Ahmet Profile picture
Feb 20 24 tweets 3 min read
SARAY KAFASI MI
CUMHURİYET KAFASI MI?
Bugün dostlarla kısa bir tarih gezintisi yapalım istedim. Geçen on gün  ben 1920 yılının  yani 100 sene öncesinin Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisi zabıtlarında dolaştım. Ali Fuad Paşa kitabım için.
İngilizlerin 16 Mart 1920  Şehzadebaşı Karakolunu basıp beş askerimizi uykuda şehit etmesi, 18 Martta da Meclisi basıp bazı mebusları Malta'ya sürmesi üzerine, Tunalı Hilmi ve Rıza Nur'un önergesiyle Meclis geçici tatile sokulmuştu.
Vahdeddin de bunu fırsat bilerek parlamentoyu 11 Nisanda resmen kapatacaktır. (Bkz. Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre: 4, İçtima Senesi: 1 c. 1, s. 228–229, 20 Mart 1336 (1920)
Meclisin  protesto mahiyetindeki bu kararı parlamentonun diğer kanadı Ayan Meclisine gelince, beylerin tüyleri bile kıpırdamadı.

Sanki Şehzadebaşı Karakolunda beş asker şehit edilmemiş, Meclis işgal edilip arkadaşları  tutuklanmamıştı.
Saraya bağlı seçkinler kulubü denilen bu atanmış zevatın zihin arkasını  anlamak için kürsüye gelen Vasfi Hoca’yı dinlememiz gerekir: 

"... İçlerinden bazı mücrimlerin takibe uğraması münasebetiyle müzakeratı tehir etmişler...
Bu ise vâki olan takibatı protesto etmek veya bir nümayiş yapmak şeklinde oluyor. Bunun başka bir manası olamaz..."

Aynı Vasfi Hoca kalp hastası  eski Şeyhülislam Hayri Efendi’nin (Ürgüplü) Malta’ya sürülmesi üzerine de  5 Şubat 1920 celsesinde aynen şöyle konuşmuştu:
“... Böyle birinci sınıf mücrimler olduklarına şüphe etmediğimiz harp kabinelerine mensup kimselerin hâlâ Âyan azası sayılması, bu Meclisin Şeref ve haysiyetine bir nakisedir...” (Bkz. Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre: 4, İçtima Senesi: 1 c. 1, s. 228–229)
Hırka ve lokma müslümanı, rüşvetten sabıkalı Vasfi Efendinin  nefreti de dini kadar güçlü olduğu için, ona göre mücrimleri cezalandırmak  işgalcilerin  görevi oluyordu.
Mekteb-i Kuz’at mezunu ve   Naiplikten  atılan bu muhterem, irticanın en karanlık köşelerinden gelen bir Saray bendesiydi.

Şimdi bunu bir yana koyalım. Vasfi Hoca ardından kürsüye  İngiliz kölesi  felsefe taciri  denilen  Dr. Rıza Tevfik çıkacaktı.
Onun öfkesi de Meclisi basan İngilizlere değil Kuva-yı Milliye eşkiyasına idi. Annesi  Edirne Avrat Pazarı'ndan satın alınmış "Kul Cinsi"  cariye çocuğu olduğu için, eziklik kompleksini ölene kadar terkedememişti.
İsterseniz buradan Freud ve Habermas'ın psikanaliz laboratuvarına giriniz. Sonuç değişmez. Meğer Ali Kemal'in annesi de Tophane pazarından satın alınmış Kul Cinsi cariye olduğu için  aynı kompleksi  duyarmış. Bunu da Rıza Tevfik kendisi yazar.  İkisi de meşrutiyet helvasını geç
yiyenlerdenmiş.

150'lik Rıza Tevfik biliriz ki Sevr'e imza koyan, bunun ardından da Cidde'de de Vahdeddin'in saçağını öpen  kişidir. O günlerde henüz "liboş" kelimesi literatüre   girmemişti...
Meclisin basılıp arkadaşlarının tutuklanması  onun  yüksek egosunu, yani vicdanını  zerre kadar rahatsız etmiyordu. Gerçi bu nokta  Abdullah Uçman'ın  özel alanıdır, araya girmek istemem ama, belki aşağıdaki  anekdotu o da görmemiştir.
Onun izniyle belirteyim ki,  bu filozofumuz da meğer medrese kafasının iğdiş edilmiş daha  başka bir kodlaması olurmuş.... İşte size Rıza Tevfik'in kimlik ve kişiliğini sergileyen  zabıtlara geçmiş konuşması. Hiç dokunmadan:
“...Mâlûm-u âliniz Meclis-i Mebusan açılsın diye Kuva-yı Milliye kıyameti kopardı. Bizim kabinelerimize falan birçok iftiralardan sonra nihayet Meclis-i Mebusanı açtılar ve bu şekilde buraya geldiler.Şimdi nasıl kendi kendilerini tûl-u müddet (uzun müddet) tatil etmek istiyorlar.
Bu, kendi kendilerinin yapacakları iş değil. Güya burada hürriyet yokmuş. Bu doğru değildir. (...) Hariçten vaki olmuş bir tazyik de yoktur. Herhalde kabahatleri, cürümleri, bedahat derecesini bulmuş olan bazı adamları (enternasyonalman) tevkif etmek istemişlerdir ve bizim
kendilerini tedip edemediğimizden dolayı istemişlerdir. Bunu açık söylemeli.(...) Şunu arzetmek isterim ki, Meclis-i Milli öyle Süleymaniye kulübü gibi istediğin zaman açılıp kapatılamaz.
Burası öyle bir yer midir?"( Meclis-i Âyan Zabıt Ceridesi, Devre: 4, c. 1, s. 229, 20 Mart 1336 (1920)

Hey gidi  Filozof Rıza hey!...Karanlık vicdanına ne söylesek az gelir senin!
Asıl dikkat çekici  nokta  ağzından tek bir kelime çıkmadan bir sfenks gibi kürsüde sessizce  görüşmeleri yöneten  Âyan Reisi Tevfik Paşa’nın vatanseverliği. Tiryaki macunu  gibi  kokup bulaşmaz bu adam da  ilerde Osmanlının son sadrazamı olacak,
devlet onunla  Hariciye Nazırı İzzet Paşa'nın  kucağında ölecektir. İşte Tevfik Paşa: 

“ Tevfik Paşa babadan kalma, rengi uçmuş, hassası kaçmış tiryaki macunu kabilinden bir zat idi. Onun herhangi bir iş hakkında ve hükümet reisi sıfatıyla imal-i fikr ettiğini bir kere olsun
gören olmadı. En büyük meziyeti ‘hatırat-ı tarihiyyesi’ idi ki, zihinleri bulandırmak ve bugünkü zulüm vakasını unutturmak için en iyi vasıta idi...” (H. Kazım Kadri, Hatıralarım, s. 205, İletişim 1991)
Sevgili dostlar, işte size  Osmanlı'nın en seçkin Saray kafası ile Cumhuriyet aydınlığına bir panorama.. Benden  size kısa bir tarih gezintisi... Bu kafa  bundan bir ay sonra 23 Nisanda Ankara'da açılan TBMM'ne nasıl baksındı?
Bu kafadan Cumhuriyet nasıl doğsundu? Dün bilinmeden bugünü  anlayamayız,  geleceği asla!...Varın yoklayın kendinizi ve  anlayın ne demek istediğimi?!
            OSK/ 19 Şubat 2022

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ahmet

Ahmet Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @Antikor38Junior

Feb 20
Vahdettin’in Kuran ve Hadis Meallerini Yasaklaması

Padişah Vahdettin, işgal yıllarında sadece İstanbul’daki bazı tarihi camileri ve mezarlıkları işgalcilere satmakla kalmamış, Kuran ve hadis meallerini de yasaklamıştır.
Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk Orduları'nın 13 Eylül 1921’de Sakarya Meydan Savaşını kazanmasından yaklaşık bir buçuk ay sonra işbirlikçi Padişah Vahdettin bir kararname yayınlayarak ayet ve hadislerin meallerinin gazetelerde yayımlanmasını yasaklamıştır.
23 Ekim 1921 tarihli kararnameyle yasak bildirilmiştir. Kararname 19 Ekim 1921’de imzalanmıştır.

Vahdettin Kuran ve hadis meallerinin yayımlanmasını yasaklayan kararname 23 Ekim 1921 tarihli Takvim-i Vekayi gazetesinde yayınlanmıştır. Kararnamede bu yasağa uymayanların
Read 22 tweets
Feb 20
ALEMDAR’IN 2. SÜVARİSİ
ALİ DURSUN REİS VE
POP STAR TARKAN…
Gazi Alemdar Gemisi, Zonguldak'ın gururudur. Silahsız donanımlı olduğu halde, Kurtuluş Savaşı’ndaki ilk ve tek deniz savaşının kazanılmasını sağlayan, kurtuluş savaşının ilk ve tek deniz şehidi verilen gemisidir.
Gazi Alemdar; römorkör gemisi Zonguldak’ta kahramanlığa karıştığı için, İstiklal Madalyası ile onurlandırılması için halen çalışmalar devam etmektedir.
Read 11 tweets
Feb 19
SOLUK

En az 200 yıldır bir işgal söz konusu. Kanuni döneminde verilen kapitülasyonların, ülkemize hain emeller besleyenler tarafından derinleştirilip genişletilmesiyle ve içimizde besledikleri hainlerin marifetiyle adım adım işgal ettiler bürokrasiyi ve sosyal hayatı..
Suçlu aramadan önce suçu; kendi toplumsal aymazlığımızda, toplumsal cehaletimizde ve dayatılan Emevi itikadının, her gelişmenin önüne diktiği aşılmaz engellerde aramak gerek.
İdama mahkum edilmiş biri olarak, ülkesini yönetenden yıllarca kaçan İbni Sina; TIP konusunda yazdığı, 1850 li yıllara kadar Avrupa üniversitelerinde ders olarak okutulan dahiyane eserlerini bu kaçış sırasında yazmıştı.
Read 26 tweets
Feb 19
LA TURQUİE KEMALİSTE

La Turquie Kemaliste (Kemalist Türkiye), 1934-1949 arasında Türkiye Cumhuriyeti Matbuat Umum Müdürlüğü tarafından 49 sayı çıkarılan propaganda dergisi.
Türkiye'de gerçekleşen Kemalist devrimleri dünya kamuoyuna tanıtmak amacıyla dönemin matbuat müdürü Vedat Nedim Tör öncülüğünde üç ayda bir yayınlandı.
Fransızca olarak yayınlanan, az sayıda Almanca ve İngilizce makale de içeren dergi, Devlet Matbaası'nda basılmaktaydı. Dergideki Türkiye fotoğrafları kadrolu fotoğrafçısı Avusturyalı fotoğrafçı Othmar Pferschy tarafından çekildi.
Read 6 tweets
Feb 18
GEÇÇEK GİTÇEK.. Image
Sanki bu ülkede daha önce “Hey Corç versene borç” ya da "Kaldıramazsan kaldırırlar" gibi şarkı sözleri yazılmamış gibi, sanki birbiriyle konuşan insanlar “Tamam mı” yerine “Tımam mı”, “Ben” yerine “Ban”, “Lütfen” yerine “Lütfeaan”, “Falan” yerine “Falan oldum” dememiş gibi ve
sanki gündelik konuşmada milyonlarca insan birbirine “Ok, Slm, Hy,” derken Türk müziği, Türk Dili ve Edebiyatı bozulmamış gibi neymiş efendim Tarkan “Geçecek” yerine “Geççek” dediği için Türk Müziği de Türk Dili ve Edebiyatı da büyük yara almış!
Read 6 tweets
Feb 18
CUMHURİYET'TEN ÖNCE BU TOPRAKLARDA ŞERİAT OLDUĞUNU SANANLARA... Image
Üstteki fotoğrafta, solda Britanya bayrağı var. İngiltere bayrağı da değil, Britanya bayrağı. Yani İskoçya'yı, Galler'i, İngiltere'yi, Kuzey İrlanda'yı içine alan Birleşik Krallık bayrağı.
Fakat burası Liverpool değil, Dublin değil, Edinburgh değil. Burası Mersin. Cumhuriyetten önce vatanımızda dalgalanan bayraklardan biri.
Read 9 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

:(