Çin asıllı Amerikalı mimar I.M.Pei'nin Kahire'deki Tolunoğlu Ahmet Camii'nden esinlenerek tasarladığı Doha İslam Sanatları Müzesi'nin iç ve dış mekânlarından birkaç fotoğraf:
Müze deniz doldurularak oluşturulan bir zemine inşa edilmiş.
Etkileyici mimarisi ile fotoğraf çekmeyi sevenler için gece ayrı, gündüz ayrı kareler sunuyor.
Arapça'da müze kelimesinin karşılığı: ''Methaf'' Bu kelime Türkçe'deki ''İthaf'' kelimesi ile aynı kökten. İthaf olunan eserlerin bir araya geldiği mekân'' demek.
Müze yakın zaman öncesine, yani ambargo öncesine kadar ücretsiz ziyaret edilebiliyordu.
Girişten itibaren etkileyici bir iç mekân karşılıyor ziyaretçileri.
Müzenin en ikonik mekânlarından biri tam karşı kıyıdaki El-Defne Bölgesi'nin panoramik gökdelenler manzarasına bakılan nokta.
Müze galerinin ferahlığı, yüksek tavanlar ve dengeli aydınlatma eserleri incelemeyi kolaylaştırıyor.
Müzenin bu seyir alanı aynı zamanda kafe olarak da hizmet veriyor.
Bir ziyaretim sırasında Avrupa müzelerinin koleksiyonlarından derlenen ''Osmanlı Dünyasına Bir Yolculuk'' adlı geçici tablo sergisine denk gelmiştim.
Müzenin en çok ilgi çeken eserlerinin başında bu savaşçı maskı geliyor:
Müze koleksiyonlarından:
Hem tasarımı hem de koleksiyonları ile Doha İslam Sanatları Müzesi yolunuz düştüğünde mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Dünyanın En Işıltılı Taşının Ardında Yatan Kanlı Düzen
Bir babayı ve bir oğulu bu duruma düşüren hırsın, acının sebebi ne olabilir? Elmas ve pırlantanın gerçek bedeli göz alıcı ışıltısının ardında çok iyi gizlendi. İşte kanlı elmasın serüveni+
Afrika'yı delik deşik talan eden, binlerce masumun canına kıyan elmasın acımasız öyküsü Güney Afrika'da başladı ve hızla civarına yayıldı. Dünyada elmas ve pırlanta fiyatlarını belirleyen, piyasayı domine eden, en önemli firma De Beers Elmas Şirketi burada doğup büyüdü.
''De Beers'' Dutch dilinde ''Ayılar'' demek. Güney Afrika'da Hollanda'dan gelip kolonileştirdikleri bir çiftlikte yaşayan De Beers kardeşlerin tarlasında büyük bir elmas yatağının keşfedilmesiyle hem onların hem de Güney Afrika ve civarındaki ülkelerin kaderi değişti.
Kâbe Örtüsü Suudi Arabistan'da Mekke ile Cidde arasında bulunan özel bir dokuma fabrikasında hazırlanıyor. Fabrikayı özel izinle gezmiştim. Yaklaşık 1 yıl boyunca, tamamen el işçiliği ile özenle hazırlanan yeni Kâbe örtüsü hac zamanı Arefe Günü'nde öncekiyle değiştiriliyor+
En kaliteli ipek iplikler usta ellerde dikkatle hazırlanan yazı istiflerine dönüşüyor. Fabrikada Kâbe Örtüsü'nün yanı sıra, Mescid-i Nebevi Ravza Örtüleri de dokunuyor. Kâbe Örtüsü her yıl, Ravza Örtüleri ise 3,4 yılda bir değiştiriliyor.
Kâbe Örtüsü'nün farklı bölümleri var. Kuşak bölümleri, Damla formundaki ''Samediye'ler'', Kâbe Kapı Örtüsü gibi parçalar uzun çaba ve emek gerektiriyor.
1.Kapalıçarşı’da bir restorasyon süreci yaşanıyor. Ancak süreç, eski kalem işi desenlerin tamamen “kazınmasının” ardından yerine aynısının yep yenisinin yapılması olarak devam ediyor. Çarşının tüm yaşanmışlığının, zamanın tatlı izlerinin canına okunuyor:
Bu “ışık seli / ledimsi” aydınlatma tarihi beş asırı geride bırakan Kapalıçarşı’yı ne güzel “açmış” değil mi? Sıfır km yeni desenlerle “pırıl pırıl” olmuş çarşı! Maksatta bu zaten, restorasyon dediğin dokunduğu her yeri pırıl pırıl yapmalı, geçmişin tüm izleri silinmeli. Yakışır.
Şimdi sırayla çarşının bu sokaklarına geliniyor. Üç, beş gün sonra buralar da raspa ile iyice kazınacak, sonra aynısının yenisi yapılacak ve şahane restore başarı(!) ile tamamlanmış olacak… Ya zamanın buraya kattığı ruh? Hayatın izleri? Salla gitsin, kazı geç yepyenisini yap.
İstanbul'da Latin Krallığı Paraları
1204-1261 yılları arasında Kudüs ve kutsal topraklara sefere diye niyet edip, İstanbul'u görünce burayı ele geçiren Haçlı-Latin yönetimi kendi paralarını da bastı. Bizans paraları tarzında basılan bu paralar düşük ayar gümüş (Billon) paralardı.
Latin işgali dönemi paraları üzerinde ''Hristiyan İsa'' ibaresinin kısaltımış hali olan ''IC - XC'' ve Hz.İsa tasviri, Melek Mikâil, çeşitli azizlere yerilmiş. Baskı, ve madeni pul kalitesi oldukça zayıf olan bu paralar iç bükey, adeta gazoz kapağı gibi basılmış:)
Darp kalitesi bu kadar düşük ve çöp adam tarzı zayıf tasvir düzeyi, Latinlerin şehirde köklü bir ekonomik / finansal düzen kurma gayreti içinde olmadıklarını düşündürüyor. Bu kargacık burgacık figürler özensizce hazırlanmış. Kimi örneklerde imparator tasvirini de yer verilmiş.
Avustralya'nın güneyindeki Tasmanya Adası'na yerleşen Britanyalı yerleşimciler, adanın 48 kabileden oluşan yerli 1803-1847 yıllarında yerlilere uyguladıkları soykırımla adanın safkan halkı ''bitirildi''+
1828-1832 yılları arasında yerli halkı yok etmeye yönelik olarak yapılan ''Kara Savaş'', tarihte kaydedilen ilk modern soykırım örneği olarak bir utanç ve kara leke oldu. Safkan Tasmanyalıların tamamı yok edildi bu soykırımda.
İlk Britanyalı yerleşimcilerin 1803 yılında geldiği Tasmanya'da yaşanan bu soykırım; çoğu çağdaş Avustralyalı tarihçi tarafından soykırımdan daha ciddi olan ''imha'' sözcüğüyle tanımlanıyor. Türkçe kaynaklarda ise Aborjin Soykırımı adı altında biliniyor.
Bir Kıtayı Çalan Katliam 2: Kızılderili Katliamı
19.yy'da Amerikalı yerleşimcilere kıtanın doğu kıyısından batı kıyısına kadar genişlemeyi hedef gösteren Manifest Destiny çağrısı yapılınca katliamlar tekrar başladı ve Kızılderili nüfusu 12 milyondan 237 bine geriledi.+
Yuki Kızılderilileri kapatıldıkları rezervasyon çiftliğinde zorlama ile çalıştırıldılar. Yukilere yalnızca kişi başına günde altı buğday başağı olarak açlık diyeti (starvation diet) uygulandı ve yetersiz beslenme ile hastalıklardan çok sayıda ölümler görüldü.
Kaliforniya'da kendini human (insan) olarak tanımlayan beyaz yerleşimciler Yukileri ''Subhuman'' (insan-altı, alt-insan, insanımsı, insan olmayan, insanla aynı kategoride bulunmayan, insandan daha aşağıda bulunan) olarak tanımlıyordu.