1. Valla şimdi yazacaklarımı yazıyor olmaktan hicap duyuyorum ve esasen hayatımla ilgili bu ayrıntılar da hiç kimseyi -hele ki şu berbat gündemde- ilgilendirmez.
Fakat ben bunların yalanıyla, iftirasıyla, riyasıyla başa çıkamadım.
2. Olur da doğrusu ne bilmek isteyen olursa, bari buyursun benden öğrensin.
ABD’ye doktoraya kimsenin parasıyla gitmiş değilim. Ne baba, ne koca parası. Eğitim hayatımın çoğu zaten devlet okullarından, yüksek lisansta da gittiğim +
3. özel okullarda da bu okulların kendilerinden, bin bir kurul, kriterden geçerek aldığım burslarla okudum.
Lisansım ODTÜ. Yüksek öğrenimim sırasında Koç, Boğaziçi, Sabancı, Georgetown ve Uludağ Üniversitelerinde asistanlık yaptım, dersler verdim.
4. Ayrıca çeviri yaptım TR ve ABD’de özel dersler verdim, öğrenciyken günü geldi 1 yıl çocuk baktım.
Takıntı haline getirdiğiniz babam, 7 yaşına kadar ayağı Ankara bozkırının ortasında bi köyde, bir çift lastik pabuç bile görmemiş,
5. 8 yaşından beri çalışan, okur yazar olmayan rençber bir anne, inşaat ustası bir babanın 7 çocuğundan biri.
Emeği, zekası, bilgi birikimi sayesinde taş üstüne taş koyarak önce baro başkanı olmuş, sonra bir dönem milletvekilliği yapmış. Nedir suç mu?
6. Anne tarafım yedi göbekten Bursa köylerinde reaya oğlu/kızı reaya. Ben de Bursa’da bir göçmen mahallesinde bir gecekonduda doğdum.
Ailemden edindiğim en büyük ayrıcalık, hak hukuk tanımayı, boğazımdan haram lokma +
7. geçirmemeyi, kimsenin hakkını yememeyi küçük yaştan bellemek…
Dahasında gözüm olsa babamın gönlünün çok çektiği gibi o hukukçu olurdum, ama kendime başka bir yol çizmeyi tercih ettim. Fazla gururumdan, keçi inadımdan yanlış ettim belki, fakat neyse…
8. Size bir borcum mu var ailemden razı olduğum, bana güzel ve mutlu bir çocukluk, gençlik yaşattıkları için? Ne dert oldu içinize aileme sevgim, hürmetim...
Beni bilen bilir, yaptığım her işi tutkuyla yaparım+
9. Yazdığım bir makalede bir yüksek lisans tezinde olduğu kadar belge kullanırım, incelerim. Yaptığım işleri bilen biliyor, takdir eden ediyor, derslerinin okuma listelerine koyuyor yıllardır.
“Cücükler, göbelekler, kaburga kemikleri,
10. +östaki boruları okumamış, okusa anlamamış, anlasa eleştirmeye bilgisi yetmemiş olanlar takdir etmemiş ne gam? :)
72’şer saatlik 2 yazılı sınav, bir sözlü sınavla yeterliliğimi vermişim, önümden geçen öğrenci sayısı 1000’i aşıyor.
11. Doktora tezimi de ister yazarım, ister yazmam, ister hepsini tweet zincirine dökerim. Paşa gönlüm öyle çekerse okuduğum belgelerden roman çıkartırım, ister hepsini kağıttan kayık yapar Mudanya sahilinden bırakırım, size ne?
12. Sanki bitirince, bir satırını okuyacakmışsınız, sanki yazdıklarımı okumuşsunuz gibi.
Doğrusu, yanmıyorum uzun zamandır, ne akademik kariyere, ne ünvanlarına bunca liyakatsizlik, çürümüşlük, riyakârlık, kokuşmuşluk arasında.
13. Fakat kendime alternatif yol çizmediğimi, emeğimi başka türlü değerlendirmediğimi, Bursa’da paramı başka türlü kazanmadığımı nereden biliyorsunuz?
14. Hayatımı, eğitimimi nasıl harcayacağım benim tasarrufum altında. Bugüne kadar anama babama hesabını vermemişim, siz fodullara mı verecekmişim?
Dünyanın en kötüsü olsam, 1,5 yıldır söylediğim her şeyde haklı çıktım ya,
15. Hepinizin maskesini indirdim ve bu gerçeği de değiştiremiyorsunuz ya, ona bakın 😉
Gönül-cinsel hayatım da her nedense (!) bu zevatın pek ilgisini çekiyor aylardır. Onu da ilk ve son kez diyeyim de madem, bi rahatlayın bari:
16. İki defa evlendim, iki defa boşandım. Anladım ki bana göre bir kurum değil, içinde mutlu olabilene helal olsun, mübarek olsun. Vallahi zor zanaat. Ben olduramadım.
17. Hayatım boyunca bir dünya ilişkim kâh ayağımı mutluluktan yerden kesen, kâh acısıyla ruhuma derin çizikler atan, bana yaşattıklarıyla beni ben yapan aşklarım oldu.
45 yaşımda, bana iyisiyle kötüsüyle bana tüm bu duygulara yaşatanlara,
18. böylece bunca tecrübeyle edebiyattan, şarkılardan, filmlerden büyük bir haz ve keyif almamı, sanatta anlatılan en uç duyguları akıl ve yüreğimin derininden idrak edebilmemi sağlayanların hepsine minnettarım.
19. Hepsinden razıyım, sanırım onlar da benden razıdır.
Yaşadıklarımın herkesinkinden çok farklı ve özel olduğu iddiasında değilim.
Ancak onurumla, gururumla ayrılmayı bilmekten gizli bir övünç duydum ne yalan söyleyeyim. Kadını olsun, erkeği olsun insanları içki masası ve
20.birlikte çıktığınız yolculuklardan daha iyi ve daha çok, onlardan ayrılırken tanırsınız.
O zaman çıkar işte ciğerparem dediğinizin, hayatta her şeyden ve herkesten çok sevip güvendiklerinizin, size çok büyük sözler vermiş olanların gerçek yüzü.
21. Gerçi bundan da artık kendinize iftihar vesilesi çıkartamazsınız, zira hayli dip bu ama, mesela ayrıldığım hiçbir sevgili aleyhine işte mesela şöyle Narla gibi tetikçilere Ekşi ‘de entry yazdırma zavallılığına, çiğliğine düşmedim.
22. Öfkeden ve kalp kırıklığından paramparça da olsam, birlikte olduğum kimseye yalanlarla iftira atmadım, fikrini çalmadım, kimsenin hakkını yemedim.
23. Şu son bir buçuk yıldır, ipliğinizi pazara çıkardığım, yolsuzluğunuzu döktüğüm için çekirge sürüsü gibi üstüme geldiniz yetmedi;
varlığınızdan bile haberdar olmayan ailemi dilinize sakız ettiniz, yetmedi;
şu sitenin görüp görebileceği en eril dille iftiralar attınız,
24. hakaretler ettiniz, adına da “feminizm” dediniz, yetmedi;
çapsızlığınıza, ne haltlar yediğinizi herkesin bilmesine bakmadan, konuştuğum yazdığım yerlerden beyhude yere beni cancellatmaya kalkınız, yetmedi…
25. Yetişemediğiniz yerde, aha şunun gibi bir edebiyatçı karikatürünü, bin defa karakola mahkemeye götürülüp iddiaları çürütülmüş, dosyası kapatılmış,
26. üstüne İsveç mahkemesinden nitelikli iftira, karalama hükmü kesilmiş bayat yalanlarla karşımıza çıkardınız, yetmedi.
Eh biraz daha gülelim eğlenelim o zaman:
27. Şöylecene hatırlayalım o zaman the Feminist Başbuğ önderliğinde Feminist Polit Büro (FEM-POL-BÜR)'nun bir buçuk yıldır Haziranıyla, Bereniyle, Baweriyle, Narlasıyla ve dahi bi alay ikinci sınıf tetikçileriyle bana ve kendilerine
28. şosyal medya hesaplarından biçtikleri sıfatları. Tam bir ikili zıtlıklar manzumesi. Arayan sosyal medyadan da şıp diye bulur bu bu sıfatlara kaynaklık eden yazı çizilemeleri. Onlarca kaydı var da, daha “edebi” kaydına+
29. “Bilgi Üni. Sosyolojiyi 4 senede bitirmek” gibi büyük başarılar silsilesi halinde Semanımın polisiye tefrika gazete yazılarında bulursunuz. Gerçi “vahşi at” sıfatını nereye münasip bulup koysam bilemedim, onu da siz yerleştirin :D
30. Yalnız bana ve kendinize biçtiğiniz bu ikili -zıtlık nitelemeleri gayet ERİL ve SINIFSAL.
Öyle kolpacı, öyle riyakâr, öyle bomboşsunuz ki bunun bile farkında değilsiniz. Yazık sizin diplomalarınıza+
31. işgal ettiğiniz kürsülere, köşelere.
Kurtarıcılığına soyunduğunuza inanmamızı beklediğimiz kadınları, siz işte bu eril ve sınıfsal gözle bu kadar hakir, kendinizi de bi kapıya yonga görüyorsunuz.
32. Hadi öyle olsun, amenna. Varsın siz okumuş, başarıklı, en öz bi feminist, ben geleneksel, loser, bakire turşucu vs. olayım. Fakat şurası pek muamma değil mi o zaman?:
Söylesinize, nasıl oluyor da,
33. hepinizin pek özel, tüzel başarılarını, diplomalarını, ünvanlarını, cüppelerini, köşeciklerini, üst üste koyunca maşallah muvaffakiyetleriniz, yeterlilikleriniz arşa çıktığı halde halde, bir “bakire turşucunun”, “bi s.klse rahatlayacak” olanın,
34. bir “loser”ın teki çıkıp, şöyle parmağının ucuyla biiiir bir bütün maskelerinizi indirebiliyor, olanca riyakârlığınızla gerçek yüzlerinizi dosta düşmana ifşa edebiliyor?
Bakın dramdır bu 😊
35. Hepiniz bir, ben tek; bir susturmayı sesimi kesebilmeyi, beni yıldırmayı başaramadınız ya 1,5 yıldır, bu da size dert olsun.
Ha bunu da kendi zevkime keyfime yapmış değilim.
36. Sizin bulunduğunuz Kaf Dağı’ndan, Olympos'tan feminist ifşanın, kadının beyanı esastır ilkesinin kamuoyu önünde güvenilirliğinin sarsılmaması,
bu savunma silahlarına ihtiyaçları hayat memat meselesi olan kadınların, sizin çıkar savaşınızın
37. derdine savunmasız kalıyor olmaları çok mühim görünmüyor olabilir.
Ama benim yaşadığım yerde, ömrümü geçirdiğim köyde bunlara ihtiyacı olan çok, benim de var. O yüzden hiç kusura bakmayın+
38. ömrüm oldukça siz gibi mağduriyet hırsızlarının, çıkar avcılarının, kıymeti kendinden menkul kolpa “otorite”lerin peşindeyim.
39. Başından beri bu gayeyle yazdığım ve konuda gayet de tutarlı olduğumun ispatı iste duvarımdaki zincir silsilesinde pinli isteyen açar bakar.
40. Hede hödö görünülürlüğü, sosyal medyada bilmemne farkındalığı yaratma projelerine aldığınız fonlar 100.000 Euro’dan başlıyor.
Kendi kendinize çalıp söylediğiniz programlar, seminerler, bir avuç takipçili sayfalardan gayrı aman aman ortada da bir şey yok.
41. Bazen o da yok.
Ben de sırf gönlüm öyle çektiği için işte bunca zaman, emek ve enerjiyi bu savunma silahlarına ihtiyacı olan herkes için ve “siz sanki o bursları hep hak ederek mi kazandınız?”, diyen avkatlara inat+
42. emeğiyle hakkıyla, ataerkinin önüne koyduğu tüm engellerle dişe diş savaşarak iş yapan, ekmeğini kazanan, kariyer yapmaya çalışan tüm kadınların onurlu mücadeleleri için bedavaya, seve seve yaptım.
43. Emeğim, harcadığım onca saat mesai, uğradığım bunca aşağılanmanın sıkıntısı hepsine helal û hoş olsun.
1. Valla iki gözümün ciğer gibi kıpkırmızı, adenoviral konjonktivitten muzdarip olduğu şu günlerde, aha şöylecene “sizin anlamayacak kadar gerizekalı olduğunuzu varsaydığımdan, durun ben size anlatayım“ edebiyatından +
2. “uç veren” Semanım’ın kaburga kemiklerine, östaki borularına, yumrulara, cücüklere, göbeleklere falan ithafen yazdığı ve gerçekten artık kabak tadı veren mevzuya dair, aptal yerine konmayı ve manipüle edilmeyi sindiremeyen, ama temyiz
3. kararını da bekleyemeyip inatla konuya dair sahih ve ayıklanmamış verilere ulaşmak isteyen herkese, ben de aşağıdaki adrese yazıp mahkeme kararını, sunulan delilller vs. +
Vedat Türkali, Güven, Cilt I'de II. Dünya Savaşı sırasında karneli yılların fukara üzerinde yarattığı darlık- yokluğu, bu yokluğa rağmen zengin doğal kaynakların, köydeki akrabalardan gönderilerin kentteki işçi sınıfını besleyebildiğini anlatıyor. Biraz da şikayetçi bu durumdan+
Karnı doğan işçi sınıf savaşına konsantre olamıyormuş :) :
"Halk çok acı çekiyor, pahalılık canavar gibi. Doğanın eli açık, yoksa neylerdi yoksullar?
Balık bol. Sebze bol. Kuzu gibi toriği bizim iş yerinin önünden sürüyüp götürüyordu adam. +
+İyi kötü işi varsa karnını doyurabiliyor. O doğa kavgayı da soğutup geciktiriyor ama. İş bulmak kolay mı? Balığın ucuzluğu ondan. Pekmeziyle, bulguruyla, tarhanasıyla, yuvarlanıp gidiyor ülke. Bizim atölyede bile çalışanların çoğunun yeygileri köyden geliyor.+
1. Şimdi şunun adını bir koyalım @KaygusuzSema. Siz sanki daha evvel hiiiiç denenmemiş işmiş gibi, Twitter’ı, medyayı, sosyal medyayı mahkeme salonuna çevirmeye çalışıyorsunuz yine. Yani, zaten işlemekte olan, ama çoktan kaybedilmiş,
2. "ve bana sorarsanız, ısrarlı takibin ve cinsel tacizin delili tek bir kayıt da delil olarak ortaya konamadığı için yeniden kaybetmeye de mahkum, hatta PD açısından temyizde sonucu daha beter neticelenme olasılığı yüksek bir davayı,
3. iddialarınızı sosyal medyada ezbercilere, yargısız infazcılara, aklını tatile göndermişlere hâlâ yedirebileceğinizin hesabıyla yeniden bu şekilde gündeme getirmek gayretindesiniz.
İşleyen bir mahkeme sürecini bulandırmak sizin gayeniz.
Bir feminist ilke falan değil, varsa bir ilke o da kadınları ve savunma silahlarını çıkarcının ve müfterinin gaspından korumak. KİB savcılık soruşturması ve mahkemede geçerli bir ilke ve iyi ki de var!
Saptırmaya çalışan bin defa Kabataş yalancısı pozisyonuna düşer, +
bu da en çok kadına zarar, çocuğa zarar, lgbti bireye zarar. Çelişkili, yalanı ispatlanmış hiç bir beyanı, sırf beyanın sahibi kadın diye desteklemek zorunda değilsiniz.
Ha aptal yerine konmak, asıl mağdurların hakkını yemek hobinizse, bu da bir seçim tabii. Ama o silahlara ihtiyacı olan, muhtaç olan binler en önce gaspçıyı sonra ona koltuk çıkanları lanetle anar. Bunun da idrakinde olun.