler üzerine oturtulmuş bir düşünememe hali ki bu arkadaşın durumu, kendi kendine burada 'düşman güç' atadığı kadınlara etnik kimlik ve geçmiş atıyor. Onları 'beyaz' sanıyor.
Birincisi insanların iki farklı konu hakkındaki düşünceleri birbiriyle aynı olmak zorunda değil. Burada TERF ilan ettiğiniz kadınlar bir örgüt değil, farklı ideolojilere, etnik kimliklere, altyapılara sahip. Ve burada ayrı düştükleri konularda kavga da ediyorlar.
İkincisi TERF dediğiniz kadınlar arasında Kürtler var, Kürt olmasa bile mesela HDP destekçisi olan var. Mültecilerle/göçmenlerle çalışmış olanlar var. Ne hakla, insanların sözünü kafanıza göre değiştiryorsunuz.
Bu arada bu haberdeki rapor Mart'ta yayınlanmış. Rapor Afganistan'dan gelenler hakkında. Raporun dediği şu: buyrun gelin siyaseti gelenler için de bir güvenlik sağlamıyor, aksine risk yaratıyor.
Bu rapordan gelenlerin neden hep erkek olduklarının ve neden şu anda yığıldıklarının daha akla yatan bir açıklaması var. Gelenler insan kaçakçılarıyla anlaşarak geliyor. Bu az buz bir para değil. Zaten çok zorlu bir coğrafyadan geliniyor.
Gelenler aslında Avrupa'ya geçmek istiyor. Daha doğrusu kaçakçılar bunu yapabileceklerini söylüyor. İklim nedeniyle İran sınırından geçilebilecek ve Yunanistan'a geçilebilecek dönemler belli.
Türkiye dünyanın en yüksek sayıda mülteci/göçmen barındıran ülkesi. Bir sürü reflekse ırkçı diyebiliriz ama bu sayılara rağmen, kendisi bu kadar gerilimli bir toplumun bu kadar senedir durumu yine de çok iyi idare ettiği kanısındayım ben.
Gerçekten ilk başta korkulan kadar büyük olaylar olmadı. Ama gelinen noktada belediyeler perişan, mülteci/göçmenler perişan ve açıkçası herkes hak temelli söylemlerden bıkmış. Çünkü mesele mülteci haklarını aşalı çok oluyor.
Yani insanların bir de Afganistan'dan dalga geliyor deyince tepki vermesi anormal değil. Ama verilen tepki korkarım bir çözüm de değil. Çünkü bu iklim sorunlarıyla beraber bu göç dalgaları da yoğunlaşacak.
Mikro TC Haziran örgüt tespit etmiş. Umarım işkencede çözülmüyonuzdur sayın üyeler, lol.
Aynı Haziran 2 sene önce bana bold bold 'Hale biz örgütlü özneleriz' diye ayar çekiyordu. Hazirancım, biz de örgütsüz yüklemleriz.
Senin sorunun şu ki Haziran, alakasız, feminist alanda bir iktidar sahibi olmayan kadınları hedefledin. İtibarsızlaştırmaya çalışırken babalarımıza kadar geldin. gazdan ayağını çekemeyen kankaların bazılarımıza CIA ajanı bile dedi.