Bir tarikata ait yurtta başı kesilen Ünv. öğrencisi, cemaat evinde kalan ve arkasında video kaydı bırakarak intihar eden Enes Kara üzerinden başlayan “tarikat ve cemaatler yasaklansın”,”tarikat ve cemaatler devlet kontrol etsin”çağrılarını hafife almayın.
Çünkü “tarikat ve cemaatler yasaklansın”,”tarikat ve cemaatler devlet kontrol etsin” tartışmasının başlatan olayların beşinci kol faaliyeti olma ihtimalini göz ardın etmemek gerekir.
Unutmayalım ki 28 Şubat yolunun taşları döşenirken Mehmet Kutlular’ın gencecik kızı karanlıkta kalan bir eroin hadisesi Bülent Arınç’ın oğlu trajik kazası ile hayata veda ettiklerinde henüz hayatlarının baharındaydı.
Bu ani ve toplumda şok yaratan ölümler sonrası kamuoyunda çocuklarını koruyamayan dindarlar nasıl topluma faydalı olacak teması ustaca işlendi.
Bir ay arayla biri tarikat yurdudan biri cemaat evinden olmak üzere meydana gelen iki şok ölüm sonrası tarikat ve cemaatlere gösterilen tepki AKP’nin oyunu arttırırken AKP ile ittifak halinde olan derin yapılarında elini güçlendirdi.
İktidarın uzun zamandır ittifak içinde olduğu derin yapılarla birlikte tarikat ve cemaatleri sarayın kontrolü altına almak için çalıştığı ve buralarda iktidara biat eden isimleri sorumluluk makamında görmek istediği sır değil.
Bu iki acı hadise SONRASI tarikatlara ve cemaatlere devlet müdahale etsin,tarikat,cemaat yurtları ve evleri kapatılsın diye kampanya yapanlar BEŞİNCİ KOL FAALİYETİNİN USTA kadrosuna yardım ediyor.
Bu topraklarda ağacın dalından yaprak bile bir gaye için düşer.
Bir tarikat yurdunda ve peşinden bir cemaat evinde yaşanan trajik ölümler sonrası yapılan kampanyalar ve ailelerin sükunetini üzerine biraz düşünün derim.
Mesala Antalya’da üniversite öğrencisinin başını toplumda infial uyandıracak şekilde satırla kesen yurt görevlisinin irtibatları neden kamuoyu ile paylaşılmadı?
28 Şubat’a giden süreçte Nur cemaatinin Yeni Asya grubunun liderinin kızının ölümü şimdi ise Nur Cemaati Okuyucu grubunun evlerinde kalan bir öğrencinin intiharı gündem oldu.
SON NOT:Ülkedeki bütün kurumları kontrol altında tutan AKP eğer oy ütme amacı taşımıyorsa Antalya ve Elazığ’da yaşanan bu acı ölümler üzerine kapsamlı bir çalışma yapmalı. Ve bu olaylar üzerinde çok kapsamlı çalışma yapmalı.
Bir düşünün yetkililer neden Antalya’daki yurdun sahibi olan tarikatı ve Elazığ’daki öğrenci evinin hangi cemaat evi olduğunu açıklamadılar.
Çünkü yetkililer- iktidar-derin kadrolar bir postan kaç kürk yaparız bir başka cümle ile bir taş ile kaç kuş vururuz hesabını yapıyorlar.
Erdoğan’ın “cemaat ve tarikatlar kapatılsın, mallarına el konulsun”kampanyaları karşısında /şimdilik/sessiz durması çok düşündürücü 🤔
Konu azda olma biat etmeyen bir kaç küçük cemaati de bu şekilde ince ince istediği kıvama getirmek ve onlarıda sürüye katmak.
Ve Perinçek grubunun gazetesi Aydınlık’ta devreye girdi. Hedef belli oldu.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
AHMET ALTAN 14 YIL ÖNCE YAZMIŞ
"okuyun hele erenler bakın ne yazmış..."
6 Ekim 2007 tarihinde "dini, dindarlığı insanlara öğretmek benim gibi bir inançsıza düşmez ama...." diye yazmış AMA BAKIN NASIL DERS VERMİŞ...
1-İbadetine düşkün ulu bir kişi, kalabalıkların arasında Allah’a ulaşmakta, gerektiğince ibadet etmekte, bütün ruhunu, bütün varlığını Allah’a adamakta zorluk çektiğine karar vererek çöle çekilmiş.
2-Günler, haftalar, aylar, yıllar boyu bir yudum su, bir tane hurma ile beslenip bütün vaktini ibadetle geçirmiş.
HAYRETTİN KARAMAN MI DEDİNİZ?
Demirci Nurettin'in oğlu Hayrettin Karaman'ın İslamı temsil ettiğini zannederek dine karşı tepki gösterenlere İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe'nin devrin halifesinin yanlış uygulamalarına karşı durduğu için zindana atıldığı ve kırbaçlandığı hatırlamak gerekir.
Demem o ki erenler bizim beslendiğimiz kaynak ve ölçümüz İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe'dir. Oğluna ve damadına makamlardan makam beğenen Hayrettin Karaman değildir.
O, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe ki Emevîler ve Abbâsîler devrinde halife ve valilerden gelen hediye ve görev tekliflerini onların haksız tutumlarını tasvip etmiş olmamak ve halk nazarında onlara meşruiyet kazandırmamak için kabul etmedi.
1- TAHİR ELÇİ, 1966 yılında Cizre’nin 15 kilometre uzağında bulunan Cudi Dağı’nın eteklerinde kurulu, maddi imkânları kısıtlı bir köy olan Hebler Köyü’nde doğdu.
2-1970 yılında Türkçeleştirilerek Hisar ismini alan Hebler Köyü 1992 yılında güvenlik gerekçesi ile boşaltılan köyler arasına katıldı.
3-İlk, orta ve lise öğrenimini Cizre'de tamamlayan Elçi. 1988'de Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi iken katıldığı eylemler nedeniyle gözaltına alındı.
HEBLERLİ TAHİR’in hikayesi ve cevap arayan sorular….
Heblerli Tahir Elçi’yi konuşturamayan Ünlü polis şefi kim?
Öldürüldü gün basın yaptığı basın açıklamasının saatini neden değiştirdi? #TahirElci
“Türkiye’de Kürtler var, ben de Kürdüm” şeklinde yaptığı açıklamalar ile Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan akrabası kim?
Batman, Mardin, Siirt, Şırnak Seyyidler ve Ehl-İ Beyt Platormu Dönem Sözcüsü Emin Bulut, Diyarbakır Barosu Tahir Elçi nin öldürülmesini neden kınadı?Elçi ailesi Seyyid mi? #TahirElcisiz6Yıl
1-Yıl 1969 ekonomik krizin etkilerini gösterdiği, seçimlerin yaklaştığı bir dönemde Amerika’nın 6. Filosu’nu İstanbul boğazına demir atması birden ülkede bir numaralı gündem oldu.
2- 6.Filonun TR gelmesini sömürü amaçlı gören sol görüşlü öğrenciler protestolara başladılar.
3- 6. Filo’ya karşı ilk protestolar, 11 Şubat İstanbul Limanında üniversiteli gençler tarafında yapıldı. Benzer protestolar İzmir ve Trabzon’da yapılması ve büyük kalabalıkların toplanması bu ülkeye komünizm gelecekse biz getiririz diyen kadroların dikkatini bu olaylara çekti.