Faizler inatla düşürüldü. Enflasyon yükseldi. Dolar sıçradı. Zamlar yağmaya başladı. Finans ve ekonomi uzmanları anlam veremedi. Toplum ekonomik güçlüklerle boğuşurken bir anda "Çin Modeli" kurtuluş formülü olarak ortaya çıktı.

Peki Çin modeli nedir? Şimdi bunu konuşalım.
1* ABD, Soğuk Savaş döneminde baş düşman olarak Sovyetler Birliği'ni görüyordu. Liberalizm ve Komünizm adeta iki düşman gibi çarpışıyordu. Çin, o dönemde komünizmi benimsemişti ve Sovyetler'in potansiyel müttefiki gibiydi. Fakat işler öyle gitmedi.
2* Çin'in komünist lideri Mao ile Sovyetler arasında çeşitli sorunlar yaşandı. Detaya girmiyorum. ABD, düşmanı olan Sovyetler'i yalnız bırakabilmek için Çin'le örtülü bir diplomasi geliştirdi. Bu diplomasinin mimarı ünlü stratejist Kissinger'dı.
3* 1972'de Mao ile ABD Başkanı Nixon görüştü. İlişkiler olumlu yönde ilerlemeye başladı. Böylece Sovyetler ABD'ye karşı potansiyel müttefiki komünist Çin'le birlikte mücadele etme imkanını kaybetti.
4* Çin'in çok büyük problemleri vardı. En önemlisi ekonomikti. Çin'de çok büyük yoksulluk vardı. Mao'dan sonra yönetime geçen Deng Xiaoping, 1978'de çok kritik bir ekonomik reform başlattı.

Bu bir tür sosyalist piyasa ekonomisiydi.
5* Deng, Mao'dan kalma ekonomi politikasını büyük ölçüde değiştirmeye başladı. Teorik olarak komünizmi savunmaya başladılar ama özellikle ekonomi alanında komünizmin ekonomik ilkelerini terk ettiler.
6* Üstelik ABD, baş düşmanı Sovyetlerle meşguldü ve Çin bu ortamda görece daha serbestti. ABD, Çin'in komünizmden uzaklaşmaya başladığını fark ettiğinde Çin'le spesifik bir ticaret alanı oluşturmaya başladı. Çin'i en çok kayırılan ulus statüsünde gördü.
7* Çin'in yakın geçmişi büyük travmalarla doludur. En büyük travmayı 1800'lerle 1900'ler arasındaki bir dönemi kapsayan aşağılanma yüzyılıdır. Bu dönemde Çin, Batılı sömürgeciler tarafından deyim yerindeyse yağmalandı.
8* Çin bu travmanın izlerini silebilmek için dış politikadan ciddi şekilde çekilerek ekonomisini düzeltmeyi hedefledi. Gelişmelerine önce "barışçıl yükseliş" adını verdiler. Ardından "yükseliş" kavramının ofansif olacağını düşünerek "barışçıl gelişme" kavramını kabul ettiler.
9* "Barışçıl gelişme" ABD ile kurulan spesifik ilişkinin gerektirdiği bir durumdu. ABD, Çin'i kayıracak, onun komünizmini şeytanlaştırmayacak, Çin de karşılığında küresel alanda ABD ile rekabet etmeyecek ve dış politik tehdit oluşturmayacaktı.
10* Bugün bile son iki üç yılı saymazsak Çin, kendi ağırlığına nazaran dış politikada çok daha durgundur. ABD'yi rahatsız etmekten kaçınır. Bu motivasyonun ardında biraz da aşağılanma yüzyılının getirdiği travma vardır. Yani güce ulaşıncaya dek zararsız görünmeye çabalamıştır.
11* Özetle Çin modeli için iki önemli faktör vardır:

1- Bu model ABD ile güvenli bir ilişki eşliğinde dış politik anlamda sessiz ve sakin biçimde "kayırılarak" ilerlemiştir. Bunu unutmamak lazım.

2- Çin, insani şartların çok altında büyük bir yoksul tabakaya sahiptir.
12* Çin lideri Deng 1978'de ekonomi reformunu açıklarken çok önemli bir laf ediyor. Bazı insanların ve bazı bölgelerin çok daha hızlı zenginleşeceğini söylüyor.

Çin modeli gerçekten de hızlı biçimde "kendi" zenginini yarattı. Yani komünist partiye itaat eden "bizim" zenginler.
13* Deng, komünist öğretileri bir yana bırakarak ekonomi üzerindeki kontrolünü gevşetti. Büyümeyi canlandırabilmek için telekomünikasyon ve havacılık stratejik alanları yabancılara açtı. Devlete ait firmaların önemli kısmını kapattı. Yoğun bir işsizlik yaşandı.
14* Devlet müdahalesi azaldı, yatırımın önü açıldı ve Çin ekonomisi çift haneli büyüme rakamlarıyla hızlı bir sürece girdi.

Bu süreçte Çin toplumunu tavlayan faktör, ağır yoksul durumda bulunan kitlelerin gelirlerinin yükselmesiydi.
15* Çin bu süreçte 748,5 milyon insanın aşırı yoksulluktan kurtulmasını başardı. Çin modeli denen şeyin yarattığı en temel iki etken yüksek büyüme ve yoksulluğun azalması oldu.

Fakat unutmamak lazım, bu kitle "aşırı" yoksuldu. Image
16* Çin modeli aşırı yoksul kitlenin gelirinin yükselmesini sağladı fakat "yoksul" kitlenin durumu pek de parlak değil. 2018'de bile ülkenin %17'si yoksuldu. 2018'de Türkiye'nin yoksul oranı %8,5'ti.

Yani Deng'in dediği gibi... Birileri hızlı kazandı. Ama bazıları yoksul kaldı.
17* Öte yandan yine Deng'in dediği gibi bazı bölgeler daha hızlı zenginleşirken bazı bölgeler yoksul kalmayı sürdürdü.

Buna rağmen toplumunun aşırı yoksul kitlesinde yaşanan iyileşme Çin modelinin meşruiyet kaynağı olmaya devam etti. Image
18* Çin'in yüksek büyümesinin dinamiği olan emek ise fazlaca sömürülüyordu. Çin toplumu dünyadaki benzer işçilere daha çok çalışıyordu. Ve onlara oranla daha az kazanıyordu.

2019'da bile Çin'de 290 milyon kırsal işçi yüksek yaralanma riski taşıyan yoğun işlerde çalışıyordu.
19* Diğer yandan Çin'de çalışan nüfusun %43,8'i "kırılgan istihdam" içinde bulunuyordu. (Rusya'da %5,3)

Bu eşitsizlik ortamı Çin'de büyük bir iç göçü tetikliyordu. Göçmen işçilerin sadece %22'si temel emeklilik veya sağlık sigortasına sahipti.
20* Tüm bu süreç içerisinde Çin, 1989 olayları dışında ABD'yi tahrik etmekten başarıyla kaçındı. Öyle ki ABD'de Çin'in küresel sisteme entegre olabileceği görüşü yaygınlaştı.
21* Sonuç olarak Çin modeli güvenli dış politik ortamda başarıyla büyüdü. Pek çok yabancı şirket Çin'de fabrika açtı. Düşük işçi maliyeti ve yoğun/güvensiz çalışma ortamı üretimi artırdı. Çin uzun süre çift haneyle büyüdü ve bir ekonomi devi halini aldı.
22* Çin bu süreçte bazı alanlarda devlet şirketleri kurdu. Bu KİT'ler devlet desteğiyle muazzam büyüdü. Bu şirketler kritik alanlarda faaliyet gösterdi. Çin aynı zamanda başarılı bir teknoloji hırsızlığıyla önemli teknolojik gelişmeler yaşadı.
23* Çin bu süreçte büyümeyi tetiklemek için emlak konusunda önemli atılımlar yaptı. Yerel yönetimlere emlak konusunda önemli yetkiler verdi. İnşaat, Çin modelinin büyümesinin önemli bir kısmını teşkil etti.
24* Çin'deki KİT'ler öyle bir noktaya geldi ki Fortune Global 500'de 124 şirketi yer aldı. 121 şirketi bulunan ABD'yi geçti. 124 şirketin 75'i devletindi.

Bu şirketler enerjiden, nadir toprak elemenlerine kadar en kritik ve stratejik endüstrilerde hakim konuma geldi.
25* Çin, ABD'nin yarattığı kolaylıklar sayesinde küreselleşmenin sağladığı fırsatlardan sonuna kadar yararlandı.

Fakat 2016 yılına geldiğinde tüm şartlar değişmeye başladı. Trump'la başlayan süreç, ilişkilerin boyutunu değiştirmeye başladı.
26* Çin'in günün birinde ABD için sorun teşkil edebileceği 90'lardan itibaren tartışılıyordu ama pratikte Çin "sisteme entegre olabilecek" iyi huylu bir dev olarak görülmeye devam etti. Fakat Trump'la birlikte bu görüş tamamen değişti ve Çin artık tehdit halini aldı.
27* Çin, üretime ve ihracata dayalı sistemi yüzünden para birimini dolara karşı daima düşük tuttu. Öyle ki Trump bunun bir tür hile olduğunu düşünüyordu. ABD'li şirketlerin Çin'e giderek ABD'de işsizler yarattığından dert yanıyordu. Image
28* Sonuç olarak Çin'in 1972'de sahip olduğu güvenli ortam ve "kayırılma" Trump'la birlikte açık şekilde sona erdi. Trump, Çin'le ticaret savaşı başlattı.

Öte yandan Çin'de de milliyetçi ve rövanşist akım güçlendi. Artık Çin kendine güveniyordu.
29* Biden göreve geldiğinde Trump'ın agresif politikasını yumuşattı ama terk etmedi. Trump "tehdit" diyordu, Biden "rakip" diyor. Sonuçta Çin artık ABD tarafından kayrılmıyor aksine rahatsız ediliyordu.
30* Biden, göreve gelir gelmez dünyadaki (ve tabii ki Çin'in de) üretim modelini baştan sona değiştirecek yeniliklere destek vermeye başladı: Yeşil enerji.

Dünya kirleniyordu ve karbon salınımı durdurulmalıydı.
31* Yeşil enerji kabaca dünyayı kirleten karbon salınımını azaltmak için kömür ve fosil yakıta dayalı klasik endüstride önemli değişiklik talep ediyor.

ABD bir süredir bu dönüşüm için çabalıyor. Fakat Çin, bu dönüşümü sağlamak için modelini bir miktar terk etmek zorunda.
32* Öte yandan ABD, Çin'e karşı pasifikte askeri varlığını geliştirmeye çabalıyor. Quad isminde bir örgüt kuruldu. Öte yandan yakın zamana kadar Çin'le iyi ilişkileri olan Avustralya'yı içeren AUKUS isimli nükleer birliktelik dizayn edildi. Çin, çevreleniyor.
33* Çin'in keyfini kaçıran asıl gelişme ise yıllardır şişmekte olan Çin emlak balonunun patlama emareleri göstermesidir.

Uzun süre ekonomik büyümenin dinamiğini teşkil eden emlak balonu, büyüme uğruna içinde kimselerin yaşamadığı hayalet şehirlerin varlığına neden oldu.
34* Devlet desteğinin varlığı, şirketlerin aşırı borçlanmasına neden oldun. Devlet, destek verdikçe şirketler daha da borçlanıyor ve konut üretiyordu. Fakat alımlar doygunluğa ulaşınca sistem çıkmaza girdi.
35* Çin'in batık şirketleri kurtarması için kurduğu bazı devlet şirketleri bulunur. Fakat bunların da bazıları borca batıktır. Çin nihayetinde devlet güvencesinin şirketleri borca teşvik ettiğine karar vererek Evergrande isimli emlak devini kurtarmayacağını açıkladı.
36* İşte Türkiye'nin örnek aldığı iddia edilen Çin modeli böyle...

Bu modelin Türkiye'ye uygun olduğunu düşünmek için bazı gerçekleri çiğnemek gerekiyor. Anlatayım...
37* Evvela, Çin bu modele geçerken son derece steril ve rahat bir dış politik ortama sahipti. Türkiye ise aksine, son derece karmaşık ve yorucu bir dış politik ortama sahip. Ve Çin'in aksine ABD ile ciddi sorunlar yaşıyor.
38* İkinci olarak Çin, bu modele geçerken büyük bir aşırı yoksul kitleye sahipti. Türkiye ise Çin'in o dönemi kadar aşırı yoksul değil. Şaşırtıcı gelebilir ama bu günlerdeki ekonomik zorluğa rağmen Çin'in o dönemi gibi değil.
39* Haliyle Çin modelinin Türkiye'de tavlayabileceği aşırı yoksul kitle yok. Çin modeli, aşırı yoksulların geliri görece yükseldiği için cazipleşti. Fakat Türkiye'de böyle bir kitle yok. Haliyle bu modelin kurtarabileceği kitle yok.
40* Üçüncü olarak, Çin'deki emek son derece ucuzdu. İş sağlığı ve güvenliği yok gibiydi. Fakat Türkiye'de emek, Çin'in o dönemine nazaran pahalıdır. İş sağlığı ve güvenliği o döneme nazaran yüksektir.
41* Çin modelini uygulamamız için standartlarımızın önce kuvvetli şekilde düşmesi gerek. Fakirleşmeliyiz. Karın tokluğuna güvensiz ortamlarda 18 saat çalışmalıyız. Sonra Çin modeline geçip yoksulluğa terfi edip "teşekkür etmeliyiz"

Çin modelini alkışlamamız için bunlar olmalı.
42* Bir de Çin modelini Kemalizm'le yan yana getirenler oluyor.

Kemalizm, toplumun topyekün ilerlemesini hedefler. Birileri yoksul yaşarken devasa şirketler kurup hayalet şehirler yaratmak Kemalizm'in prensipleri arasında değildir.
43* En önemlisi... Çin modeli yoksullarıyla, emek sömürüsüyle, hızlı zenginleşen itaatkar sınıfıyla bir demokrasiye ihtiyaç duymaz. Muhalefete tahammülü yoktur. Sadece ÇKP vardır.

Fakat Kemalizm, iktidarını kendi elleriyle muhalefete teslim ederek demokrasi sınavını geçmiştir.
44* Türkiye'de öyle veya böyle demokrasi vardır. Yozlaşmış büyümeye tapan itaatkar zengin ve eşitsiz yoksul sınıflar Türkiye'nin ideali değildir.

Çin, yoksul milyonların emek sömürüsüyle güçlenen anti-demokratik bir tiranlık. Türkiye'nin örnek aldığı model bu olamaz.
45* Çin zenginliği bir avuç ÇKP yöneticisi ve itaatkar zenginlerin elindedir. Çin yolsuzluğu devlete gücüyle paraya erişimi kuvvetli olan elitlerin yönetimidir.

Bu anti-demokratik ortam Deng'in bahsettiği "hızlı zenginleşme" imkanının katalizörüdür.
46* Yozlaşmış ülkeler genelde fakirken Çin, kendi ürettiği yolsuzluk ekolüyle büyümeyi başarmıştır. Bu yolsuzluk haydutluk ve hırsızlıktan ziyade devlet imkanları sağlayan yöneticilerle onlara itaat eden zenginlerin kusursuz birlikteliğidir.
47* Devlet destekliler sorumsuzca harcama yapabilir, borçlanabilir ve spekülasyona karışabilir. Politikacılar onlardan faydalanır ve onları korur. Bu pragmatist yöntem ÇKP'ye bağlı kaldığı sürece zenginler için sorun yaratmaz. Aksine onları güçlendirir.
48* Çin'de kanunsuz emlak zenginleri, astronomik rüşvet zengini bürokratlar hatta tarihi eser kaçakçısı emniyet mensupları görülebilir.

Yangzhou belediye başkanı Ji Jianye tipik bir örnektir.
49* ÇKP'de önemli bir koltuğa sahip olan Ji, kendi şirketi Gold Mantis üzerinden oldukça zengin oldu. Şirketi altı yılda 15 kat büyüdü. Ona "buldozer" diyorlar. Çünkü şehri yeniden yaptı.
50* Ji, Yangzhou'yu başarıyla dönüştürdü ama cebini de şiddi şekilde doldurdu. Sahip olduğu devlet gücünü çevresindeki elitlere sağlayarak önemli yatırımlar yaptı ama bunların hiç biri demokratik bir ülkede kanunların onayından geçemezdi.

Çin modeli hukuku önemsemiyor.
51* Çin modelinin hukukla ilişkisini anlatan en çarpıcı örnek Bo Xilai isimli validir.

Bo, bahsettiğim modelin sağladığı fırsatlarla Çin'e özgü yolsuzluklarda adeta master yaptı. Politbüro üyesi oluşu onu pek çok şeyden koruyordu. Fakat fazla ileri gitti.
52* ÇKP, Bo'nun fazla ileriye gittiğini fark ettiğinde onu görevinden alarak tutukladı. Fakat bunu yapan "bağımsız Çin mahkemeleri" değildi. ÇKP'ydi.

Çin lideri Xi, Bo'yu hapse atarak toplumun ağzına bal çaldı. Buna yolsuzlukla mücadele ismini verdi.
53* Xi, Bo üzerinden yolsuzlukla mücadele kampanyası başlattı ve 2018'de 1,5 milyon yetkili disiplin cezasına çarpıtıldı. Fakat kimin ne kadar ceza alacağı, kimin hangi işinin ne kadar araştırılacağı bağımsız mahkemelerin değil ÇKP'nin bileceği işti.
54* Çin modeli, iktidara o kadar önemli bir ekonomik güç veriyordu ki ÇKP'nin iktidardan düşmesi mümkün değildi. ABD çevreleri ve düşünce kuruluşları bile Çin'de bir rejim değişikliğinin pek mümkün görülmediğini söylüyor.
55* Çin modeli emeği sömürülen ve aşırı yoksullukla mücadele eden toplumun ağzına bir parmak bal çaldı. Fakat balın kalanı ÇKP'nin kontrolündeydi.

İşte, Çin modeli budur. Adaletsizdir. Eşitsizdir. Ve sunidir. Batmaya mahkumdur.
56* 2016'da Trump'la başlayan ve 2020'den sonra Biden'la görece düşük viteste giden ABD-Çin çekişmesi Çin'in başına dertler açıyor. Öte yandan Çin modelinin varoluşsal defoları Çin'de muazzam bir emlak balonunu patlatmak üzere.

Yani Çin modeli artık demodeleşiyor.
57* Tüm bu bilgilere rağmen Türkiye'ye Çin modelini önermek Türkiye'nin demokrasisine hakaret etmektir.

Türkiye zenginleşmelidir ama bunu adaleti kenara bırakıp yapamaz. Üretmelidir ama eşitlik kavramından vazgeçemez.
58* Çin yıllar önce yumuşak dış politik koşullar altında ABD tarafından kayrılarak aşırı yoksul kitlesini yoksulluğa terfi ettirdi. Çinliler deyim yerindeyse yürürken bisiklete bindi. Fakat Türkler otomobile biniyor.

Bu model bizi otomobilden inip bisiklete bindirir.
Türkiye parasının kıymetini düşürerek halkı yoksullaştırıyor. Bunun pratik amacı, ihracat zenginleri yaratmak. Deng'in dediği gibi, birileri hızlı zenginleşecek.

Toplumumuz bunu gerçekten istiyor mu? Sanmıyorum.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Con Sinov

Con Sinov Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @lordsinov

9 Dec
Çocuğun öldürülmesi felaket. Çocuğun babasının cümleleri milli güvenlik sorunu.
O mahfillerin kafa yapısını bilmeden, babanın bu cümlesini tam olarak kavramak mümkün değil.

Baba için o mahfil o kadar mukaddes ve yüce ki, uğrunda çocuğunun kafasının kesilmesi bile kabul edilebilir bir kurbandır.

Allah uğruna ölmekle eş tutuyor o mahfili.
Cemaat yurdunda sapıtık bir görevlinin çocuğunun kafasını kesmesini, sırf bu eylem cemaat habitatında gerçekleştiği için kutsallaşıyor. Burada esasen gizli şirk bile olabilir.

Bir de şu var. Cemaat uğrunda ölmesini geçtik, cemaat yurdunda vahşice katledilmesi bile yetiyor.
Read 5 tweets
9 Dec
Sergen Yalçın'ın Beşiktaş'ı yönetmemesi için yoğun uğraş veren bir yönetim kurulu grubu ve onlarla hareket eden bazı medya aktörleri vardı.

Bunlar, takımı şampiyon yaptığında bile faaldi. Takım kötüye gitmeye başladığında fırsatı değerlendirip hocanın gitmesini sağladılar.
Bu grup Sergen Yalçın'ın takıma gelmesini baştan istemiyordu. Geçen sezonun başında işler kötü giderken başka hocalarla görüştüler. Sezon sonunda şampiyon olmasına rağmen yeni sözleşme görüşmelerini baltaladılar. Takım kötüye gittiği anda Sergen'e taarruza başladılar.
Bu yöneticiler (ve medya aktörleri) isteselerdi şampiyon takıma ve hocaya destek vererek çok daha başarılı bir ortam yaratılmasını sağlardı. Ama bunun yerine hocaya duydukları karşıtlık nedeniyle şampiyon takımın sezona yeterince hazırlanamamasını tetiklediler.
Read 9 tweets
7 Dec
Bazıları "ama o da alkolu motor kullanıyor" şeklinde savunma yapıyor. Alkollü araç kullanımına yapılacak işlemler belli. Polisin meşru savunma hakkı belirli durumlarda var ama görüntüde bunu gerektirecek şey olmadığı belli.

Yani polis burada kendi kurallarını uygulamış.
Görüntülerin başı ve sonu yok evet. Ama kanunda polisin bu şekilde tokat atmasını sağlayacak imkan yok. Yani başında ve sonunda ne olursa olsun bu tokat açıklanamaz.

Bu keyfiyettir. Doğru değildir. Yanlıştır. Buna yanlış demezseniz benzeri sizi bulabilir.
Bu tip hadiseleri çok yönlü değerlendirmek gerekiyor. Polislerin sinirleri çok mu gergin? İş şartları çok mu ağırlaştı? Yoğun çalışmanın getirdiği olumsuzluklar mı var? Yoksa polis, tahrik edildiğinde tokat atacak gücü kendinde buluyor mu? Bana bir şey olmaz düşüncesi mi var?
Read 5 tweets
7 Dec
Ya bu telefoncu amcalar hep 70'lerde girdiği gaz kuyruğundan bahsediyor. Ama arkadaşlarının üzerine bomba atıp günde 20 kişinin ölümüne sebebiyet verip anarşi ürettiklerinden hiç bahsetmiyorlar.

Gençler sokak röportajlarında bu konuda kontralar yapmalı.
Gençlerin kıyafetine göre gelir testi yapan bu telefoncu amcalar 70'lerde bırakılan bıyığa göre ideoloji tespiti yapıp, sevmediklerini sopalıyordu. Şaka değil. Karşı tarafın bıyığı varsa darp ediyorlardı. Hele karşı tarafın gazetesi veya kitabı varsa daha beter ediyorlardı.
Bu telefoncu amcaların küçükleri de 70'lerde abilerine özenip çocuk halleriyle karşı cepheye geçip muhbirlik yapıyordu. Ee çocuk oldukları için şüphelenen olmuyordu.

Şimdi üç kişi yürüdü mü alerji oluyorlar. Ağzını açtıkları anda bu geçmişleri yüzlerine kibarca vurulmalı.
Read 8 tweets
3 Dec
Bu beyzade arada sırada böyle Atatürk'ün malvarlığından bahseder. Isıtıp ısıtıp tekrar yazar. Bir de manidar şekilde "kaynağını sorarsam suç mu işlerim olurum" diye sorar...

Merak etme beyzade, sana kim soruşturma açabilir ki? Ama hatırın kalmasın diye cevap vereyim. Okuyuver... ImageImage
1* Bir kere Türkiye'nin kurulduğu dönemde toprak ucuzdu. Değerli olan paraydı. Haliyle arsa almak hiç de öyle pahalı şey değildi. Hatta 40 yıl önce bile hasat yapan köylü, kazandığı parayla İstanbul'da arazi alabilirdi.

Önce bunu bilmek gerekir.
2* Mesela 1922'de Türkiye'ye gelen Sovyet Elçisi Aralov'un Samsun'daki incelemelerine bakalım...

Aralov zenginlerin 2000 dönüm, ortalama köylülerin 200 dönüm, fakir köylülerin de 20 dönüm toprağı olduğunu söylüyor.

Bugün hangi fakirin 20 dönüm toprağı var mesela? Image
Read 29 tweets
9 Nov
Atatürk vefat ettikten sonra dünyanın pek çok yerinden Ankara'ya mektuplar geldiğini biliyor muydunuz? Devlet başkanları veya resmi görevlilerden bahsetmiyorum. Sıradan insanlardan gelen onlarca mektup... Öyle satırlar var ki...

Az sonra okuduklarınıza inanamayacaksın. #10Kasım
1* Öncelikle şunu söylemek gerek. Ünlü bir liderin ölümünü dünyadaki pek çok insan duyabilir. Pek çok insan, saygı duyulan bir liderin ölümüne üzülebilir. Ama mektup yazıp gönderme gereği hissetmek?

Bunun için gerçekten derin bir bağlılık gerekiyor.
2* Atatürk'ün cenaze töreniyle ilgili yaptığım araştırmaların birinde 11 Kasım'dan itibaren Ankara'ya dünyanın pek çok yerinden gelen mektuplara rastladım.

Atatürk'e tüm dünyada saygı duyulduğunu biliyordum ama bu kadarını tahmin edemezdim.
Read 46 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(