Bazıları "ama o da alkolu motor kullanıyor" şeklinde savunma yapıyor. Alkollü araç kullanımına yapılacak işlemler belli. Polisin meşru savunma hakkı belirli durumlarda var ama görüntüde bunu gerektirecek şey olmadığı belli.

Yani polis burada kendi kurallarını uygulamış.
Görüntülerin başı ve sonu yok evet. Ama kanunda polisin bu şekilde tokat atmasını sağlayacak imkan yok. Yani başında ve sonunda ne olursa olsun bu tokat açıklanamaz.

Bu keyfiyettir. Doğru değildir. Yanlıştır. Buna yanlış demezseniz benzeri sizi bulabilir.
Bu tip hadiseleri çok yönlü değerlendirmek gerekiyor. Polislerin sinirleri çok mu gergin? İş şartları çok mu ağırlaştı? Yoğun çalışmanın getirdiği olumsuzluklar mı var? Yoksa polis, tahrik edildiğinde tokat atacak gücü kendinde buluyor mu? Bana bir şey olmaz düşüncesi mi var?
Ben meslek gereği bu işlerin çevresinde olan biri olarak, soruların cevaplarını az çok biliyorum. İstiyorum ki, bu tip konulara yorum getirirken sizler de bu açılardan bakın ve konuya bir anlam verebilin.
Buradaki asıl risk vatandaşın tokat yemesi de değil. Asıl risk şu: Bir polis keyfi olarak vatandaş tokatladığında, insanlar "hak etmiştir" derse o zaman polisler nasılsa vatandaşlar bizi haklı görür diyerek istediklerini tokatlamak özgürlüğüne kavuşur.

Asıl sorun bu.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Con Sinov

Con Sinov Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @lordsinov

9 Dec
Faizler inatla düşürüldü. Enflasyon yükseldi. Dolar sıçradı. Zamlar yağmaya başladı. Finans ve ekonomi uzmanları anlam veremedi. Toplum ekonomik güçlüklerle boğuşurken bir anda "Çin Modeli" kurtuluş formülü olarak ortaya çıktı.

Peki Çin modeli nedir? Şimdi bunu konuşalım.
1* ABD, Soğuk Savaş döneminde baş düşman olarak Sovyetler Birliği'ni görüyordu. Liberalizm ve Komünizm adeta iki düşman gibi çarpışıyordu. Çin, o dönemde komünizmi benimsemişti ve Sovyetler'in potansiyel müttefiki gibiydi. Fakat işler öyle gitmedi.
2* Çin'in komünist lideri Mao ile Sovyetler arasında çeşitli sorunlar yaşandı. Detaya girmiyorum. ABD, düşmanı olan Sovyetler'i yalnız bırakabilmek için Çin'le örtülü bir diplomasi geliştirdi. Bu diplomasinin mimarı ünlü stratejist Kissinger'dı.
Read 60 tweets
9 Dec
Çocuğun öldürülmesi felaket. Çocuğun babasının cümleleri milli güvenlik sorunu.
O mahfillerin kafa yapısını bilmeden, babanın bu cümlesini tam olarak kavramak mümkün değil.

Baba için o mahfil o kadar mukaddes ve yüce ki, uğrunda çocuğunun kafasının kesilmesi bile kabul edilebilir bir kurbandır.

Allah uğruna ölmekle eş tutuyor o mahfili.
Cemaat yurdunda sapıtık bir görevlinin çocuğunun kafasını kesmesini, sırf bu eylem cemaat habitatında gerçekleştiği için kutsallaşıyor. Burada esasen gizli şirk bile olabilir.

Bir de şu var. Cemaat uğrunda ölmesini geçtik, cemaat yurdunda vahşice katledilmesi bile yetiyor.
Read 5 tweets
9 Dec
Sergen Yalçın'ın Beşiktaş'ı yönetmemesi için yoğun uğraş veren bir yönetim kurulu grubu ve onlarla hareket eden bazı medya aktörleri vardı.

Bunlar, takımı şampiyon yaptığında bile faaldi. Takım kötüye gitmeye başladığında fırsatı değerlendirip hocanın gitmesini sağladılar.
Bu grup Sergen Yalçın'ın takıma gelmesini baştan istemiyordu. Geçen sezonun başında işler kötü giderken başka hocalarla görüştüler. Sezon sonunda şampiyon olmasına rağmen yeni sözleşme görüşmelerini baltaladılar. Takım kötüye gittiği anda Sergen'e taarruza başladılar.
Bu yöneticiler (ve medya aktörleri) isteselerdi şampiyon takıma ve hocaya destek vererek çok daha başarılı bir ortam yaratılmasını sağlardı. Ama bunun yerine hocaya duydukları karşıtlık nedeniyle şampiyon takımın sezona yeterince hazırlanamamasını tetiklediler.
Read 9 tweets
7 Dec
Ya bu telefoncu amcalar hep 70'lerde girdiği gaz kuyruğundan bahsediyor. Ama arkadaşlarının üzerine bomba atıp günde 20 kişinin ölümüne sebebiyet verip anarşi ürettiklerinden hiç bahsetmiyorlar.

Gençler sokak röportajlarında bu konuda kontralar yapmalı.
Gençlerin kıyafetine göre gelir testi yapan bu telefoncu amcalar 70'lerde bırakılan bıyığa göre ideoloji tespiti yapıp, sevmediklerini sopalıyordu. Şaka değil. Karşı tarafın bıyığı varsa darp ediyorlardı. Hele karşı tarafın gazetesi veya kitabı varsa daha beter ediyorlardı.
Bu telefoncu amcaların küçükleri de 70'lerde abilerine özenip çocuk halleriyle karşı cepheye geçip muhbirlik yapıyordu. Ee çocuk oldukları için şüphelenen olmuyordu.

Şimdi üç kişi yürüdü mü alerji oluyorlar. Ağzını açtıkları anda bu geçmişleri yüzlerine kibarca vurulmalı.
Read 8 tweets
3 Dec
Bu beyzade arada sırada böyle Atatürk'ün malvarlığından bahseder. Isıtıp ısıtıp tekrar yazar. Bir de manidar şekilde "kaynağını sorarsam suç mu işlerim olurum" diye sorar...

Merak etme beyzade, sana kim soruşturma açabilir ki? Ama hatırın kalmasın diye cevap vereyim. Okuyuver... ImageImage
1* Bir kere Türkiye'nin kurulduğu dönemde toprak ucuzdu. Değerli olan paraydı. Haliyle arsa almak hiç de öyle pahalı şey değildi. Hatta 40 yıl önce bile hasat yapan köylü, kazandığı parayla İstanbul'da arazi alabilirdi.

Önce bunu bilmek gerekir.
2* Mesela 1922'de Türkiye'ye gelen Sovyet Elçisi Aralov'un Samsun'daki incelemelerine bakalım...

Aralov zenginlerin 2000 dönüm, ortalama köylülerin 200 dönüm, fakir köylülerin de 20 dönüm toprağı olduğunu söylüyor.

Bugün hangi fakirin 20 dönüm toprağı var mesela? Image
Read 29 tweets
9 Nov
Atatürk vefat ettikten sonra dünyanın pek çok yerinden Ankara'ya mektuplar geldiğini biliyor muydunuz? Devlet başkanları veya resmi görevlilerden bahsetmiyorum. Sıradan insanlardan gelen onlarca mektup... Öyle satırlar var ki...

Az sonra okuduklarınıza inanamayacaksın. #10Kasım
1* Öncelikle şunu söylemek gerek. Ünlü bir liderin ölümünü dünyadaki pek çok insan duyabilir. Pek çok insan, saygı duyulan bir liderin ölümüne üzülebilir. Ama mektup yazıp gönderme gereği hissetmek?

Bunun için gerçekten derin bir bağlılık gerekiyor.
2* Atatürk'ün cenaze töreniyle ilgili yaptığım araştırmaların birinde 11 Kasım'dan itibaren Ankara'ya dünyanın pek çok yerinden gelen mektuplara rastladım.

Atatürk'e tüm dünyada saygı duyulduğunu biliyordum ama bu kadarını tahmin edemezdim.
Read 46 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(