Şeyh Sait isyanı 13.02/15.04.1925:

Giriş:
Nakşibendî tarikatının Hâlidiye kolu üyesi Şeyh Sait'in isyanı hilafetin kaldırılması sebebiyle çıkmış gibi görünsede isyan bölücü bir isyandır.İsyanı planlayan İngilizlerin hedefi Musul görüşmelerinde Türkiye'yi zor durumda bırakmaktır.
1-Şeyh Sait isyanı Musul Kürtlerinin Türkiye ile birleşmeyi arzu ettikleri yönelik Türkiyenin, Milletler Cemiyetine sunduğu tezine büyük zarar vermiştir.Bu nedenle Milletler Cemiyetinde sorun çözülememiş 05 Haziran 1926'da Ankara antlaşması ile de Musul Irak'a bırakılmıştır.
2-Nakşibendî tarikatının Hâlidiyye koluna mensup Palulu Şeyh Ali Sebtî’nin torunu olan Şeyh Sait 1865'de Elazığ Polu'da doğmuştur. İleriki yaşlarında babasının bazı işlerinden dolayı Hınıs’a yerleşmişlerdir. Şeyh Sait Nakşibendi tarikatı lideridir.
3-Şeyh Sait ,Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlıyada ihanet etmiştir. Rus Ordusu Kafkas cephesi komutanı Grandük Nikolay Nikolayevich tarafından Dersim(Tunceli)deki işbirliği sebebiyle Şeyh Sait'e madalya verilişi ve Sait'in Rus askerini gururla selamlamasını izleyin.
4-İsyanın arka planı: 

Şeyh Sait Ayaklanmanın arkasında sürgündeki Vahdettin ve İngiliz hükümeti yer almıştır.Bu nedenle Şeyh Said’in İngiliz ajanıdır. Vahdettin, hilafet kongresinde yapılan planların ardından Türkiye içerisinde birçok saldırı ve suikaste ön ayak olmuştur.
5-Bu kadarıyla yetinmeyip gizli beyannameler hazırlatıp bunların din hocaları gibi birçok kişi tarafından dağıtılmasını sağlamıştır.
6-Bu beyannamelerde yeni kurulan Türkiye ve inkılaplar kötülenip, hilafet övülmüştür.

Hilafet yanlıları, Şeyh Said ile kısa sürede anlaşıp ihtilal planları yapmaya başlamışlardır.
7-Kısaca Âzâdi olarak bilinen ve Hamidiye Alaylarında görev yapmış Osmanlı subayı Miralay Cibranlı Halit Bey tarafından kurulan Kürdistan Özgürlük Derneği adlı gizli örgüt,Doğu Anadolu’da bir ayaklanmanın altyapısını hazırlamak için Kurtuluş Savaşı yıllarından beri çalışmalarını+
8-+sürdürmekteydi. Örgüt, İngiltere’nin Bağdat’daki Yüksek Komiserliği ile bağlantı içindeydi. Yüksek Komiser Henri Dobbs’un 1924 yılında Londra’ya gönderdiği raporlarda, Doğu Anadolu’da geniş kapsamlı bir Kürt ayaklanmasının çıkabileceği olasılığından söz ediliyordu.
9-Örgüt, İngiltere’nin Bağdat’daki Yüksek Komiserliği ile bağlantı içindeydi. Yüksek Komiser Henri Dobbs’un 1924 yılında Londra’ya gönderdiği raporlarda, Doğu Anadolu’da geniş kapsamlı bir Kürt ayaklanmasının çıkabileceği olasılığından söz ediliyordu.
10-Öte yandan Örgüt’ün, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin başkanı olan Seyit Abdülkadir aracılığıyla İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiliği Dragomanı Andrew Ryan ile de ilişkileri bulunuyordu. Âzâdi’nin çekirdek kadrosunu, çoğu Hamidiye Alayları geleneğinden gelen Kürt kökenli birkaç+
11-+subay oluşturuyordu. Nesturî Ayaklanması’nın patlak verdiği Ağustos 1924 ile Şeyh Sait Ayaklanması’nın bastırıldığı Nisan 1925 arasında toplam beş yüzbaşı, altı teğmen, iki çavuş ve on bir er, Türk Ordusu’ndan kaçarak İngilizlere sığınmıştır.
12-İngiltere’nin örgüte verdiği destek, Doğu Anadolu’da çıkacak geniş kapsamlı bir Kürt ayaklanmasının, Musul sorununun İngiltere’nin isteği doğrultusunda -Musul vilayetinin Irak’a bağlanması şeklinde- çözülmesini kolaylaştıracağı varsayımına dayanıyordu.
13-İngiliz Hükûmeti’nin Musul sorunuyla ilgili olarak resmen Milletler Cemiyeti’ne başvurduğu 06.08.1924 tarihinin ertesi günü (07.08.1924’te) Hakkâri ilinde “Nesturî Ayaklanması” patlak verecektir. Ayaklanmanın bastırılması sürecinde Âzâdi’nin örgüt yapısı açığa çıkarılacak ve+
14-lider kadrosunda yer alan isimler tutuklanacaktır. Buna karşın, Milletler Cemiyeti Konseyi’nin yerinde incelemeler yapmakla görevlendirdiği üç kişilik İnceleme Komisyonu Musul vilayetinde göreve başladığı 11.02.1925 tarihinden iki gün sonra (13.02 1925’te) Doğu Anadolu’da +
15-Doğu Anadoluda Şeyh Sait Ayaklanması çıkacaktır. Nesturî ve Şeyh Sait Ayaklanmaları’nın, Musul sorunuyla ilgili Milletler Cemiyeti sürecinin önemli dönüm noktalarını oluşturan tarihlerle eş zamanlı olarak ortaya çıkması, Âzâdi ile İngilizler arasında bağlantı bulunduğu +
16-+bulunduğu gerçeği de dikkate alındığında, rastlantı olarak nitelendirilemez. Gelişmelerin İngilizler tarafından yönlendirilmiş olması olasılığı son derece yüksektir.
17- Sait Ayaklanması, 13.02.1925 günü, Diyarbakır’ın Eğil bucağına bağlı Dicle köyünde saklanan mahkûmları almaya gelen jandarmalara ateş açılmasıyla başladı. Şeyh Sait’in emriyle telefon ve telgraf hatlarını kesen ayaklanmacılar 16 Şubat’ta Genç'i ele geçirerek vali ve diğer +
18+diğer resmî görevlileri etkisiz hale getirdiler. Şeyh Sait halkı din adına ayaklanmaya çağırdı. Halka dinsel içerikli bildiriler dağıtıldı. 

“Halife sizi bekliyor.”, “Halifesiz Müslüman olmaz.”, “Halife memleketten çıkarılamaz.”, “Şiarımız dindir”, “Hükümet dinsizdir”, ++
19-“Şeriat isteriz.”, “Kadınlar çıplaktır.”, “Mekteplerde dinsizlik ilerliyor” gibi bildirilerin ve bölgede yeterli askeri güç bulunmamasının etkisiyle ayaklanma hızla yayıldı. Çapakçur (Bingöl), Muş ve Diyarbakır olmak üzere üç cephede savaşmaya karar veren Şeyh Sait
20-Şeyh Sait kendisi Diyarbakır cephesi komutanlığını üstlendi. 21 Şubat’ta Lice, 23 Şubat’ta Çapakçur (Bingöl) ve Palu, 24 Şubat’ta Elazığ, ayaklanmacıların eline geçti. Ancak 26 Şubat’ta Elazığ halkı birleşerek yağmacılık ve çapulculuğa girişen Şeyh Sait liderliğindeki +
21-+liderliğindeki ayaklanmacıları kentten kovdu. Hükümet, 24 Şubat’ta Doğu Anadolu illerini kapsayacak şekilde kısmi seferberlik kararı aldı.
22-Aynı gün TBMM, hükûmetin önerisiyle Muş, Ergani, Dersim, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Siverek, Siirt, Bitlis, Van, Hakkâri ve Malatya illeri ile Kiğı ve Hınıs ilçelerinde bir ay süreyle sıkıyönetim ilan etti.
23- Ertesi gün de Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle dince kutsal sayılan kavramları kullanarak örgüt kurma suçu vatana ihanet kapsamına alındı. Mart ayı başına gelindiğinde Hani, Maden, Silvan ve Kulp ilçeleri de ayaklanmacıların eline geçmişti.
24-Ayaklanmanın denetim altına alınamaması, tersine ayaklanmacıların etkinlik kurdukları alanın giderek genişlemesi Meclis’te rahatsızlık yarattı. Başbakan Fethi (Okyar) istifa etmek zorunda kaldı.
25-İsmet Paşa tarafından kurulan yeni hükûmet 3 Mart’ta Meclis’ten güvenoyu alarak göreve başladı. 4 Mart’ta da Meclis, hükûmet tarafından önerilen Takrir-i Sükûn Kanunu’nu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın muhalefetine karşın kabul etti.
26-Kanunla, basına geniş çaplı bir sansür getiriliyor, Ankara ve Diyarbakır’da birer İstiklâl Mahkemesi kurulması kararlaştırılıyordu. 7 Mart’ta Meclis, İstiklâl Mahkemesi yargıç ve savcılarını seçti. Aynı gün ayaklanma doruk noktasına ulaştı.
27- Şeyh Sait’in emrindeki beş bin silahlı aşiret mensubu üç koldan Diyarbakır’a saldırdı. Ordu Müfettişi Kâzım (Orbay) Paşa, Vali Cemal (Bardakçı) Bey ve Kolordu Komutanı Mürsel (Bakü) Paşa önderliğinde gerçekleştirilen savunmaya kent halkı da etkin olarak katıldı.
28-Saldırganlar bir ara kente girmeyi başarmış olmalarına karşın geri püskürtüldüler ve 8 Mart’ta Diyarbakır çevresindeki kuşatmayı kaldırarak çekildiler.Son olarak Varto,Bulanık ve Malazgirtin de ayaklanmacıların eline geçmesiyle 12 Mart’ta ayaklanma en geniş sınırlarına ulaştı.
29-Geniş çaplı bir askerî yığınağın ardından 24.03.1925’te Türk Ordusu tenkil operasyonuna başladı. 26.03'de Varto, 27.03'de Piran (Dicle) ve Maden, 01.04.1925’de Lice ve Silvan, 2 Nisan’da Hani, 04.04’de Palu, Bulanık ve Malazgirt, 8 Nisan’da Kulp ve Çapakçur (Bingöl),
30-

12 Nisan’da ise Darahini (Genç) ayaklanmacılardan tamamen temizlendi. Ayaklanma liderlerinden Hasenalı Halit ve Şeyh Sait’in oğlu Ali Rıza İran’a kaçarak Şikak aşireti reisi Simko’ya sığındılar. Diğerleri ise kaçmayı başaramadı. Şeyh Şerif Palu’da yakalandı.
31-Şeyh Sait, 15 Nisan 1925 günü Bingöl ile Muş arasındaki Bağlan’da (Solhan) yer alan Çarpuh Köprüsü’nde sıkıştırıldı ve yanında bulunan ayaklanma liderlerinden Cibranlı Binbaşı Kasım Bey tarafından yakalanarak güvenlik güçlerine teslim edildi. Böylece ayaklanma sona ermiş oldu.
32-Âzâdi adlı örgütün, Nesturî Ayaklanması’ndan sonra tutuklanarak Divan-ı Harbe sevk edilen ve aralarında örgütün kurucusu Cibranlı Miralay Halit Bey ile eski Bitlis Milletvekili Yusuf Ziya Bey’in de bulunduğu lider kadrosu Bitlis’te kurşuna dizilerek idam edildiler.
33-

15.04.1925de Şark İstiklâl Mahkemesi, “İsyan Bölgesi İstiklâl Mahkemesi” adıyla göreve başladı. Ayaklanmayı el altından destekleyen ve bu amaçla İngiliz yetkilileriyle bağlantı kuran Kürdistan Teali Cemiyeti’nin başkanı Seyit Abdülkadir ve adı geçen Cemiyet’in 12 üyesi+
34-üyesi İstanbul’da yakalanarak Diyarbakır’a gönderildiler. Bunların duruşması 14 Mayıs 1925’te başladı ve 10 gün sürdü. Aralarında Seyit Abdülkadir’inde bulunduğu altı kişi 27 Mayıs 1925’te Diyarbakır’da asılarak idam edildiler.
35-Şeyh Sait ve ayaklanmaya katılanların duruşmaları ise 21 Mayıs günü başladı; mahkeme kararını 28 Haziran’da açıkladı. Buna göre Şeyh Sait’le birlikte kırk altı kişinin asılarak idam edilmelerine hükmolundu.
36-Hüküm, 29 Haziran 1925 tarihinde Diyarbakır’da infaz edildi. İsyan Bölgesi İstiklâl Mahkemesi, 7 Mart 1927 tarihine kadar görevine devam edecek ve bu süre içinde ayaklanmaya karışan beş bin yüz on kişiyi yargılayacaktır.
37-Bunlardan iki yüz yedisi vicahi, iki yüz on üçü gıyabi olmak üzere dört yüz yirmi kişi idama mahkûm edilecek; bin dokuz yüz on bir kişi çeşitli hapis cezalarına çarptırılacak; iki bin yedi yüz yetmiş dokuz kişi ise beraat edecektir.
38- Şeyh Sait ile Abdullah Öcalan arasında hiç bir fark yoktur. İkiside emperyalist güçlere hizmet etmiştir. İşin ilginç yönü siyasal islamcılar ile HDP ve Pkk bölücü Şeyh Sait'i her yıl anmak için yarışma halindedir.
39- Şeyh Sait'in ülkemizde bu şekilde pervasızca anılması o isyan esnasında ve isyanın bastırılmasında şehit olan askerlerimize büyük vefasızlıktır. Şehitlerin kemikleri sızlatılmıştır.

yenicaggazetesi.com.tr/mobi/-221534h.…
40-KAYNAK:

AYBARS, Ergün, İstiklâl Mahkemeleri, Cilt I-II, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir 1988.

BRUINESSEN, Martin van, Agha, Shaikh and State: The Social and Political Structures of Kurdistan, New York 1991.
41-CEBESOY, Ali Fuat, Siyasi Hatıralar, Cilt II, Doğan Kardeş Yayınları, İstanbul 1960.

CEMAL, Behçet, Şeyh Sait İsyanı, Sel Yayınları, İstanbul 1955.

FIRAT, M. Şerif, Doğu İlleri ve Varto Tarihi, 2. Baskı, Millî Eğitim Basımevi, Ankara 1961.
42-GOLOĞLU, Mahmut, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, C. I, Devrimler ve Tepkileri (1924-1930), Goloğlu Yayınları, Ankara 1972.

HALLI, Reşat,  Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar (1924-1938), T.C. Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi Resmî Yayınları, Ankara 1972.
43-İngiliz Dışişleri Bakanlığı Arşivi (Public Record Office) Dosya No. FO 371/10076, 10078, 10089, 10091, 10115, 10172, 10835, 10867, 10868; FO 424/261, 262; Air 23/279, 5/566.

İNÖNÜ,İsmet,Hatıralar, Hazırlayan Sabahattin Selek, Cilt II, 1. Baskı, Bilgi Yayınları, İstanbul 1987.
44-KALAFAT, Yaşar, Şark Meselesi Işığında Şeyh Sait Olayı, Karakteri, Dönemindeki İç ve Dış Olaylar, Boğaziçi Yayınları, Ankara 1992.

KAYMAZ, İhsan Şerif, Musul Sorunu, Petrol ve Kürt Sorunları ile Bağlantılı Tarihsel Siyasal Bir İnceleme, Otopsi Yayınları, İstanbul 2003.
45-KÜRKÇÜOĞLU, Ömer, Türk-İngiliz İlişkileri (1918-1926), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara 1978.

MUMCU, Uğur, Kürt-İslâm Ayaklanması, 1919-1925, 4. Baskı, Tekin Yayınları, Ankara 1993.
46-OLSON, Robert, The Emergence of Kurdish Nationalism and the Sheikh Said Rebellion:1880-1925, Indiana 1989.

ŞADİLİLİ, Vedat,Türkiye’de Kürtçülük Hareketleri ve İç İsyanlar, Kon Yayınları,Ankara 1980.

TOKER, Metin, Şeyh Sait ve İsyanı, 2. Baskı, Bilgi Yayınları, Ankara 1994.
47- Ek bilgi ;

Üç numaralı tivitteki videoda Şeyh Sait'in yanınki şahıs Kripto Ermeni Seyit Rızadır, Osmanlıya ve Cumhuriyete ihanet etmiştir.

Vatana ihanet amaç olunca Seyit Rıza ve Şeyh Sait 1. Dünya Savaşında Ruslarla işbirliği yapmıştır.

48- Şeyh Sait'in Kurtuluş Savaşındaki bölücü Kürt Teali Cemiyetinden dostu Saidi Kürdi :

49-Nihal Atsız "Nurculuk Denen Sayıklamayı" 1964 de yazmıştır. Yazıda Şey Sait ve Saidi Kürdi ilişkisi işlenmiştir. huseyinnihalatsiz.com/?p=919

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with KABAC HATUN 𐱅𐰇𐰼𐰰

KABAC HATUN 𐱅𐰇𐰼𐰰 Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @kabachatunM209

Feb 12
Unutulanlar dışında bir şey yok...

-1600’lü yıllarda Osmanlıda Hızır peygamberin sağ olup olmadığı tartışılıyordu…

* Avrupa’da Gueriche ilk jeneratörü;
* Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı...
1-

1600’lü yıllarda Osmanlıda Hazreti peygambere saygı olsun diye “Sallallahu aleyhi vesellem” demenin gerekip gerekmediği tartışılıyordu...

* Avrupa’da Pascal, ilk hesap makinesini;

* Newton, yerçekimi yasasını buldu...
2-1700’lü yıllarda Osmanlıda Hz. peygamberin anne ve babasının mümin kabul edilip edilmeyeceği tartışılıyordu..

* Avrupa’da Newton, ”Optik” adlı kitabını yayımladı.

* Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı...
Read 18 tweets
Feb 5
KIRILMA NOKTASI:

Cumhuriyetten sonra Türkiye'nin yeniden dinselleştirilmesi, dinin siyasete ve emperyalizme doğrudan alet edilmesinin ilk adımı, ABD vatandaşı Athenagoras'ın, Abd'nin baskısıyla Türk vatandaşlığına geçirilip 01.10.1948'de Fener Rum Patrikliğine seçimi başladı.
1-Atatürk, Fener Rum patrikliğine mutlaka Türk vatandaşı olma şartı getirmiş, Türk vatandaşı olmayan hiç kimsenin Fener Rum Ortodoks Patrikliğine getirilemeyeceğini kanunlaştırmıştı.

Hatta bu patrikliği Fatih ilçemizin kaymakamlığına bağlamıştı.
2-Patrik Türk devletinin izni kontrolü olmadan hiçbir faaliyet yapamıyordu.

1945-46 'lardan itibaren ABD'ye verilen tavizler, yapılan askeri, ekonomik, istihbari anlaşmalar, ve 1949 Fullbrıht eğitim anlaşması ABD' nin Türkiye'deki hakimiyetini hızla arttırdı.
Read 28 tweets
Feb 4
05.02.1937'de Anayasamıza #Laiklik maddesi eklendi.Laiklik yoksa kula kul olmak vardır.Dinci rejimlerde halifeler ve şeyhler putlaştırılır, haşa Allah yerine konulur. Halkın çoğu da Allah'a taptığını sanırken aslında etli kemikli putlara tapar. Laiklik kula kul olmayı engeller.
1-Laiklik ilkesi ile din ve vicdan özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Kimse kimsenin dini inançlarına karışamaz , inançlarını sorgulayamaz ve kınayamaz.

Laiklik insanların kula kul olmasını engeller demiştik.

Şekil A da görüldüğü gibi...⏬
2-Vahye dayalı dinsel toplumlarda laiklik devrimi Dünya'da ilk kez 1050'lerde Tuğrul Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. Halifenin yöneticilik yetkisi elinden alınmıştır.

Tuğrul Bey'in devrimi sadece Atatürk’ün laiklik devrimine değil, Fransız Devrimi’ne de örnek olmuştur. Image
Read 5 tweets
Jan 31
Atatürk'e büyük adam diyoruz ya sahiden öyle. Onun büyüklüğü karşısında selam duruyorum.
Bir örnek daha...

Bu foto-harita Trakai diye bir göl köyü. 7-8 bin civarı nüfusu var. Litvanya'da... 

Haritadan bakıldığında, Türk ve Müslüman dünyasıyla pek alakası olmayan bir yer...
1-Orada 600 yıldır yaşayan Karay Türkleri var.

Büyük Litvanya Kralı Vytautas, Kuman soyundan gelen Kırım Türklerini toprak verip bölgeye yerleştirmiş. Ahali o günden bu güne kültürünü, dilini ve kendine has yaşantısını sürdürmüş.
Atatürk'le ilgisi ise düşündürücü...
2-Karaylar o bölgede asırlarca kalmış ama ne Osmanlı ne de başkalarının bunlardan haberi yok.

Ufak bir topluluk, uzak bir coğrafya eee haliyle kimsenin umrunda değiller...
Read 27 tweets
Jan 30
BİR TURAN ŞEHİDİ SULTAN GALİYEV:

Türk milliyetçilerine göre Sultan Galiyev komünisttir.Komünist olduğu için de tu kakadır, adını anmak bile yanlıştır.Türk komünistlerine göre Sultan Galiyev proletarya devletine inanmaz.
1-

1917 Devriminden sonra Türk birliği, büyük Turan devleti ülküsü için çalışmıştır. Türklük bilincini her şeyin üstünde tuttuğu için "Türk faşisti"dir, adını anmak bile yanlıştır.

Türk islamcıları Sultan Galiyev'i hiç tanımaz ve bilmezler.
2-Onlar Arap kaynaklarından beslendikleri için soy bilinçleri Türklüğe çok uzak, Arapçılığa daha yakındır. Galiyev'in "Müslüman Türkleri tek bayrak altında toplama" ülküsü işin içinde Müslümanlık olmasına rağmen ilgi alanlarına asla girmemiştir.
Read 29 tweets
Jan 23
Cehalet her zaman köleliği getirir.

Kristof Kolomb

Kristof Kolomb , gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika'ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez.
1-Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya başlamıştır.Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser.Çaresiz durumdaki Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken,ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir.
2-Aklına parlak bir fikir gelir ve hemen yerlilerin şefine gider...
Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı'nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler.
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

:(